onu seyrederek büyüyen çocuklar ellerini sabunlama ile çalkalama arasında geçen zamanda musluğu kapatırlarsa suyu boşa akıtmayacaklarını öğrendiler. ve daha bir sürü güzel şey.
evlenme teklifi gibi şarkı.
birdomainariyorumamabulamiyorum.com.
n.v.gogol ün ünlü eseri. şehir tiyatroları tarafndan oyun olarak da sergilenmişti. akaky akayeviçi dinçer çekmez oynamıştı.
oyunda alt sınıftan bir memurun bir palto alabilmek uğruna çektikleri anlatılır.
oyunda alt sınıftan bir memurun bir palto alabilmek uğruna çektikleri anlatılır.
hepimiz gogol ün paltosundan çıkmadık mı?
dostoyevski çağdaşlarını kasteder.
dostoyevski çağdaşlarını kasteder.
(bkz: amor fati)
o güzel sesiyle aynı zamanda gördüğüne de inandığım mükemmel tenor.
toplum tarafından doğal karşılanamayan sıradışı fotoğrafların sahibidir. onun çektiği fotoğraflar insanın içini acıtır ancak bir yandan da sirk havası vardır bu fotoğraflarda.fotoğraflar çok iyi olmamasına karşın insanları etkiler. arbusun neden bu konuda çok iyi olduğu fotoğraflarına bakılarak anlaşılabilir.
diane arbus için ucubelerin fotoğrafçısı denir.
sanatçı 1971 yılında intihar etmiştir.
fur isimli filmde hayat hikayesi anlatılır.
diane arbus için ucubelerin fotoğrafçısı denir.
sanatçı 1971 yılında intihar etmiştir.
fur isimli filmde hayat hikayesi anlatılır.
http://www.artnet.com/artist/672854/diane-arbus.html
onun en etkileyici fotoğrafı bir elinde bir el bombası tutan, kısa pantolonlu, garip bakışlı bir çocuğu çektiği park resmidir.
onun en etkileyici fotoğrafı bir elinde bir el bombası tutan, kısa pantolonlu, garip bakışlı bir çocuğu çektiği park resmidir.
young&restless in 5-12 yaş grubu için çekilmiş yerli versiyonu.
genellikle neden gece tutan illettir. ağrı kesici tüketimi tavan yapar.
beynin içinde bir cüce, elinde bir iğne, acı versin diye elindekini batırıp batırıp durur.
beynin içinde bir cüce, elinde bir iğne, acı versin diye elindekini batırıp batırıp durur.
manevi adalet.
hakan akdoğan ın ilk romanı. ayrıca 1998 yılında yunus nadi roman ödülünü almıştı. istanbulda farklı zamanlarda ama aynı mekanlarda yaşanan ilginç aşkları anlatıyordu. hakan akdoğan daha sonra gölge yaşatan ı yazmıştı. aynı farklı zamanlar, aynı mekanlar, kişiler. sanki iki kitap birbirinden bağımsızmış gibi yine de ikincisi ilkinin devamıymış gibi.
empati kurarken karşımızdakini anlamamız ya da anlamaya çalışmamız gerekir. halbuki sempati duyduğumuz kişiyi derinlemesine anlamak zorunda değiliz...sadece sempati duymak yeterlidir.
senin yerinde ben olsaydım... şeklinde düşünülerek belki de pratik bir biçimde uygulanabilecek kurgu.
sabah 08:00, yer bakırköy, ofisin biri
ben: orhan bana hacıbozandan bi çatal alsana hadi ablacım.
orhan: tabii...
ben: çatalın ne olduğunu anlamıştır inşallah.......
orhan: buyur abla (elinde bir küçük bir kağıt torba, çayım elimde, yüzüm gülüyor, yemek için içim gidiyor.)
ben: ohh valla sağolasın...
orhan: reca...
ben: aaa orhan hani çatal? hayallerimi yıktın ya!
orhan: abla çatal işte....
ben: olum plastik bu...
orhan: eee...?
ben: orhan bana hacıbozandan bi çatal alsana hadi ablacım.
orhan: tabii...
ben: çatalın ne olduğunu anlamıştır inşallah.......
orhan: buyur abla (elinde bir küçük bir kağıt torba, çayım elimde, yüzüm gülüyor, yemek için içim gidiyor.)
ben: ohh valla sağolasın...
orhan: reca...
ben: aaa orhan hani çatal? hayallerimi yıktın ya!
orhan: abla çatal işte....
ben: olum plastik bu...
orhan: eee...?
kandırıkçı şey!
fi zamanda karadeniz turunda grubun biri öğle için mola verir. yolcular nefis balıklarını yerlerken, şoför abimiz, rehber ve ben lokantanın sahibiyle sohbet etmeye çalışır vaziyetteyiz.
amca hem duymuyor hem de şiveli hayallerini aktarıyor bize.
amca_ gençtik o zaman ava giderduk. şimdiki gibi kimseler gezmeye celmezdu. yaylada kalır iduk geceleri.
rehber_ hadi ya. anlatsana amca.
şoför_ aha aha bak çoşcak amca şimdi.
ben_ öfff hadi ya karanlığa kalıcaz otele giriş için. daha dünya kadar yol var vidi vidi vidi....
amca başladı anlatmaya küller de savrulmaya başladı.
- tüfeği takar idik ha boyle omza. bi defasında çatçut ses duydim... tüfek elimde bakayrum ha boyle... birden karşımdaki ağaçtan 3 tane ayı indu.
ben_ ah be amca naptın!
rehber_ vaybe! :) korkmadın tabii onları görünce.
amca_ yok alışıkız biz....
ben_ ufff dinleyemiycem ben artık sizi.
amca hem duymuyor hem de şiveli hayallerini aktarıyor bize.
amca_ gençtik o zaman ava giderduk. şimdiki gibi kimseler gezmeye celmezdu. yaylada kalır iduk geceleri.
rehber_ hadi ya. anlatsana amca.
şoför_ aha aha bak çoşcak amca şimdi.
ben_ öfff hadi ya karanlığa kalıcaz otele giriş için. daha dünya kadar yol var vidi vidi vidi....
amca başladı anlatmaya küller de savrulmaya başladı.
- tüfeği takar idik ha boyle omza. bi defasında çatçut ses duydim... tüfek elimde bakayrum ha boyle... birden karşımdaki ağaçtan 3 tane ayı indu.
ben_ ah be amca naptın!
rehber_ vaybe! :) korkmadın tabii onları görünce.
amca_ yok alışıkız biz....
ben_ ufff dinleyemiycem ben artık sizi.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?