shevek

"gerçekçi olalım imkansızı isteyelim"

comandante che guevara

bu söz insanlara, onları motive etmeden önce söylenirse istenilen tepkinin aksi yönünde etki yapar.

kendinizi aciz ve küçücük hissettiğiniz andır.

che’nin pek bilinen umut dolu sözlerinden biri. bazen "bsg" dememek elde değil.

olsun, ben yine de imkansızı isteyeceğim. ve, evet, gerçekçi olmak bile başlı başına imkansızı istemek aslına bakarsak. önce gerçekçi mi olsam ne? imkansızı istesem?

"oruç tut."

islami faşizm

(bkz: mutasavvuf)

kahraman değildir o, ancak süper kahramandır.

kendini süper kahraman sanan kahramanların sonu zaten bellidir. ateş yakar aşık gerzek kahramanı. insansanız, kaçınız. hayır, "ateşten yandı, ne kahramandı" diye hatırlanmazsınız bile. ben ona yanıyorum.

(bkz: insan)

sonları pek de güzel olmayan kahramanlardır, fakat kesinlikle kahramandırlar. hem de süper kahramandan daha kahramandır bunlar, bunlar ölümsüz olmasalar bile çatışır ve savaşırlar.

"siz gidin ben onları oyalarım" sözü, bir süper kahramandan işitildiğinde "bunları pataklar gelirim yanınıza" anlamı taşımaktayken, bu tür bir kahramandan duyulması takdirinde kahramandan duyacağınız son sözler olması nedeniyle kahramana sarılması önemi taşımaktadır. kahraman diğerleri kendini kurtarsın diye kendisini ateşe atmaktadır ve işte asıl kahramanlık da sanırsam budur.

süper kahramanı döver bu yürekli kahramanlar yüreklerindeki ateşle, hile yapmazlar, bir fazlaları yoktur. örümcek ısırmamıştır bunları, kriptonla falan da alakaları yoktur, öyle aletleri falan da bulunmaz bunların. bunlar sade bunlardır. kostümsüzdürler. yalnızdırlar. çıplaktırlar saf gözlere. saftırlar. sonsuza dek hatırlanasıdırlar, hatırlanırlar mı peki? bilinmez. umarız hatırlanırlar.

(bkz: kendini süper kahraman sanan kahramanlar)

sözlüğümüzde hepsinin tanımı yanlış yapılmıştır, ayrıca yanıltıcılığı bir çok kez türkçe özürlü ben ve bengillerin yanılmasına neden olduğu için düzeltilmelidir bu durum.

hemen örnek;
(bkz: onbir)
(bkz: oniki)
...


hatta ayıp ki, sözlük ahalisinin pek de yakından takip ettiği bir sayı olan 31 bile yanlış yazılmış;
(bkz: otuzbir)

bir de buna bakın, yok bir şeycik:
(bkz: otuz bir)

ilk entry bir tanımdır, şimdi yoruma gelelim.

isteyene sultan olsun, isteyene köle; kimseyi -ve beni- ilgilendirmez. eğer istemeyene tapılması gereken bir diktatörse bir din ve inananlarınca sultan olan bu ay, burada -dinin değil zaten, hiç girmeyin- din inananlarının bir gerizekalılığı olmalı. işte islamofaşizmdir kimisine göre oniki aydan en kutsalını bir tiran haline getiren.

kahrolsun faşizm!

(bkz: on bir ayın sultanı)

ramazan ayında bir cami karşısında -pek de sevmediğim halde, inadına- ölesiye içme isteği uyandıran hede. sırf faşizme karşı sanırım bu inat, bu istek.

hayır, zaten isteyen istediği yerde (yalnızca içmek amaçlı, ayrı bir amaç gütmeden) içer. herkesin inançları aynı yönde olmak zorunda değildir ve herkes herhangi bir inanç taşımak zorunda da değildir. kimsenin inancı kimseyi de bağlamaz. bir insan hakları sınavı versin bakalım toplum, ülke, insan.

islamcı faşistlerin din sevgisi üzerine doğmuş akım. islami faşizm.

(bkz: islamofaşizm)

(bkz: hz ali)

ramazan ayında oruç tutmayanı tecrit eden, döven, ve hatta recm vb. bir çok islami orijinli yolla öldürme yoluna giden ümmetçi faşistlerin fraksiyonu. bunlar sadece tarikatçı değil, aynı zamanda ülkücü vs. de -hatta geçmişe baktığımızda bu geleneğin ülkemizdeki sahipleri onlardır, fakat işte konjonktur değişti- olabilirler.

neyse, sonuç; bana da gelse şöyle bir faşist de ayağımın altına alsam demek isteği içinde yanıp tutuşan ben keşke bir de ne kadar küçük ve aciz olduğumun farkına varsam ve gel bakayım faşo demekten kendimi alabilsem, ama olmuyor; çok denedim, olmadı. kısaca, gel bakayım faşo.

ramazanı on bir ayın diktatörü yapan da faşisttir, tüm aylar eşittir. şaka bir yana, ciddi bir konudan bahsediyoruz. ülkemizdeki mevcut konjonktür faşizmin yüzümüze islami olarak gözükmesini, görünmesini sağlıyor.

(bkz: safları sıklaştırın bu kavga faşizme karşıdır)
(bkz: anti faşizm)

sivas’ın kabadayı kaynayan en belalı yeri. adı da bunun bir kanıtıdır adeta, fakat çok az kişi bilir adının nereden geldiğini. bir sivaslı olarak hemen anlatıvereyim.

tam olarak hatırlayamıyorum gerçi, dinleyeli çok (nasıl olduysa kalabilmiş aklımda, sanırım 5-6 yaşımda falan edindiğim bir bilgiydi bu ) oldu ama kısaca özet geçeyim. konu hakkında bilgisi olan bir başka sivaslı ya da sivas sakini de gelsin pekiştirsin yazdıklarımı.

şimdi, o zamanlar adı çavuşbaşı olmayan bu şimdinin çavuşbaşı’sı pek değişik değilmiş. o zaman d kabadayıları, belalıları pek bolmuş (hatta daha çokmuş). bir çavuş gitmiş çavuşbaşılı bir kıza aşık olmuş, herhalde dolayısıyla çavuşun kızı almaya yönelik eylemleri vs. olmuş. bu nedenle çavuşbaşılılar da öfkelenmişler, bizim kızımıza kim göz diker, nasıl olur bu diye. ve bir gün çavuşbaşılı kabadayılar toplanıp çavuşu ziyaret etmiş, çavuşla adamlarını öldürmüşler.

çavuşun başını da kesip çavuşbaşı semtinin o zamanki kapısına asmışlar. ondan sonra da artık herkesin de anlayabileceği gibi bu semtin adı çavuşbaşı olmuş. böyle kanlı bir yer işte çavuşbaşı. adı da nasıl bir yer olduğunun tarihi bir ispatıdır işte.

yemek yemeyi unutuyor ve açlığı duyumsamıyorsanız da aşık olabilirsiniz.