bedeli nicedir çatıştırılır karar mekanizmalarında.uçurumlarla övünen her (bkz: muharrir) kanadına bir aforizm takar kendinden gelme..soyutsuzlaşır bitki örtüsü soysuz kiralık düzenlerde.
nevrotik sayıklamalar
biraz bana nevrozdan psikoza kayis evresinde cikarilan ve normal kisilerce anlasilmasi zorlasmis veya imkansizlasmis sozcuk obekleri gibi geldi.
defolu olan aşk değildir....aşk her zaman yeni doğmuş bir bebek körpeliğindedir...masumdur...güzeldir...defolu olan aşkın yönlendiği mahluklardır...
dün namzet olan bugün nezirdir artık kelimelerin önünde boynu bükük öldürülmeyi bekleyen...hak ihlali tarafımdan söze bile gelmez.nefretse aşkın başkenti değil olsa olsa
aşkın son durağı olan ızgaradır...yerin altına karışmaya başlayacak olan...
bir yolculukta trenden atılmaya mahkum bir zavallı...
dün namzet olan bugün nezirdir artık kelimelerin önünde boynu bükük öldürülmeyi bekleyen...hak ihlali tarafımdan söze bile gelmez.nefretse aşkın başkenti değil olsa olsa
aşkın son durağı olan ızgaradır...yerin altına karışmaya başlayacak olan...
bir yolculukta trenden atılmaya mahkum bir zavallı...
çok acıkmıştım
mutfaga gittim
patron oruç değil misin lan sen dedi.
sanane lan dürrük dedim.
iyi dedi al şu viskiyi de içelim dedi
en sanatsal nameler eşliğinde
aldım baktım viskiye
5 liralık sıkoç viski almış
bana sanatsal artislik yapma dedim
üzüldü
çok üzüldü
ağladım ben
göz yaşı pınarlarım adeta sel oldu aktı
pınar kim?
belki de hayatımızın anlamıydı pınar.
ilk okuldaki pınara çok aşıktım.
acaba aşkı algı kapılarımız algılayabilir miydi o yaşta
annem geldi
ne algısı lan eşek sıpası dedi
kafama vurdu 30 cmlik cetvelle
cetvel kırıldı
ağladım
çok ağladım
canım yanmıştı
canımı yakmıştın pınar
mutfaga gittim
patron oruç değil misin lan sen dedi.
sanane lan dürrük dedim.
iyi dedi al şu viskiyi de içelim dedi
en sanatsal nameler eşliğinde
aldım baktım viskiye
5 liralık sıkoç viski almış
bana sanatsal artislik yapma dedim
üzüldü
çok üzüldü
ağladım ben
göz yaşı pınarlarım adeta sel oldu aktı
pınar kim?
belki de hayatımızın anlamıydı pınar.
ilk okuldaki pınara çok aşıktım.
acaba aşkı algı kapılarımız algılayabilir miydi o yaşta
annem geldi
ne algısı lan eşek sıpası dedi
kafama vurdu 30 cmlik cetvelle
cetvel kırıldı
ağladım
çok ağladım
canım yanmıştı
canımı yakmıştın pınar
dün gece sokak lambası altında rapor yazdım.
çok ıslandım,
çok üşüdüm bebek.
ama yokluğun muydu beni üşüten
yoksa karla karışık yağan yağmur muydu bilemedim bebek.
hey bebek
naber
hoşgeldin bebek!
yorulmuşsundur bebek
ayran çalkiyim sana bebek
bebek diyorum ama samimiyetimdendir bebek.
vik vik ağlama bebek
oh bebek
hey bebek
çok ıslandım,
çok üşüdüm bebek.
ama yokluğun muydu beni üşüten
yoksa karla karışık yağan yağmur muydu bilemedim bebek.
hey bebek
naber
hoşgeldin bebek!
yorulmuşsundur bebek
ayran çalkiyim sana bebek
bebek diyorum ama samimiyetimdendir bebek.
vik vik ağlama bebek
oh bebek
hey bebek
tavandan akan suratlara bakıyorum...soğuğu izliyorum.
belli; bu kı$,"kı$ gibi" geçecek.
özneli/yüklemli cümleler kuramam.
yarına geçmek değil ki maksadım, bugünü de$mek.
kadın ü$üyor soğuk odada, adam ü$üyor babalığını vücudunun derinlerine gömmü$,çocuk ü$üyor bacağındaki "soyuk"ları sayarak büyümü$,kedi ü$üyor...kedi susuyor, kedi ölmü$.
tuz alıyorum avucuma.basıyorum çocukluğuma...
"cıs"
kıkırdamıyor tavandaki suratlar.soğuk bu ev soğuk!
ben gitsem kadın kalıyor, kedi kalıyor.
evini sahiplenen kedi, sahibini sahiplenen köpek.
kararsızım doktor,$a$kınım!
bu ince gecede ne dediğimi bile bilmiyorum .kalın kalın, öyle böyle konu$uyorum.
sürekli odalarım deği$iyor benim,uyandığımda gördüğüm tavan deği$iyor.rahminden dü$tüğüm annem, prensesi olduğum babam...kedim.
fısır fısırım bu gece.gece ince, fısıltılar kalın, soyuklar derin, tuz acılı.
kıvrak zekam kıvrıldığı noktadan dönemiyor, sonuçlar tıkanıyor.
tezlerimi çürütüyorum, onlar beni çürütüyor.
cesetleri gömmek lazım, çürüyorlar.
çürüyor ve kokuyorlar.
bilinsin ki; kimsenin ölü için döktüğü gözya$ı, kurtarmıyor ceseti çürümekten.
tavandan yüzler akıyor,beynim kıvrımlarını dolduruyor, zihnim düzle$iyor ve...
kadın gidiyor, kedi gidiyor, adam gidiyor.
tek celsede bo$anıveriyor normaliteler.
çocuk kalıyor elinde bir tutam tuz, bacağında bir ölüm dolusu "soyuk"...
24 eylül 2007 pazartesi / ev / muque.
belli; bu kı$,"kı$ gibi" geçecek.
özneli/yüklemli cümleler kuramam.
yarına geçmek değil ki maksadım, bugünü de$mek.
kadın ü$üyor soğuk odada, adam ü$üyor babalığını vücudunun derinlerine gömmü$,çocuk ü$üyor bacağındaki "soyuk"ları sayarak büyümü$,kedi ü$üyor...kedi susuyor, kedi ölmü$.
tuz alıyorum avucuma.basıyorum çocukluğuma...
"cıs"
kıkırdamıyor tavandaki suratlar.soğuk bu ev soğuk!
ben gitsem kadın kalıyor, kedi kalıyor.
evini sahiplenen kedi, sahibini sahiplenen köpek.
kararsızım doktor,$a$kınım!
bu ince gecede ne dediğimi bile bilmiyorum .kalın kalın, öyle böyle konu$uyorum.
sürekli odalarım deği$iyor benim,uyandığımda gördüğüm tavan deği$iyor.rahminden dü$tüğüm annem, prensesi olduğum babam...kedim.
fısır fısırım bu gece.gece ince, fısıltılar kalın, soyuklar derin, tuz acılı.
kıvrak zekam kıvrıldığı noktadan dönemiyor, sonuçlar tıkanıyor.
tezlerimi çürütüyorum, onlar beni çürütüyor.
cesetleri gömmek lazım, çürüyorlar.
çürüyor ve kokuyorlar.
bilinsin ki; kimsenin ölü için döktüğü gözya$ı, kurtarmıyor ceseti çürümekten.
tavandan yüzler akıyor,beynim kıvrımlarını dolduruyor, zihnim düzle$iyor ve...
kadın gidiyor, kedi gidiyor, adam gidiyor.
tek celsede bo$anıveriyor normaliteler.
çocuk kalıyor elinde bir tutam tuz, bacağında bir ölüm dolusu "soyuk"...
24 eylül 2007 pazartesi / ev / muque.
"a$k"
uydurma bir ak$am yemeği.
$amdan gibi sahtekar,
$arap gibi dümenci,
bıçak gibi ayna!
-bıçaktan ayna-
uydurma bir ak$am yemeği.
$amdan gibi sahtekar,
$arap gibi dümenci,
bıçak gibi ayna!
-bıçaktan ayna-
kansaydı,yamalı beklenen saatlere tükürmezdi.sokağı şakaklarından vuran bir serzenişe mahkum etti saatleri.ışıyamadığı serbestlikte ölü kokan bir karanlık artık.hiç bu kadar sade gelmemişti yüzü,sakin kokmamıştı nefesi.nedenleri sıralayabilseydin keşke,tekrarları iliştirebilseydin ajandalara,neticen sarkmasaydı o borudan...o lanet o keskin borudan.
korkularına bir yol bulmaktı niyetin...belki de en büyük korkunu öldürmek istedin o boruda..bir daha dönüp bakacak zamanın olsaydı aynaya...ne yazık ki...ne yazık ki...
korku aynanın arkasındaki ye$il cindi belki de.
gözya$larınla beslenen ye$il, cıvık bir cin.
sen verdin ellerini, mim çektiler gözlerine.
baktın aynaya görmeyerek...
gözya$larınla beslenen ye$il, cıvık bir cin.
sen verdin ellerini, mim çektiler gözlerine.
baktın aynaya görmeyerek...
bulunamayan adresler çoğalmıştı defterde...olsundu,bu kadarı...yetmedi sana.ellerini çarpık bir kentten alırken,düşünmen düşünülmezdi güzelliğini bu kentin...sarkıklar ensenden düşünce yere,terinde tekerledin tümcelerini...zamansız bir elvedaydı bu.tıpkı otogarında beklediğin otobüsün aniden devrilmesi üstüne...tüm ağırlığınca.
delikanlı romantizmiydi bu ya$attığın.
gidi$inin senaristini beğenmi$, yapımcısına gülmü$tüm.
bir ainmi$cesine ya$adım "veda sahnesi"ni.
zamanlı zamansız terk edi$lere inat duru$umu takındım.
ben, benden gideni "benden" saymayalı çok olmu$tu ya,
ağlamayacaktım,
ağladım.
gidi$inin senaristini beğenmi$, yapımcısına gülmü$tüm.
bir ainmi$cesine ya$adım "veda sahnesi"ni.
zamanlı zamansız terk edi$lere inat duru$umu takındım.
ben, benden gideni "benden" saymayalı çok olmu$tu ya,
ağlamayacaktım,
ağladım.
aşk senin adındı.
sen ölmezdin vursalar ben can çekişirdim. o kadar ki cennet gözlerindi gebertseler ruhum bayram ederdi ardımdan. sığmıyordu bedenime dilimdeki anlamın, hastalıktı, avarelikti, umuttu sen bilirdin.
sen ölmezdin vursalar ben can çekişirdim. o kadar ki cennet gözlerindi gebertseler ruhum bayram ederdi ardımdan. sığmıyordu bedenime dilimdeki anlamın, hastalıktı, avarelikti, umuttu sen bilirdin.
kapı kapı dola$ıp anlatmak istedim ardından;
"ey insanlar! ayılın!
yüzyıllardır kandırıyorlar sizi. a$k diye bir $ey yok!(mu$), hiç olmamı$.
bir varmı$ bir zaman,$imdi bir yokmu$.ayılın!
ayılın ve silkeleyin üzerinizdeki kanlı kabukları.
uyanın ve suya anlatın gördüğünüz kabusları.
"ey insanlar! ayılın!
yüzyıllardır kandırıyorlar sizi. a$k diye bir $ey yok!(mu$), hiç olmamı$.
bir varmı$ bir zaman,$imdi bir yokmu$.ayılın!
ayılın ve silkeleyin üzerinizdeki kanlı kabukları.
uyanın ve suya anlatın gördüğünüz kabusları.
sorgulamalarımda büyüyor içindeki çocuk..nefes gibi olması gereken birşeydi varlığın.tutturduğum tüm devrik imgelerde solsuz yankınmaların önsöz yarınlara.yerleşik bir hesap çizelgesi tüm tutunmaların.vardım,yoktun...vardın,dönüş biletini almayan ben yoktum.
a$k,
sanki her an bitecekmi$cesine emdiğim süttü annemden.
bebek kokumla sığındığım, açlığımı sunduğum öğünümdü.
sonra gün geldi...
annemin gidi$ine ili$tirdim senin vedanı da,sütten kesildim.
sanki her an bitecekmi$cesine emdiğim süttü annemden.
bebek kokumla sığındığım, açlığımı sunduğum öğünümdü.
sonra gün geldi...
annemin gidi$ine ili$tirdim senin vedanı da,sütten kesildim.
sadeliğine döşenen taşlar,vurur gerçekliğini kaldırımlara...bir ömür bakımlık kuşlar kadar ölü aslında..ağrıyan sol yanım...
ben miydim bu klavye başındaki
yoksa içimdeki çocukmuydu saçmalayan
ne oldu da böylesine saçma bir karamsarlık içindeydim
annem geldi sonra
seni doğuracağıma taş doğuraydım
yaksana salak evladım ışıkları
dedi
karanlık mıydı içimi karartan
yoks korkuyor muydum bu karanlıktan
tedaşa borcum var baba
elektriklerimi kesmişler
içimi kararttılar baba
pesimist oldum çıkdım
dün gece rüyamda gördüm askı
sonra aldım onu astım elbiselerimi
hep siyahtı elbiselerim
aralarında morlar da vardı
sanırım karamsarlık böyle bir şeydi.
yine en az benim kadar karamsar olan arkadaşımı gördüm
dedi ki;
bilgi sözlük diye bir yer var
insanlar senin gibi hep karamsar
çok yalnızım dedim çocuğa
haydi gel yaralarımı sar
tutki karnım acıktı
annem beni dövdü
tutki kim dedi
ben varken benden başkasından yemek isteme
ayıp
dedi
yoksa içimdeki çocukmuydu saçmalayan
ne oldu da böylesine saçma bir karamsarlık içindeydim
annem geldi sonra
seni doğuracağıma taş doğuraydım
yaksana salak evladım ışıkları
dedi
karanlık mıydı içimi karartan
yoks korkuyor muydum bu karanlıktan
tedaşa borcum var baba
elektriklerimi kesmişler
içimi kararttılar baba
pesimist oldum çıkdım
dün gece rüyamda gördüm askı
sonra aldım onu astım elbiselerimi
hep siyahtı elbiselerim
aralarında morlar da vardı
sanırım karamsarlık böyle bir şeydi.
yine en az benim kadar karamsar olan arkadaşımı gördüm
dedi ki;
bilgi sözlük diye bir yer var
insanlar senin gibi hep karamsar
çok yalnızım dedim çocuğa
haydi gel yaralarımı sar
tutki karnım acıktı
annem beni dövdü
tutki kim dedi
ben varken benden başkasından yemek isteme
ayıp
dedi
istemiyor artık canım, hiç üzülme umurumda değil, hoşçakal derim. benim için artık bitti, geri dönmen umrumda değil, hoşçakal derim.. hiç bu kadar acıtmadı, hiç kimse senin kadar acıtmadı canımı.. önce gözümü bağladın, sonra zamanı yavaşlattın, sonra durdurdun.
ama şimdi dünya yeniden dönüyor.
ama şimdi dünya yeniden dönüyor.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?