(bkz: ince hesap yoktur kavgalı halklar vardır)
(bkz: mevzubahis kardeşlikse gerisi teferruattır)
(bkz: inekleri birlikte sağmak)
(bkz: deniz baykal)
"son olarak" butonu çalışmıyor. ilgililerin dikkatine.
edit: yaklaşık elli kere test ettim, şu butonu onarın.
edit: yaklaşık elli kere test ettim, şu butonu onarın.
(bkz: eli kanlı milletler)
richard ruccolo’ya neresinin benzediğini anlayamamış bilgiç.
edit: dünya üzerindeki kimseye benzemediğini uman ve ruccolo’ya benzemeyen bilgiçtir.
edit: dünya üzerindeki kimseye benzemediğini uman ve ruccolo’ya benzemeyen bilgiçtir.
#630784
aynen budur.
aynen budur.
bilgi sahibi olmadığı halde kendilerini fikir sahibi sananlar bugün sözlük için önemli bir kan kaybına yol açmıştır. bunun sözlükle falan ilgisi yok, bunu biliyoruz. bu türkiye’nin sorunu. okumamak, okumaya üşenmek... sığ düşünmek, düşünememek. gelişmemek, yaratmamak, üretmemek... tabular ve kurallar içinde kaybolup gitmek.
12 eylülün bebeleriyiz, sadece birileri değil, hepimiz. ben, sen, o, onlar, siz: biz. hepimiz. tüketiyoruz, tüketelim de. ne de olsa bize kalmayacak dünya, değil mi? haydi yiyelim.
(bkz: aferin)
(bkz: yiyin efendiler yiyin bu iştah veren sofra sizin)
12 eylülün bebeleriyiz, sadece birileri değil, hepimiz. ben, sen, o, onlar, siz: biz. hepimiz. tüketiyoruz, tüketelim de. ne de olsa bize kalmayacak dünya, değil mi? haydi yiyelim.
(bkz: aferin)
(bkz: yiyin efendiler yiyin bu iştah veren sofra sizin)
verlaine tarafından vurulduktan sonra polise verdiği ifade:
10 temmuz (akşam 8 suları)
"bir yıldan daha fazla bir süre londrada mösyö verlainele beraber yaşadım. gazeteci olarak çalışıyor ve fransızca dersi veriyoruz. içinde yaşadığımız cemiyet imkânsızlaşmıştı, ben de parise geri dönmek istedim. 4 gün sonra brüksele gitmek için yola çıktım ve verlainein beni ona katılmaya çağıran telgrafını gördüm. 2 gün sonra geldim ve brasseurs caddesi no. 1de onunla ve annesiyle kaldım. parise gitmek istediğimi açıkça söylemiştim. “tamam git, neler olacağını göreceksin” diye cevap verdi.
o sabah, saint hubert galerisinde bir ara yoldan tabanca satın aldı, öğlen sularında döndüğünde tabancayı bana gösterdi. grand placetaki maison des brassuerse gittik ve benim ayrılışım üstüne kavga ettik. saat 2 sularında evimize döndüğümüzde bir anahtarla kapıyı kilitledi, oturdu, tabancasını doldurdu ve iki defa ateş etti. bana “sana terketmeyi öğreteceğim!” dedi.
tabancayı hemen üç metre ilerden ateşledi. birincisi elime geldi, ikincisini ıskaladı. annesi de oradaydı, bana yardım etti. st. john hastanesine götürüldüm, orada yaramı sardılar. yanımda verlaine ve annesi vardı. yaram sarılınca eve döndük. verlaine devamlı “beni terketme, kal benle” diyordu ama bunu istemedim. o akşam 7de evden hep beraber ayrıldık. place rouppa yaklaştığımızda verlaine beni geçip önümüzden yürüdü, sonra tekrar yanıma döndü. elini, tabancasını almak için cebine soktuğunu gördüm. yarı dönerek geri çekildim. sonra bir polis bularak hikâyeyi anlattım, polis de verlainei karakola götürdü. verlaine eğer huzur içinde gitmeme izin verseydi bana verdiği fiziksel zararı şikâyet etmeyecektim."
10 temmuz (akşam 8 suları)
"bir yıldan daha fazla bir süre londrada mösyö verlainele beraber yaşadım. gazeteci olarak çalışıyor ve fransızca dersi veriyoruz. içinde yaşadığımız cemiyet imkânsızlaşmıştı, ben de parise geri dönmek istedim. 4 gün sonra brüksele gitmek için yola çıktım ve verlainein beni ona katılmaya çağıran telgrafını gördüm. 2 gün sonra geldim ve brasseurs caddesi no. 1de onunla ve annesiyle kaldım. parise gitmek istediğimi açıkça söylemiştim. “tamam git, neler olacağını göreceksin” diye cevap verdi.
o sabah, saint hubert galerisinde bir ara yoldan tabanca satın aldı, öğlen sularında döndüğünde tabancayı bana gösterdi. grand placetaki maison des brassuerse gittik ve benim ayrılışım üstüne kavga ettik. saat 2 sularında evimize döndüğümüzde bir anahtarla kapıyı kilitledi, oturdu, tabancasını doldurdu ve iki defa ateş etti. bana “sana terketmeyi öğreteceğim!” dedi.
tabancayı hemen üç metre ilerden ateşledi. birincisi elime geldi, ikincisini ıskaladı. annesi de oradaydı, bana yardım etti. st. john hastanesine götürüldüm, orada yaramı sardılar. yanımda verlaine ve annesi vardı. yaram sarılınca eve döndük. verlaine devamlı “beni terketme, kal benle” diyordu ama bunu istemedim. o akşam 7de evden hep beraber ayrıldık. place rouppa yaklaştığımızda verlaine beni geçip önümüzden yürüdü, sonra tekrar yanıma döndü. elini, tabancasını almak için cebine soktuğunu gördüm. yarı dönerek geri çekildim. sonra bir polis bularak hikâyeyi anlattım, polis de verlainei karakola götürdü. verlaine eğer huzur içinde gitmeme izin verseydi bana verdiği fiziksel zararı şikâyet etmeyecektim."
(bkz: anlatamamak)
#630648 idli entrysinde doğru tahlillerde bulunmuş bilgiçtir.
kendisiyle bir kaç küçük görüşmemiz sonucunda sıkı bir kitap kurdu olduğu yargısına varmışımdır.
kendisiyle bir kaç küçük görüşmemiz sonucunda sıkı bir kitap kurdu olduğu yargısına varmışımdır.
(bkz: içerden nasıl görülüyor)
(bkz: entrylerden karakter tahlili)
ciain türkiyedeki şubesi.
#630630
azcık geri kafalı bilgicimsi. ya da belki düşünmekten kaçınanlardan... düşünmek işine gelmediği için düşünmeyen müzmin muhalefetlerden?
azcık geri kafalı bilgicimsi. ya da belki düşünmekten kaçınanlardan... düşünmek işine gelmediği için düşünmeyen müzmin muhalefetlerden?
bu entry yoluyla kendisine ayrıca özürlerimi sunmak isterim.
(bkz: öfkenin istemsizce başkalarına yönlendirilmesi saçmalığı)
(bkz: öfkenin istemsizce başkalarına yönlendirilmesi saçmalığı)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?