bir süreçtir. elbet geçecektir. iyi değerlendirilmeli ve hala ağlama eylemi başarılabiliyorken ağlamanın tadı çıkarılmalıdır.
gereksiz bir anda hiçbir şey arzulamadan penisin erekte olmasıdır. hele ki yaz aylarındaysanız, slip boxer fln giymiyorsanız oturduğunuz yerde götünüzü geriye çekerek gizlemeye fln çalışırsınız. koltuğa yapışır kalırsınız. bir de sevgilinin yanındaysanız vay halinize. o ilişki o an ya biter ya da ilişkinin derecesi ve yakınlığı bir anda artma eğilimi gösterir. ama o kadar şanslı olmak da herkese nasip değildir. o yüzden siki önceden eğitmek elzemdir.
çok pis bir$eydir. en temizi bizim gibi düşünmeyen %47,5i toptan itlaf etmektir kanımca. biz ni$anta$ı çocuğuyuz. benü de alün aranızaaa. hem ben üniversite mezünüyüm, yobaz değülüüüm ki. neden beyle yapiyörsünüüzz. yobazları toptan öldürelim gitsin.
(bkz: ironiden anlamayan nesle a$ina değiliz)
(bkz: ironiden anlamayan nesle a$ina değiliz)
konuyla alakasız bireye "kardeşim senin ilgin alakan nedir? her çorbaya tuz olmak zorunda mısın" imasıdır. gereksizlik yapanlar ve menapoz teyze tadında her bi boka yorum getirenlere gayet iyi gider. dadından yenmez.
porno cdler. bir yaştan sonra yakalanırsak bu yaşta çok fena göte geliriz korkusuyla yokediliyor. gençken porno neşriyat yakalandığında nedense biraz daha anlayışlı davranılıyor.
olay şudur. yakışıklı eleman güzel kıza hastadır. içi erimektedir lakin götü de uçuklamaktadır; "lan bana siktir çekerse rezil olurum." diyerekten, "nasıl olsa uçarak kabul eder" anlayışıyla çirkin hatuna asılması akabinde ortaya çıkan sonuçtur. muhtemelen güzel kızların çirkin erkeklerle çıkmasının sebebi de aynıdır. halbuki biraz medeni cesaretleri olsa davul dengi dengine çalacaktır ama insanoğlu işte.
ilginç bir salaklık olabilir. ama herbişeyi denemek doğru olmayabilir. ne gerek var böyle şeylere. ha illa sevgiliyi sevişirken seyredecem diye tutturuyorsa bünye o zaman sevişirken sevgiliyle kendini bir kayıt aleti vasıtasıyla kayda al. sonra otur seyret. seyrederken kendi götünü de dikizlemiş olursun bu arada. hayvan!
türkiyede siyaset bilimi hakkında en büyük otoritelerden biri olan ve gazi üniversitesinde işbu entrynin yazıldığı an itibariyle öğretim görevlisi olarak bulunan er kişi. zaman gazetesinde -yamulmuyorsam- haftanın 2 günü yazıyor.
hakkında ansiklopedik bilgi;
1956 yılında istanbulda doğdu.ilkokulu,erzurum ömer duygun ilkokulunda, ortaokulu lüleburgaz lisesinde,liseyi ankara yıldırım beyazıt lisesinde bitirdi. 1978 yılında a.ü. siyasal bilgiler fakültesi idari şubeden mezun oldu.aynı fakülteden 1986da master,l990da doktora ünvanı aldı.1993 yılında doçent oldu. 1984-2002 yılları arasında beri gazi üniversitesi,iktisadi ve idari bilimler fakültesi kamu yönetimi bölümünde, 2002den sonra da uluslararası ilişkiler bölümünde, siyaset bilimi dalında öğretim üyesi olarak çalışıyor.
ingilizce ve fransızca bilmektedir.
yayınları
türkiyenin kayıp halkası, etkileşim yayınları, istanbul, 2005
siyaset, lotus yayınları, ankara, 2003,2004,2005
türk modernleşmesi, lotus yayınları, ankara, 2003
islamcılığın doğuşu, iletişim yayınları, 1991,1993, lotus,2003
modernleşme,laiklik, demokrasi, ark yayınları, 1993
cemaleddin efgani, tdv yayınları, ankara, 1992
osmanlıda islahat ve teceddüt, yeni şafak yayınları, istanbul, 1991
uzmanlık alanı;
türk modernleşmesi,
milliyetçilik,
laiklik,
siyasî partiler,
islam dünyası,
siyasî düşünce tarihi,
hakkında ansiklopedik bilgi;
1956 yılında istanbulda doğdu.ilkokulu,erzurum ömer duygun ilkokulunda, ortaokulu lüleburgaz lisesinde,liseyi ankara yıldırım beyazıt lisesinde bitirdi. 1978 yılında a.ü. siyasal bilgiler fakültesi idari şubeden mezun oldu.aynı fakülteden 1986da master,l990da doktora ünvanı aldı.1993 yılında doçent oldu. 1984-2002 yılları arasında beri gazi üniversitesi,iktisadi ve idari bilimler fakültesi kamu yönetimi bölümünde, 2002den sonra da uluslararası ilişkiler bölümünde, siyaset bilimi dalında öğretim üyesi olarak çalışıyor.
ingilizce ve fransızca bilmektedir.
yayınları
türkiyenin kayıp halkası, etkileşim yayınları, istanbul, 2005
siyaset, lotus yayınları, ankara, 2003,2004,2005
türk modernleşmesi, lotus yayınları, ankara, 2003
islamcılığın doğuşu, iletişim yayınları, 1991,1993, lotus,2003
modernleşme,laiklik, demokrasi, ark yayınları, 1993
cemaleddin efgani, tdv yayınları, ankara, 1992
osmanlıda islahat ve teceddüt, yeni şafak yayınları, istanbul, 1991
uzmanlık alanı;
türk modernleşmesi,
milliyetçilik,
laiklik,
siyasî partiler,
islam dünyası,
siyasî düşünce tarihi,
"muzaffer olmak" bu topraklara doğudan 1071de taşınan ve sonrasında yüzyıllar boyu kesintisiz devam eden doğal bir meziyetin adı idi. sonra, uzun bir zaman yokluğu derinden hissedilen bir hayal olarak kaldı.
1922 yılının 30 ağustosuna gelindiğinde, yaklaşık yüz elli yıldan beri hasret kalınan "zafer", olabilecek en muhteşem haliyle geri döndü. 150 yıldan beri müdafaa savaşları ile geri çekilen bir ordu, dumlupınarda aslıhanlar mevkiinde yunan ordusunu kuşatarak imha etti. 150 yıl geri çekildikten sonra, sığındığınız son vatan parçasında şaha kalkıp, ülkenizi işgal edenleri bir imha savaşı ile yok etmeyi başardığınızda artık talihiniz de size gülmeye başlamıştır. bunun için zaferinizi önce anlamalı, sonra unutmamalısınız.
marşlara konu olan plevne müdafaası, sonu hezimetle sona eren 93 harbinin (1876-77) muharebelerinden biriydi. aynı savaşın içinde soçideki çerkezler ayaklanıp kaleyi ele geçirip, şehrin anahtarını ii. abdülhamid hana getirdiklerinde padişaha büyük kutlamalarla "gazi" unvanı verilmişti. sebebi "zafer"e duyulan hasretti. halbuki ruslar istanbula ta yeşilköye kadar inmişler, doğuda kars ve ardahan rusyaya terk edilmişti. rusların yeşilköye diktikleri zafer anıtını, i. dünya savaşı başlar başlamaz havaya uçurmamız duyduğumuz utancın sonucu idi. balkan savaşları osmanlının anavatanı bellediği balkanların elden çıkmasının yanında, milyonlarca insanın yürek sızlatan katliamı ve muhacereti ile sonuçlandı. i. dünya savaşında başarı hanesine kaydettiğimiz muharebelerin tamamı "müdafaa savaşları" idi. şanlı çanakkale savaşının bile, sonunda kaybettiğimiz bir harbin içinde yer alan ve çok pahalıya kazanılmış bir müdafaa savaşı olduğunu hatırlayalım.
kurtuluş savaşı içinde geçen inönü ve sakarya muharebeleri de, düşman ilerlemesini durdurmayı hedefleyen müdafaa savaşlarıdır. ancak bu müdafaa savaşlarının bile, diplomatik alanda çok önemli sonuçlar verdiğini unutmamak gerekir. sevrin artık uygulanamaz olduğu sakarya muharebesi sonrasında tescil ettirilmiştir. ama bugünü inşa eden hamle tek 30 ağustos zaferi olmuştur.
26 ağustosta başlayan büyük taarruz ve başkomutanlık meydan muharebesi, 150 yıldır savunma savaşı yapan, yer yer muharebeleri kazanan; ama harbi kaybeden bir ordunun ve o orduya sahip olan bir milletin her safhası ile gurur duyacağı muhteşem bir zaferin adıdır. her safhasını dikkatle ve incelikle tasarlamış bir askerî dehanın ve bu askerî dehaya eşlik eden diplomatik hamlelerin eseridir. 26 ağustosa gelindiğinde yunan işgal ordusu anadolunun derinliğinde avantajlarını kaybetmişti. ingilterenin diplomatik baskı ile yunan ordusunu köprü başları bırakarak savunabilir çizgiye çekmesi bekleniyordu. ankara hükümetinin ise sevri paçavraya çevirmek, anadolunun yanında trakyayı da savaş öncesi sınırlar içinde tahliye ettirecek üstünlüğü sağlaması gerekiyordu. başkumandanlık meydan muharebesi ve yunan ordusunun neredeyse bütünüyle imha edilmesi bunların tamamını sağlamış oldu.
bu büyük zafer, elbette en önce türk ordusunun, onların içinde sırasıyla türk süvarisi, topçusu ve piyadesinin eseridir. yine bu büyük zaferin arkasında atatürkün hem siyasî hem de askerî dehası durmaktadır. bu siyasî ve askerî deha, bu zafere giden yolda önüne çıkan her fırsatı ve imkânı sonuna kadar kullanmasını ve hepsinden önce milleti zafere inandırmasını bilmiştir. bu zafer millet meclisinden hükümetine ve diplomatlarına, köylüsü ve şehirlisi ile halkına ve yüksek komuta kademesinden rütbesiz eratına kadar bir milletin bütün kurumları ve unsurlarının uyumunun eseridir. millet hep birlikte ayağa kalkmış ve ordusunu zafere ulaştırmıştır.
bu savaşın sonunda kurulan cumhuriyet ve onun kurumları mümkün olabilecek en doğru tercihtir. bunun için o muhteşem zaferi, o zafere giden zorlu yolu ve bu zaferden beri 85 yıldır sahip olduğumuz ayrıcalıkları unutmamalıyız.
zaferde payı olan herkesi rahmet ve minnetle anıyoruz.
yazar: mümtaz er türköne
1922 yılının 30 ağustosuna gelindiğinde, yaklaşık yüz elli yıldan beri hasret kalınan "zafer", olabilecek en muhteşem haliyle geri döndü. 150 yıldan beri müdafaa savaşları ile geri çekilen bir ordu, dumlupınarda aslıhanlar mevkiinde yunan ordusunu kuşatarak imha etti. 150 yıl geri çekildikten sonra, sığındığınız son vatan parçasında şaha kalkıp, ülkenizi işgal edenleri bir imha savaşı ile yok etmeyi başardığınızda artık talihiniz de size gülmeye başlamıştır. bunun için zaferinizi önce anlamalı, sonra unutmamalısınız.
marşlara konu olan plevne müdafaası, sonu hezimetle sona eren 93 harbinin (1876-77) muharebelerinden biriydi. aynı savaşın içinde soçideki çerkezler ayaklanıp kaleyi ele geçirip, şehrin anahtarını ii. abdülhamid hana getirdiklerinde padişaha büyük kutlamalarla "gazi" unvanı verilmişti. sebebi "zafer"e duyulan hasretti. halbuki ruslar istanbula ta yeşilköye kadar inmişler, doğuda kars ve ardahan rusyaya terk edilmişti. rusların yeşilköye diktikleri zafer anıtını, i. dünya savaşı başlar başlamaz havaya uçurmamız duyduğumuz utancın sonucu idi. balkan savaşları osmanlının anavatanı bellediği balkanların elden çıkmasının yanında, milyonlarca insanın yürek sızlatan katliamı ve muhacereti ile sonuçlandı. i. dünya savaşında başarı hanesine kaydettiğimiz muharebelerin tamamı "müdafaa savaşları" idi. şanlı çanakkale savaşının bile, sonunda kaybettiğimiz bir harbin içinde yer alan ve çok pahalıya kazanılmış bir müdafaa savaşı olduğunu hatırlayalım.
kurtuluş savaşı içinde geçen inönü ve sakarya muharebeleri de, düşman ilerlemesini durdurmayı hedefleyen müdafaa savaşlarıdır. ancak bu müdafaa savaşlarının bile, diplomatik alanda çok önemli sonuçlar verdiğini unutmamak gerekir. sevrin artık uygulanamaz olduğu sakarya muharebesi sonrasında tescil ettirilmiştir. ama bugünü inşa eden hamle tek 30 ağustos zaferi olmuştur.
26 ağustosta başlayan büyük taarruz ve başkomutanlık meydan muharebesi, 150 yıldır savunma savaşı yapan, yer yer muharebeleri kazanan; ama harbi kaybeden bir ordunun ve o orduya sahip olan bir milletin her safhası ile gurur duyacağı muhteşem bir zaferin adıdır. her safhasını dikkatle ve incelikle tasarlamış bir askerî dehanın ve bu askerî dehaya eşlik eden diplomatik hamlelerin eseridir. 26 ağustosa gelindiğinde yunan işgal ordusu anadolunun derinliğinde avantajlarını kaybetmişti. ingilterenin diplomatik baskı ile yunan ordusunu köprü başları bırakarak savunabilir çizgiye çekmesi bekleniyordu. ankara hükümetinin ise sevri paçavraya çevirmek, anadolunun yanında trakyayı da savaş öncesi sınırlar içinde tahliye ettirecek üstünlüğü sağlaması gerekiyordu. başkumandanlık meydan muharebesi ve yunan ordusunun neredeyse bütünüyle imha edilmesi bunların tamamını sağlamış oldu.
bu büyük zafer, elbette en önce türk ordusunun, onların içinde sırasıyla türk süvarisi, topçusu ve piyadesinin eseridir. yine bu büyük zaferin arkasında atatürkün hem siyasî hem de askerî dehası durmaktadır. bu siyasî ve askerî deha, bu zafere giden yolda önüne çıkan her fırsatı ve imkânı sonuna kadar kullanmasını ve hepsinden önce milleti zafere inandırmasını bilmiştir. bu zafer millet meclisinden hükümetine ve diplomatlarına, köylüsü ve şehirlisi ile halkına ve yüksek komuta kademesinden rütbesiz eratına kadar bir milletin bütün kurumları ve unsurlarının uyumunun eseridir. millet hep birlikte ayağa kalkmış ve ordusunu zafere ulaştırmıştır.
bu savaşın sonunda kurulan cumhuriyet ve onun kurumları mümkün olabilecek en doğru tercihtir. bunun için o muhteşem zaferi, o zafere giden zorlu yolu ve bu zaferden beri 85 yıldır sahip olduğumuz ayrıcalıkları unutmamalıyız.
zaferde payı olan herkesi rahmet ve minnetle anıyoruz.
yazar: mümtaz er türköne
(bkz: penis cumhuriyeti)
(bkz: medyatava)
tiny versiyonla çok sağlam bir hal alan, tasarımı ho$ bir sözlük çalı$ması. yönetimsel ufak tefek hatalar sebebiyle bir ara buhranlar geçirse de şu an gayet iyice giden, lakin sözlük fasilitesini bazen fazla esneten sözlük çalı$ması. tabi her yiğidin yoğurt yiyi$i ayrıdır. o da onların seçimi.
1982de istanbulda dogdu. küçük yaslarinda müzige ilgi duydu. 12 yasinda piano egitimi almaya basladi. 18 yasinda burs kazandi ve akademi istanbulda jazz/piano egitimi aldi. 2001 yilinda catafalque ile tanisti ve sarki söylemek üzere taklif aldi. 2002 yilinda catafalquein ilk albümü uniquein kayitlarina basladi ve festivallerde yerli ve yabanci birçok ünlü isimle ayni sahneyi paylasti. 2004 yilinda sinema üzerine egitim almaya, dublaj ve müzik direktörlügü yapmaya basladi.2006da catafalquein 2. albümü dialectiquein kayitlarini tamamladi. 2006 yilinin en iyi bayan vokali seçilen özge özkan, yeni albümle birlikte baslayacak olan konserlere hazirlaniyor.
sitesinde böyle birşeyler yazan catafalque vokali. hastanım özge. duy beni.
sitesinde böyle birşeyler yazan catafalque vokali. hastanım özge. duy beni.
epic ve power metal örnekleri bulunan sağlam bir gruptur.
(bkz: epic metal)
(bkz: power metal)
(bkz: heavy metal)
(bkz: epic metal)
(bkz: power metal)
(bkz: heavy metal)
http://www.polisiye.com/yazi_resimleri/326_4.jpg
“bana tepeden bakarsaniz, bir aptal görürsünüz. bana asagidan bakarsaniz, tanrinizi görürsünüz. bana tam karsimdan bakarsaniz, kendinizi görürsünüz” sözünün sahibi olan ve sharon tate in katili, dünyanın en ünlü seri katili ve manyağıdır. arıza insanlar yürüyüş yapsa önde sancağı tutacak insandır.
ohşşş..
“bana tepeden bakarsaniz, bir aptal görürsünüz. bana asagidan bakarsaniz, tanrinizi görürsünüz. bana tam karsimdan bakarsaniz, kendinizi görürsünüz” sözünün sahibi olan ve sharon tate in katili, dünyanın en ünlü seri katili ve manyağıdır. arıza insanlar yürüyüş yapsa önde sancağı tutacak insandır.
ohşşş..
(bkz: charles manson)
(bkz: cum shot)
incilde geçen ayet. latincede alphanın ilk harf ve omeganın ise son harf olmasından dolayı ben başlangıç ve sonum diye tanrının ima etmesidir. allahım biz zaten senin başlangıç ve son olduğunu kabul ettik. aklımızı bu kadar zorlamasan. zaten üç kuruş aklımız var.
tarih finali öncesi çağlar kişisinin halidir. en iyi halde bile götü yana yana not arıyordur. eee. derslerde arka sırada psp oynarsan olacağı budur çağlarcım.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?