confessions

mustaitbiradam

- Yazar -

  1. toplam entry 838
  2. takipçi 13
  3. puan 16557

insanlar maymundan geldiyse şimdi neden maymun olmuyorlar

mustaitbiradam
entrydeki ilk soru cümlesini okuyup dumura vurduğum başlık: "eğer insanlar maymundan geldiyse, şimdiki insanlar neden maymun olmuyor?"

sorunun irdelediği mevzu, şimdiki insanların maymuna evrilmesi mi?

eğer bunu irdeliyorsan, demek ki daha önce bir insan grubu varmış da maymuna evrilmiş, önceki devirlerdeki insanlar maymuna evrildi, şimdiki insanlar neden maymun olmuyor? diye soruyorsundur.

filtreden geçti mi?

neden sevgilin yok sorusuna alternatif cevaplar

mustaitbiradam
"nerem doğru ki" diye cevap vereceğim sorudur. evet kızlar, erkekler birer devedir. ve sizler ilişkilerde deveye hendek atlatamıyorsunuz.(bkz: deveye hendek atlatmak)
ayrıca erkeklerin saykoluğu, attığınız tripler ve çıkardığınız tartışmalar yanında devede kulak kalıyor. (bkz: devede kulak kalmak)
pireyi deve yapmaktan da geri durmuyorsunuz. (bkz: pireyi deve yapmak)

onun için ya bu deveyi gütmeli ya bu diyardan gitmelisiniz.

aslında bu sorunun cevabı, "kadınlarının kendilerinden dolayı" sevgilimiz yok imiş. oha yok devenin nalı

ne dedim lan ben?

iş görüşmesinde rezil olmak

mustaitbiradam
aslında hızmanın falan yalan olduğu, mevzunun asıl dikkat çeken noktasının "diğer odadan yaşlı bir amca çıktı, ben bırakırım dedi." olduğu iş görüşmesi olayı.

abi, amca hazır kıta bekliyormuş, iyi mi?

-otel mi? ben bırakırım.

herkes hızma ile ilgili şaka yapmış, adet üzere:
(bkz: hızmabirader)

iyi günler.

düzeltme: sir arthur conan doyle konuştu. aleykümselam. hızmacılara, doggycilere veriştirebilseydin keşke. akıllara fitne fesat geldiyse bu sizin muhayyile acziyetinizdir. hızmacıların, doggycilerin komik olduğunu sandıkları entrylerinden mevzuyu uzaklaştırıp asıl "komik, güldürü" öğesinin amcanın bir anda çıkmasına bağlamak istemiştir bu holmes. haa sen hala daha doggycilere, hızmacılara eyvallah paşam diyorsan orasını bilemem.
son olarak -bunu mesaj olarak da dileyebilirdim ama herkes görsün- yine de kırıldıysan özrümü kabul eyle. hiçbir bayana en ufak fitne fesat şakası yapmaya teşebbüs etmem. kadınlar bu toplumun baş tacıdır. sen yine de hızmacıları ve doggycileri de bir düşün derim. selam ile. (bkz: entryler arası diyalog)

düzeltme-ekleme: ikinci girişi göğsümde yumuşatarak kontrol ediyorum. fazla sert girişler, yanlış ve aksi tepkimelere yol açabilir. kontra yenebilir. yazarın anlattıklarına açıklamalarına alınma gibi bir durum asla olamaz. kendisini saygıyla karşılıyor, sükunete ve aklı selim olmaya davet ediyorum. haa, kadın kadındır temalı görüşüne bir şey diyemem, yani her şey zahir zaten. son olarak pikaçuya da olumlu bakıyorum. bir gözden geçir yine de entryleri sen. selametle. kıps.

04 nisan 2016 da geçirdiğim kaza

mustaitbiradam
yazara geçmiş olsun dileklerimi ilettiğim kaza.

cenab-ı mevla daha beterinden saklasın dostum. ara ara durumundan da haber ver.

tez zamanda şifa bulmanı temenni ediyorum. selam ile.

not: burada yazar arkadaşımızın kemikleri kırılmış, kafası patlamış. yer ifşası safsatasını yapmayalım lütfen. ne olacak ki mezkur hastaneye gidip yazar arkadaşı bulup "haa demek scalet senmişsin." mi diyeceksiniz?

hayatın ne kadar güzel olduğunun anlaşıldığı anlar

mustaitbiradam
bunu entryimi hangi başlığın altına gireyim bilemedim, yeni bir başlık da açmak istemedim.

bu akşam sisteme karşı gelip parkın basket sahasında her zamanki futbol oynuyoruz. maç yaptığımız esnada pas atarken basketbol oynayan küçük bir çocuğun yüzüne top çarptı. çocuk beklemiyordu tabi devrildi. kalktı, ablası diye tahmin ettiğim bir kızın kucağına ağlayarak gitti. o sırada kenardan annesi diye tahmin ettiğim bir bayan da geldi. ben de çocuğun durumu için oraya gittim. bayan, çocuğun yüzüne bakıp okşayarak:
"hani bakayım arda, neresi, gözünün altı mı, acıyor mu, yok bir şeyin oğlum." deyip ağlamasını durdurmaya çalıştı. ablası da kucağından yere bırakınca çocuğu tutup:
"arda, iyi misin, gel öpeyim." diyerek gözünden öptüm. ardından "barıştık mı?" dedim.
arda o anda boynuma sarılıp beni yanağımdan öpüp sadece gülümsedi.

ulan, çocuklar kadar masum canlılar yok şu dünyada.
büyüdükçe kirleniyor ve tüm masumiyetimizi kaybediyoruz.

arda, yarın parka gel de basket oynayalım dostum.

hoş görülmeyen yazarlar

mustaitbiradam
kimseye hoş görünmeye çalışmaya lüzum yok, diye hitap ettiğim yazarlar. kardeş millete hoş görüneceğim diye kasmaya gerek yok. düşünceni, hissettiklerini yaz, entryini gir, geç. beğenmeyen beğenmesin, hoş karşılamayan karşılamasın. millet için kastırmaya gerek yok. hani bakayım altın madalya verilen yazarlar hangileriyse ben bir göreyim de ben de ona göre entry gireyim bundan sonra.

zaten boş teneke çok ses çıkarır, o yüzden boş verin siz. hoş görülmemektense boş görülmemeyi yeğlerim.

gücünüze gittiyse eksileri görebilirim şimdi.
hayırlı geceler, selam ile.

otobüs anıları

mustaitbiradam
her otobüs yolculuğunda muhakkak en az bir tane başıma gelen anılardır.

08.09.2015
otobüste önümde 2, sağ çaprazımda 2, sağımda 2 ve yanımda 1 tane olmak üzere 7 tane iranlı var, bu 8'li grupta bir ben türk'üm.
etrafım iranlılar tarafından çevrildi.
yanımdaki iranlı ile karışık dilli sohbetimiz:
-are you persian? (ing.)
+yes. (ing.)
-hayr'ül-sefer. (anlayacağını umarak arapça'dan kırma salladım.)
+-gülüşmeler...(beden dili.)
+you to. (ing.)
-teşekkür mi konem. (far.)
(farsça konuştuğumu görünce adam dumura uğradı.)
-zeban-ı farisi? (far.)
-yes.(ing.) (sinsice sırıtarak)
+...(burada adam farsça bir seyler dedi, bozuntuya vermedim, anlamışçasına kafamı sallayarak güldüm geçtim.)

yaran diyaloglar

mustaitbiradam
az sonra da yazacağım üzere bazen pek de yarmayan diyaloglardır. çünkü şu başlık beni buraya yönlendirdi:(bkz: enteresan diyaloglar)

kampüs içi bedavaya çalışan şehiriçi halk otobüsüne doluştuk yine. 3 kapılı otobüsün ilk kapısında kendime yer bulabildim. görebildiğim tek şey şoför amcanın yüzüydü. kapı açık, sağ omzum kapıya dayalı, otobüs tabiri caizse paket.
az ileride otobüs yavaşladı, binen olamayacağı için arkalardan birileri indi.
otobüs hareket edecekken yanımdaki eleman şoföre:
-"abi, dur, kapı tam kapanmadı galiba." dedi, arkalara bakarak.
şoför amcamız, olayı savuşturmak ve biraz da otobüs son model olduğundan inanacağımızı düşünüp güler yüzle ve kendinden emin bir şekilde:
-"bu otobüslerde kapı kapanmazsa araç hareket etmez." dedi.
herkes şaşkın ve bu sisteme hayret ederken, bende milisaniyede bir şimşek çaktı ve şoför amcaya yapıştırdım:
-"abi, ben 10 dakikadır bu kapıya dayanarak açık bir şekilde gidiyorum, onu ne yapacağız?" dedim.
o esnada otobüsteki öğrencilerin yanakları gülmemek için uğraşmaktan şişmişti. bütün herkes o anda bakışlarını benden şoförün üzerine çevirdi. şoför bana bakıp usulca gülümseyerek yoluna devam etti.


ölüm gibi bir şeydi, ama kimse ölmedi. bu ne biçim üsluptu lan?
29 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol