zehnterdorf

ekonometri dersinden bende derin anısı olan, şimdilerde terapisi bile yapılan kelime.

simdinin california valisi.

balıkçı osman 100 metre geride. çamlıhemşin’ e tırmanırken. önce balıkçının kendi görülür. yüzmetre ileride de yüz metre geride olduğunu gösteren tabelasına varılır.

kelime anlamı olarak; ayur, yaşam - veda, bilgi demektir. yaşam bilgisi denebilir. ama aslında yaşamın mükemmel olarak gelişmesini sağlayan öğretilerin tümüdür. denir ki, dünya daha kirlenmemişken, hindistan ve nepal’de çok gelişmiş bir uygarlık veda metinlerini oluşturmuştur.ayurveda’ nın amacı sağıklı ve uzun yaşamın sırlarını vermektir. ayurvedik öğreti batı biliminin dikkatini 80 lerin sonunda çekmesine rağmen, şimdiden uygulanabilir, geleneksel bir sistem olmuştur.

ayurveda insanı organlarıyla, fiziksel yapısıyla,teniyle, yaşadığı ortamla br bütün olarak ele alır. çünkü "evrendeki herşey bir bütünün parçasıdır." ayurveda tedavileri zamanla etkilerini gösterir. salt hastalığın tedavisine yönelmekten çok ha derine inerek hastalanmaya neden olan faktörleri ve riskleri yok etmeye çalışır. ayurvedik kurallara körü körüne bağlı kalmak yerine basit temel kurallara uymaya çalışmak bile birçok şeyi değiştirebilir.

akan su da iki kere yıkanılmaz.

iyisin, güzelsin, hoşsun, ama o heyecen kalmadı artık tamam mııı? demenin kılıf geçirilerek farklı bir biçimde ifade edilmesidir.

bilgisayarın başında saatlerce oturan net bağımlılarınında maruz olduklarını düşündüğüm şizofreni biçimi. gerçek katatonik şizofrenlerin farkı çevreye tepki vermezken aslında etrafta olan bitenin farkında olmalarıdır. daha sonda olan biteni rahatlıkla anlatabilirler.

müdür müdür müdür döngüsüne bir adımı kalmış yetkilidir.

hımbıl olmamak, sokakta ip atlamak, inşaatlardan kapılan mermer parçaları ile seksek oynamaktır. sokak ortasındabilimum oyunları rahatça oynamak, bakkaldan kesekağıdında bisküvi almaktır. seksenlerde çocuk olmak o yıllardaki şartlara rağmen çocukluk günlerini hatırlayıp gülümsemektir.

çocukluğumdan beri "romalı" yakıştırmasının kendisine ne anlamda yakıştırıldığını bir türlü anlayamadığım, sanatçı olduğu düşünülen kadın.

acının farklı boyutlarını tanımak, hiçlikte kalmak.

ölebilme ihtimalinin hemen hemen hiç olmadığı masum yalanlardan biridir.
(bkz: yalandan kim ölmüş)

tam ismi johan nordahl brun grieg’ dir.
1 kasım 1902-2 aralık 1943 yılları arasında yaşamış norveçli şair,roman ve oyun yazarıdır. gazetecilik yapmıştır. dilimize tercüme edilmiş çok fazla eseri yoktur. 1943 yılında ingilizlerin berlin üzerinde yaptıkları hava saldırısında uçağı düştüğü için ölmüştür.
norveçli ünlü besteci edvard grieg’in akrabası ve ünlü yayımcı harald gireg’ in büyük kardeşidir.


veda

tren kalktığında bembeyazdı yüzün
son bakışımızdı o an birbirimize
bir ömür görüşmeyecektik biliyorduk
bunu açık açık ikimizde.

o akşam "ölüler gibiydik ayrılırken"
diyen karşılıklı mektuplar aldık,
ama bütün bu sözlere rağmen
hayatta kaldık.

derin yaralar iyileşir tekrar
ve yürek uyur.
her acı, her acı diner zamanla
unutulur!

obezitenin ileri safhası.

dilimiz açısından eş anlamınınne manidar olduğunu söylemeden geçemeyeceğimiz tarih öncesi icat.

çölde su arasam ütü bulurum; voltranı oluştursalar g... olurum.

sunay akın’ la aynı yerde askerlik yapan şairlerimizden. sunay akın gencecik tecrübesiz bir şair ve gazeteci iken kendisini hep bayan bir meslektaşı zannedermiş. haliyle askerde fikrini değişmiş.

aynı zamanda istanbul’da olunabilecek en güzel yerlerden birinde olmak. vapurda olmak.

roma imparatorluğu döneminde halka açık ilk gösteriler sirk numaraları sergileyen hayvanların gösterileriyle başlamıştır. sonra ölümüne çarpışan gladyatörler ortaya çıktılar. büyük bir halk kitlesi önünde çarpışan gladyatörlerden biri arenada ölünce yeraltı dünyasının saldalcıbaşısı kharon gibi giyinmiş arena görevlileri cesedi sedyeyle taşırlar ve arenanın zemininde duran kanının üzerine kum dökerlerdi. arena meydan savaşları ölümüne olsa da halkın gözünde çoşkulu bir gösteriydi.

(bkz: arena)