confessions

cocabora

- Yazar -

  1. toplam entry 1120
  2. takipçi 1
  3. puan 58375

kar

cocabora
çapları 2-4 mm, ağırlıkları ise yaklaşık 0,005 gram olan kar tanecikleri havanın gösterdiği direnç sebebiyle süzülerek(limit hızla) yere inerler. bu inme sırasında tanecikler birbirlerini ittiklerinden yapışmazlar. özelliklerini koruyarak yere inerler. bunlar güneş ışığını tamamen yansıttıkları için beyaz olarak görülürler. kar yağışı genellikle hava sıcaklığı -4°c ilâ -20°c arasındayken olur. bu yağış, sıcaklık sıfırın altında birkaç derece olduğunda ağır, nemli, ebatları bir santimetreye ulaşan parçalar halinde gerçekleşir. “lapa lapa kar yağması” tabiri bu durum için kullanılır.

devlet yurdu

cocabora
ilk olarak içeri girdiğinizde koridorlarda gezen siyah takım elbiseli beyaz çoraplı adamlar kendilerini teşkilattan diye tanımlıyorlar,ilk gece korkutabilirler sizi,götlerinden uydurdkları kuralalrı söleyebilirler,korkmayın cacık bile olmaz bunlardan ama bulaşmayın derim gene de.hani savunduğu fikirleri söyleyince sizin savubduğunuz milliyetçilikten nefret edebilirsiniz.örneğin "kız arkadaşınız elinden tutmak yasak,küpe takmak da,şortla kantie inmek de yasakmış,nedenini çözemedim ama galiba anadoludan gelen kızlar bacak kılı görünce korkarmış biri dedi bunu bana hala çözemedim neden olduğunu.anlayacağınız değişik yollardan namus bekçiliği yapar bunlar.kesinlikle siyasi tartışmaya girmeyin,anlamazlar zaten çoğu,bilmezler de,laf anlatamazsınız sadece siyasetten soğursunuz.hani bende çok büyük siyaset bilgim var demiyorum ama en azından onlardan fazla var ve savunabilirim kendimi.neyse bu sadece yurtta bir sene kalmanın verdiği tecrübe ve sinirle aklıma gelen ilk tepkiydi sadece.
ardından devlet yurdu çok kuralcıdır,gece girme ve cıkma saatleri vb,televizyon izleme saatleri.askerlik gibi sanırım.
oda arkadaşlarınıza gelince,gerçekten şanslı olmanız lazım,hani öyle büyük şans ölümüne kankalar edincem diye umutlanmayın en baştan,odalar kalabalık olur çünkü,kimisi de kokar ve sürelki bir yerlerden saz sesleri gelebilir yadırgamayın.uyuyabiliyorsanız yeter.sonrası kısmet,zaten yurt kalabalıktır,illa sizin kafadan adam bulursunuz moralinizi bozmayın ve kesinlike 2. sene eve çıkın.ayrıca mümkünse bekçilerle bir şekilde kanka olun,işiniz düşebilir.ancak idare ile sıkı fıkı olmayın gerek yok,mümkünse taksit ödeme harici uğramayın onlar da aynıdır,aynı bokun kahverengisi işte.ve mümkünse sadece uyumaya gelin yurda,fazla zaman ayırmayın kendinize oralarda.

macaristan

cocabora
adı türkçeden "on ok" anlamına gelen "on ogur" sözcüğünün değişerek hungar sözcüğüne dönüşmesinden gelir.bir bakıma şeklimizi koymuşuz dünya literatürüne.ama biz bile macar deriz o ayrı,onlar da kendilerine macar gibi bişey derler.belki de iki taraf da kabullenmiyor hun denmesini.

güvenatışı

cocabora
dünyada güven atışı eğitimi yapan tek bordo berelilerdir. iki bordo bereli karşı karşıya geçerler. biri kafasına kitap büyüklüğünde bir hedef tutar. diğeri bu hedefe gerçek mermilerle yürüyerek ateş eder, ortaya geldiğinde durur, arkasını döner, silahları bacaklarının arasından geçirip ateş etmeye devam eder. daha sonra hedefi tutan silahları alır. ve aynı şeyler tekrar yapılır.

sevgili için arkadaş satmak

cocabora
gereksiz bir tartışmadır,ikilemdir.böyle bir şey yoktur olamazdır.satmak ne demektir?arkadaşının çağırdığı yere aşık olduğu kız için gitmemek midir?zaten kız arkadaşımla buluşçam cevabından sonra çocuk gibi "sokayım senin gibi arkadaşa git sen kızlarla takıl" diyen arkadaşa sokayım ben.

yaran diyaloglar

cocabora
çingene mahallesinin önünden geçerken.bir tanesi yaklaşır,tutar beni ve:
"aga buraya şimdi toki mi ne ev yapçakmış ya kocamanlardan,aır da yapçak mı altına ya onların?nereye koycaz atları biz?"

pamuk şeker

cocabora
küçük bir veletken böye akşamüstü sıraları mahalelden geçen yaşlı abi’den alırdık yapış yapış yerdik onu güle güle.şimdi ne oldu zaman değişti,mutlu olmak eskisi kadar kolay olmuyor belki,belki o amca da öldü zaten,geride kaldı o günler.

türk bayrağı

cocabora
bayrak sözcüğünün aslı, "batrak"tır. batıraktan yani batırmaktan gelir. eski türkler’de toprağa saplanan, "batırılan" mızrağın üzerine hanedanlığı temsil eden renklerde kumaşlar, ipler vb. asılırdı. mızrağın ucuna da altın veya değerli madenlerden kurt başı gibi kağanlık alameti takılırdı. "toprağa batırılan mızrak" anlamındaki bayrak sözcüğü, zamanla " dalgalanan milli simge" ye kaymıştır.

osmanlı devleti’nden önceki türk devletlerinde kullanılan bayrak renk ve sembolleri hakkında yeterli bir bilgi yoktur.türk bayrağı’nı ilk olarak anadolu selçuklu hükümdarı gıyaseddin mes’üd tarafından osman bey’e gönderilen ak renkli sancak olarak görürüz.15. yüzyıldan sonra al bayrak, yavuz sultan selim dönemindeki çaldıran savaşı’nda ise yeşil bayrak kullanılmaya başlanmıştır.türk bayrağı’na en yakın şekil ise iii. selim döneminde rastlanır.bu bayrakta hilal ile birlikte sekiz köşeli yıldız kullanılmıştır. yıldızın beş köşeli halinde kullanılması ise 1842 yılında abdülmecit dönemine denk gelir.salatanatın kaldırılması üzerine 29 mayıs 1936 tarihinde çıkartılan 2994 sayili kanunla türk bayrağı’nın şekli ve ölçüleri kesin bir şekilde tesbit edilmiştir.28 temmuz 1937 tarihli 27175 sayili türk bayrağı nizamnamesi kararnamesi ile de türk bayrağı’nın kullanılışı düzenlenmiştir.
11 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol