cikolata

bu durum aslinda soyledir: birini seversiniz, digerinde gozunuz kalir.

doganin geregi bir seyi inkar ederek yasamaya calisan erkek icin gercege cagridir. bu olgu "igrenc" degil dogaldir. sen de kullanilmis ped gorebilecegin yerlere bakma, dedirtir ayrica.

"aman sanki bayiliyodum senin sozlugunde yazmaya." (???)

telekom’un ve de yargının adet haline getirdiği erişim engellenmesinden tekrar nasibini alan site. artik atatürk’e hakaret içeren videoları izleyemeyeceğiz, zaten önemli olan da bizim izlemememiz.

bana kalirsa ozel universitede okumayip ezik gorunmeme cabasi yoktur, ozel universitede okuyup ezik gorunmeme cabasi vardir.

cok uzun zamandan beri sure geldigi uzere batinin "bir devleti en iyi icten cokertirsin" mantigiyla tek bir bayrak altinda mutlu huzurlu yasayan komsulari, milliyetciliklerini kullanarak, birbirine dusurme politikasina kurban gitmis sahsin mantigi. asil bolucu boyle dusunen mantiktir. evet efendim boyle devam etsindir, guzel guzel parcalanip savasalimdir. baris gereksizdir, sagduyu onemsizdir. (!)

converse’i giyerim, cunku converse rahattir ve her kiyafete gider neredeyse. ayrica converse’e verdigim paradan sadece amerika yaralanmiyor, kendi ulkemin iscisi, pazarlamacisi, saticisi vs.. de yararlaniyor. bir ulkenin bir malini kullanmak icin ille de o ulkenin siyasi anlayisina katilmak zorunda degilim. bir ulkeyi protesto etmekse amac, sadece mallarini almayarak bu isi gerceklestiremeyiz, converse alma ama amerikan sinemalarini seyret; amerikan markasi giyme ama karnin aciktiginda mc donald’s a git... amac converse’i kotulemekse, ya da converse giyip amerika sevmiyorum diye kendine yer edinmeye calisan insanlari kotulemekse olabilir, ama obur turlu genelleme yapmanin luzumu yok.
(bkz: ota boka soyle insan modeli diyen insan modeli)

milletçesi için (bkz: 22 temmuz 2007 turkiye genel secimleri)

sozlukte var olan ayip ukde karsiti kampanyaya alternatif cozum.

#228320 numarali entrynin mantigidir.

yaraticiligiyla beni yaran basliktir. boyle yaratici bir zekanin baska bir yaratici zekaya saygi duymamasi garip kacsa da...

-maydonozu yersiniz, harry potter’i okursunuz,
-maydonozu sevmeyen insan sayisi, harry potter’i sevmeyen insan sayisinin 10 katidir.
-maydonoz manavdan saglanir, harry potter kitapcidan,
-maydonozun demeti harry potter’in on sayfasindan daha ucuzdur.

asansoru acarsiniz, karsi komsunun ayakkabilarina carpar kapisi, o ayakkabinin bir teki bir tarafa oteki baska diyarlara dogru firlar. ozellikle misafir gelmisse, o ayakkabi golunun uzeriden kendi kapiniza yonelmeye calisirsiniz. ayakkabilar ezilir, ayaginiz kayar. sinirleriniz gerilir. karsi komsunun kapisini calip, bir dostumuz var medeniyet, tanistirabilirim isterseniz, kendisi bizim evde ayakkabilikta konuslanmis durumda dersiniz. o an karsi komsunuz ile iliskinizin koptugu andir. yani kisaca, butun bu hikayeye sebebiyet veren eylem.

gecenin yarisi arayan sapiga soyle bir sey uygulamisti annem zamaninda, telefonun ahizesini masaya koyup onunde yuksek sesle tiktaklayan bir saat koymustu. sonra da yatmisti. bir de soguk kanlilikla, sanki cay koyar gibi davranmisti.

bazilarinin bekareti belgelenmis durumda olduguna gore butun genellemeler yanlistir.(!)

sadece turkiye’de tikky mekani denilen, hakikaten de oyle isim tamlamasi seklinde bir sifati hakeden, ancak aslinda kahveleriyle ve tatlilariyla bir ilah olan kahveci. ayni zamanda tokyo’da tek bir semt icerisinde yedi tane olmasi ve yedisinde de yer olmamasi ile beni dumurlara ugratmis sirket ismidir.
taksim’deki subesinde ise soyle bir diyaloga girmeme sebebiyet vermistir:

s:buyrun efendim ne istemistiniz?
c:ben bir sundan bir de cikolatali kurabiye istiyorum.
s:ah chocolate chip cookie istiyorsunuz yani??
c:...

(bkz: bir ahlak bekcisi olarak bilgi sozluk)

cogu ozel okul;
kar amacli acilir,
velinin borusunun oter,
simarik veletler kol gezer,
kimin babasinda daha cok para varsa o kendisini sizin patronunuz zanneder,
egitimden cok cocugun zaman gecirmesi icin gonderildigi mekanlardir-en azindan aileleri oyle dusunuyor herhalde...
iste bu nedenlerledir ki ozel okullarda egitim cok da parlak degildir.

devlet okullarinda ise;
ogretmenler devlet memurudur uc kurus paraya elalemin cocuguna niye fazladan ilgi gostersindir,
siniflar kalabaliktir,
bazi ogrencilerin yeni kalem alacak kadar parasi bile yoktur,
devletin insafina bakarlar...
iste bu nedenlerledir ki, devlet okulunda da egitim cok parlak degildir.

hristiyan kulturunde isa’nin temsili heykelleri her yerde bulunmaktadir, insanlar binevi isa’nin heykeline tapinmaktadir. islamiyette ise putperest bir toplumdan gelindigi icin bu tip seyler (insanin resminin yapilmasi, heykelinin yapilmasi vs..) hos gorulmez, butun tepki bundan dogar, buna gore isa’nin karikaturu ile muhammed’in karikaturu ayni kefeye konamaz, konmamalidir. arada kultur farkliligi vardir. ben isa’yi ciziyorum muhammed’i de cizerim gibi bir savunma olamaz. ayni kulturden bahsedilmiyor sonucta. yapilan bir yanlistir, yanlisi affetmek buyukluktur, dini alet edip birilerini costurmaya calismak ise edepsizliktir.

atese atesle karsilik verince sonu bir yere varmiyor, aglayanlarin sesleri dinmiyor, sadece daha fazla insan agliyor, oncemli olan atese suyla yaklasmaktir dedigim kampanya. tarih bize hicbirsey mi ogretmedi? irkin, dilin, dinin ayri olmasi, insanin insan oldugu gercegini degistiriyor mu? ne zaman insanlarin konusarak, karsilikli saygi gostererek anlastigini kavrayacagiz? oldurmek, kirmak, dokmek, onlar yapiyor biz de yapariz demek nereye kadar?

her japonun bir kamerasi oldugu gibi evinde mutlaka bir minik kopegi vardir. gorunmeyecek denli kucuk olup da kendisini sesiyle farkettirmeye calisan hayvanlardan bir tane mutlaka vardir hali hazirda. bir de bunlar evin tek cocuguymus gibi simartilirlar. koltugun uzerine pisletse bile, sanki dile gelmis de parlak bir saka yapmis gibi gulunurler, pat patlanirlar kafalarina. bir gun eve gelen bir turk yanlislikla uzerine basar bu hayvanlardan bir tanesinin ve hikaye burada biter.