en yakın arkadaşımı, askere uğurlamıştık,tam otobüse bineceği sıra yetişmiştim ve sarılarak geldinya yetiştinya bu bana yeter demişti.ben ondan 3 ay sonra asker oldum, 21 ağustosta teslim olmam gerekiyordu, nekadar da sevinmiştik gölcüke düştüğüne ne bilirdik kaderin onu depremin tam ortasına ittiğini, bana söylemediler ancak izine geldiğimde söylediler,deniz kenarındaki koğuşlarda boğularak ölmüş.ateş hep düştüğü yeri yakıyor.beş sene sonra gidebildim gölcüğe lanet ettim kadere ve söylenen komplo teorilerine,dostum arkadaşım seni unutmadık unutamayızda.
17 ağustos 1999 marmara depremi
(bkz: 17 agustos hikayesi)
istanbulda yaşadım ve allah bir daha böyle acılar göstermesin.
bi şeyler şangırdıyordu bi yerden ses geliyordu derin uykumdan korkarak uyandım yatakta dogruldum gözlerim kapalıydı ne oldugunu anlıyamıyordum hayatımda ilk kez yaşadıgım bir olaydu bu gözlerimi açtıgımda ev saga sola gidiyordu kalktım anne anne nerdesin baba noluyor diye bagrıyordum evin şekli karışmıştı beynimde belki o an o korkuyla beynim durmuştu zor bela odadan çıktım biri karanlıkta bana dogru koşuyordu kim oldugunu hala daha hatırlamıyorum ya annemdi ya babam üzerimize ayakkabılık düştü bana dogru gelen kollar beni sarmıştı kendimi belki biraz güvende hissetmiştim ama hala daha ne oldugunu çözmeye çalışıyordum evimiz birinci kattaydı dışarı çıktık herkesin suratında belli bi korku vardı herkes şoktaydı herkesin suratında aynı soru noldu ? neydi bu dışarı çıktıgımda duydugum ikisöz var biri saat 3.02 di bir digeri ise deprem olduydu belki bu kötü olay bu bizi yiyip bitiren olay oldugunda ben eskişehirdeydim belki enkaz fazla görmedim ama depremden yani 17 agustostan sonraki artçı depremlerdeki panik haftalarca eskişehir sokaklarında çalınan siren sesleri beni çok etkiledi eskiden çok derin uykularda uyuyan ben şimdi en ufak bir tıkırtıda bile ayaktayım o günden sonra deliksiz uydugum gece nerdeyse yok ve ben o geceyi hiç unutmadım hiç aklımdan çıkarmadım çıkarmıyacagımda hayatımın altüst oldugu bir gündü sadece benim mi binlerce onbinlerce insan mahvoldu allah bizi bidaha böyle felaketlerden korusun
o geceyi akcayda bir grupla gecirmemiz, istanbulda olmamamiz tam anlamiyla sans eseriydi. bulundugumuz otelin duvarlari catlarken, herkes asagi kosarken catlayan merdivenlerden yukari cikmaya calisiyorduk. bebekli aileler vardi. zamana karsi savas basladi. sıkısan kapilar omuzlarla acildi bebeklerin uzerine kapanildi. otoparkin uzerindeki golgelikler devrildi. kimsenin kilina zarar gelmedi ancak istanbul ve izmitte evlerinin yerle bir oldugunu ogrenen kisilerin aglamalari, ailesine ulasamayanlarin feryadi hala tuyleri diken diken etmekte.
gun dogmaya baslarken hep birlikte izmit ve istanbula dogru yola cikildi. hasar goren sehirler gezildi.
sadece aglamalar, enkaz yiginlari ve makine sesleri...
ve akilda kalan; buzdolabinin altindan sarkan, kizillasmis bir esarp... buzdolabinin her rafi baska yerdeydi!
gun dogmaya baslarken hep birlikte izmit ve istanbula dogru yola cikildi. hasar goren sehirler gezildi.
sadece aglamalar, enkaz yiginlari ve makine sesleri...
ve akilda kalan; buzdolabinin altindan sarkan, kizillasmis bir esarp... buzdolabinin her rafi baska yerdeydi!
bi anlamda türk millettinin kenetlendiği bir deprem olmuştu.tabi deprem de enkazlardan yağmalayan,depremzedelere kazık atanları saymazsak
izmitte tek başıma yaşamış olduğum ve uzun bir süre psikolojimi etkileyen olay...
başladığında salondaki koltukta oturup yeni aldığım asterixi okumaktaydım, bittiğinde ise yaklaşık olarak 4 metre uzaktaki salon kapısına kadar savrulmuştum, aykata durmak gibi bi şans yoktu, ama ben şanslıydım çünkü ev yıkılmamıştı...
insan o an ne yapacağını şaşırıo gerçekten, deprem biter gibi olduğunda ki saat yaklaşık olarak 03:04 suları, ben üstüme düşmüş olan fortmantonun altından çıktım ve telefonla yan blokta oturan kuzenimi aradım, bana kalsa iyiler mi diye soracaktım, şok hali işte, bi de aradığımda telefon meşgul çalınca onlar da beni mi arıyo acaba dedim kendi kendime şok hali işte gene..
sonra balkona çıkarak yardım istedim çünkü yalnız kaldığım için demir kapıyı klitlemiştim ve demir kapı sıkışmıştı.. apartmandan herkes çıkmıştı bi ben kalmıştım.. sağolsun kapı komşumuz mehmet amca korkmadan apartmana girdi 4 kat çıktı kapıyı açtık birlikte ve beni sırtladığı gibi aşağı indirdi, işin ilginç tarafı o adama ben şimdi desem beni hayatta sırtlayamaz güç olarak, ama işte can havli denilen şey var ya işte yaşanılan oydu...
ha tabi ben bunları yaşarken , annem ve babam da annemin emeklilik işlemleri için ankaraya gidiyorlardı, tren bilecikle eskişehir arasında bi dağda durmuş tüm türkiye de elektirik kesildiği için, annemler haberi walkman dinleyen bi çocuktan almışlar, sonrasında annem treni birbirine katmış tabi meraktan, yapabilecekleri de bişey olmadığı için sadece beklemişler.... hangisi zordu bilmiorum annemlerin durumu mu yoksa benim durumum mu..? ama ortada zorluk olduğu da bi gerçekti...
bir daha kimsenin böyle bir felaket yaşamaması en büyük dileğim... bu yazıyı yazarken aklıma geldi ve yine gözlerim doldu, saadete bir kere daha rahmet diliyorum.. nur içinde yat!!!
başladığında salondaki koltukta oturup yeni aldığım asterixi okumaktaydım, bittiğinde ise yaklaşık olarak 4 metre uzaktaki salon kapısına kadar savrulmuştum, aykata durmak gibi bi şans yoktu, ama ben şanslıydım çünkü ev yıkılmamıştı...
insan o an ne yapacağını şaşırıo gerçekten, deprem biter gibi olduğunda ki saat yaklaşık olarak 03:04 suları, ben üstüme düşmüş olan fortmantonun altından çıktım ve telefonla yan blokta oturan kuzenimi aradım, bana kalsa iyiler mi diye soracaktım, şok hali işte, bi de aradığımda telefon meşgul çalınca onlar da beni mi arıyo acaba dedim kendi kendime şok hali işte gene..
sonra balkona çıkarak yardım istedim çünkü yalnız kaldığım için demir kapıyı klitlemiştim ve demir kapı sıkışmıştı.. apartmandan herkes çıkmıştı bi ben kalmıştım.. sağolsun kapı komşumuz mehmet amca korkmadan apartmana girdi 4 kat çıktı kapıyı açtık birlikte ve beni sırtladığı gibi aşağı indirdi, işin ilginç tarafı o adama ben şimdi desem beni hayatta sırtlayamaz güç olarak, ama işte can havli denilen şey var ya işte yaşanılan oydu...
ha tabi ben bunları yaşarken , annem ve babam da annemin emeklilik işlemleri için ankaraya gidiyorlardı, tren bilecikle eskişehir arasında bi dağda durmuş tüm türkiye de elektirik kesildiği için, annemler haberi walkman dinleyen bi çocuktan almışlar, sonrasında annem treni birbirine katmış tabi meraktan, yapabilecekleri de bişey olmadığı için sadece beklemişler.... hangisi zordu bilmiorum annemlerin durumu mu yoksa benim durumum mu..? ama ortada zorluk olduğu da bi gerçekti...
bir daha kimsenin böyle bir felaket yaşamaması en büyük dileğim... bu yazıyı yazarken aklıma geldi ve yine gözlerim doldu, saadete bir kere daha rahmet diliyorum.. nur içinde yat!!!
anneannemin evini,dayımın işini kaybettiği hadise.ama ben o yaz üniversiteyi kazandım.tanrı var galiba.
150 kisiden fazla insan barindiran apartmanlarda,canli bir tek kisinin tespitinin,hickiriklardan olusan bir rituele donustugu,amansiz, acimasiz deprem.
felaketin ardindan katilinan kurtarma calismalarinda akillarda kalan kulota kadar sinen olum kokusudur.
(bkz: hayatın en kötü gecesi)
çok uzakta olmama rağmen depremin olduğu saat yataktan kafamı kaldırdım. her yer zifiri karanlıktı. oldukça korkmuştum ama aklıma böyle bir şey gelmemişti. sabah öğrendim.
(bkz: 27 haziran 1998 adana depremi)
(bkz: 27 haziran 1998 adana depremi)
16 ağustos 2006 saat 22.00 de istanbul-ulus aykut barka parkında buluşuyoruz.
etkinlik 17 ağustos 2006 saat 03.02 de kaybettiklerimiz için saygı duruşu ile sona erecektir.
tüm türkiye davetlidir.
(bkz: sarsilalim ama yikilmayalim)
http://www.17agustos.net/
etkinlik 17 ağustos 2006 saat 03.02 de kaybettiklerimiz için saygı duruşu ile sona erecektir.
tüm türkiye davetlidir.
(bkz: sarsilalim ama yikilmayalim)
http://www.17agustos.net/
bir daha yerlerini kimsenin dolduramayacağı kişileri kaybettiğim deprem.acının diğer adı.
gün itibariyle yıl dönümü olan,üzerinden tam 7 yıl geçmiş ağır bilançolu felakettir.hepimizin başı sağolsun...
(bkz: unutmadık unutturmayacağız)
(bkz: unutmadık unutturmayacağız)
yalovadaki deprem anıtı anı defterinden;
canim öğretmenim özlem çakiroğlu
17 ağustos günü bir sallantıyla uyandı şehrimiz.
7.4 şiddetindeki depremle açtık gözlerimizi.
böyle olacağını bilsek açmak ister miydik gözlerimizi.
sallantı durdu binaları sağlam olanlar çıktı dışarı.
ya diğerleri..
daha sonra öğrendik ki, oturduğunuz bina yıkılmış ve
sizi kurtaramamışlar.oysa ne hayallerimiz vardı geçen
yıldan..
ama siz sözünüzü tutamadan ayrılmak zorunda kaldınız
aramızdan.biliyorum sizde daha hayatınızın baharında
öğrencilerinizden ve sevdiklerinizden ayrılmak istemezdiniz.
bizlerde sizi aramızda bu kadar erken yolcu etmek istemezdik.tam birbirimize alıştık derken 17 ağustos girdi aramıza.bazen isyan eder gibi sormak geliyor içimden depremde bunca insan ölüyor?
şuanda yanımızda olmaya bilirsiniz ama biz sizi hiç unutmuyoruz.her beden dersinde bizlerde öldük, ölüyoruz.
inşallah siz bizi görüyorsunuzdur ama, bizlerin sizi görmemesi varya işte bu en kötü kader olsa gerek..
bilmiyorum size o kefeni nasıl giydirdiler, üzerinize nasıl toprak döktüler sizi yalnız bıraktılar.
ama biliyorum ki, bir gün ellerimiz öyle birleşecek ki,
enkazları kaldıran binaları yerinden oynatan iş makinaları bile bizleri ayırmaya gücü yetmeyecek...
tüm öğrencileriniz sizi öyle özlüyor ki, bazen resminize bakıp bazen de hatıra defterimize yazdığınız o birkaç sözle yetinmeye çalışıyoruz.
yetinmeyeceğimizi biliyoruz ama gene de bir çözüm.hani bana yazdığınız hatırada "adaşım olarak sen hiç özlem çekme olur mu" demiştiniz ama bana o özlemi siz çektiriyorsunuz..
huzur içinde yatın öğretmenim.
öğrencin özlem iymen
canim öğretmenim özlem çakiroğlu
17 ağustos günü bir sallantıyla uyandı şehrimiz.
7.4 şiddetindeki depremle açtık gözlerimizi.
böyle olacağını bilsek açmak ister miydik gözlerimizi.
sallantı durdu binaları sağlam olanlar çıktı dışarı.
ya diğerleri..
daha sonra öğrendik ki, oturduğunuz bina yıkılmış ve
sizi kurtaramamışlar.oysa ne hayallerimiz vardı geçen
yıldan..
ama siz sözünüzü tutamadan ayrılmak zorunda kaldınız
aramızdan.biliyorum sizde daha hayatınızın baharında
öğrencilerinizden ve sevdiklerinizden ayrılmak istemezdiniz.
bizlerde sizi aramızda bu kadar erken yolcu etmek istemezdik.tam birbirimize alıştık derken 17 ağustos girdi aramıza.bazen isyan eder gibi sormak geliyor içimden depremde bunca insan ölüyor?
şuanda yanımızda olmaya bilirsiniz ama biz sizi hiç unutmuyoruz.her beden dersinde bizlerde öldük, ölüyoruz.
inşallah siz bizi görüyorsunuzdur ama, bizlerin sizi görmemesi varya işte bu en kötü kader olsa gerek..
bilmiyorum size o kefeni nasıl giydirdiler, üzerinize nasıl toprak döktüler sizi yalnız bıraktılar.
ama biliyorum ki, bir gün ellerimiz öyle birleşecek ki,
enkazları kaldıran binaları yerinden oynatan iş makinaları bile bizleri ayırmaya gücü yetmeyecek...
tüm öğrencileriniz sizi öyle özlüyor ki, bazen resminize bakıp bazen de hatıra defterimize yazdığınız o birkaç sözle yetinmeye çalışıyoruz.
yetinmeyeceğimizi biliyoruz ama gene de bir çözüm.hani bana yazdığınız hatırada "adaşım olarak sen hiç özlem çekme olur mu" demiştiniz ama bana o özlemi siz çektiriyorsunuz..
huzur içinde yatın öğretmenim.
öğrencin özlem iymen
yedi yıl önce bugündü cok sıcak bir geceydi her aksam yattıgım gibi tamıştım o aksam ama nereden bilirdim ki o gece hayatımda birşeylerin değişeceğini; geceyarısı alttan birsey vurdu ve birden uyandım rüya sanmıştım, hani olurya rüyanızda bisikletten ya da biryerden düsersinizde aniden uyanırsınız onun gibi birsey ama öyle birsey deigildi bu, birden saga sola sallanmaya basladı ev bide 4. katta oturuyorduk düsünün nasıl sallandıgını evin, gerisini anlatmak istemiyorum; burdan hayatını kaybedenlere allah tan rahmet yakınlarına da bas saglıgı diliyorum, cok şükür ki bizden kimseye ve yakın akrabalarımızdan kimseye birsey olmamıştı sadece evimiz agır hasarlıydı ve büyüdüğüm ev artık yoktu arkadaslarım, komsularımız hep farklı yerlere dagıldı; kimisi sehri terketti, kimisi ilçelere yerleşti bizse 5 ay çadırda kaldıktan sonra 2.5 yılda prefabriklerde oturduk sonra da kalıcı konutlara taşındık bu felaketten sonra adapazarı 3 yıl kendine gelemedi devlet cok yardım etti sayılmaz ama teselli olsun diye büyüksehir belediyesi yaptılar adapazarını oyalamak için, aynı düzceyi il yaptıkları gibi; şimdi en küçük büyüksehir belediyesi bizde...aklımda kalan birsey var o geceden komsumuzun saati tam 03:02 de durmustu ogece esyaları evden tasırken göstermişti bize.
7 sene once tam bu dakikada meydana gelen ve binlerce ocagin sonmesine sebep olan asrin felaketi.bu dogal afette hayatini kaybeden herkesin ruhu $ad olsun.
kanalturkte bu saatte bile canli yayinda son derece detayli bir $ekilde, hatta hatta saatler tam 03:02 yi gosterirken hayatini kaybedenlerin anisina bir dakika saygi duru$u dahi yapilan kara gun.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?