bu akımın öncüsü dünyada zakk wylde, ülkemizde ise metin türkcandır.
yapay harmonik sırasında insan ister istemez penayı sıkar, sol el sapı sıkar ve telleri perdenin içine gömmeye çalışırcasına bastırabilir. o sırada bend de yapılır. sonra da ya benim gitarımın perdeleri ne çabuk eriyor diye bir luthiere gider. kasmamak lazım o kadar.
sağ el ile yapılan, öğrenmesi zaman alabilen bir elektro gitar tekniğidir. sol elle bir notaya basıldığını varsayarsak, sağ el ile tele pena darbesini indirirken baş parmağımızın ucunun da tele pena ile birlikte temas etmesini sağlarsak gitardan çığlık tarzı ses çıkar. kısaca, teli kanırtmak lazım bu sesi çıkarmak için.
welcome home sanitarium introsunda yapılan şey doğal harmoniktir.
gitarda parmaklarımızı perdelerin üstüne değil de perde demirlerinin üstüne gelecek şekilde ve perdeye bastırmadan sadece tele değecek biçimde koyduğumuzda tele vurunca gitardan çıkan sestir doğal harmonik. telin uzunluğunun katlarına denk gelen perdelerde yapınca duyulur. en belirgin şekilde sie 12.perdede yapılır.
mario aşıkları elektro gitarda drive modunda 5.perdede alttaki 2 telden doğal harmonik alarak kendi altın toplama seslerini çıkarabilirler.
kahramanımız gerektiğinde formula 1 pilotu, gerektiğinde kırk yıllık rallici gibi araba, jip envayi çeşit araç kullanır. virajı kaydırmadan dönmek lugatında yoktur. kovalamaca sırasında 50 kere vites değişir araçlarda. takipçiler ise ya bir yerlere çarparlar ya da takla atarlar. tabiki de patlarlar. takla atan araba patlar, patlamazsa da içinden insanlar çıktıktan sonra patlar.
dünyayı uzaylılar istila eder ya da bu tarz manyaklıklar olur. bütün çözüm yollarını amerika bulup dünyaya haber verir kurtardık sizi hadi iyisiniz diye.
kahramanımız o güne kadar hiç şükran gününde evde olamamıştır ve boktan bir aile hayatı vardır. düzeltir efendim bunu filmin sonunda, şükran gününde evde de olur hediye de alır kızına.
kışın ortasında, yurtta uyuyan arkadaşın yüzüne, donunun içine, göğsüne kar atmak da iyi bir yöntemdir. arkadaş şoka girip siz bir cm ötesinde durmanıza rağmen saldırmayıp sadece küfürler eşliğinde üstündeki karları sizin üstünüze atmaya başlayabilir.
level 2dir bu. level 1de kahramanımız anal seks sırasında prezervatifinin ucuna yapışan bir maydonoz görür, ardından kız tuvalete koşar. uzaya çıkan mekiğin oradaki uzay üssüne bir türlü kenetlenememesine benzer.
metallicanın death magnetic albümündeki 6. şarkı.
kirk’e abi takıl sen, kafana estiği yerde bas soloyu, korkma ondan bundan demiş rick rubin sanırsam. wah’a çok basmamış iyi etmiş ama sololar akılda kalıcı güzel melodilere sahip değil. doğaçlama yapılmış gibi duruyor. lars ise o boktan trampet tonundan kurtulmuş fakat bu sefer zilleriyle sinir ediyor. zilleriyle sinir etmese bile tipiyle sinir eder zaten o meymenetsiz adam... neyse. james’in vokal tarzı ise bi garip. st anger’dan kurtulamamış gibi. tamam master of puppets ya da black albüm gibi bir vokal beklemiyoruz james’ten, adamın saçı sakalı ağardı, yakında torun torba sahibi olacak fakat şu load albümündeki gibi sakin sakin vokal yapsa ne güzel olur. yapamıyor da değil, mesela st anger’daki the unnamed feeling şarkısının nakaratında çok hoş yapıyor vokali, nakarat süper. e be adam madem sen böyle güzel söyleyebiliyorsun, gerektiğinde kadife gibi sesi var adamın dedirtiyorsun da niye yırtınıyorsun son 2 albümdür. tandart range’inin dışına çıkarma be sesini jaymz. tahminim larsın zillerinin beyin sikmesinden dolayı james bağrınıp duruyor albüm boyunca. zaten dikkat ederseniz st anger’da da larsın trampet tonu illallah dedirtmişti james’e. o albümde de bağrınıyordu james. aaa rob’dan bahsetmemişiz. baslara çok dikkat etmedim ama albümün genel olarak gitar tonları beni tatmin etmediği için rob alaturka helada sıçarken bas gitarı kaydetse de sorun olmaz.
albüme genel olarak değinmemişiz yav. st.angerdan çok daha iyi bir albüm bence. çok güzel rifflerle dolu şarkılar fakat biraz çorba olmuş bazı şarkılar, her bulduklarını eklemişler gibi ki zaten turlar sırasında akıllarına gelen kaydettikleri riffleri ekleye ekleye yapmışlar şarkıları. load kalitesine erişemiyor fakat dinledikçe alışılan bir albüm olmuş.
albüme genel olarak değinmemişiz yav. st.angerdan çok daha iyi bir albüm bence. çok güzel rifflerle dolu şarkılar fakat biraz çorba olmuş bazı şarkılar, her bulduklarını eklemişler gibi ki zaten turlar sırasında akıllarına gelen kaydettikleri riffleri ekleye ekleye yapmışlar şarkıları. load kalitesine erişemiyor fakat dinledikçe alışılan bir albüm olmuş.
nakarat kısmındaki gitarın arpeji ve hetfieldın üstüne yaptığı harika vokali duyunca e be adam niye böyle takılmıosun da bütün albüm boyunca anırıyorsun dememek elde değil.
sentencedin the funeral albumünde bulunan hoş ve gaz sayılabilecek bir şarkısı.
bu dizide sarah connoru oynayan ablamız teee küçüklüğümüzde izlediğimiz ve o zamanlar çok sevdiğimiz ormanın kitabı adlı filmde moglinin sevgilisini oynayan, cocukluk fantazilerimizi süsleyen kadındır. o yüzdendir ki bunu unutan arkadaşlar, bir yerden tanıyorum ama çıkaramadım diye düşünür dururlar.
darth vaderın luke’un kolunu kesmeden az önce sarf ettiği özlü sözü.
(bkz: don t make me destroy you)
girişi megadeth’in set the world afire şarkısını anımsatan, güzel sözlere ve ritimlere sahip şebnem ferah şarkısı.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?