yapılmış en aptalca dalgınlıklar

33 /
independence
banka kartini atm’ye sokup para cekme onayini verip karti geri aldiktan sonra parayi atm de birakip oradan uzakla$mak. net 2 gun once sabiha gokcen havalimaninda yapiverdim ben bunu. allahtan 10 saniye kadar sonra kendime geldim de ko$tum aldim paraciklarimi.
aello
anneyle markete gitmiştik ve ben market arabasını sürerken o da sağımdaydı.

aello: ya anne bu araba sağa çekiyo.
anne: dur yardım ediyim.

der ve sağdan arabayı sağa çekmeye başlar.

aello: valla sen yardım etmeden önce daha bi iyiydi sanki..?
kalimera
çay servisi yaparken, çayı vermek, şekeri vermemek. ben bu dalgınlıkla iç içeyim. her zaman yapıyorum.

aynı şey bana yapıldığında, benim iç sesim hep şu our.
- mal şekeri vermeyi unuttu ama neyse şimdi utandırmayalım.
elma sekeriiii
gece önüne dü$en kendi gölgesini görüp, korkudan kendini duvara vurmak bunlardan biri olabilir.

evet bildigin duvara vurmak. karde$im yaptı geçenlerde, o heybetli dananın uçu$unu görmek mucizelere inanmak gibi bir $eydi evet $ey.

aman be.
independence
23 agustos 2009 pazar / local saat 06:00 sulari

yeni hizmete soktugumuz windows rifki xz99’un icerisini uzaktan eri$im ile gezerken firewall’in kapali oldugunu goren bu bunye, "olm lan, firewall’i acayim ki daha guvenli olsun sozluk" $eklindeki saf ama iyi niyetli du$unceleri sonucunda firewall’i etkinle$tirir ve o anda sozluk artik gercekten cok daha guvenlidir. zira sozluge bu saf ama iyi niyetli bunye de dahil olmak uzere hicbir kullanici giri$ yapamamaktadir artik. nasa’da ki makinelerden bile cok daha guvenli bir makineye sahip olunmu$tur boylelikle ancak tek sorun bu makineye eri$imin de imkansiz hale gelmi$ olmasidir. e zaten guvenligin bu kadar had safhada olmasinin sebebi de zaten eri$imin sifirlanmi$ olmasidir.

hosting firmasi sabah saat 06:15 sularinda aranir ve "ehehe, cok guvenli makinemin seviye olarak daha az guvenli bir hale getirilmesini rica ediyorum sizlerden ehehe" denilir ve durum normale dondurulur.
rutubet
terzi hüsnünün dükkanına gidilir.hüsnü yoktur.beklenir bir süre.hüsnü gelmemekte ısrarcıdır.birden akla cüzdandaki terzi hüsnünün kartviziti ve üzerinde cep numarası olma ihtimali gelir.kart bulunur, bu arada yanındakilerle çene yapmaya ara verilmez kati surette. kartın üzerindeki cep numarası çevilir, karşıdaki kişiye "hüsnü bey,ben şu an sizin dükkandayım, siz yoksunuzne zaman gelirsiniz, napalım biz şimdi" denir.adam "ben yokum evet,bugün de dönmicem dükkana,elemanlar var orda yardımcı olsunlar size" der. ben hala," eöö kimse yok şu an dükkanda bilmiyorum yani" filan demeye çalışırım. adam," nasıl olur yav alala,tamam ben birazdan ben size döncem" der hafif sinirle.ve kapatırız. ve benim beynimde çakan flashbackler,toz duman bir arbede,olayı anlama faaliyetleri kısaca, derken telefon iki dakika sonra çalar. ben açmam. zira aradığım kişi terzi hüsnü değil,bir kaç gün öncesinde pantolon paçası kısaltması için gittiğim terzidir.dahası pantolonun içine etmişti, kıl olmuştum adama, durduk yere farkında olmadan ben de onu kıl etmiş oldum ,iyi de oldu. amaann.
sonuç, az sonra terzi hüsnü sisler içerisinden gün gibi doğar.
nevarkiyani
ilkokuldayken,sanırım 6. veya 7. sınıfta olabilir, okulu cinsellik ve benzeri konularda bilgi vermek için bir grup sağlıkçı ziyaret eder.hayatında ilk defa prezervatif diye bir şey duyan öğrencinin,artık beyninde nasıl bir yer etmişse,iki saat sonraki tarih dersinde öğretmeninin cevabını çok iyi bildiği bir soruyu sormasıyla heyecan yapar ve tüm kuvvetiyle parmak kaldırarak, ’prezervatif deniz savaşı öğretmenim tabiki’ diye bağırır.sonuç olarak öğretmeni o öğrenciyi cevabı ’preveze deniz savaşı’ olan soruya verdiği yantla hatırlayacaktır.öğrenci bundan emindir ve öğretmeninin surat ifadesini unutmayacaktır.
sipsi
kimler var başlığındaki kopyala yapıştır yapılmış hangi yazarların sözlükte olduğunu gösteren tanımlarda, yazarın nickinin yanındaki kim kelimesine tıklamaya çalışmak, aptalcadır. tıklayamayınca okulun bilgisayarına küfretmek de aptalcadır. ısrarla 5 dakika boyunca azmedip tıklamaya çalışmak hepten aptalcadır.

(bkz: azimli sıçan duvarı deler)
sipsi
monitörün önüne oturan kediyi mouse imleciyle dürtüp kalkmasını sağlamaya çalışmak, aptalca bir dalgınlık olabilir pekala.
nada
houston aracılığıyla yollanan mesajda bir harfi yanlış yazdığını fark edip, mesajın altında düzeltme butonu aramak.
nickten yana sansim yok
cep telefonunda yazılan mesajı yanlışlıkla sildikten sonra "ctrl+z"ye basmak için tuş aramak. bir-iki saniye durakladıktan sonra geçti ama.

not: lan bu entry’i 10 sene sonra okumak istiyorum. acaba bilgisayarsız cep telefonu kalacak mı o zamanlar?.. peheey.
melankomik
sabahın erken saatlerinde çıkıp kahvaltı için pastaneden poğaça alıp geliyorum. eve girdikten sonra poğaçaları masanın üstüne koyup mutfağa gidip çayı getiriyorum. masaya oturduktan sonra, aa burada dünden kalan poğaçalar varmış israf olmasınlar önce şunları bitireyim diyip koyduğum poğaçaları yiyorum. kahvaltımı bitirdikten sonra güya yeni aldığım poğaçaları bayatlamamaları için bir yere koymak üzere arıyorum ama bulamıyorum, allah allah, parayı verip poğaçaları almayı unuttum herhalde diyip hayatıma kaldığım yerden devam ediyorum. ta ki şu yaşadıklarım 10 dakika önce tekrar aklıma gelip her şey bir anda aydınlanana kadar.
sicaksutorbasi
oturduğum bardan telefon ile görü$mek üzere ayrılıp,konu$ma uzayınca ne yaptığımı bilmeksizin otobüse atlıyıp eve gelmem ve arabanın anahtarının cebimde,evin anahtarının ise arabada olduğunu fark edip hemen bi taksiye atlıyıp hiç bir $ey olmamı$ gibi bara geri dönmek.evet malım ben.
melankomik
boğaziçi köprüsünün avrupa ayağı olan mecidiyeköy’den, köprünün asya ayağı olan altunizade’ye geçmek için 500 numaralı otobüse biniyorum, otobüs bir sürü bilmediğim yola girdikten sonra fatih sultan mehmet köprüsüne doğru ilerlediğimizi farkediyorum. şoföre ne olduğunu sorduğumda otobüsün 500 değil 500es olduğunu öğreniyorum. neyse, bildiğim bi yerde inip geri binerim diyorum ve oturuyorum. bostancı yakınlarında inip, köprüyü geçmeden geri inme niyetiyle ters yöndeki 500’e biniyorum, ama otobüste uyuyakalıyorum ve kendimi cevizlibağ’da buluyorum. apar topar inip yolun karşısına geçtikten sonra bir 500’e daha biniyorum, bu kez tüm stratejimi önceden belirleyip hiçbir hataya mahal bırakmıyorum, fakat bu kez de trafiğe yakalanıyorum. 7’de otobüse binip 7 buçukta evde olmayı planlarken, 10’u çeyrek geçe evimin kapısından ancak girebiliyorum.
33 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol