17 agustostu
hava sicakti
daha bi sicak
o saatte
kimi ayaktaydi
kimi uykuda
simdi,
kimi hayatta
kimi uykuda...
17 ağustos 1999 marmara depremi
sözlük tarzına pek uymasa da düz yazı yazmak istedim,hoşgörün.
o sene öğrenciyim hala sakarya üniversitesi nde ve o günün sabah ve öğleni sakaryadayım arkadaşlarım ısrar ettiler bizde kal bu gece diye,kalmadım evime döndüm,kuzenlerimle yaşadığım izmit teki evime,aslen yalovalıyım yani annem orda.beni her yönden kuşatmış felaket.hani bi laf vardır yaşamayan bilmez,o tarzdan işte.sekizinci katla zeminin,gökyüzüyle denizin birbirine geçtiğine tanık oldum,kalmamı ısrar eden arkadaşlarım artık yok,ya kalsaydım..yalovada ki evimdeki yatağıma kiriş düşmüş,virane,ya orda uyusaydım..ben hem kurtuldum hem de bir kaç kişiyi kurtardım.ama benim onda bir im kadar şanslı değildi o gece binlerce insan,çoğu da arkadaşım, iki saat önce yarın kaçta buluşalım dediğim türden.bunu ne gözünüzde canlandırıp anlamaya çalışın ne de yaşayıp görün.bilinmeyen olarak kalsın bilmeyenlere.benim gibi hayatı,arkadaşlarını,evini,eskimiş tişörtünü bile sevebilmek için böyle uyarılar beklemeyin.inanın hayat çok güzel ve tahmininizden çok daha değerli ve siz tahmininizden çok daha şanslısınız ey arkadaşlarım,şu anı yaşayarak.bunun bilincinde yaklaşın her olaya ve her insana,inanın hayat o zaman çok daha zevkli..
sözlükte tanım gerekiyorsa bu da hayatın güzelliğinin tanımıdır.
o sene öğrenciyim hala sakarya üniversitesi nde ve o günün sabah ve öğleni sakaryadayım arkadaşlarım ısrar ettiler bizde kal bu gece diye,kalmadım evime döndüm,kuzenlerimle yaşadığım izmit teki evime,aslen yalovalıyım yani annem orda.beni her yönden kuşatmış felaket.hani bi laf vardır yaşamayan bilmez,o tarzdan işte.sekizinci katla zeminin,gökyüzüyle denizin birbirine geçtiğine tanık oldum,kalmamı ısrar eden arkadaşlarım artık yok,ya kalsaydım..yalovada ki evimdeki yatağıma kiriş düşmüş,virane,ya orda uyusaydım..ben hem kurtuldum hem de bir kaç kişiyi kurtardım.ama benim onda bir im kadar şanslı değildi o gece binlerce insan,çoğu da arkadaşım, iki saat önce yarın kaçta buluşalım dediğim türden.bunu ne gözünüzde canlandırıp anlamaya çalışın ne de yaşayıp görün.bilinmeyen olarak kalsın bilmeyenlere.benim gibi hayatı,arkadaşlarını,evini,eskimiş tişörtünü bile sevebilmek için böyle uyarılar beklemeyin.inanın hayat çok güzel ve tahmininizden çok daha değerli ve siz tahmininizden çok daha şanslısınız ey arkadaşlarım,şu anı yaşayarak.bunun bilincinde yaklaşın her olaya ve her insana,inanın hayat o zaman çok daha zevkli..
sözlükte tanım gerekiyorsa bu da hayatın güzelliğinin tanımıdır.
aradan tam 6 yil gecti.deprem aninin goruntuleri, cigliklar, olum kokan sokaklar, bina enkazlari, gunlerce gecelerce di$arida sabahlamalar hala akillarda ilk gunku tazeligi yer etmi$ durumda.dunyanin hemen her yerinde hemen her gun depremler olur.daha dun yani 16 agustos 2005 sali gunu japonya 7.2 $iddetinde bir depremle sallandi.
sonuc?
80 yarali.
can kaybi?
hic yok.
maddi hasar? yikilan bina falan?
hic denecek kadar az.
peki sebep?
cunku onlar japon.cunku onlar bulunduklari cografyayi, yer kabugunu taniyor, biliyor ve ona gore onlem aliyorlar.cunku japonya her sene dunyada ya$anan depremlerin 5/1 ini kendi topraklarinda hissediyor.cunku japonya`da insan hayati degerli.cunku japonya`da bir siyasetci hakkinda herhangi bir skandal patlak verdi mi o siyasetci harakiri yapacak kadar onuruna du$kun.cunku japonya`da kimse kimseye ihaleleri pe$ke$ cekmiyor.cunku japonya`da bir veli gocer yok.
$imdi yurdumuza donelim.6 sene once bugun.saat 03:02.7.2 $iddetinde yani dun japonya`da meydana gelen depremin $iddetinde bir deprem meydana geldi.
merkez golcuk.
can kaybi?
resmi rakamlar 15 000 civari dese de resmi olmayan rakamlara gore 20 000 den fazla insan hayatini kaybetti.
maddi hasar? yikilan bina falan?
turkiye ekonomisi altust oldu.yikilan binadan cok yikilmayan binalari saymak daha kolay oldu.adapazari, golcuk, yalova, avcilar gibi yerler neredeyse haritadan silindi.
peki sebep?
cunku biz turkuz.turkiye`de ya$iyoruz ve bizi idare eden insanlari secmeyi bilemedik bilemiyoruz.cunku "oyumu kullanayim da durduk yerde ceza odemeyeyim" mantigiyla hareket ediyoruz ve sadece para cezasi odememek icin oyumuzu kime denk gelirse ona veriyoruz.cunku biz veli gocer`ler yeti$tiriyoruz.cunku bizi idare edenler bir zamanlar "benim memurum benim i$cim i$ini bilir" demi$ler ve biz de "devletin en yuksek kademesindeki adam bunu diyorsa ben de ona uyarim arkada$!" demi$iz.cunku bizde ihaleler pe$ke$ usulu gercekle$iyor.cunku bizde kaliteye degil ucuza onem veriliyor.cunku biz ac gozluyuz.cunku bizim gozumuzu para hirsi burumu$.cunku biz gecmi$imizden ders almayi bilmiyoruz.cunku biz japon degiliz.
marmara bolgesi yeni bir depreme ev sahipligi yapmayi bekliyor.dunyanin tum ileri gelen ara$tirmacilari ayni konuda hemfikir.cok buyuk bir deprem bizi bekliyor.biz de onu.tek umudumuz var.hicbirinden ders almadiysak 17 agustos 1999 marmara depremi ders olsun bize.malzemeden calinmaksizin binalar in$a edilsin.in$aattan calinacak demirler, cimentolar degil insan hayati onemli olsun.artik biz de deprem esnasinda japonyadaki gibi haber bultenlerine yerimizden kalkmadan devam edebilelim.bizde japonyadaki gibi "nasil olsa binalarimiz saglam bize bir $ey olmaz" guvencesine sahip olup ertesi gun hayata kaldigimiz yerden gule oynaya devam edebilelim.ve herkesin ortak kanaatine kulak verelim.
deprem degil binalar oldurur.
sonuc?
80 yarali.
can kaybi?
hic yok.
maddi hasar? yikilan bina falan?
hic denecek kadar az.
peki sebep?
cunku onlar japon.cunku onlar bulunduklari cografyayi, yer kabugunu taniyor, biliyor ve ona gore onlem aliyorlar.cunku japonya her sene dunyada ya$anan depremlerin 5/1 ini kendi topraklarinda hissediyor.cunku japonya`da insan hayati degerli.cunku japonya`da bir siyasetci hakkinda herhangi bir skandal patlak verdi mi o siyasetci harakiri yapacak kadar onuruna du$kun.cunku japonya`da kimse kimseye ihaleleri pe$ke$ cekmiyor.cunku japonya`da bir veli gocer yok.
$imdi yurdumuza donelim.6 sene once bugun.saat 03:02.7.2 $iddetinde yani dun japonya`da meydana gelen depremin $iddetinde bir deprem meydana geldi.
merkez golcuk.
can kaybi?
resmi rakamlar 15 000 civari dese de resmi olmayan rakamlara gore 20 000 den fazla insan hayatini kaybetti.
maddi hasar? yikilan bina falan?
turkiye ekonomisi altust oldu.yikilan binadan cok yikilmayan binalari saymak daha kolay oldu.adapazari, golcuk, yalova, avcilar gibi yerler neredeyse haritadan silindi.
peki sebep?
cunku biz turkuz.turkiye`de ya$iyoruz ve bizi idare eden insanlari secmeyi bilemedik bilemiyoruz.cunku "oyumu kullanayim da durduk yerde ceza odemeyeyim" mantigiyla hareket ediyoruz ve sadece para cezasi odememek icin oyumuzu kime denk gelirse ona veriyoruz.cunku biz veli gocer`ler yeti$tiriyoruz.cunku bizi idare edenler bir zamanlar "benim memurum benim i$cim i$ini bilir" demi$ler ve biz de "devletin en yuksek kademesindeki adam bunu diyorsa ben de ona uyarim arkada$!" demi$iz.cunku bizde ihaleler pe$ke$ usulu gercekle$iyor.cunku bizde kaliteye degil ucuza onem veriliyor.cunku biz ac gozluyuz.cunku bizim gozumuzu para hirsi burumu$.cunku biz gecmi$imizden ders almayi bilmiyoruz.cunku biz japon degiliz.
marmara bolgesi yeni bir depreme ev sahipligi yapmayi bekliyor.dunyanin tum ileri gelen ara$tirmacilari ayni konuda hemfikir.cok buyuk bir deprem bizi bekliyor.biz de onu.tek umudumuz var.hicbirinden ders almadiysak 17 agustos 1999 marmara depremi ders olsun bize.malzemeden calinmaksizin binalar in$a edilsin.in$aattan calinacak demirler, cimentolar degil insan hayati onemli olsun.artik biz de deprem esnasinda japonyadaki gibi haber bultenlerine yerimizden kalkmadan devam edebilelim.bizde japonyadaki gibi "nasil olsa binalarimiz saglam bize bir $ey olmaz" guvencesine sahip olup ertesi gun hayata kaldigimiz yerden gule oynaya devam edebilelim.ve herkesin ortak kanaatine kulak verelim.
deprem degil binalar oldurur.
17 agustos 1999 tarihinde meydana gelen golcuk merkezli, 7.4 siddetinde deprem. “aci”nin diger adi...
altinci hissim kuvvetli falan degildir, yataga kafami koydugum anda gomulurum, lakin on alti agustos u on yedisine baglayan gece hayatimda ilk ve son defa o garip duyguyu olum korkusunu yasadim. hicbir sey yoktu hâlbuki nedense yatagim sanki soguk mermer bir tas idi bense olumu bekleyen bir fani, neden boyle hissettim ya da olum korkusu o gece neden ustume cokmustu bilmiyordum, hele ki benim gibi genis bir insanin, sonra bir sarsinti ile birlikte yerimden dogruldum ve apartman girisinin kapisina cilginca vurup “uyanin deprem oluyor” diyen kisinin caresiz cigliklariyla herkez disari cikti.sadece ufak bir sarsinti ile korkmustuk o kadar,tabi ki durum ankara da boyleydi,oysa golcuk ve esrafi icin durumun boyle olmadigini eve girmeyip sigindigimiz arabamizin radyosundan ogrendik,muhabir “soka girmis durumdayim burasi dumduz,hicbir bina ayakta degil aman tanrim” diye bagiris ve cagiris icinde durumu aktarmaya calisiyorken biz birbirimize oylece bakakaldik.daha sonra sabaha karsi eve girdik ve televizyondan izledigimiz o manzara karsisinda verebilecegim en ufak bir tepki olmamasi cok buyuk boyutlu bir caresizligimiz oldugunu gozler onune serdi.babamin sadece birkac esyasini alarak yardima gittigini hatirliyorum asker arkadaslariyla,o kadar caresizlerdi ki bir an gece mermer dedigim yatagimi hatirladim o beton yiginlarinin altindan cikan insanlarin bembeyaz kuma bulanmis suratlarini gorunce,o gece yasadigim oydu,nasil bilebilirdim ki o derece umutsuz bir bekleyisle son bulacak bir acinin yasanacagini.onbinlerce insanimiz yitip gitti,milyonlarca hayal ve ani marmaranin hircin sularina gomuldu bir daha asla donmemek uzere…
16 ağustos 1999 da birlikte dışarıya çıktığım arkadaşımın beni eve bıraktıktan sonra annemin ve benim bütün ısrarlarımıza rağmen bina girişindeki demir kapıyı kapatmaması sonucu binada kilitli kalmamızı önleyen, evlerin artık umuma açılmasını, herkesin aynı çığlıkta birleşmesini, ve sallantıyla gelen uğultunun akılları almasını gerçekleştiren felaket. her duyduğumda içimi titreten cümlenin sebebi;(bkz: sesimi duyan var mı) 4 yaşındaki kardeşim ellerimde titrerken yaşadığım korku yüzünden gerçekten şu an hayatta olduğumuza şükretmekte, ölenlere rahmet dilemekteyim.allah tekrarını yaşatmasın.
çok uzakta olmama rağmen depremin olduğu saat yataktan kafamı kaldırdım. her yer zifiri karanlıktı. oldukça korkmuştum ama aklıma böyle bir şey gelmemişti. sabah öğrendim.
(bkz: 27 haziran 1998 adana depremi)
(bkz: 27 haziran 1998 adana depremi)
uykudaydi istanbul, izmit, adapazari, bolu, yalova
uykudaydi eskisehir, ankara, golcuk, degirmendere, duzce, bursa
onyedisinde agustos’un, sonra onikisinde kasim’in
dipten bir ugultu koptu, bir ciglik yukseldi topraktan
saniyelere sigdi onbinlercesi olumun
sonra cigliklar agitlara, agitlar cigliklara karisti
ben buradayim, sesimi duyan var mi?
geceydi ugultulu geceydi
binleri aldi gitti
govdem toz toprak gocuk altinda
govdem unufak enkaz altinda
aciya gomduler guzel vatanimi
mezarimda adim yok
kaybettiler oy bedenimi
viranemde feryadim yok
bak gocuk altinda bizimkiler
hayat verecek bir el bekler
birlikte gulmeyi, birlikte sevmeyi
birlikte paylasmayi
birlikte yurumeyi bilenler
kardeslik duygulariyla kosup geldiler
birlikte cok gulemediler ama
birlikte olduler
"ayrimiz gayrimiz yoktur" dediler
sildiler gozyaslarini birbirlerinin
yaralarina merhem oldular
deprem olmus yikim olmus of
yuregim gocuk altinda
haykiriyorlar yetis diyorlar
kosup gelenler dayan diyorlar
kazma ile kurek ile dis ile tirnak ile
dostca bir yurekle umutla ariyorlar
ben buradayim sesimi duyan var mi?
sesini duyan var
sesini duyanlar bizimkiler
bak yasatmak icin sana kosuyorlar
ak sakalina, cocuk yasina bakmadan
tirnaklariyla kaziyorlar enkazi
betonu tirnaklariyla deliyorlar
cikarsiz hesapsiz
yureklerinin susturamadigi sesini
elleri gibi kavusturuyorlar birbirine
gomulmesek de topraga birlikte
aciya gomulduk hep birlikte
gulcan bebe, ayse teyze, mehmet amca, fatma abla
iceride kaldi anam, iceride kaldi babam
bir tane de degil ki hangi birine yanam
ben buradayim sesimi duyan var mi?
uykudaydi eskisehir, ankara, golcuk, degirmendere, duzce, bursa
onyedisinde agustos’un, sonra onikisinde kasim’in
dipten bir ugultu koptu, bir ciglik yukseldi topraktan
saniyelere sigdi onbinlercesi olumun
sonra cigliklar agitlara, agitlar cigliklara karisti
ben buradayim, sesimi duyan var mi?
geceydi ugultulu geceydi
binleri aldi gitti
govdem toz toprak gocuk altinda
govdem unufak enkaz altinda
aciya gomduler guzel vatanimi
mezarimda adim yok
kaybettiler oy bedenimi
viranemde feryadim yok
bak gocuk altinda bizimkiler
hayat verecek bir el bekler
birlikte gulmeyi, birlikte sevmeyi
birlikte paylasmayi
birlikte yurumeyi bilenler
kardeslik duygulariyla kosup geldiler
birlikte cok gulemediler ama
birlikte olduler
"ayrimiz gayrimiz yoktur" dediler
sildiler gozyaslarini birbirlerinin
yaralarina merhem oldular
deprem olmus yikim olmus of
yuregim gocuk altinda
haykiriyorlar yetis diyorlar
kosup gelenler dayan diyorlar
kazma ile kurek ile dis ile tirnak ile
dostca bir yurekle umutla ariyorlar
ben buradayim sesimi duyan var mi?
sesini duyan var
sesini duyanlar bizimkiler
bak yasatmak icin sana kosuyorlar
ak sakalina, cocuk yasina bakmadan
tirnaklariyla kaziyorlar enkazi
betonu tirnaklariyla deliyorlar
cikarsiz hesapsiz
yureklerinin susturamadigi sesini
elleri gibi kavusturuyorlar birbirine
gomulmesek de topraga birlikte
aciya gomulduk hep birlikte
gulcan bebe, ayse teyze, mehmet amca, fatma abla
iceride kaldi anam, iceride kaldi babam
bir tane de degil ki hangi birine yanam
ben buradayim sesimi duyan var mi?
sicak bir ankara gecesinde annemin"kalkin deprem oluyor,uyaninnnn deprem oluyor"sesiyle uyanmistim. yari uyanik yari uykulu..omrumde ilk kez azraili ensemde hissetmistim.hizla apartmandan cikmaya ugrasiyorduk.elimiz ayagimiz, tabiri caizse, birbirine dolasmisti.depremi hissetmemistik bile.neler olup bittigini anlamaya calisiyorduk.deprem nerede,nasil olmustu haberimiz dahi yoktu.birileri"golcuk yerle bir olmus"dedi ve o an dakikalar,saniyeler durdu.beynimizden vurulmustuk.canimi verebilecegim bir tek insan vardi golcukte."allahim benim canimi al ama sakin onlara dokunma"diye dua ettigimi ve hemen akabinde bayildigimi az cok hatirliyorum.golcuke dogru yola ciktik.yaklastikca felaketin ne buyuk oldugunu goruyor,agliyor ve sadece dua edebiliyorduk.babam"iste geldik"dedi saskin ve urkek bir ses tonu ile...o bes katli apartmandan eser mi kalmisti ki?uc gun enkaz altinda yuregimi aradilar ama nafile.once, henuz oniki yasinda ki yegenim,diger yegenim,bir diger yegenim,en ufak yegenim,yengem ve "yuregim"...amcam!ensemde hissetigim azrailin o an yuregimi sokup aldigini anlayamadim.umarim guzel memleketim boyle bir felaketi birdaha yasamaz.
tarih 17 ağustos 1999 saat 03:02. 45 saniyelik bir sallantının ardından herkez dışarıya kaçtı her ne kadar ben dışarı kaçamasamda. bu kadar öküz birimiyim ki 7.4 büyüklüğündeki bir deprem bile uykumdan uyandıramadı beni. ne odamın kırılan camları, nede depremin o insanın tüylerini diken diken eden sesi, hiçbiri etkiledi olamadı beni uyandırmakta. ya uyanamasaydım diye sordum kendime. fakat cevabını alamadım.
2007-1999 eşittir 8 yıl. aradan 8 yıl geçmiş. kocaeli hala depremin anılarını yaşamakta. insanlar hala izlerini anımsamakta. peki akıllandık mı? tabiki hayır. 1999 yılında insanoğlunun denizden aldığı sahili, plajları; tabiat ana yani deniz tekrar insanoğlundan geri aldı. sahil kesimi %60 oranında yıkıldı denize karıştı. peki biz ne yaptık? büyüklerimiz naptı? denizin bizden aldığını tekrar biz denizden aldık.denizi toprakla beton atıklarla doldurup tekrar ev yaptık villa yaptık ne için? daha fazla para için.
sırasıyla gidelim. biz denizden parça aldık, 1999 yılında deniz bizden geri aldı. yıl 2007; biz gene denizden aldık. biz aldık deniz aldı, deniz aldı biz aldık peki şimdi sıra kimde? tabiki denizde. allah korusun şimdiki olası bir depremde tekrar deniz affetmeyecek ve bizim ondan aldığımızı tekrar geri alacak. taaki insanoğlu akıllanana kadar. bu süreç böyle devam edecek. biz çimentodan, demirden çalacağız, yaptığımız bina bize hesap sorarcasına yıkılacak. kaybettiğin insanlara mı üzülürsün yoksa binayı yapmak için harcadığın zamana mı emeğe mi?
peki biz neden akıllanmıyoruz ?
2007-1999 eşittir 8 yıl. aradan 8 yıl geçmiş. kocaeli hala depremin anılarını yaşamakta. insanlar hala izlerini anımsamakta. peki akıllandık mı? tabiki hayır. 1999 yılında insanoğlunun denizden aldığı sahili, plajları; tabiat ana yani deniz tekrar insanoğlundan geri aldı. sahil kesimi %60 oranında yıkıldı denize karıştı. peki biz ne yaptık? büyüklerimiz naptı? denizin bizden aldığını tekrar biz denizden aldık.denizi toprakla beton atıklarla doldurup tekrar ev yaptık villa yaptık ne için? daha fazla para için.
sırasıyla gidelim. biz denizden parça aldık, 1999 yılında deniz bizden geri aldı. yıl 2007; biz gene denizden aldık. biz aldık deniz aldı, deniz aldı biz aldık peki şimdi sıra kimde? tabiki denizde. allah korusun şimdiki olası bir depremde tekrar deniz affetmeyecek ve bizim ondan aldığımızı tekrar geri alacak. taaki insanoğlu akıllanana kadar. bu süreç böyle devam edecek. biz çimentodan, demirden çalacağız, yaptığımız bina bize hesap sorarcasına yıkılacak. kaybettiğin insanlara mı üzülürsün yoksa binayı yapmak için harcadığın zamana mı emeğe mi?
peki biz neden akıllanmıyoruz ?
doğal afete önlem alınmazsa trajedi doğar, ölmez -8 yıl geçti hâlâ ayakta. kendi düşen ağlamaz, tamam da, düşürülen ne yapmalı. ileriye bakmak gerek sanırım.
on bir yıl önce on binlerce hayatı karartan kıyamet. yıkıntıların arasından çıkanlar, yakınlarını kaybedenler, kısacası kıyameti yaşayanlar için daha dün gibidir. hele sevdiğini o gün yitirenler için bugün de bir kıyamettir.
o tarihe kadar ülkemizde pek çok yıkıcı deprem yaşanmasına rağmen, adeta milat olmuş felaket. sebebi elbette kültür, sanayi, ticaret, finans, medya merkezlerinin ve ülke nüfusunun hatırı sayılır bir kısmının bu olaydan etkilenmesidir.
aradan geçen 12 yılda günah keçisi veli göçerin hapishane/mahkemelerde süründürülmesinde başka ne yapılda acaba? onbinlerce binanın mimarı, mühendisi, müteahhidi; onay veren, sözde denetleyen devlet görevlileri?..
depremden zarar gören bazı yerlerde güvenli ve modern yerleşim alanları kuruldu, çok güzel.
korkuyla beklenen istanbul depremine hzırlık amaçlı genel olarak neler yapıldı acaba? söyleyeyim bildiğim kadarıyla; köprü ve viyadükler güçlendirildi, ana caddelere kimsenin sallamadığı "birinci derece afet ulaşım yolu. yol boyunca park yapılmaz" tabelaları asıldı. belli noktalara afet sonrasında kullanılmak üzere gerekecek malzemeler içeren konteynırlar konuldu. vs vs hep felaketten sonrası için... birkaç bina güçlendirmesi falan dışında
milyonlarca insanın canını kurtaracak bir kentsel dönüşüm hayata geçirilemedi.
geçirilemedi mi acaba, yoksa geçirilmedi mi? istanbulda zaten sayılı bulunan arsa/araziler zıpçıktı müteahhitlere verildi. bir anda sonradan görme zenginler türedi, toki kendine düşen payıyla özellikle anadolu, kısmen istanbulda alt gelir grubuna yönelik konutlar üretti, akpye oy devşirdi. özellikle otoban kenarları lale devrine rahmet okutacak isimlere sahip siteler/şatolarla doldu.
genelde yeni üretilen konutları ikinci hatta üçüncü evi olarak satın aldı bazıları. trafik iyice rayından çıktı. işin sosyal yönü ayrı...
benzerinden ve beterinden allah korusun, dönemin cumhurbaşkanı süleyman demirel sözüdür.
aradan geçen 12 yılda günah keçisi veli göçerin hapishane/mahkemelerde süründürülmesinde başka ne yapılda acaba? onbinlerce binanın mimarı, mühendisi, müteahhidi; onay veren, sözde denetleyen devlet görevlileri?..
depremden zarar gören bazı yerlerde güvenli ve modern yerleşim alanları kuruldu, çok güzel.
korkuyla beklenen istanbul depremine hzırlık amaçlı genel olarak neler yapıldı acaba? söyleyeyim bildiğim kadarıyla; köprü ve viyadükler güçlendirildi, ana caddelere kimsenin sallamadığı "birinci derece afet ulaşım yolu. yol boyunca park yapılmaz" tabelaları asıldı. belli noktalara afet sonrasında kullanılmak üzere gerekecek malzemeler içeren konteynırlar konuldu. vs vs hep felaketten sonrası için... birkaç bina güçlendirmesi falan dışında
milyonlarca insanın canını kurtaracak bir kentsel dönüşüm hayata geçirilemedi.
geçirilemedi mi acaba, yoksa geçirilmedi mi? istanbulda zaten sayılı bulunan arsa/araziler zıpçıktı müteahhitlere verildi. bir anda sonradan görme zenginler türedi, toki kendine düşen payıyla özellikle anadolu, kısmen istanbulda alt gelir grubuna yönelik konutlar üretti, akpye oy devşirdi. özellikle otoban kenarları lale devrine rahmet okutacak isimlere sahip siteler/şatolarla doldu.
genelde yeni üretilen konutları ikinci hatta üçüncü evi olarak satın aldı bazıları. trafik iyice rayından çıktı. işin sosyal yönü ayrı...
benzerinden ve beterinden allah korusun, dönemin cumhurbaşkanı süleyman demirel sözüdür.
16 ağustos 2006 saat 22.00 de istanbul-ulus aykut barka parkında buluşuyoruz.
etkinlik 17 ağustos 2006 saat 03.02 de kaybettiklerimiz için saygı duruşu ile sona erecektir.
tüm türkiye davetlidir.
(bkz: sarsilalim ama yikilmayalim)
http://www.17agustos.net/
etkinlik 17 ağustos 2006 saat 03.02 de kaybettiklerimiz için saygı duruşu ile sona erecektir.
tüm türkiye davetlidir.
(bkz: sarsilalim ama yikilmayalim)
http://www.17agustos.net/
(bkz: hayatın en kötü gecesi)
gün itibariyle yıl dönümü olan,üzerinden tam 7 yıl geçmiş ağır bilançolu felakettir.hepimizin başı sağolsun...
(bkz: unutmadık unutturmayacağız)
(bkz: unutmadık unutturmayacağız)
yalovadaki deprem anıtı anı defterinden;
canim öğretmenim özlem çakiroğlu
17 ağustos günü bir sallantıyla uyandı şehrimiz.
7.4 şiddetindeki depremle açtık gözlerimizi.
böyle olacağını bilsek açmak ister miydik gözlerimizi.
sallantı durdu binaları sağlam olanlar çıktı dışarı.
ya diğerleri..
daha sonra öğrendik ki, oturduğunuz bina yıkılmış ve
sizi kurtaramamışlar.oysa ne hayallerimiz vardı geçen
yıldan..
ama siz sözünüzü tutamadan ayrılmak zorunda kaldınız
aramızdan.biliyorum sizde daha hayatınızın baharında
öğrencilerinizden ve sevdiklerinizden ayrılmak istemezdiniz.
bizlerde sizi aramızda bu kadar erken yolcu etmek istemezdik.tam birbirimize alıştık derken 17 ağustos girdi aramıza.bazen isyan eder gibi sormak geliyor içimden depremde bunca insan ölüyor?
şuanda yanımızda olmaya bilirsiniz ama biz sizi hiç unutmuyoruz.her beden dersinde bizlerde öldük, ölüyoruz.
inşallah siz bizi görüyorsunuzdur ama, bizlerin sizi görmemesi varya işte bu en kötü kader olsa gerek..
bilmiyorum size o kefeni nasıl giydirdiler, üzerinize nasıl toprak döktüler sizi yalnız bıraktılar.
ama biliyorum ki, bir gün ellerimiz öyle birleşecek ki,
enkazları kaldıran binaları yerinden oynatan iş makinaları bile bizleri ayırmaya gücü yetmeyecek...
tüm öğrencileriniz sizi öyle özlüyor ki, bazen resminize bakıp bazen de hatıra defterimize yazdığınız o birkaç sözle yetinmeye çalışıyoruz.
yetinmeyeceğimizi biliyoruz ama gene de bir çözüm.hani bana yazdığınız hatırada "adaşım olarak sen hiç özlem çekme olur mu" demiştiniz ama bana o özlemi siz çektiriyorsunuz..
huzur içinde yatın öğretmenim.
öğrencin özlem iymen
canim öğretmenim özlem çakiroğlu
17 ağustos günü bir sallantıyla uyandı şehrimiz.
7.4 şiddetindeki depremle açtık gözlerimizi.
böyle olacağını bilsek açmak ister miydik gözlerimizi.
sallantı durdu binaları sağlam olanlar çıktı dışarı.
ya diğerleri..
daha sonra öğrendik ki, oturduğunuz bina yıkılmış ve
sizi kurtaramamışlar.oysa ne hayallerimiz vardı geçen
yıldan..
ama siz sözünüzü tutamadan ayrılmak zorunda kaldınız
aramızdan.biliyorum sizde daha hayatınızın baharında
öğrencilerinizden ve sevdiklerinizden ayrılmak istemezdiniz.
bizlerde sizi aramızda bu kadar erken yolcu etmek istemezdik.tam birbirimize alıştık derken 17 ağustos girdi aramıza.bazen isyan eder gibi sormak geliyor içimden depremde bunca insan ölüyor?
şuanda yanımızda olmaya bilirsiniz ama biz sizi hiç unutmuyoruz.her beden dersinde bizlerde öldük, ölüyoruz.
inşallah siz bizi görüyorsunuzdur ama, bizlerin sizi görmemesi varya işte bu en kötü kader olsa gerek..
bilmiyorum size o kefeni nasıl giydirdiler, üzerinize nasıl toprak döktüler sizi yalnız bıraktılar.
ama biliyorum ki, bir gün ellerimiz öyle birleşecek ki,
enkazları kaldıran binaları yerinden oynatan iş makinaları bile bizleri ayırmaya gücü yetmeyecek...
tüm öğrencileriniz sizi öyle özlüyor ki, bazen resminize bakıp bazen de hatıra defterimize yazdığınız o birkaç sözle yetinmeye çalışıyoruz.
yetinmeyeceğimizi biliyoruz ama gene de bir çözüm.hani bana yazdığınız hatırada "adaşım olarak sen hiç özlem çekme olur mu" demiştiniz ama bana o özlemi siz çektiriyorsunuz..
huzur içinde yatın öğretmenim.
öğrencin özlem iymen
yedi yıl önce bugündü cok sıcak bir geceydi her aksam yattıgım gibi tamıştım o aksam ama nereden bilirdim ki o gece hayatımda birşeylerin değişeceğini; geceyarısı alttan birsey vurdu ve birden uyandım rüya sanmıştım, hani olurya rüyanızda bisikletten ya da biryerden düsersinizde aniden uyanırsınız onun gibi birsey ama öyle birsey deigildi bu, birden saga sola sallanmaya basladı ev bide 4. katta oturuyorduk düsünün nasıl sallandıgını evin, gerisini anlatmak istemiyorum; burdan hayatını kaybedenlere allah tan rahmet yakınlarına da bas saglıgı diliyorum, cok şükür ki bizden kimseye ve yakın akrabalarımızdan kimseye birsey olmamıştı sadece evimiz agır hasarlıydı ve büyüdüğüm ev artık yoktu arkadaslarım, komsularımız hep farklı yerlere dagıldı; kimisi sehri terketti, kimisi ilçelere yerleşti bizse 5 ay çadırda kaldıktan sonra 2.5 yılda prefabriklerde oturduk sonra da kalıcı konutlara taşındık bu felaketten sonra adapazarı 3 yıl kendine gelemedi devlet cok yardım etti sayılmaz ama teselli olsun diye büyüksehir belediyesi yaptılar adapazarını oyalamak için, aynı düzceyi il yaptıkları gibi; şimdi en küçük büyüksehir belediyesi bizde...aklımda kalan birsey var o geceden komsumuzun saati tam 03:02 de durmustu ogece esyaları evden tasırken göstermişti bize.
en yakın arkadaşımı, askere uğurlamıştık,tam otobüse bineceği sıra yetişmiştim ve sarılarak geldinya yetiştinya bu bana yeter demişti.ben ondan 3 ay sonra asker oldum, 21 ağustosta teslim olmam gerekiyordu, nekadar da sevinmiştik gölcüke düştüğüne ne bilirdik kaderin onu depremin tam ortasına ittiğini, bana söylemediler ancak izine geldiğimde söylediler,deniz kenarındaki koğuşlarda boğularak ölmüş.ateş hep düştüğü yeri yakıyor.beş sene sonra gidebildim gölcüğe lanet ettim kadere ve söylenen komplo teorilerine,dostum arkadaşım seni unutmadık unutamayızda.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?