confessions

walide sultan

- Yazar -

  1. toplam entry 998
  2. takipçi 1
  3. puan 58552

türk olmanın ayrıcalıkları

walide sultan
bu ukteyi sevdim, kim sokaga attiysa belki, dogrulugundan suphe etmistir aciklayamamistir ama bu varsayim kesinlikle dogrudur.
batiya gidildikce insanlar ’problemleri daha bir cozulmus dunyada’ tipki bir cocuk umursamazligiyla yasamaktadirlar. cozmek zorunda olduklari problemler azaldikca da kafalarini calistirmaya zeka isletmeye gerek duymazlar...
oysa biz, turkler hemen her konuda kendi cozumlerimizi, kendimiz uretmek zorunda oldugumuz icin, islek bir zekaya da kavusmus oluyoruz.
batida cogunlukla insanlara ustuste iki soru sordugunuz da konunun uzmani bile olsalar dumura ugramaktadirlar, birine bile cevap verememekte, beyin datalari cokmekte ve ardindan hemen,’siz turk musunuz ’seklinde sormaktadirlar.
mubalaga etmiyorum ve ben bununla ovunuyorum. gogsumu gere gere ’evet oyleyim’ diyorum. biz turklere iki ya da daha cok soruyu ustuste sorabilme imkani vardir. karsiliginda da sorularin cevabini kivrak zekayla alabilme imkanlari oldugunu goren bu insanlar, sadece ustuste birden cok soru sorabilme yetenegimize degil, bu kadar soruyu akilda tutup cevaplandirabilme yetenegimize de inanin saygi duymaktadirlar.

bir kadının geri dönmeme sebepleri

walide sultan
basliktan anlasildigi kadariyla; yuvasini cesitli nedenlerin bilancosuyla terkeden kadinin, bir daha o yuvaya donmeyecegi sorunsali islenmektedir.
bir kadin eger geride sadece koca, es, sevgili gibi tekrar kolayca bulabilecegi bir hedeyi birakip gitmis se asla geri donmez. geri donmek, yuvada kalan cocuklarla ilgilidir cogu zaman. onlarin ona hala ihtiyaclari oldugunu dusunur ve bu olayi onlarin hatirina yeniden herseyi goze alarak gerceklestirir.(bkz: kimse tatli ekmegini birakip gitmez) halk sozumuzde oldugu gibi.
boyle aci bir gercek hikaye hatirliyorum;
genc bir cift bosaniyorlar ve bunlarin heniz uc aylik ikiz kiz bebekleri vardir. mahkeme sonucunda hakim ikizlerin tekini anneye digerinin velayetini babaya birakir. anne diger bebegi ilk dogum gunlerine kadar goremez. ilk dogum gunlerinde bunlar bir araya gelir, anne bakar ki geride biraktigi yavru henuz yuruyememektedir ve diger gelisimleri de kendi yaninda ki bebek kadar ilerlememistir. anne bu anda hemen yuvaya geri donmeye karar verir. su anda bu aile birliktedir.

kürdistan yere bastığım yerdir

walide sultan
kisi, yasarken bastigi yeri kendine gore isimlendirebilir, hatta yeryuzunde henuz olmayan bir ulkenin vatandasi dahi sayabilir kendisini. kisinin, ne hayallerine ne de dusuncelerine sinir koymak, insanlik onuruna ve hosgoru erdemine yakismaz. ornegin bu satirlarin yazari su anda yasadigi gurbet diyarindaki ulkeye ’ikinci vatan’ demektedir.
ancak eger o hayaldeki ulkenin sinirlari, baska bir ulkenin sinirlarinin icinde ciziliyorsa, bu konuda is, silahli mucadeleye kadar uzanmissa bu(!) tehlikelidir.
kisinin dusunce ve hayal guclerini bu kadar zorlamasi ve utopik olani gerceklestirme eylemine girmesi sonucunda da derler ki adama;

"dua et bir gun bastigin yerin icine cakilmayasin"

yazarin notu;hayal kuran kisiye en ’az su icmekte olan bir kisi’ kadar saygi gosterilmesi, rahatsiz edilmemesi, guzel bir insanlik erdemidir.

bilgiçlerin şiirleri

walide sultan
varsay ki karanliktasin...
onunu gormuyorsun,
isigi bulana dek,
yuruyeceksin...
bilsen ki hic kimse,
kalmamis etrafinda,
hayin karanlik gecelerdesin,
bir el daha var,
uzaklarda bir yerlerde...
dokunacaksin ona
yeniden ellerinde,
sicakligini,
hissedeceksin...

ac gogsunu ruzgarlara,
okyanuslar cagiracak seni,
bitmez hic bir sey,
bu dunyada...
her biten de, yeni bir
baslangic saklidir..

ben varsam,
bende var bu dunya...
benim yoklugumdan,
kime ne, dunyaya ne,
kim uzule kim sevine...
burdayim ulan!
yeniden varim,
yeniden herseye,
diyeceksin...





17 mayıs 2006 danıştay a yapılan saldırı

walide sultan
’cihada giden butun yollar mubahtir’, felsefesiyle hareket etmeyi, kutsal vazife olarak kabul etmis...
minareleri sungu, camileri kisla, yollari seccade, okullari medrese seklinde hayal eden ve bu hayallerine ulasmak icin her turlu vasitayi kullanan kara zihniyet, bu kez de hukukun ustunlugune cevirmistir silahini ve infaz uygulanmistir.
bundan sonrasinda, papazin oldurulmesi olayinda oldugu gibi, malum zihniyetin bu uyesinin meczupoldugu, akli dengesinin yerinde olmadigi gibi, hukukun ceza hafifletici unsurlarindan yararlanilacagi ortadadir. hukuka kursun yagdir sonra da, hukuka sigin...
en onemlisi de sanki; gitgide daha da kararan malum zihniyetin bir ferdi degilmiscesine, malum medya tarafindan; sadece meczup, kendi kendine azmis, sapmis bir kisi gibi gosterilmesidir bu canavarin.


önemli olan ruh güzelliğidir

walide sultan
"guzellik" goreceli bir kavramdir...herkese gore degisir ve kimse hangi surette yaratilacagini bilemez, bunu degistiremez(plastik cerrahi faktorunu saymiyoruz cunku dogal degil)...genetik faktoru var beslenme sartlari var tabiat ve iklim sartlari var.bunlarin hepsi etkendir kisinin dis gorunusunde...lakin kisi"ruh guzelligi" faktorunu gelistirebilir diye dusunuyorum...nasil olacagina gelince mesela mevlananin yedi ogudunu cok iyi ozumsemekle baslanabilir bu yolculuga...okumak lazim sonra korkmamak kitaplardan...bir yerlerden isiklari almak onlarla aydinlanmak ...karsinizdaki insani iyi anlamaya calismak onemsemek kuvvetlice..dunya insani olmak, bagnaz olmamayi basarmak...sabit fikirlilikten kurtulmak...cok zor seyler degildir bunlar...basarabilir her kisi...ve gorulecektir ki bu cabalar aydinlatacaktir ruhlari ve bu isik yansiyacaktir yuzlere "guzellik" olarak...ve basarilar diliyorum "guzel insan olma" yolculugunda herkese...

ben küçükken çok salaktım

walide sultan
cocukken fakir degildik ama arabamiz yoktu..hep arabasi olan insanlara ozenirdim...bir zaman beyaz arabasi olan bir adam mahallere giriyor seker verip cocuklari kandirip goturuyor diye bir soylenti mi diyelim simdi haber mi artik neyse boyle birsey yayilmisti..ailelerimiz de bize tembihlemisti sakin salaklik yapip boyle bir cisme yaklasmayalim diye...oysa ben hep o beyaz arabayla gelecek adami bekledim durdum belki on yasima kadar...bilmiyorum belki evdeki huzursuz ortamdan kurtarabilir beni diye mi...bi de beyaz arabayla gezmek dusuncesi cazipti tabii..ama gelmedi iste...salak miymisim bilmiyorum kime anlattiysam -ay ne salak cocukmusun! tanri seni korumus derlerdi bana...

her şerde bir hayır vardır

walide sultan
bu baslik biraz sorunludur daha henuz acmisken biz yazalim da dogrusu soyle olacak."her $erde bir hayir vardir"
lakin bunu boyle yazmaya klavye karakterim musade etmemektedir.
neyse biz yine yazalim... $er, kotuluk, ugursuzluk demektir. hayirise iyilik, dogruluk demektir.
bu guzel ve dunyaca taninmis ozlu soz, her kotulugun icinde bir iyilik gerceginin bulunacagini gosterir.
ayrica bunun karsi tezi de, havadan bile nem kapacak kadar hassas insanlar tarafindan, ileri suruldugune inandigim;
her iyilik, icinde muhakkak kotuluk barindirir cumlesinin de bunun ardindan soylenmesiyle olusur.

lakin bu satirlarin yazari bugune kadar hic bir iyiligin icin de kotuluk barindirdigina sahit olmamistir. kotuluk ararsan sayet bunu bulursun, bir sekiilde.ama iyilik, dogruluk, guzellik kismi yetmeli insana...demek ki aramayacaksin...
iste boyle, basa gelen kotu olaylar, yikmamali kisiyi... bunlar, birer iyi isaret olarak algilanmalidir. kisi, iyice bakabildigin de muhakkak iyiligi guzelligi farkedecektir...
mesela ben bugun yasadim bunu, ne oldu hic bir kotu sey olmadi
kaza oldu, gecti gitti, ben de bir hafta istirahat ederim iyi oldu yani...kaza esnasinda da sozluk mesaisinde oldugum icin butun bilgic arkadaslar, beni bir gazi gibi kutsadilar, allah razi olsun hepsinden...
sonra hic tanimadigim degisik milletlerden insanlar, bizzat kendi vatandaslarimiz arkadaslarimiz, duyan duymayan, gecmis olsun ziyaretine cesit cesit yiyecekler ellerinde olmak suretiyle geldiler evimize...
hatta kocam bile, yillar sonra aklina gelip bana iltifat etti ya da ben oyle algiladim, ama pesinden de, gene sozluge yoneldigimi gorunce-degil mutfak ev yansa sen akillanmayacaksin dedi. yani ne kadar guzel ve azimli bir insansin demek istedi herhalde...
gorulecegi uzere;
her $erde bir hayir vardir, hatta birden cok hayir bile vardir. yeter ki kisi boyle bakabilsin hayata....

yeşil

walide sultan
yok ben dusundum. daha fazla beklemek anlamsiz geldi, hem benim yasimdan bakinca o kadar uzun gorunmuyor omur...bekledim soyle "nick lerin altina girilen entry "lerle ilgili spekulasyonlar durulsun biraz diye ama bu kadar bekleme suresi yeterli geldi sahsim adina...
azeriler ’kac yasindasin’ diye sormazlar birbirlerine, ’kac yesil gordun’ diye sorarlar...bu; kac bahar gordun, gecirdin... meali tasir...
bu nicki her gordugumde icimde baharlar aciyor benim de... diyorum kendime istikbal icin, ’umutsuz olma insan’ bak bu arkadas iyi bir ornek, o dusunuyor, ozumsuyor, ruhunuyla birlestirip meselenin ozunu mukemmelce ortaya koyuyor...
gunumuzde ’bilgilerin’ bir yerlerden alinip biryerlere monte edilmesi adeta ’cocuk oyuncagi’ haline gelmis durumda iken, olayin kisisel olarak yorumlanmasi cogunlukla gozardi ediliyor....bu arkadasimiz iste bunu yapiyor, hem biliyor hem ruhuyla yuregiyle bunun aciklamasini, degerlendirmesini yapabiliyor...
bir de, cok mutevazilik seziyorum yazilarindan okuyunca, sanki bunlari onun kadar herkes basarabilirmis gibi kendi kimligini ortaya koymadan sadece meseleyi irdeleyebiliyor...
cok zengin bir kisilik barindiriyor olmali bedeninde, kendisini kutluyor eger bir kitap yazma cabasi icinde olursa ki(belki de oyledir)lutfederse onsozunu ben yazmak istiyorum...bu da bir sozdur...saygilarimla hurmetlerimle...

gitmek

walide sultan
kalmak kararindan daha zor bir eylemdir. yasanilmasi, artik zul gelen bir yerde kalmak veya cekip gitmek . ikisi de yurek ister.
ortak noktalari sadece budur.
ve biz simdi giden yurekli insanlarin arkasindan burada kalan yurekli insanlar olarak deriz ki; bu kadar emek, bu kadar paylasim birilerinin yuzunden birakip gidilmemelidir. birakip gitme sebebi baskalari degil, yine kendi degerleri olmalidir insanin.

simdi,kalmak da yurek istemektedir, en az gitmek kadar...

gitmek

walide sultan
gitmek.
onceki satirlarin sonuna,
bir nokta koyup gitmek.
yalan soylememek icin.
sahtekar olmamak icin.
rol yapmamak icin.
donek olmamak icin.
kotunun iyisini secmemek icin.
hamili kart yakinimdir,
dememek icin.
badem biyikli cigersizleri,
allahin her gunu seyretmemek,
gunahlara ortak olmamak icin.
hakki olani almak ugruna,
aglayip, yalvarmamak icin.
kurtlar sofrasinda,
katik olmamak icin.
ve noktalarin karsisinda,
egilip virgul olmamak icin.

yeter ulan deyip,
cekip gitmek.

16 eylul 2002(walide sultanin, kendi gidisinin cercevesindeki resmidir)


herkesin kendine göre haklı olması sorunsalı

walide sultan
ne olur boyle olur sa? ortada bir sorun varsa cozulemez. varsin, cozulmesindir,once bir taraf buyukluk gosterecek ki, o sadece yasca buyuk olan taraftir.
ve o taraf ne kadar hakkim varsa hepsini helal ediyorum, siz de helal edin diyecek ve olay cozumlenmese bile turk gelenek orf ve adetlerimize gore kapatilacak.
simdi eger bu entryden sonra, hala yok oyle degildi de soyleydi, bu da sundan dolayi boyle olmustu deyilmeyecek. ayrica kimse yanlis anlamayacaktir, geri bir adim yoktur.

edit: hayatimda hic geri adim atmamis bir insanim, eger oyle olsa idi simdi tanzanya ulkesinde olmam gerekirdi. belgeler filan bos seyler bunlar, neyin belgesini isteniyor? bir zamanlar, selim edes ve engin civan adli muhterem(!) sahislar boyle bir belge uzerine atisip gunlerce bos yere ulke gundemini mesgul edip ulkeye zarar vermislerdi. simdi sozluk icin de ayni sey soz konusu, marmelat tariflerine kadar sakladigim houston mesajlarini yonetimin hakli genel uyarisina, kulak verip kendi ellerimle silivermistim. benden ispatini yapamayacagim bir sey isteniyor sa orada durup dusunmek lazim. ben, neden herhangi birisine degil de bu diger insana boyle bir yorumlama da bulunmusum seklinde, sozlugun disinda tanimam etmem kendisini... simdi ben bu olayi ben olayi, allaha havale etmek durumundayim. varsa helal ettigim halde gene de kalmis bir hakkim bunu oteki tarafta cozeriz nasil olsa. simdi diger bilgiclerin ve sozlugun degerli zamanlarindan daha fazla calmamak lazim.
ben kendi anasini ve ailesini sadece cocuklari icin bir anlamda terketmis, cocuklarim icin bunlari bu yasimda sineye cekmis, dogdugundan beri mucadele hirsini ve askini tasiyan bir insanim. benim anneligimi tartismak kimseye dusmez valide sultan, gercek lakabimizdir kolay alinmiyor boyle lakaplar, haketmek lazim. bir de su var, ben elestirilerin yapici ve yikici olanlarini daima ayirmadan ayni olgunlukla degerlendiririm. bu benim hayat gorusum icerisindedir, asla gocunmam alinmam. ozur dilemeyi de tesekkur etmek kadar erdem sayarim, her zaman herkesten ogrenecek birseylerim daha olduguna inanirim bunu da her zaman vurgularim.
ben de butun bilgicler gibi bir insanim robot degilimdir. duygusal yazmak suc mudur? birakalim, kim hangi modun icerisindeyse oyle yazsin. yaziyor da zaten. mesela;
adam asik olmus ama adam gibi asik. satirlara dokmus, ayrilik moduna girmis yazmis buraya satirlara dokmus, kavusmus yine yazmis, evlenmeye karar vermis yine yazmis. okumusuz satirlarinda bizler tanimasak da demisiz ki bu ask sonsuza kadar surcek bir ask, allah tamamina erdirsin.
demek ki kisilerin icinde yasadiklari modlar sozluk konsepti icinde dahi olsa satirlara yansiyor, baktigimiz zaman, diger sozluklerde de ayni seyleri gorebiliriz. ne diyoruz o zaman buna, adam sadece klavyeyle yazmiyor, yuregini de ruhunu da koyuyor yazdigi satirlara oyle yaziyor. yanlis bunun neresinde, yanlis yoktur da, birbirimize anlayis yok. sadece tahammulsuz toplumun, tahammulsuz insanlariyiz, bizler bunu asamadik bir turlu. ben de dahilimdir buna ayirmadan soyluyorum.
simdi cok guzel bir modun icindeyken, yuz elli kisilik kanadali bir grubu, festival kapsaminda agirlayip, oz muzigimizi dinletip, geleneksel yemeklerimizi tattirip slaytlardan turkiye manzaralari sunmusken, hep bir agizdan istiklal marsimizi okuyup, onlara ulkemizin guzellikleri ve degerleri hakkinda bilgiler vermisken, en onemlisi de onlari guvenlikle ulkemize seyahat edebileceklerine inandirmanin gurur ve mutlulugunu yasarken ve bunun icin gunler geceler boyu calisip hazirliklar yapip, gurbet diyarinda turk turke, yurek yurege, elele vermisken, ayyildizli tisortlerimizin icinde yorgun, terli ama bir o kadar da bu olayi gerceklestirmenin gururunu yasamisken.
ve bunu, kendisini anlayacagini sandigi diger bilgiclerle paylasmak icin, tam da bu moddayken pc’yi acmisken...bir bakmistir ki bir bilgic, kendisi olmayan belgenin ispatini yapmaya cagrilmaktadir. ne yapsindir bu bilgic kisisi simdi,( affetmistir ve affedilmeyi umarak) ben hakliydim ama sen de haklisin bilgic arkadasim ’bu kadar yeter’ diyecektir.

son soz olmaması gereken sözler

walide sultan
bu baslik, yarin kutlanacak olan anneler gunu vesilesiyle her gunun anneleri icin acilmistir. onlarla birlikteyken onlara ne soyleme memiz gerekiyor, onermesi veren gercek hayattan alinmis hikayelerdir. cunku soyledigimiz her soz ya da soz obegi onu bir daha goremeyecegimiz ihtimalini goze alarak soylenmelidir. konusurken onlara karsi agzimizdan cikan her lafin, bizim ona soylemis oldugumuz son laf olarak kalip, bu hedenin omur boyu bizimle yasayacagini hesaplamamiz gerekmektedir.

anne evladinin, giysilerinden birini veya bir kacini yikamamistir.
annenin evladindan duydugu son soz; bu bana ne kadar deger verdigini gosteriyor, ben de sana o kadar deger veriyorum.

anne rahatsizdir veya herhangi bir nedenle yemek pisirememistir.
annenin evladindan duydugu son soz; dogdugumdan beri ac biraktin beni, sorumluluklarini bilmesi gereken ben miyim sadece.

evlat maddi bakimdan bunalimdadir, anne tasarruf etmesini istemektedir;
annenin evladindan duydugu son soz; beni bu dunyaya neden getirdiniz, madem istedigim gibi yasatamayacaktiniz.

bu ornekler,bazi anneler icin, evlatlarindan duyduklari son sozler olarak kalmistir ve hepsi gercektir.

evlatlar bu sozleri soyleyip cekip gittikten sonra, anne ani bir rahatsizlik neticesi bu dunyadan gocetmistir. bu orneklerdeki cesitli evlatlarin, akillari baslarina geldigin de annelerinden ozur dileyecek, aglayip ayaklarina kapanacak olayi kalmamistir artik. ve son sozler agir bir yumruk gibi bogazinda, beyninde, ruhunda yasadigi surece o evlatlari rahat birakmayacaktir.

son ornek; bu entrymi ithaf etmek istedigim yillar once izini kaybettigim edebiyat fakultesi ogrencisi olan, arkadasima aittir. umuyorum eger sozlugumuzu okuyor sa, beni bu satirlardan hatirlayip benimle baglantiya gececektir.
bu arkadasim ankara’liydi. cok saygin iyi bir aileden geliyordu. ikimizde gurbette degisik fakultelerde okuyorduk. onun yazmaya siirlere olan aski kisa zamanda cok guzel bir arkadaslik kurmamizi saglamisti...surekli siirler hikayeler yazar sonra da bunlari virgulu virgulune, noktasi noktasina ezberinden cok icten bir sekilde okur dinleyen herkesi aglatirdi. bu zamanlarin disinda hep suskun bunalim takilirdi garip esrarengiz bir haleti ruhiye tasirdi. bir gun bana, hayatina damga vuracak kadar onemli olan olayini anlatti.

arkadasim ve ailesi bir gece gezmeden donuyorlarmis. babasi arabayi oturduklari apartmanin onune parkederken, arkadasim arka koltuktan, anne de on koltuktan ayni anda inmisler. annesinin elinde arkadasimin hirka veya ceketi varmis, kadincagiz arabadan inerken bu hedeyi yere dusurmus farkinda olmayarak. arkadasim da annesine kizarak -dikkat etsene, ne kadar dikkatsizsin! seklinde bir kelime obegini sarfederek, sinirle yere dusen hedesini almis ve hizli hizli merdivenlerden evlerine dogru cikmaya baslamis. daha evlerinin kapisini acmadan arkasindan gelen normal olmayan ciglik ve yardim isteyen sesler duymus, kosarak geri dondugunde annesi yerde uzanmis babasinin kucaginda cansiz yatiyormus.ani bir kalp kriziyle vefat etmis kadincagiz, hersey sadece iki dakika da olmus geriye, ozur dileyecek bir firsati dahi olmayan super zeka fakat bunalim dolu bir genc kiz olan arkadasim ve annesine sarfettigi son sozler kalmis.

anneler; mucadele icinde yorgun, bedenleri genellikle rahatsiz insanlardir. hayatin nerede bitecegi belli degildir ama onlari her an kaybedecegimiz riskini gozune alarak yasamak gerekmektedir. bu baslik sadece annelerle evlatlar arasindaki iliskileri degil, butun insanlarla olan iliskilerde sarfettigimiz sozlerin son soz olabilecegi baglamindan hareketle degerlendirilmelidir.

edit: bir bilgic anne olarak butun bilgic annelerinin ve anne bilgiclerin. dunyada yasayan ve artik hayatta olmayip, sadece kalplerde yasayan butun annelerin bu mutlu gunlerini kutluyorum.

duyguları kullanilmaz hale getirmek

walide sultan
her zaman, her seye uzulmek icin bahane arayan insanlarin duygularinin, bunyedeki asiri yipranma sonucu calisamaz hale gelmesi durumudur.
insanin bu hale geldigi nasil anlasilir?
daha onceden uzulebildigi ya da sevinebildigi olaylar karsisinda hic reaksiyon vermeden oylece kalakalmasi, bir anlamda heykellesmesi seklidir.

yasanmis su diyalogla da orneklenebilir;

-anne nasil olur bu anlayamiyorum, bu takim nasil boyle bir sonuca razi olur?
+.........
-anne beni duymuyor musun?
+..........
-annecigim iyi misin?
+iyiyim oglum ya sen?
-sagol eksik olma sordugun icin, fener diyorum.
+haaa o mu? o iste bir orantisizlik var oglum.
taraftar buyuk, takim kucuk kaliyor sanki.
-baska?
+hepsi bu.
-yani teselli filan etmiyorsun oglunu oyle mi?
+degistir istersen bak chelsea filan var.
-anne annecigim duygularina ne oldu senin?
+calismiyor artik oglum cok yiprattim onlari.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol