şuan fena değdi ya da değdirdi.
an be an yaşıyorum sözlüğüm ama direne direne kazanacağım. nazara kadar değil mezara kadar.
galatasarayın sanki çok parası varmış gibi aldığı yetenek yoksunu topçulardan biri. "orta sahayı derleyip toplayacak" şiarıyla alınmış ama kendisini maç esnasında gören yöneticiler tası tarağı toplamasını salık vermişlerdir. çok uzun bir macerası olmamıştır lakin kulübe zararı tahmin edilenden fazladır.
muhtemelen birazdan yükseleceğini umuyorum. yükseldikçe eklemlerin anasını belliyo, çıkan sesler orgazm sonrası memnuniyetsizlik hissiyle aynı. son tümcemi de ateşimin yükselmesine yor sevgili bilgiç.
şuan itibariyle çok fena ağrıyor kendileri. hani dayak yemediğiniz halde "kim dövdü lan?" sorusunu sormanıza sebep olabiliyo acısı. ateşim de çıkar birazdan.
sözlüğüme duyduğum hissi geceye yazıyorum ve dizelere sığdıramıyorum.
başka bir deyişle, tatlı düşler.
başka bir deyişle, tatlı düşler.
(bkz: kurtlar sofrasi)
aşık atışmalarının, belli kültürel etkileşimlerin çevrimiyle amerika kıtasına bulaştığını düşündüğüm ve son derece rezil rüsva bir akıma dönüştüğünü gördüğüm müzik olayıdır. zira tüm kültürel faaliyetlerin merkezi anadolu kaynaklıdır. sadece rap ortaya çıkmamıştır anlayacağın sevgili bilgiç.
aşık atışmaları rap müziği nasıl etkilemiştir? dolaylı ve doğrudan nasıl bir vücut ortaya çıkarmıştır? soruların yanıtı basittir. ama yanıtı vermeden önce kültürlerin ortaya çıkış biçimini ve bundaki en etkili unsur olan dili irdeleyelim.
dil milletlerden bağımsız bir olgudur. dolayısıyla dilin ortaya çıktığı tüm şartlar, herhangi bir coğrafyada dönüşüme uğramadan önce kültürün temelini inşa eder.
türkler yıllarca baskının ve savaşın içerisinde özgürlük mücadelesi veren bir toplumdu. şanslı olduğu nokta dildi. hem bilimsel hem de sosyal anlamda çok kolay bir biçimde gelişen ve diğer dillerle etkileşen bir dili vardı; sonrasındaysa müzikalitede kendi protest anlayışını yarattı. ardından ön avrupa dillerinin klasik kalıplarını oluşturdu ve orta avrupaya sıçramasını sağladı. -ne kadar da rapin ilk çıktığı zamanki tavrına benziyor değil mi?-
peki bu söylemlerin rap kültürüyle doğrudan bir ilişkisi var mıdır? evet vardır. rap "atışma" "söyleşme" eyleminden ve eğiliminden gelir. salt bir gettonun savaşması değildir. berlindeki duvar yıkıldığında doğuda kalan almanların rap kültürüyle elin amerikalısının sokak kavgası yahut bir zencinin özgürlük mücadelesi bir değildir. dolayısıyla kendi kültürünü belli bir "türk halk" çıtasında tutmaya çalışan yurdum rapçisinin de o kültürleri temel alması anlamsızlıktır.
blues ve jazzın nasıl ortaya çıktığını, afrika kıtasından mezopotamyanın verimli ve engin topraklarına ve anadolunun din tarım imparatorlukları dönemindeki -hatta sümerleri baz alarak konuşmak daha mantıklı olur, çünkü enstrümanların ilk kullanıldığı zamanlar sümerlere dayanır- koşullarıyla nasıl harmanlandığını evelden araştırmış olanlar rapin de ortaya çıkış halini, tavrını ve de popüler kültüre karşı ilk halini kavramakta zorlanmayacaklardır.
aşık atışmaları rap müziği nasıl etkilemiştir? dolaylı ve doğrudan nasıl bir vücut ortaya çıkarmıştır? soruların yanıtı basittir. ama yanıtı vermeden önce kültürlerin ortaya çıkış biçimini ve bundaki en etkili unsur olan dili irdeleyelim.
dil milletlerden bağımsız bir olgudur. dolayısıyla dilin ortaya çıktığı tüm şartlar, herhangi bir coğrafyada dönüşüme uğramadan önce kültürün temelini inşa eder.
türkler yıllarca baskının ve savaşın içerisinde özgürlük mücadelesi veren bir toplumdu. şanslı olduğu nokta dildi. hem bilimsel hem de sosyal anlamda çok kolay bir biçimde gelişen ve diğer dillerle etkileşen bir dili vardı; sonrasındaysa müzikalitede kendi protest anlayışını yarattı. ardından ön avrupa dillerinin klasik kalıplarını oluşturdu ve orta avrupaya sıçramasını sağladı. -ne kadar da rapin ilk çıktığı zamanki tavrına benziyor değil mi?-
peki bu söylemlerin rap kültürüyle doğrudan bir ilişkisi var mıdır? evet vardır. rap "atışma" "söyleşme" eyleminden ve eğiliminden gelir. salt bir gettonun savaşması değildir. berlindeki duvar yıkıldığında doğuda kalan almanların rap kültürüyle elin amerikalısının sokak kavgası yahut bir zencinin özgürlük mücadelesi bir değildir. dolayısıyla kendi kültürünü belli bir "türk halk" çıtasında tutmaya çalışan yurdum rapçisinin de o kültürleri temel alması anlamsızlıktır.
blues ve jazzın nasıl ortaya çıktığını, afrika kıtasından mezopotamyanın verimli ve engin topraklarına ve anadolunun din tarım imparatorlukları dönemindeki -hatta sümerleri baz alarak konuşmak daha mantıklı olur, çünkü enstrümanların ilk kullanıldığı zamanlar sümerlere dayanır- koşullarıyla nasıl harmanlandığını evelden araştırmış olanlar rapin de ortaya çıkış halini, tavrını ve de popüler kültüre karşı ilk halini kavramakta zorlanmayacaklardır.
bu herifin tappo rappo diye bi parçası var. bütün sinirini stresini almaya birebir abicim.
hele o geçişlerdeki "yavaş, heydi heydi, şıvey şıvey" ve en sonunda da "slovakeyyy" diye çıkışı yok mu... tüm dertlerim yerle yeksan oluyo kardeşim.
hele o geçişlerdeki "yavaş, heydi heydi, şıvey şıvey" ve en sonunda da "slovakeyyy" diye çıkışı yok mu... tüm dertlerim yerle yeksan oluyo kardeşim.
"bir sabah yanında uyanabilecek miyim?" sorusunu sordum yine eskisi gibi... esasında herşey eski, çürüdü zamanın öncesizliği, eskidi...
sonrakiler için bir ışık, var mı? yol... belli mi?
hala mı zamanın öncesiz be sevgili, yapma! dalga dalga kırdığın kalbin onuruna vurma.
yanında uyanabilecek miyim birgün? ister misin beni? iste ne olur. düşlerime gir ki, öğrenebileyim yine.
sevdim seni. sevgili!
sonrakiler için bir ışık, var mı? yol... belli mi?
hala mı zamanın öncesiz be sevgili, yapma! dalga dalga kırdığın kalbin onuruna vurma.
yanında uyanabilecek miyim birgün? ister misin beni? iste ne olur. düşlerime gir ki, öğrenebileyim yine.
sevdim seni. sevgili!
"sana son bir şans veriyorum, yaşaman için...
bense -sana- nefesimi veriyorum, konuş! o artık senin."
bense -sana- nefesimi veriyorum, konuş! o artık senin."
az evel bir deney yaptım ve bu arkadaşların yaptığı incelikle rakiplerinin boy ölçüşemeyeceğini, ötesindeyse havalarını aldığını gördüm. yıllık ciroları düşecek ama acımıyorum. zamanında -çok da uzak bir zamanda değil yakın zamanda- pizza hutın dandik pizzalarına 20-25 kaat ödemişliğim olduğundan, bu sevilesi ve sevinilesi bir durumdur gözümde.
arabeskle ilgili her açıklamasından sonra müslümün buna atlamasını artık bu adamla aralarındaki kalibre farkına bağlıyorum. çünkü orhan gencebay hariç, gerek müzik kulağı gerek teknik donanım bakımından hiçbiri fazılla yarışacak ya da onun değerlendirmelerini altedebilecek düzeyde değiller.
insanda biraz ar olur, utanma olur. -hala insanlarsa eğer-
bu adamın düzenlediği oratoryolar resmen kapalı gişe yapıyor, konserlerindekiler -özellikle yabancılar- ayakta alkışlamaktan helak oluyolar. fazıl aslında hepimize bir gerçeği gösteriyor. tereciye tere satılmaz teranesinin bittiğini. yani evrenselliği. müziğin dilinin, milletinin olmadığını. her topraktan, her coğrafyadan yeni fazılların ya da orhanların çıkıp dünyada az ya da çok ama bir şekilde konuşulacağını.
o yüzden bu değerimizle oynamayın, oynattırmayın. müslümdü, ferdiydi, iboydu bu adamların da güzel türküleri eserleri var, yok mu? var ama işin içine müzik kulağı girdi mi, yapılan eserlerin niteliği bi ölçüldü mü bu eleştiriler son derece gülünç kalıyo arkadaşlar fazılın müzikalitesinin yanında. herkes haddini bilsin.
insanda biraz ar olur, utanma olur. -hala insanlarsa eğer-
bu adamın düzenlediği oratoryolar resmen kapalı gişe yapıyor, konserlerindekiler -özellikle yabancılar- ayakta alkışlamaktan helak oluyolar. fazıl aslında hepimize bir gerçeği gösteriyor. tereciye tere satılmaz teranesinin bittiğini. yani evrenselliği. müziğin dilinin, milletinin olmadığını. her topraktan, her coğrafyadan yeni fazılların ya da orhanların çıkıp dünyada az ya da çok ama bir şekilde konuşulacağını.
o yüzden bu değerimizle oynamayın, oynattırmayın. müslümdü, ferdiydi, iboydu bu adamların da güzel türküleri eserleri var, yok mu? var ama işin içine müzik kulağı girdi mi, yapılan eserlerin niteliği bi ölçüldü mü bu eleştiriler son derece gülünç kalıyo arkadaşlar fazılın müzikalitesinin yanında. herkes haddini bilsin.
kendisini fazıl say ile ilgili söylediklerinden reddettim. zira uzaktan akrabam olur.
edit: şarkını söyle sen moruk rapini yap. insanların ağzının yamulması senin götünün pergelinin ilerde kaymayacağının güvencesi değil.
edit: şarkını söyle sen moruk rapini yap. insanların ağzının yamulması senin götünün pergelinin ilerde kaymayacağının güvencesi değil.
muhtemelen bu da yaşanmış bir olay. gazetede okuduğumu hatırlıyorum.
"ben 24 yaşındayım ve 44 yaşında bir dul bayanla evlendim. kendisinin de 25 yaşında bir kızı var. babam ise bu kız ile evlendi. böylelikle babam, karımın kızı ile evlendiği için damadım olmuş oldu. bunun üzerine kızım da babamla evlendiği için üvey annem olmuş oldu. hanımımın ve benim geçen sene bir oğlumuz oldu. oğlum hanımımın kızının erkek kardeşi oldu, aynı zamanda babamın da eniştesi. bir de üvey annemin erkek kardeşi olduğu için dayı oldu. anlıyacağınız benim oğlum benim dayım oldu. babamın eşi sene sonunda dünyaya bir erkek çocuğu getirdi. o babamın oğlu olduğu için benim de erkek kardeşim, ve de kızımın oğlu olduğu için de torunum. yani ben torunumun erkek kardeşiyim. ayrıca bir annenin evladının babası eşi olduguna göre ben de eşimin kızının babasıyım ve kızımın erkek çocuğunun erkek kardeşiyim. kısacası kendimin büyükbabasıyım."
"ben 24 yaşındayım ve 44 yaşında bir dul bayanla evlendim. kendisinin de 25 yaşında bir kızı var. babam ise bu kız ile evlendi. böylelikle babam, karımın kızı ile evlendiği için damadım olmuş oldu. bunun üzerine kızım da babamla evlendiği için üvey annem olmuş oldu. hanımımın ve benim geçen sene bir oğlumuz oldu. oğlum hanımımın kızının erkek kardeşi oldu, aynı zamanda babamın da eniştesi. bir de üvey annemin erkek kardeşi olduğu için dayı oldu. anlıyacağınız benim oğlum benim dayım oldu. babamın eşi sene sonunda dünyaya bir erkek çocuğu getirdi. o babamın oğlu olduğu için benim de erkek kardeşim, ve de kızımın oğlu olduğu için de torunum. yani ben torunumun erkek kardeşiyim. ayrıca bir annenin evladının babası eşi olduguna göre ben de eşimin kızının babasıyım ve kızımın erkek çocuğunun erkek kardeşiyim. kısacası kendimin büyükbabasıyım."
"minareden at beni, in aşağı tut beni." şeklinde bir deyiş de vardır.
allah hiçbir güvey adayını gelinlik hırsıyla donanmış hatunla imtihan etmesin. amin.
sittin sene geçse de ülkem insanının ulaşamayacağı bir kavram. çok uzağız hala. yaklaşmak yerine de ısrarla uzaklaşmayı seçiyoruz şuursuzca.
bence son derece fettan ve içten pazarlıklı bir hatundur. zira yedi tane cüceyi aynı anda idare edip onların uçkur derdine düşerek olaya -güya- bir sevimlilik katmaya çalışmaktadır.
o ne malın gözüdür o. yemezler anacım!
o ne malın gözüdür o. yemezler anacım!
onur akin kendileriyle ilgili "hiç yırtık olan uçurtma uçar mı? ama bu uçuyor" ifadesini kullanmıştı. tüm protest camianın da saygıyla çalışmalarını takip ettiği gruptur.
enteresan coverları da vardır. her şarkısını ayrı ayrı sevdiğimden birini diğerinden ayıramam hiç.
enteresan coverları da vardır. her şarkısını ayrı ayrı sevdiğimden birini diğerinden ayıramam hiç.
mete her bölümde ince ince iyi ayar çekiyo yalnız. ahh inci hoca ahh. bu dizi bana acaip çağrışımlar yaptırıyor her bölüm. kalbim saykoya bağlıyor. bir de şu aylin artık sonere varacak mı onu da öğrenebilseydik..?
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?