confessions

zipaydirmen

- Yazar -

  1. toplam entry 343
  2. takipçi 1
  3. puan 49552

bahailer

zipaydirmen
tanrı´nın birliği’ne, insanlık aleminin birliğine ve ilahi dinlerin temelinin bir olduğuna inanırlar. siyasetle uğraşmaları ve siyasi partilere üye olmaları yasaktır. ancak, her türk vatandaşı gibi genel veya yerel seçimlerde oy kullanırlar. etnik köken, din, ırk veya sınıf ayrımı yapmadan, toplumsal barış ve huzur için çalışırlar. diğer dinlerin inananlarıyla dostça yaşamanın önemine inanırlar.

bahai toplumu, birleşmiş milletlerde danışmanlık statüsüne sahiptir ve çok saygın bir sivil toplum kuruluşu olarak kabul edilmektedir. birleşmiş milletlerin çeşitli kuruluşlarıyla aktif olarak işbirliği içindedir. dünyanın değişik yerlerinde 2000 kadar sosyo ekonomik proje yürütmektedir, yaşamlarına ilham veren öğretiler doğrultusunda çalışan, güvenilir ve saygın sivil toplum kuruluşları ile işbirliği ve ortak projeler yaparlar. onlar için dürüstlük, doğruluk ve çalışkanlık son derece önemlidir. çocuklara ve gençlere erdemli bir yaşam eğitimi vermeye çalışırlar. kadın-erkek eşitliğine, eğitimin önemine, özellikle de, kız çocuklarının eğitimine öncelik verilmesi gerektiğini savunurlar.

bab

zipaydirmen
1819 yılı sonlarında şiraz´da doğdu ve temmuz 1850 yılında tebriz´de öldü. gerçek ismi seyyid ali muhammed olan bab, bir tüccarın oğluydu. şiiliğin şeyhi adlı mezhebiyle genç yaşta ilgilenmeye başladı. kerbela´ya yaptığı hac yolculuğunda mezhebin lideri seyyid kazım reşti ile tanıştı. ondan eğitim gördü ve bir süre kerbela´da seyyid kazım´ın yanında kaldı. ondan aldığı düşünceleri yaymak için şiraz´a gitti ve kuracağı dinin ilkelerini halka ilk kez açıkladı. genç olmasına karşın bilgisinin derinliği ve genişliği ile sağladığı etki büyük oldu. bu niteliği yüzünden seyyid kazım´ın müridi ve sonraları bab’a ilk iman eden molla hüseyin´in de desteği ile arapça´da "kapı" anlamına gelen bab adını aldı ve kendisine inananlar babiler olarak anılmaya başladı.

(bkz: bahailer)

amasya tamimi

zipaydirmen
batı dünyasındaki ilmi, teknik ve beşeri alandaki gelişmeler karşısında müesseseleri ihtiyaca cevap verememiş ve dolayısıyla gelişmeyi, kalkınmayı gerçekleştirememiş olan osmanlı devleti tasfiye noktasına gelmişti. batı dünyası, sadece osmanlı devleti’ni tasfiye ve taksim etmekte kalmamış, bu devletin dayanağı, asli unsuru yani türk milletini de yok farz etmiştir. doğuda ve çukurova’da ermeni, batıda, marmara ve karadeniz bölgesi’nde de rumları taşeron olarak kullanmak suretiyle osmanlı devleti ile birlikte binlerce yıldan beri insanlık medeniyetine çoğu konularda öncülük etmiş olan türk milletini de ölü milletler mezarlığına göndermek istemiştir. zira mondros mütarekesi ve sevr antlaşması bunun resmi belgesidir.

osmanlı devleti’nin başında bulunan yöneticiler bu esaret belgesini imzalamışlar, taşeron gruplar, anadolu’nun çoğunluğunu teşkil ettiklerini ispat edebilmek için aralıksız bir katliam başlatmışlardı. savaş mağlubu olarak ordusu terhis edilmiş, silah ve cephanelerine el konmuş, gelirleri borçlarına karşılık haciz edilmiş osmanlı devleti’nin batılı devletlerin türklerin anadolu’ya girişi ve fethi ile gündeme getirmiş oldukları ve ortak bir ideal olarak yaşatmış olarak meselesinin çözümü için ortaya konulan katliam planlarına dur demesi de mümkün değildi. zira balkanlar, kafkasya ve ortadoğu’daki yapılanma anadolu için de geçerli idi.

işte böyle bir ortamda istanbul’a çağrılmış olan türk subayları arasında türk milletini esaret ve katliamlara boyun eğmeyeceğine inanan ve bu inancını yakın arkadaşları ile paylaşan ve bunu hayata geçirmek için anadolu’ya geçmiş olan mustafa kemal paşa’nın şahsında başlatılmış olan millî mücadele için atılmış olan ilk ve önemli adımlardan birisi de amasya tamimi’dir.

(bkz: tehlikenin farkında mısınız)
(bkz: seri tehlike yaratan ibneler)

cumhurbaşkanlığı forsu

zipaydirmen
16 yıldızın simgelediği devletler şunlardır;

(bkz: büyük hun imparatorluğu)
(bkz: ak hun imparatorluğu)
(bkz: batı hun imparatorluğu)
(bkz: avrupa hun imparatorluğu)
(bkz: göktürk imparatorluğu)
(bkz: avar imparatorluğu)
(bkz: hazar imparatorluğu)
(bkz: uygur devleti)
(bkz: karahanlılar)
(bkz: gazneliler)
(bkz: büyük selçuklu imparatorluğu)
(bkz: harzemşahlar)
(bkz: altınordu devleti)
(bkz: büyük timur imparatorluğu)
(bkz: babür imparatorluğu)
(bkz: osmanlı imparatorluğu)

türkiye cumhuriyeti

zipaydirmen
kuruluş zamanlarından bir not;

mustafa kemal, kurulacak devletin şekli ile ilgili toplumun her kesiminden insanlarla görüşmeler yaparken sıra, mollalar, şeyhler ve din büyüğü geçinen kişilere gelir. mustafa kemal bunlara haber göndertip, gelecek hafta kendileriyle bu konuyu görüşeceğini ancak konuşmalarının bir temeli olarak katılacak olan herkesin bakara suresini 288. ayetine kadar okumalarını rica eder.
toplantı günü gelip çattığında, mustafa kemal kürsüye çıkar ve sorar:
-arkadaşlar, buraya gelmeden önce hepinizden bakara suresini 288’e kadar okumanızı rica etmiştim. kimler okudu bakara’yı 288’e kadar?
salondaki bütün eller istisnasız olarak bu ricayı yerine getirdiklerini belirtmek için havaya kalkar.
bunu üzerine mustafa kemal sözlerine devam eder:
-beyler işte, kuracağımız devletin neden din temeline dayanamayacağının açıklaması: bakara yalnızca 286 ayettir.

padişahların günlük hayatları

zipaydirmen
padişahların günlük vakitleri ve programları genellikle 24 saatin üç saati ibadet ve kur an okumaya, iki saati tarih ve benzeri kitaplar okumaya, dört saati memleketin meselelerini vezirleri ve diğer müşavirleri ile görüşmeye, altı saati gezmeye ve avlanmaya ve benzeri gezintilere, dokuz saati de ailesi ile beraber olmaya ve uykuya ayrılmıştı.

(bkz: osmanlı yı cihan devleti yapan 150 sır)

türk gibi kuvvetli

zipaydirmen
7 yaşında tahta çıkan ve 39 yıl padişahlık yapan dördüncü mehmed zamanında osmanlı imparatorluğu en geniş sınırlarına ulaştı. bu dönemde, dünyanın hemen bütün devletleri türklerin gözüne girmek, onlarla diplomatik ilişki kurmak için gayret gösteriyor ve bu konuda adeta birbirleriyle yarışıyorlardı. ünlü fransız tarihçilerinden albert vandal bu konuda şunları yazıyor:

"en medeni milletlerden en barbarlarına kadar dünyada her devlet; askeri gücünden korktukları türk devleti’nin karşısında eğiliyor ve türklerle hoş geçinmeye çalışıyordu. istanbul, her milletin diplomatlarıyla dolup boşalan bir merkezdi. osmanoğulları’nın tahtı önünde eğilmek için büyükelçiler birbirleriyle yarışıyorlardı."

albert einstein ın atatürk e yazdığı mektup

zipaydirmen
ülkemiz tarihi boyunca işçi göçü ve beyin göçü vermiştir. hala da vermektedir. ancak ülkemizin tarihinde öyle bir dönem var ki o dönem beyin göçü almışız. almanya’da, hitler karşıtı bilim adamları, hitler’in iktidara gelişiyle birlikte görevlerinden alınmaya başlanmışlardır.
bu bilim adamları başlıca iki ülkeyi tercih etmişlerdir.
1-abd
2-türkiye cumhuriyeti...

einstein o dönem atatürk’e 40 bilim adamının ismini önermiş ve atatürk çok başarılı bu bilim adamlarını türkiye’ye davet etmiştir. ve bu 40 bilim adamı istanbul üniversitesi ve ankara dtcf’de görev alarak, ülkemizde modern bilimin ve üniversitenin başlamasına diğer türk bilim adamları ile birlikte öncülük etmişlerdir. işte ülkemizin tarihte aldığı en büyük beyin göçünün hikayesi... einstein’in atatürk’e bu konu ile ilgili olarak yazdığı mektup bugün, başbakanlığa bağlı cumhuriyet arşivi’nde bulunmaktadır. dönemin başbakanı ismet inönü ve milli eğitim bakanı reşit galip bey’in imzalarıyla...


ekselansları atatürk

ose dünya birliği’nin şeref başkanı olarak, almanya’dan 40 profesörle doktorun bilimsel ve tıbbi çalışmalarına türkiye’de devam etmelerine müsaade vermeniz için başvuruda bulunmayı ekselanslarından rica ediyorum. sözü edilen kişiler, almanya’da halen yürürlükte olan yasalar nedeni ile mesleklerini icra edememektedirler. çoğu geniş tecrübe, bilgi ve ilmi liyakat sahibi bulunan bu kişiler, yeni bir ülkede yaşadıkları takdirde son derece faydalı olacaklarını ispat edebilirler.

ekselanslarından ülkenizde yerleşmeleri ve çalışmalarına devam etmeleri için izin vermeniz konusunda başvuruda bulunduğumuz tecrübe sahibi uzman ve seçkin akademisyen olan bu 40 kişi, birliğimize yapılan çok sayıda müracaat arasından seçilmişlerdir. bu ilim adamları, hükümetinizin talimatları doğrultusunda kurumlarınızın herhangi birinde bir yıl boyunca hiçbir karşılık beklemeden çalışmayı arzu etmektedirler.

ekselanslarının sadık hizmetkarı olmaktan şeref duyan,
prof. albert einstein

solitude

zipaydirmen
evanescence’nin duygu düğümlenmesinde yardımcı olan şarkısının türkçe meali şöyledir;

onu sevdiğini bana kaç kez söyledin
gerçeği sana o kadar kez söylemek istedim
ne kadar süre burada yanında durdum
senin içinde yaşıyorum
içime doğru baktın
ooh yalnızlık
hala yanımda tek sen varsın
ooh yalnızlık
senden ayrı kalamıyorum
kaç kere kendime bunu yaptım
görmem için ne kadar zaman geçmesi gerek
kalbimdeki bu boşluk ne zaman iyileşecek
benden başka kim yalnız başına şimdi
ooh yalnızlık
daima ben ve daima sen
ooh yalnızlık
tek gerçek sensin
herkes beni zor durumda bırakıyor
unutulmuş, terkedilmiş, geride kalmış
bir gece daha burada kalamam
sırrın kalbimde
başka kim olabilirdi
ooh göremiyor musun
o hep bendim
nasıl bu kadar kör olabiliyorsun
içimi görebilirken
ve ooh yalnızlık
hala yanımda tek sen varsın
ooh yalnızlık
senden ayrı kalamıyorum
ooh yalnızlık
daima ben ve daima sen
ooh yalnızlık
tek gerçek sensin
12 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol