herkesin kurduğu hayal dünyasına kavuşacağı özlenen sabahtır. bir gün uyanınca tüm yaşananların kabus olduğunu, bir gün uyanınca sevdiğini yanında bulmayı veya bir gün uyanınca varmak istediğin yerde olduğunu hayal edersin.hoş bir avuntudur, tatlı bir kaçıştır "bir gün uyanınca"yı düşünmek. peki bir gün uyanmamayı düşünürsen, o zaman aptallığına doymazsın.
iki adım ötesinin görülmediği yoğun sise aldırmadan kutlamasını yapan ve yaşama sevincine gıpta ettiğim kişidir. evin camlarından duvar gibi sisten başka bir şeyin görülmediği bu akşamda sevgilimin gömleğine sarılıp ağlarken adamın biri (büyük ihtimalle fenerbahçeli bir adam) sise soğuğa aldırmadan çıkıp kutlama yapıyor. bu arkadaş beni derin düşüncelere gark etti. hiç mi derdi yoktur bu adamın? geçim sıkıntısı, kadın kız meselesi veya biraz daha özeline girersek fenerbahçenin halinin ne olacağı. vardır mutlaka ama göz gözü görmez bir siste çıkıp havai fişek patlatmasını sağlayan şey yaşama sevinci değilse muhtemelen maç eşliğinde yuvarladığı kadehlerdir.
salakça bir önermedir. iyilik yapmakla bulmak arasında herhangi bir alaka olmadığını iyilik yapanlar yaşadıkça görüyor zaten. iyilik yapmak kişinin ahlakıyla ilgilidir. ahlaklı insanlar kötülük bulacağını bilse bile iyilik yapması gerektiğinde yaparlar. iyilik bulmaksa tamamen talihe bağlıdır. kötülerin daha çok iyilik bulması da bundandır belki.
bana pasaklı bir kadın olduğumu gösterendir. dolabımı açtığımda, hissettiğim ten kokusu üzerine yazmaya karar vererek ilgili başlığı açtım ve 1.5 yıl önce kendi yazdığımı gördüm. oysa ben ten kokusunun en kaliteli parfümlerden bile kalıcı olduğunu yazacaktım. evet dolabımı açtığımda buram buram bir ten kokusu var. iyi ki kaybolmuyor, iyi ki var. gömleğin sahibi artık yok ama kokusu var. gözümü kapatıp sarıldığımda kendisine sarılmış kadar oluyorum. insan yok oluyor ama aradan bir yıl geçse bile teninin kokusu kalıyor.
son bir yılda binlerce kez duyduğum tümcedir. hayat devam falan etmiyor. durdu mu duruyor işte. kesin tıraşı artık.
baba evi gibidir, hep özlenendir ama gidilmeyendir, yıllanan ama eskimeyendir, hatıraları saklar, döner dolaşır karıştırır gidersin. bir gün yine geleceğini bildiği için küsmeyendir.
an itibariyle beyazın türkiye şu anda bize kilitlenmiş durumda anonsuyla başlamasına rağmen tarkanı bile getirme ihtimali olsa izlemeyi düşünmediğim program. başından birkaç dakikayı,tüm saçmalığına rağmen hem izleyip hem eleştiren eşimin hatırasına izledim.
son bir aydır alışmaya çalıştığım fakat şehrin tam göbeğinden sonra site gazının bile kurtaramayacağı kadar berbat durum. arabanın masrafının artması mı, gece çocuk şunu mu ister bunu mu diye savaş çıkacakmışçasına marketten torbaları doldurup doldurup getirmek mi yoksa çocuğu alma saatinden önce işin bitince daha önceki gibi eve uğrayıp balkonda yaptığın kahve keyfinin kafelerde eziyete dönüşmesi mi bilmiyorum ama nerden bakarsan zor. yazları güzel olur, havuz mavuz, serin çocuk bahçede bisikletini sürsün hayali, tüm olumsuzluklara karşı halen devam eden avuntumdur. ha, havalar ısınınca çocuk da sitenin havuzuna burun kıvırıp "anne ben burda girmem" derse o zaman boka saracaktır bu şehire uzak yerde oturmak tercihi.
son dört aydır içinde boğularak hayattan kopmamı sağlayan saçmalıklar zinciri. bir gün vergi dairesini veya bir sigorta şirketinin önünde kendini, veya bilmem ne barosunun önünde bütün avukatları yakmaya çalışan birini görürseniz o benimdir.
başlarda can kurtaran gözüyle bakıp sonradan diğerlerinden bir farkı olmadığını anladığım şurup. çocuk doktoru olanlardan alternatif tavsiyeleri alınır.
kimi zaman boştur, kimi zaman sıkı sıkıya tutunası gelir insanın. ikisi arasında sık sık gidip gelenler dikkat.
artık yaşamayan bir beşiktaşlının gözüyle izlendiğinde bambaşka bir maçtır. beşiktaşın kazanmasına sevinmek, ama dönüp bunu kaçırdığı için üzülmek arasında gidip gelmeme sebep olmuştur.
bugün açtığı başlıklar bana iyi gelmemiştir. çivi çiviyi söker belki de diyerek okumaktayım.
en acılı zamanda bile çocuğunuzun yanında yapmamanız gerekendir. babamı bekleyelim, uyumayalım dediğinde bile hakkınız olmayandır.
ölümü kabul etmemenin yegane malzemesidir. beden ölür, ruh kalır. sevdiğini mezara koymaya dayanırsın, ruhu eve gelecek gidip beklemeliyim diye.
bazı durumlarda insanın bir daha asla başaramayacağına inandığı eylemdir. başkalarına yakıştırılır öyle zamanlarda.
bu çalışkanlık ve girişimci ruhla keşke farklı bir sektörde çalışsaymış diye düşündüğümdür.
son zamanlarda uyumak dışında neredeyse bütün zamanımı alan bilgi deneme ve ölçme sistemi. icat edenin...
son günlerde yayınlarında aksaklık olan kanal. hatta üç gün önce playhouse disneyin yer aldığı digiturk kanal 65 atlayıp direkt 66ya geçiyordu. neyse ki bir günlük kesintiden sonra yayın akışı normale döndü de handy manny hasretimiz sona erdi.
bu geceki programa konuk almamış olmaları isabet olmuştur. zaten gelen konuğu konuşturmayan murat bardakçı, bu haftaki konu muhteşem yüzyıl dizisi, kanuni sultan süleyman ve en iştah açıcısı da harem olunca erhan afyoncu ile sabaha kadar muhabbet edeceklerdir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?