türklerin %51inin inanmadığı, %22sinin ise belirli bir fikir sahibi olmadığı teoridir. science dergisi tarafından yapılan ankette türkiye son sırada yerini almıştır, ondan bir öncekiyse abddir.
http://www.trt.net.tr/wwwtrt/hdevam.aspx?hid=157133&k=5
evrim teorisi
harun yahya ve onun gibi abd güdümlü soytarıların bilimsel lab.lara girmeden asla çürütemeyecekleri teori. gerizekalı bunlar, evrim çürütüldü diyelim (nasıl olcaksa artık) yerine geçecek olan teoriyle baş edebilecekmisiniz? texas islamic üni. nin çalışmaları yeterli olurmu buna? yoksa yine bill gates amcanızamı koşacaksınız...
evrim teorisine isteyen inanır isteyen inanmaz. zaten olaya inanç tabanında yaklaşmak, hiç yaklaşmamaktır. veya yanlış yerden yaklaşmaktır. zaten bizim yanlış yerden yaklaşıyor olmamız bu konuyla ilgilenen bilim insanlarını bağlamaz, onlar çalışmaya ve araştırmaya devam eder. bizde bu tip lafazanlıklarla vakit geçirmiş oluruz. ayrıca din ile iman ile bu konunun hiç bir ilgisi yoktur bunlar tamamen farklı disiplinlerdir.
evrim teorisi tanrı ve din ile çelişen bir teoridir.bazı bunyeler "çürütüldü bu" dese de çürütülmesi soz konusu degildir.
insanın aklına şu soruları getiren kavram kargaşalarıdır.
tanrı kavramı: gözle görülmeyen herseyi yöneten ve belirleyen ilahi güç.materyalizme gore tanrı soyut bir kavramdır.fakat materyalizm de kendi içinde celişmektedir.peki bir dagın arkasını goremiyorsak orada birsey yokmudur? düz mantık kullanırsak evet dagın arkası soyut bir kavramdır tıpkı tanrı da oldugu gibi.işte burada "mantık" devreye girmelidir.dagın arkasında baska bir madde oldugu aşikardır ya da muhtemel.
sunu anlamamaktayım, yıllardır bu teroriyle tassak gecen bunyeler hep su sualin arkasına sıgınmıslardır." kanıt " ...!
onlara gore bulunan fosiller ve hiyerogliflerin bir anlamı yoktur.zira net bir kanıt isterler.ornegin buzullar da bulunacak bir homo sapiensin kalkıp konusması gibi.
bu insanlar kendi içlerinde çelişmektedir.bu teroiyi desteklemeyen zevatların aslında sordukları en sacma sordur "
kanıt" !
tanrı kavramının kanıtı nerdedir? bilinen kutsal kitaplarda mı?
peki bulunan fosillerin net kanıtlar olmadıgını iddia eden bu zevatlara sormak isterim, peki bu kutsal kitapların kavimler tarafından yazılmadığı gerceğini kanıtlayabilirmiyiz? aslında arkeoloji burada devreye girer.mö-ms diye yasam sınıflandırılmıstır.tanrı kendini neden neolitik çağda gostermemiştir.yoksa o çaglar da yasayan insan toplulukları henuz bu kavramı uydurabilecek zekaya sahip değillermiydi ?
bakıyoruz tanrı tarafından indirilen 4 kitap ve dinlere.madem insan toplumu tanrının var olduguna inanıyor ve hepsi kendi dinlerini esas tutuyor diğer dinlerin türev oldugunu iddia ediyor.tanrı neden tek bir kitap indirip tek bir din olusturmamıstır.acaba tanrı insanlarla kafama bulmuştur.din yuzunden olen milyonlarca insanın oldugunu düşünürsek eger bu tanrının sucudur insanların değil.
musa peygamber firavundan kaçmak için denizi yarmıştır deniliyor.mitolojıden baska birsey degildir kanımca.evet bu olayın kanıtı " kutsal kitaplar da yazmasıdır" !
bir tarafta bulunan fosiller bir tarafta insanlar tarafından efsaneleştirilmiş olaylar ve kavram kargasaları ve " kanıt" faktoru akıllara geliyor ister istemez.din toplumların afyonudur.
şimdi kanıtlanamadı lan bu teori hehe diye nam salan bunyelere sormakta fayda vardır.senin kanıtınmı gercekcidir yoksa bulun
an fosiller ve hiyeroglifler mi? ateistlere, nihilistlere veya materyalizmi benimseyenlere neden bukadar onyargılıyız.bir taraf inancı diğer taraf gercekçiliği sorgulamaktadır.
ben mangalımı sondurucumu hazır tutmaktayım
her ihtimale karsı.
insanın aklına şu soruları getiren kavram kargaşalarıdır.
tanrı kavramı: gözle görülmeyen herseyi yöneten ve belirleyen ilahi güç.materyalizme gore tanrı soyut bir kavramdır.fakat materyalizm de kendi içinde celişmektedir.peki bir dagın arkasını goremiyorsak orada birsey yokmudur? düz mantık kullanırsak evet dagın arkası soyut bir kavramdır tıpkı tanrı da oldugu gibi.işte burada "mantık" devreye girmelidir.dagın arkasında baska bir madde oldugu aşikardır ya da muhtemel.
sunu anlamamaktayım, yıllardır bu teroriyle tassak gecen bunyeler hep su sualin arkasına sıgınmıslardır." kanıt " ...!
onlara gore bulunan fosiller ve hiyerogliflerin bir anlamı yoktur.zira net bir kanıt isterler.ornegin buzullar da bulunacak bir homo sapiensin kalkıp konusması gibi.
bu insanlar kendi içlerinde çelişmektedir.bu teroiyi desteklemeyen zevatların aslında sordukları en sacma sordur "
kanıt" !
tanrı kavramının kanıtı nerdedir? bilinen kutsal kitaplarda mı?
peki bulunan fosillerin net kanıtlar olmadıgını iddia eden bu zevatlara sormak isterim, peki bu kutsal kitapların kavimler tarafından yazılmadığı gerceğini kanıtlayabilirmiyiz? aslında arkeoloji burada devreye girer.mö-ms diye yasam sınıflandırılmıstır.tanrı kendini neden neolitik çağda gostermemiştir.yoksa o çaglar da yasayan insan toplulukları henuz bu kavramı uydurabilecek zekaya sahip değillermiydi ?
bakıyoruz tanrı tarafından indirilen 4 kitap ve dinlere.madem insan toplumu tanrının var olduguna inanıyor ve hepsi kendi dinlerini esas tutuyor diğer dinlerin türev oldugunu iddia ediyor.tanrı neden tek bir kitap indirip tek bir din olusturmamıstır.acaba tanrı insanlarla kafama bulmuştur.din yuzunden olen milyonlarca insanın oldugunu düşünürsek eger bu tanrının sucudur insanların değil.
musa peygamber firavundan kaçmak için denizi yarmıştır deniliyor.mitolojıden baska birsey degildir kanımca.evet bu olayın kanıtı " kutsal kitaplar da yazmasıdır" !
bir tarafta bulunan fosiller bir tarafta insanlar tarafından efsaneleştirilmiş olaylar ve kavram kargasaları ve " kanıt" faktoru akıllara geliyor ister istemez.din toplumların afyonudur.
şimdi kanıtlanamadı lan bu teori hehe diye nam salan bunyelere sormakta fayda vardır.senin kanıtınmı gercekcidir yoksa bulun
an fosiller ve hiyeroglifler mi? ateistlere, nihilistlere veya materyalizmi benimseyenlere neden bukadar onyargılıyız.bir taraf inancı diğer taraf gercekçiliği sorgulamaktadır.
ben mangalımı sondurucumu hazır tutmaktayım
her ihtimale karsı.
(bkz: evrim teorisyeni)
(bkz: tersine evrim teorisi)
din hocaları tarafından genelde "hazzire leaa" tepkisiyle karşılanan teori
fikirlerin çatışma alanı olduğundan sebep, objektiviteden uzak dallamaların "ben evrime inanmıyorum abi, maymundan gelmedim ben." deyişi ile anlamından uzaklaştırılmaya çalışılan, ne var ki ancak üçüncü dünya ülkelerinde bu tartışmalara saplanabilecek teori.
evet teori, tamamen ispatı imkansıza yakın şu an için, kanun değil. tıpkı modern atom teorisi gibi. bizim bi arkadaş var o da "modern atom teorisine inanmıyorum ben abi" diyor, ak alnından öpüyorum.
ha bir şey daha var, birleştirici liberal üslubu takınacak olursam şunu da söyleyebilirim ki islam dininde evrimin allahın takdiri olmadığına dair hiçbir bağlayıcı yorum yok. buna da inanbiliriz yani, bilim daha hızlı gelişir bu şekilde belki.
(bkz: evrime inanmıyorum ama bir maymun var)
evet teori, tamamen ispatı imkansıza yakın şu an için, kanun değil. tıpkı modern atom teorisi gibi. bizim bi arkadaş var o da "modern atom teorisine inanmıyorum ben abi" diyor, ak alnından öpüyorum.
ha bir şey daha var, birleştirici liberal üslubu takınacak olursam şunu da söyleyebilirim ki islam dininde evrimin allahın takdiri olmadığına dair hiçbir bağlayıcı yorum yok. buna da inanbiliriz yani, bilim daha hızlı gelişir bu şekilde belki.
(bkz: evrime inanmıyorum ama bir maymun var)
kendisinin , babasının , anasının maymun olduğunu düşünen birinin ortaya attığı safsatadan ibrettir.
harun yahyayi ifrit eden ve bunun sonuncunda rengarenk kapakli kitaplar yazmasina neden olan teori..
biyolojide evrim, canlı türlerinin nesilden nesile değişime uğrayarak ilk halinden farklı özellikler kazanmasıdır. evrim, bir canlı popülasyonunun genetik kompozisyonunun zamanla değişmesi anlamına gelir.
mitolojik insan tarihinde de rastlanıldığı gibi bir fenomenin ortaya çıkışında bileşenlerin değişime uğramaları ile ilgili süreç tanımının felsefi açıdan "evrim" kelimesi ile belirginleşmesi çok eskiye dayanır. herhangi bir "sağlam ve doğru" biyolojik altyapısı olmasa da, aristotelesten konfüçyüse kadar birçok önemli isim evrim kavramı konusunda yazmıştır. ayrıca, evrim konusunda ibni haldun ve ibn-i sina farklı teoriler sunmuşlardır. 19. yüzyılda lamarck, kazanılan karakterlerin kalıtımına dair bir hipotez öne sürmüş, fakat yaptığı deneyler bu hipotezin yanlış olduğunu göstermiştir. aynı yüzyılda charles darwin, galapagos adalarındaki gözlemlerine dayanarak, evrimin mekanizmasını doğal seçilimle açıklamıştır.
evrimin mekanizmasınının anlaşılmasında ve açıklanmasında bugün geçerli olan bilimsel sentez, charles darwin tarafından 1859da ortaya atılmış olan evrim kuramı üstüne kuruludur. evrim kuramına göre canlılığın devamı ve çeşitliliği doğal seçilimle sağlanır. doğal seçilimin üç temel bileşeni bulunur: genetik karakterlerin devamını sağlayan kalıtım, farklı karakterlerin popülasyondaki zenginliğini sağlayan çeşitlilik, ve bu çeşitli karakterlerden doğadaki koşullara en uygun olanının hayatta kalmasını sağlayan seçilim.
1930lar ve sonrasında daha önce gregor mendel tarafından ortaya konmuş olan kalıtım kuramı, moleküler biyolojinin kalıtımın moleküler temellerine dair sağladığı bilgi ve darwinin kuramının bütünleştirilmesiyle evrim kuramı modern halini aldı. güncel bakış açısıyla evrim, bir gen havuzu içinde bir nesilden diğerine belli bir karakterin oluşmasında etkili olan allellerden birinin sıklığının değişmesi olarak tanımlanabilir. doğal seçilim, genetik özelliklerin üremeye katkısı, ve popülasyon yapısı bu değişime etki eden faktörlerdir. bu güncellenmiş evrim teorisinin adı "sentetik evrim kuramı"´dır. sentetik evrim kuramı´nın bügünkü bilimsel değerini anlamak için sadece ünlü kuramsal bioloji uzmanı theodosius dobzhansky´nin şu sözünü aktarmak yeterlidir:
"nothing in biology makes sense, except in the light of evolution!" ("bioloji´de hiç bir şey evrim bazının dışında anlamlı değildir!")
mitolojik insan tarihinde de rastlanıldığı gibi bir fenomenin ortaya çıkışında bileşenlerin değişime uğramaları ile ilgili süreç tanımının felsefi açıdan "evrim" kelimesi ile belirginleşmesi çok eskiye dayanır. herhangi bir "sağlam ve doğru" biyolojik altyapısı olmasa da, aristotelesten konfüçyüse kadar birçok önemli isim evrim kavramı konusunda yazmıştır. ayrıca, evrim konusunda ibni haldun ve ibn-i sina farklı teoriler sunmuşlardır. 19. yüzyılda lamarck, kazanılan karakterlerin kalıtımına dair bir hipotez öne sürmüş, fakat yaptığı deneyler bu hipotezin yanlış olduğunu göstermiştir. aynı yüzyılda charles darwin, galapagos adalarındaki gözlemlerine dayanarak, evrimin mekanizmasını doğal seçilimle açıklamıştır.
evrimin mekanizmasınının anlaşılmasında ve açıklanmasında bugün geçerli olan bilimsel sentez, charles darwin tarafından 1859da ortaya atılmış olan evrim kuramı üstüne kuruludur. evrim kuramına göre canlılığın devamı ve çeşitliliği doğal seçilimle sağlanır. doğal seçilimin üç temel bileşeni bulunur: genetik karakterlerin devamını sağlayan kalıtım, farklı karakterlerin popülasyondaki zenginliğini sağlayan çeşitlilik, ve bu çeşitli karakterlerden doğadaki koşullara en uygun olanının hayatta kalmasını sağlayan seçilim.
1930lar ve sonrasında daha önce gregor mendel tarafından ortaya konmuş olan kalıtım kuramı, moleküler biyolojinin kalıtımın moleküler temellerine dair sağladığı bilgi ve darwinin kuramının bütünleştirilmesiyle evrim kuramı modern halini aldı. güncel bakış açısıyla evrim, bir gen havuzu içinde bir nesilden diğerine belli bir karakterin oluşmasında etkili olan allellerden birinin sıklığının değişmesi olarak tanımlanabilir. doğal seçilim, genetik özelliklerin üremeye katkısı, ve popülasyon yapısı bu değişime etki eden faktörlerdir. bu güncellenmiş evrim teorisinin adı "sentetik evrim kuramı"´dır. sentetik evrim kuramı´nın bügünkü bilimsel değerini anlamak için sadece ünlü kuramsal bioloji uzmanı theodosius dobzhansky´nin şu sözünü aktarmak yeterlidir:
"nothing in biology makes sense, except in the light of evolution!" ("bioloji´de hiç bir şey evrim bazının dışında anlamlı değildir!")
primitif refleks yayı işleyişi:
"evrim, maymun, allah, kitap, günah, evrim, maymun, ecdadım maymun, maymun, ana bacı, ben maymundan gelmedim."
"evrim, maymun, allah, kitap, günah, evrim, maymun, ecdadım maymun, maymun, ana bacı, ben maymundan gelmedim."
bir televizyon kanalı:
muhabir: beyefendi sizce evrim teorisi diye birşey var mı?
adam: var tabii...
muhabir (biraz alaycı): nasıl yani?
adam: darwinin bir teorisi.. fikir sahibi olacak kadar bilgi sahibi değilim, ama böyle bir teori var evet.
muhabir (dumur):???
(bkz: doğru soru sor doğru cevap al)
muhabir: beyefendi sizce evrim teorisi diye birşey var mı?
adam: var tabii...
muhabir (biraz alaycı): nasıl yani?
adam: darwinin bir teorisi.. fikir sahibi olacak kadar bilgi sahibi değilim, ama böyle bir teori var evet.
muhabir (dumur):???
(bkz: doğru soru sor doğru cevap al)
hatırlanacağı üzere, günümüzden 40 bin sene önce avrupa’da yaşamış olan ve o zaman avrupa’yı etkisi altına alan buzul çağında yaşamlarını sürdüremeyerek yok olan neanderthal insanı ile şimdiki insanların atası olan homo sapiens aynı devirlerde yaşamışlardı. neanderthal insanı zekaca biraz daha az gelişmiş olduğundan zorlu kış şartlarında avlanamayarak soyu tükendi. homo sapiens ise "ok" ve "yay"ı icat etmiş olduğundan beslenmesini avcılıkla sürdürerek bu zorlu buzul çağını atlattı ve günümüz insanları böylece dünyada bulunuyorlar.
(bkz: homo floresiensis)
(bkz: homo floresiensis)
aslında cogu cevre tarafından kabul gorse de insan dusununce mumkun olabilme olasılıgı cok dusuk olan teori. gercekten de bi cop kutusuna yıldırım carpmasıyla oluşan şeyin tam donanımlı bi f16 olması gibi bişi. dimi ama.
sonuc: fikirsizim
sonuc: fikirsizim
evrim teorisine inaniyorum diyerek kendisinin dinlestirilip ruhani bir havaya sokuldugunu dusundugum bilimsel kanit. bilimsel kanitlara inanilmaz; kabul edilirler. aradaki farki iyi gozetmek gerekir.
"maymundan gelme" ifadesi bir mecazlı anlatımdır. hani o ortak ata var ya, insanla maymunun ortak atası, işte maymundan kasıt odur. ben insanla maymunun ortak atası olan o maymuna benzeyen canlıdan değilim, benim soyum sopum belli demek yerine kısaca "ben maymundan gelmedim" dersiniz.
az önceki cümleye dikkat edin, bu cümle bir psikolojik saldırı cümlesidir. evrim teorisine inananların "soysuz" olduğunu ima eder.ben öyle düşünmüyorum, bu cümle sadece bir örnekti. beni rahatsız eden şey, bu teorinin de aynı şekilde psikolojik saldırı amacıyla kullanılmasıdır. evrim teorisini anlatan literatürler, savunan insanlar hep gizli bir şekilde, bunun tesadüfen olduğunu belirterek, ateizm propagandası yaparlar. işte bu bir din propagandasıdır ve dediğim gibi, beni rahatsız eden budur.
yoksa allah öyle bir tanrıdır ki dilerse ademi yarattığı gibi ana babasız yaratır, dilerse isayı yarattığı gibi babasız yaratır, dilerse bizleri yarattığı gibi analı-babalı yaratır. dilerse bir anda yoktan var eder. dilerse milyar yıl süren evrim süreciyle var eder.
evet doğada canlıların birbirinden türediğini düşündüren izler mevcuttur ve kuranda bunu ima eden ayetler mevcuttur ama hiçbirinde bunların tesadüfen olduğunu gösterecek bir şey yoktur.
çok klasik örnek olarak 10 tane insanımsıyı içeren resmi hayal edin. hepimiz bu resmi gördük. en solda, tam bir maymun, en sağda tam bir insan ve sekiz tane de ara geçiş formu. mesele şudur ki en soldakinden binlerce, en sağdakinden binlerce kemik olmasına rağmen, ortadaki sekizden bir tane bile tam örnek olmamasıdır. blimsel etik ortadaki sekizin hipotez olduğunu söylemeyi gerektirir. eğer bu söylenmiyorsa ve insanların beynine kazınıyorsa bunda kötü niyet aranması normaldir.
şimdi bir an için bütün anlatılanların doğru olduğunu kabul edin. siz tesadüflerin ürünüsüz, heterotrof hipotezine göre ilk olarak kendi kendini kopyalamayı bir şekilde becermiş olan bir molekülden geliyorsunuz. bu demektir ki, siz bir canlı değilsiniz. o molekülün diğerlerinden ne farkı var? onu öldürmekle (kimyasal reaksiyona sokmak) başka bir molekülü öldürmenin ne farkı var?
sizin en temel atanız bu molekül ve sizin cansız bir maddeden bir farkınız yok. hangi fizik yasası bu molekülün özel olduğunu söylüyor size? böyle bir düşünceye inanırsanız bütün insanlarla birlikte sizin de öldürülmeniz meşrudur, çünkü canlılık ile ölüm arasında bir fark yoktur. değerinizin, cansız bir maddeden farkı yoktur.
ama sizi yaratan, sizin özel olduğunuzu söylüyor. evet sizden 6 milyar tane var ama siz gerçekten özelsiniz. varlıkların en şereflisisiniz. işte allah öyle bir tanrıdır ki dilerse sizden 6 trilyon tane yaratır ve siz gene özel olursunuz. gene değerli olursunuz.
edit: öldürülmeniz meşrudur derken, "ölümle yaşam arasında bir fark yoktur"u kastediyorum. kötüleyen arkadaşlar, lütfen öldürmeye kalkma olarak anlamayın. yaşamın biyolojik bir tanımı yapılıyor, ama fizik yasalarına göre bir tanımı yapılamaz, ayırt edici bir özelliği ortaya koyulamaz demek istiyorum.
az önceki cümleye dikkat edin, bu cümle bir psikolojik saldırı cümlesidir. evrim teorisine inananların "soysuz" olduğunu ima eder.ben öyle düşünmüyorum, bu cümle sadece bir örnekti. beni rahatsız eden şey, bu teorinin de aynı şekilde psikolojik saldırı amacıyla kullanılmasıdır. evrim teorisini anlatan literatürler, savunan insanlar hep gizli bir şekilde, bunun tesadüfen olduğunu belirterek, ateizm propagandası yaparlar. işte bu bir din propagandasıdır ve dediğim gibi, beni rahatsız eden budur.
yoksa allah öyle bir tanrıdır ki dilerse ademi yarattığı gibi ana babasız yaratır, dilerse isayı yarattığı gibi babasız yaratır, dilerse bizleri yarattığı gibi analı-babalı yaratır. dilerse bir anda yoktan var eder. dilerse milyar yıl süren evrim süreciyle var eder.
evet doğada canlıların birbirinden türediğini düşündüren izler mevcuttur ve kuranda bunu ima eden ayetler mevcuttur ama hiçbirinde bunların tesadüfen olduğunu gösterecek bir şey yoktur.
çok klasik örnek olarak 10 tane insanımsıyı içeren resmi hayal edin. hepimiz bu resmi gördük. en solda, tam bir maymun, en sağda tam bir insan ve sekiz tane de ara geçiş formu. mesele şudur ki en soldakinden binlerce, en sağdakinden binlerce kemik olmasına rağmen, ortadaki sekizden bir tane bile tam örnek olmamasıdır. blimsel etik ortadaki sekizin hipotez olduğunu söylemeyi gerektirir. eğer bu söylenmiyorsa ve insanların beynine kazınıyorsa bunda kötü niyet aranması normaldir.
şimdi bir an için bütün anlatılanların doğru olduğunu kabul edin. siz tesadüflerin ürünüsüz, heterotrof hipotezine göre ilk olarak kendi kendini kopyalamayı bir şekilde becermiş olan bir molekülden geliyorsunuz. bu demektir ki, siz bir canlı değilsiniz. o molekülün diğerlerinden ne farkı var? onu öldürmekle (kimyasal reaksiyona sokmak) başka bir molekülü öldürmenin ne farkı var?
sizin en temel atanız bu molekül ve sizin cansız bir maddeden bir farkınız yok. hangi fizik yasası bu molekülün özel olduğunu söylüyor size? böyle bir düşünceye inanırsanız bütün insanlarla birlikte sizin de öldürülmeniz meşrudur, çünkü canlılık ile ölüm arasında bir fark yoktur. değerinizin, cansız bir maddeden farkı yoktur.
ama sizi yaratan, sizin özel olduğunuzu söylüyor. evet sizden 6 milyar tane var ama siz gerçekten özelsiniz. varlıkların en şereflisisiniz. işte allah öyle bir tanrıdır ki dilerse sizden 6 trilyon tane yaratır ve siz gene özel olursunuz. gene değerli olursunuz.
edit: öldürülmeniz meşrudur derken, "ölümle yaşam arasında bir fark yoktur"u kastediyorum. kötüleyen arkadaşlar, lütfen öldürmeye kalkma olarak anlamayın. yaşamın biyolojik bir tanımı yapılıyor, ama fizik yasalarına göre bir tanımı yapılamaz, ayırt edici bir özelliği ortaya koyulamaz demek istiyorum.
mezopotamya bölgesinde darwin in yaptığı mezar kazıları sonucunda insanın maymundan geldiğine inandırmaya çalışan teoridir.
(bkz: homo erectus)
(bkz: homo erectus)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?