confessions

tasarimharikasi

- Yazar -

  1. toplam entry 2723
  2. takipçi 1
  3. puan 40606

petek dinçöz ün köpekleri

tasarimharikasi
her yayınında en az bir konuğunu stüdyodan kaçıran sevimli hayvanlardır. daha önce alişanı da stüdyodan kaçırmışlardı. hatta alişan o kadar korktu ki silahlı kuvvetlere sığındı o derece. ondan sonra da bu köpekcikler altaya dadandılar. eheh ama kocaman heriflerin de çük kadar köpeklerden kaçması acayip gülünç ya. valla gülmekten öldüm.

bilgi sözlük ü tavsiye etmeyen kalmasın kampanyası

tasarimharikasi
bilgi sözlüğün çok radikal değişimlere gebe olmasını da gerektiren kampanyadır.

zira tavsiye edilecek kişilere sunulacak özgürlük "kardeşim burası öyle bir yer ki tanrının cennetiyle başa baş gidiyoruz, yani bir adım daha gitsek tanrı serverımızı kıskançlıktan gümletecek" kabilinden olmalıdır.

ilk baştaki radikal değişikliklerden kastım da şudur: bilgi sözlüğe gelen giden, beğenen beğenmeyen, bilgi sözlük airlines tarafından konforlu seyahate tabi tutulan tüm bilgiçler için ortak bir kıstasa dönüşmeli bu kampanya. yani..? bilgi sözlüğe giren millete yahut ünlü şahsiyetlere ana avrat sövmediği takdirde sözlükten kolay kolay çıkmayacağı ortamın sağlandığını hissetmelidir.

şimdi diyebilirsiniz ki;tasocum biz gereken güzellikleri yapıyoruz sen de biliyosun. iyi güzel ama benim bilmem instrumentin nicktenin sipsinin mitilinin angelusun falan bilmesi yetmez. buraya yüzleri binleri çekmek istiyorsak şayet özgürlük meselesini biraz daha esnekleştirmekten geçiyo herşey.

kampanyamızın en önemli sac ayağı da şu temel üstüne oturmalı: "ey müstakbel bilgiç. bilgi sözlüğü tercih etmen için sana şartsız kayıtsız bir yaşam alanı sunuyoruz. gel yaz ve farkı gör." buradaki fark, müstakbel bilgicin gittikçe aynılaşan sosyal medya ve sözlüklerden daha "başka" bir ortam bulmasını sağlamak.

öğlen sözlükte gezerken eski bilgiçlerden birinin takıntılı bir biçimde ekşiyle kıyasladığını gördüm bizim sözlüğü. şimdi sözlüklerde yazma anlayışı ve tavrı farklıdır kaldı ki ekşi ilk kurulan sözlük cart curt. ama dediğim gibi. ben birine "gel kardeş seni de bilgiç yapalım" dediğim zaman onda merak uyandıracak ve rutinden uzaklaşacak bir etken olmalı. siz de takdir edersiniz ki kuru kuruya kimse internette burnundan kıl aldırmaz. sosyal medya sansürlüyse ve kendini sansürlüyorsa biz sansürsüz olmak zorundayız. sosyal medya tavsiye değil emir kipiyle yönetiliyorsa biz bilginin gücünü kullanmak zorundayız. sosyal medya ve sözlükler belli bir yavşaklığı içselleştirmişse biz duruşumuzu belirginleştirmek zorundayız. bu zamana kadar pek yazmak istemedim aslında bu eksiklikleri ama sözlüğün kemikleşmiş kitlesi olmasına rağmen bir duruşu yok. ismimizi yeterince kullanmak ve tavsiyeleri makul telkinlere dönüştürmek istiyosak esneklik konusundaki fikirlerimizi yeniden gözden geçirmekte fayda var.

14 mayıs 2011 bahar geldi hoşgeldi zirvesi

tasarimharikasi
bi allahın bilgici de ulan şu zirveyi makul bi tarihte ankarada yapalım zavallı taso kimbilir neler çekiyo moral olsun demiyo amına koyim. kadıköyde bi mekan ayarlıcaklarmış. lan ayıp lan. insaf. canımız çekiyo gelemiyoruz.

bu zirvenin çıkışı "ankaraya baharı getiriyoruz" olmalıydı. belki o zirvenin ertesinde çiçekler açar, toprak mis gibi kokar, burnumuza giren polenlerle alerjinin feriştahıyla yüzleşirdik.

zalımsın sözlük, zalımsın.

muhafazakar oyuncu

tasarimharikasi
genel olarak "öpüşmem" "sevişmem" "kadraja doğru amuda kalkmam" tayfasındandır. muhtelif manyaklıklarını "türkan şoray kanunları"ndan hallice sergiler her sette. çekilesi değildir, sevilesi hiç değildir. böyle tiplere oyunculuk yaptıranları anlamanın mümkün olmadığını söylememe gerek yok herhalde.

oyunculuk; kendinden başka olan her insanın ya da her canlının tavırlarını birebir sergileyebilme eylemidir. sen sürekli kendini oynuyosan ve hep aynı tarz fakirliğiyle setteysen/sahnedeysen sana oyuncu denmez. muhafazakar da denmez aslında.

muhafazakarlık ne lan? neyi muhafaza ediyosun, değerlerini mi? ne o değerler. haa dur ben söyleyim: vatan millet - din iman ekseninde bir saf belirleyip kendine, o safa girmeyenleri yola getirmek. zor kullanmak, gerekirse dışlamak.

oyunculukta da böyle bu. dar kalıplarla "oyuncu" olduğunu sanıp kendi sermayenin kölesi olup; senden "başka" olan oyuncuları küçümsemek, aşağılamak.

uzunca bir muhafazakarlık tanımı yaparak kafa ütülediğimin farkındayım.

bir şakirt yetişiyor

tasarimharikasi
şayet cemaat "ayşe kulin" yahut "ipek ongun" tarzı değerlerin önünü açsaydı geçtiğimiz on sene içinde bu kitaplardan bolca görebilecektik. göremiyorsak işte cemaat dogmatik, bağnaz, faşist falan fişman...

zaten bu cemaatten kurtulan nurettin veren gibi bi psikolojiyle yaşıyo abi. kurtulur kurtulmaz ekrana çıkıp "aha ben gördüm tanık oldum her bi boka" kabilinde konuşuyo falan sonra yok oluyo ortadan.

o değil de, filmi çekilse güldürü dalında gişesi sağlam olur bence.

13 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol