bir de bunun gerçek hayatta, istemeden yapılanları vardır ki çok vahimdir. şöyleki; malum dolmuşlar/ototbüsler tıklım tıkış gider, şoförler araçta bir santim yer kalmasa dahi habire yolcu almaya da çalıştı mı araçta bulunan kişilerden birkaçı ister istemez cam kısmına yapışır! e ne olur bu seferde otobüsün/dolmuşun yanından geçen diğer araçlar arabanın camından bir sürü göt görmüş olur.komik olduğu kadar vahimdir, yazıktır,günahtır..ne gerek var insanları konserve sardalye gibi dizmeye?
düşünüp de böyle işaretler bulan bir de utanmadan bunları uygulamaya geçiren zihniyete ne demeli, nasıl çaktırmadan küfretmeli..işin aslı şudur; bir aklı selim çıkıyor kendi çapında şu kategoriye giren diziler/filmler bilmem kaç yaş altındaki çocuklar için sakıncalıdır, bu kategoriye giren diziler/filmler şiddet-korku içerir bok püsür diye ayırıyor.e be güzel kardeşim sen şimdi bunu kendi çapında değerlendirdin tamam ama ya ebeveynler senin uygun bulduğun dizileri sakıncalı buluyorsa ne olacak ? şurası muhakkak ki her çocuk gördüğü/izlediği şeylerden aynı oranda etkilenmez.bunu kim düşünecek de kategorilendirecek peki ?
olayın kopma noktası ebeveynlerin çocuğuna izletmek istemediği şeyleri çocuklar "akıllı işaret(!)izleyebileceğimi söylüyor" diyerek rahatlıkla izleyebilir duruma geliyor. ben oturup nasıl anlatayım "bak çocuğum akıllı işaret öyle diyor ama bu senin için sakıncalı aslında" diye.
misal, kurtlar vadisi dizisi +7 olarak işaretlenmiş..e benim 9 yaşındaki kardeşim bunu +7 diye izleyecekse ben ne anladım o işten.yetişkin bir insanla bu dizinin iyi ve kötü yanlarını tartışabilirsin ama 9 yaşındaki bir çocukla bunu yapamazsın.bu yüzden kesinlikle doğru düzgün bir uygulama değildir.
not: kurtlar vadisi örneği benim dizi hakkındaki olumsuz düşüncelerim doğrultusunda verilmiştir. biliyorum ki pek çok kişi bu dizinin müdavimidir ama amaç zaten diziye bok atmak değildir.
olayın kopma noktası ebeveynlerin çocuğuna izletmek istemediği şeyleri çocuklar "akıllı işaret(!)izleyebileceğimi söylüyor" diyerek rahatlıkla izleyebilir duruma geliyor. ben oturup nasıl anlatayım "bak çocuğum akıllı işaret öyle diyor ama bu senin için sakıncalı aslında" diye.
misal, kurtlar vadisi dizisi +7 olarak işaretlenmiş..e benim 9 yaşındaki kardeşim bunu +7 diye izleyecekse ben ne anladım o işten.yetişkin bir insanla bu dizinin iyi ve kötü yanlarını tartışabilirsin ama 9 yaşındaki bir çocukla bunu yapamazsın.bu yüzden kesinlikle doğru düzgün bir uygulama değildir.
not: kurtlar vadisi örneği benim dizi hakkındaki olumsuz düşüncelerim doğrultusunda verilmiştir. biliyorum ki pek çok kişi bu dizinin müdavimidir ama amaç zaten diziye bok atmak değildir.
bir yazının daktilo ile yazılmasına denmektedir.
battlelorenin "third age of the sun" albümündeki en güzel parçalardan biri.sözleri şöyle;
elven underworld
colours of the stars
their dens seal the love
that lies above
elven underworld
so far from the stars
their dens seal the love
for the night and the skies
woods and wild
air and light
bones of the earth
crafted by the dwarves
legacy of naugrim
caves of menegroth
dwarven illusions
all the cold and grey
covered with green
caves of menegroth
dwarven illusions
walls of golden fey
cover their realm
for once their eyes can see
the same harmony
for once not to care the race
beards or ears, the brothers face
hammers of khazâd
shaped the moutainside
blasted like a lightning
the skill, the neat, the pride
legacy of naugrim
elven underworld
colours of the stars
their dens seal the love
that lies above
thousand caves its stalk
cursed by sindar
all the beautys gone
under the waves
elven underworld
colours of the stars
their dens seal the love
that lies above
elven underworld
so far from the stars
their dens seal the love
for the night and the skies
woods and wild
air and light
bones of the earth
crafted by the dwarves
legacy of naugrim
caves of menegroth
dwarven illusions
all the cold and grey
covered with green
caves of menegroth
dwarven illusions
walls of golden fey
cover their realm
for once their eyes can see
the same harmony
for once not to care the race
beards or ears, the brothers face
hammers of khazâd
shaped the moutainside
blasted like a lightning
the skill, the neat, the pride
legacy of naugrim
elven underworld
colours of the stars
their dens seal the love
that lies above
thousand caves its stalk
cursed by sindar
all the beautys gone
under the waves
qualinesti, kardeşkıyımı savaşının kahramanı kith-kananın takipçilerinin yaşadıkları yerdir. bu orman ülkesinin başkenti qualinostdur. bu şehir ülkenin politik ve ekonomik merkezidir. ülkeyi güneşlerin sözcüsü yönetir.
şehir, birbirlerine altın kemerlerle bağlı dört izci kulesiyle sınırlandırılmıştır ve bu kemerler şehrin en dış sınırını oluşturmaktadır. şehrin ortasında, şehir merkezi olan gökyüzü salonu vardır. qualinesti, kharolis dağlarının hemen doğusunda ve abanasinya topraklarının da güneybatısında kalmaktadır. güney ergothun hemen güneydoğusunda kalan algoni boğazı ise elf ormanının batı sınırını oluşturmaktadır.
elf ülkesini çevreleyen ormanlık alan, içerisinde yüksek büyücülük kulesini saklayan wayreth ormanı olarak bilinmektedir. bu kule geniş bir alan içerisinde yer değiştirebilmekte ve bazen qualinesti sınırlarının içinde bile belirmektedir.
şehir, birbirlerine altın kemerlerle bağlı dört izci kulesiyle sınırlandırılmıştır ve bu kemerler şehrin en dış sınırını oluşturmaktadır. şehrin ortasında, şehir merkezi olan gökyüzü salonu vardır. qualinesti, kharolis dağlarının hemen doğusunda ve abanasinya topraklarının da güneybatısında kalmaktadır. güney ergothun hemen güneydoğusunda kalan algoni boğazı ise elf ormanının batı sınırını oluşturmaktadır.
elf ülkesini çevreleyen ormanlık alan, içerisinde yüksek büyücülük kulesini saklayan wayreth ormanı olarak bilinmektedir. bu kule geniş bir alan içerisinde yer değiştirebilmekte ve bazen qualinesti sınırlarının içinde bile belirmektedir.
22 haziran 1973 doğumlu kanadalı-amerikalı şarkıcı ve söz yazarı olan bu zat folk müzisyenleri loudon wainwright iii ve kate macgarrigleın oğlu olup, şarkıcı- söz yazarı martha wainwrightın kardeşidir.
kimi zaman öyle absurd, öyle saçma, öyle "dur bir şey yazayım da millete giydireyim" tandanslı entryler göze çarpmaktadır ki bilgiçlerin sözlüğe mal mal bakmaktan başka yapacak bir şeyleri kalmaz, hatta çoğu kez mal mal bakmakla mükellef olmaları şaşılacak bir şey değildir.
(bkz: çocukluğa özlem)
mülk sahibine verilen işletme payı, telif ücreti.
tabi en büyük suç unsurudur esasen."düşünce suçu"nun çıkış noktasıdır.zira kitap okudukça bakış açısı genişleyen, bilgi birikimi artan,farklı düşünceler geliştiren,aynı zamanda farklı düşüncelere sahip kişilerle fikir alış-verişi yapabilen bireyler yetiştikçe "düşünce suçu" işlenmesi kaçınılmaz olmaktadır.türkiye de görülmemiş şey değildir kitapların yasaklanması, düşündü diye birinin hapse atılması..
doğal bir durum.siz her ne kadar bir entry i özene bezene yazsanız da, gözünüzden kulağınızdan(!) sakınsanız da onu okuyan(lar) beğenmeyebilir ve pek tabi kullanma hakkına sahip olduğu butonlarla sizin eserinizi kötüleyebilir,üzülmemek "önümüzdeki entrylere bakıcaz artık" tavrını benimsemek en güzelidir.
gözler önüne şöyle bir sahne gelmekte..halka oluşturmuş bir öbek bilgiç,ortada ailemizin jediyi indy(!).oynak bir hava eşliğinde kıvırıyor,salınıyor.amaanıın..millet coşmuş,kendinden geçmiş,hem eşlik ediyorlar indy ye hem de "çalkala indy çalkala" diye daha bir gaza getiriyorlar."hey yavrum jediye bak hele"..kim tutar seni.
(bkz: kop kop kop)
(bkz: kop kop kop)
sanırım anlatılmak istenen şey; bir kimsenin kanunen suç sayılan bir fiilde bulunması o kişinin kanundan bihaber olması dolayısıyla yaptırımla karşılaşmayacağı anlamına gelmez.suç, suçtur ve -kişi bilsin veyahut bilmesin- bunun bir yaptırımı vardır.
küçük şeylerle mutlu olmak kolaydır esasında..bir iki pratikten sonra kolayca yapılabildiği farkedilir lakin önemli olan bahsedilen küçük şeyleri görebilmektir! şöyle açıklamak gerekirse;
yetinmesini bilene küçük şeyler büyük mutluluklar verir vermesine de o küçük şeyler hayatın alışılagelmiş monotonluğu/koşuşturmacası içerisinde yaşanan sıkıntılar, üzüntüler, stres nedeniyle farkedilebilmekte midir ? çünkü bir insan üzgünken ya da ne bileyim sinirliyken bazı şeyleri algılayamaz daha doğrusu sadece mevcut durumuna odaklanır gerisini umursamaz.işte önemli olan nokta da budur. önemli olan küçük şeyleri görebilmektir, gördükten sonra zaten ister istemez mutlu olabilirsiniz..
yetinmesini bilene küçük şeyler büyük mutluluklar verir vermesine de o küçük şeyler hayatın alışılagelmiş monotonluğu/koşuşturmacası içerisinde yaşanan sıkıntılar, üzüntüler, stres nedeniyle farkedilebilmekte midir ? çünkü bir insan üzgünken ya da ne bileyim sinirliyken bazı şeyleri algılayamaz daha doğrusu sadece mevcut durumuna odaklanır gerisini umursamaz.işte önemli olan nokta da budur. önemli olan küçük şeyleri görebilmektir, gördükten sonra zaten ister istemez mutlu olabilirsiniz..
"..uzayda görsem affetmem" şeklinde devam ederek iğrenç bir espriye dönüşebilen söz.lakin her iki hali de sevilmez hatta tiksinilir.
(bkz: lehdar)
üniversitelerin vazgeçilmez hocalarıdır bunlar. çünkü öğrenci üniversiteden sonra hayata atılacak, iş bulacak,kariyer yapacaktır,kısacası öğrenci için zurnanın zırt dediği yerdir..lakin isminin başına prof ibaresi gelince kendini küçük tepeleri yaratmış gibi hisseden şerefsizler sayesinde öğrencilik sıfatını bir türlü atamaz olursunuz. oysa daha yapılacak çok şey, gidilecek çok yol vardır.ama hiçbir hoca bu durumu iplemez,işine gelmez. onun için önemli olan, onun dersini kaç öğrencinin alacağı ve cebine ne kadar para gireceğidir. ne kadar ironik ki umarsızca hayatıyla oynadığı öğrencinin parasını cebe indirecektir bu bahsedilen şerefsizler. peki zannediyorlar mı ki bu paraları helalleriyle kazanıyorlar ?
bunun bir de "aferin çok iyi düşünmüşsün" versiyonu vardır. o daha yeni yeni moda olmaya başlamışsa da göze batmaktadır.zira her başlığa fikir beyan etmek gerekmemektedir. hoş zaten sanmıyorum ki -istisnalar hiçbir zaman kaideyi bozmazlar- bir insan her şeyi bilsin..haliyle her başlığın altına "dur şuraya da bir şeyler çiziktireyim" düşüncesiyle bu tür bkzları vermek o başlık hakkında bir şeyler öğrenmek ya da sırf eğlenmek için okuyan kişileri bunaltmaktadır.ha yok "ben illa ki yapıcam" diyenlere de caydırılması amaçlı eksi oy vermek mübahtır kanımca..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?