bugün cuma olması sebebiyle bilgiçlerin ortamlara akması beklenmektedir, ortamlara akmayacak bilgiçlerin katılmasının hoş olacağı zirvedir.
(bkz: anne terliği)
(bkz: giydirelim anam)
(bkz: otantik kumpir)
hadi canım bi siktir git çay koy demek bu yollardandır.
(bkz: bi siktir git çay koy)
(bkz: bi siktir git çay koy)
alacağım 8 tane ferrarinin 1 tanesini kendisine hediye edeceğim bilgiçtir.
(bkz: sıla tokası)
sevmeyince sevilmeyen bir içecektir.
çin’de bir köylü kendi beslediği köpeğe saldıran başka bir köpeği ısırarak öldürdü.
yerel medya, çin’in hebei eyaletine bağlı xingtai kasabasındaki olayla ilgili olarak ’köpeğin insanı ısırması haber değildir, ama insanın köpeği ısırması bir haberdir. ancak insanın bir köpeği ısırarak öldürmesi ise çok büyük bir olaydır.’’ yorumunu yaptı.
yerel yayımlanan yanzhao şehir gazetesi’nin haberine göre, gın soyadlı bir köylü gece vakti kendi beslediği küçük köpeğe saldıran büyük bir köpeği ısırarak öldürdü. gece vakti yetiştirdiği karpuzlara gözcülük ettiği sırada kendi köpeğinin inleme seslerini duyan köylü, eline bir elektrikli fener alarak sesin geldiği tarafa yöneldi. lambayı doğrulttuğunda yabancı büyük bir köpeğin kendi beslediği küçük köpeğin boğazını ısırarak öldürmekte olduğunu fark eden gın, elinde kendini koruyacak bir şey olmadığı için ilk önce köpeğe kendi yetiştirdiği karpuzları fırlattı. köpeğin üstüne birkaç karpuz fırlatmış olmasına rağmen büyük köpeğin hala kendi köpeğini bırakmadığını gören köylü, bunun üzerine elleriyle büyük köpeğin arka ayaklarına sarıldı. daha sonra köpeğin bacaklarını sol koluyla tutmaya çalışan gın, sağ eli ile de köpeğe vurmaya başladı. bu sırada büyük köpek dönerek köylünün sağ kolunu ve omzunu ısırarak, ağır şekilde yaraladı.
habere göre, köpek omzundan ısırdığı sırada çareyi sadece kafa atmakta bulan çaresiz köylü bir süre köpeğin boğazına ve civar yerlerine kafa atarak direnmeye çalıştı. bu sırada bir hayli yaralanan ve acı çeken çinli köylü son çare olarak köpeği ısırdı. kafa atmaya çalıştığı sıra köpeği boğazından yakalamayı başaran çaresiz köylü, köpeği yaklaşık 10 dakika boyunca hareketsiz kalana kadar can havliyle ısırdı. olay sonrası bütün vücudu kan içinde kalan ve ağır biçimde yaralanan köylü, olayın duyulmasının ardından çevredekilerce en yakındaki sağlık ocağında kaldırılarak tedavi altına alındı.
köylüler, olayı haberleştiren gazeteciye, köpeği ısırarak öldüren köylüyü daha önce ’koca ağızlı’ lakabıyla çağırdıklarını anlattı. haberde, köylünün çevresindekilere, "köpeği ısırdığımı kimseye söylemeyin" ricasında bulunduğu kaydedildi.
sağlık durumunun şu an iyi olduğu belirtilen gın’ın, tedavi masrafları için 1000 yuandan (yaklaşık 133 dolar) fazla para harcadığı açıklandı.
yerel medya, çin’in hebei eyaletine bağlı xingtai kasabasındaki olayla ilgili olarak ’köpeğin insanı ısırması haber değildir, ama insanın köpeği ısırması bir haberdir. ancak insanın bir köpeği ısırarak öldürmesi ise çok büyük bir olaydır.’’ yorumunu yaptı.
yerel yayımlanan yanzhao şehir gazetesi’nin haberine göre, gın soyadlı bir köylü gece vakti kendi beslediği küçük köpeğe saldıran büyük bir köpeği ısırarak öldürdü. gece vakti yetiştirdiği karpuzlara gözcülük ettiği sırada kendi köpeğinin inleme seslerini duyan köylü, eline bir elektrikli fener alarak sesin geldiği tarafa yöneldi. lambayı doğrulttuğunda yabancı büyük bir köpeğin kendi beslediği küçük köpeğin boğazını ısırarak öldürmekte olduğunu fark eden gın, elinde kendini koruyacak bir şey olmadığı için ilk önce köpeğe kendi yetiştirdiği karpuzları fırlattı. köpeğin üstüne birkaç karpuz fırlatmış olmasına rağmen büyük köpeğin hala kendi köpeğini bırakmadığını gören köylü, bunun üzerine elleriyle büyük köpeğin arka ayaklarına sarıldı. daha sonra köpeğin bacaklarını sol koluyla tutmaya çalışan gın, sağ eli ile de köpeğe vurmaya başladı. bu sırada büyük köpek dönerek köylünün sağ kolunu ve omzunu ısırarak, ağır şekilde yaraladı.
habere göre, köpek omzundan ısırdığı sırada çareyi sadece kafa atmakta bulan çaresiz köylü bir süre köpeğin boğazına ve civar yerlerine kafa atarak direnmeye çalıştı. bu sırada bir hayli yaralanan ve acı çeken çinli köylü son çare olarak köpeği ısırdı. kafa atmaya çalıştığı sıra köpeği boğazından yakalamayı başaran çaresiz köylü, köpeği yaklaşık 10 dakika boyunca hareketsiz kalana kadar can havliyle ısırdı. olay sonrası bütün vücudu kan içinde kalan ve ağır biçimde yaralanan köylü, olayın duyulmasının ardından çevredekilerce en yakındaki sağlık ocağında kaldırılarak tedavi altına alındı.
köylüler, olayı haberleştiren gazeteciye, köpeği ısırarak öldüren köylüyü daha önce ’koca ağızlı’ lakabıyla çağırdıklarını anlattı. haberde, köylünün çevresindekilere, "köpeği ısırdığımı kimseye söylemeyin" ricasında bulunduğu kaydedildi.
sağlık durumunun şu an iyi olduğu belirtilen gın’ın, tedavi masrafları için 1000 yuandan (yaklaşık 133 dolar) fazla para harcadığı açıklandı.
amerikalı otelci hilton, ikinci dünya savaşı’ndan sonra abd’den başlayarak çok başarılı bir otel zinciri kurdu. hilton adı dünya çapında lüks otelcilik kavramıyla özdeşleşmiştir.
hilton, san antonio/new mexico’da norveçli bir göçmen baba ile alman kökenli bir annenin oğlu olarak dünyaya geldi. babası, at arabasıyla seyahat edenlerin geceleyebilecekleri ve alışveriş edebilecekleri bir posta arabası istasyonunu kazançlı bir biçimde işletiyordu. conrad önceleri roswell/new mexico’daki askeri okula devam etti, ardından da 1900 yılında santa fe kolejinden mezun oldu. 1907’den sonra doğduğu eyalette socorro maden akademisinde üç yıl okudu.
bankacılık okulunu başarıyla bitirdikten sonra, hilton babasının işine girdi ve burada öncelikle istasyona bağlı olarak işletilen pansiyonun işlerine eğildi. bankacılıkta da ilk deneyimlerini elde ettikten sonra, kökten bir değişiklik yapma cesaretini gösterdi. babasıyla birlikte doğduğu kentte new mexico state bank adı altında kendi bankalarını kurdular. vezneci olarak bir "çıraklık" dönemi geçirdikten sonra, 27 yaşındaki genç hilton bankanın yönetimini üzerine aldı. bu şekilde kısa zamanda yerel bir itibar kazanan hilton, politikaya atılarak 19i2’de new mexico parlamentosuna milletvekili olarak girmeyi başardı.
babasının ölümü ve birinci dünya savaşı hilton’un hayatını değiştirdi. 1917’den başlayarak avrupa’da subay olarak savaştıktan sonra, bankacılık işlerinin bundan sonraki büyümesiyle ilgili olarak kendi başına sorumluluğu yüklenmeyi denediyse de, bunu başaramadı. hilton bunun üzerine meslek değiştirdi ve 1919/20 yıllarında texas’ta üç tane küçük otel satın aldı. otelcilik sektöründe hemen başarılı olunca, bundan böyle bütün emlak işlerini yürütecek olan hilton hotel company adlı bir anonim şirket kurdu. yine de fınans uzmanı hilton, önceleri, otel alımları için yeterli parasal temele sahip değildi. tanrıya güvenmek ve çalışma azmini göstermek koşuluyla her işin üstesinden gelinebileceğine ilişkin parolasına sadık kalarak, 20’li yıllardan sonra kazançlı yeni bir alımda her şeyini riske ediyordu. bu riskleri almakla hata etmediği kısa zamanda belli oldu. her ne kadar 30’lu yılların başındaki dünya ekonomi krizi yüzünden sarsıntı geçirdiyse de kredi alımları kazançlı oldu ve otellerinin sayısı giderek arttı.
ikinci dünya savaşı’ndan sonra pekçok ünlü otel, durgunluk yıllarından sonra borca batmışken, hilton bu durumdan, lüks otel sahipleri sınıfına girebilmek için yararlandı. dünya çapında en büyük otellerden biri sayılan chicago’daki stevens otelini 3 milyon dolara satın alarak ilk vurgununu vurdu. bu otelin 4.5 milyon dolar tutarındaki yüksek borçlarını rekor denilebilecek bir zamanda ödeyerek, 50’li yıllardan sonra büyük kazançlar sağladı. hilton birkaç yıl içinde, aralarında new york’taki waldorf-astoria ve plaza otelleri de bulunmak üzere, abd’nin büyük kentlerindeki "birinci adresler"den çok sayıda edindi. hilton otellerinde personel açısından mümkün olan en yüksek standardın tutturulmasına çok önem veriyordu. 1947’de, birlikte bir çocuk sahibi olduğu ikinci karısı aktris zsa zsa gabor’dan boşandı (ilk evliliğini mary barron ile yapmış ve ondan üç çocuk sahibi olmuştu).
hilton kendi ülkesinde başarılı olduktan sonra, 1948’de 61 yaşına geldiğinde, uluslararası otelcilik işine girdi. hilton international inc. şirketini kurarak önceleri orta ve güney amerika’da büyük başarılar kaydetti. beş yıl sonra madrid’teki castellana otelini satın alarak otel zincirini böylelikle avrupa’ya da yaymış oldu ve burada başkaları yanı sıra yerleşik bir otel zinciri olan ritz ile rekabete girdi. 50’li yılların sonuna kadar 54 ülkede hilton zincirine bağlı otel şubeleri açıldı.
60’lı yılların ortasında 78 yaşına gelen baba hilton, işletmelerinin yönetimini oğlu barron’a devretmekle birlikte resmen şirketinin başkanı olmaya devam etti.
1976’da mary frances hilton ile üçüncü evliliğini yaptı. 91 yaşında 1979’da santa monica/kaliforniya’da hayata veda etti. mükemmelliyetçiliğiyle tanınan hilton’un son sözlerinin, "duş perdesi banyonun içine sarkıtılmalı" olduğu söylenir.
hilton, san antonio/new mexico’da norveçli bir göçmen baba ile alman kökenli bir annenin oğlu olarak dünyaya geldi. babası, at arabasıyla seyahat edenlerin geceleyebilecekleri ve alışveriş edebilecekleri bir posta arabası istasyonunu kazançlı bir biçimde işletiyordu. conrad önceleri roswell/new mexico’daki askeri okula devam etti, ardından da 1900 yılında santa fe kolejinden mezun oldu. 1907’den sonra doğduğu eyalette socorro maden akademisinde üç yıl okudu.
bankacılık okulunu başarıyla bitirdikten sonra, hilton babasının işine girdi ve burada öncelikle istasyona bağlı olarak işletilen pansiyonun işlerine eğildi. bankacılıkta da ilk deneyimlerini elde ettikten sonra, kökten bir değişiklik yapma cesaretini gösterdi. babasıyla birlikte doğduğu kentte new mexico state bank adı altında kendi bankalarını kurdular. vezneci olarak bir "çıraklık" dönemi geçirdikten sonra, 27 yaşındaki genç hilton bankanın yönetimini üzerine aldı. bu şekilde kısa zamanda yerel bir itibar kazanan hilton, politikaya atılarak 19i2’de new mexico parlamentosuna milletvekili olarak girmeyi başardı.
babasının ölümü ve birinci dünya savaşı hilton’un hayatını değiştirdi. 1917’den başlayarak avrupa’da subay olarak savaştıktan sonra, bankacılık işlerinin bundan sonraki büyümesiyle ilgili olarak kendi başına sorumluluğu yüklenmeyi denediyse de, bunu başaramadı. hilton bunun üzerine meslek değiştirdi ve 1919/20 yıllarında texas’ta üç tane küçük otel satın aldı. otelcilik sektöründe hemen başarılı olunca, bundan böyle bütün emlak işlerini yürütecek olan hilton hotel company adlı bir anonim şirket kurdu. yine de fınans uzmanı hilton, önceleri, otel alımları için yeterli parasal temele sahip değildi. tanrıya güvenmek ve çalışma azmini göstermek koşuluyla her işin üstesinden gelinebileceğine ilişkin parolasına sadık kalarak, 20’li yıllardan sonra kazançlı yeni bir alımda her şeyini riske ediyordu. bu riskleri almakla hata etmediği kısa zamanda belli oldu. her ne kadar 30’lu yılların başındaki dünya ekonomi krizi yüzünden sarsıntı geçirdiyse de kredi alımları kazançlı oldu ve otellerinin sayısı giderek arttı.
ikinci dünya savaşı’ndan sonra pekçok ünlü otel, durgunluk yıllarından sonra borca batmışken, hilton bu durumdan, lüks otel sahipleri sınıfına girebilmek için yararlandı. dünya çapında en büyük otellerden biri sayılan chicago’daki stevens otelini 3 milyon dolara satın alarak ilk vurgununu vurdu. bu otelin 4.5 milyon dolar tutarındaki yüksek borçlarını rekor denilebilecek bir zamanda ödeyerek, 50’li yıllardan sonra büyük kazançlar sağladı. hilton birkaç yıl içinde, aralarında new york’taki waldorf-astoria ve plaza otelleri de bulunmak üzere, abd’nin büyük kentlerindeki "birinci adresler"den çok sayıda edindi. hilton otellerinde personel açısından mümkün olan en yüksek standardın tutturulmasına çok önem veriyordu. 1947’de, birlikte bir çocuk sahibi olduğu ikinci karısı aktris zsa zsa gabor’dan boşandı (ilk evliliğini mary barron ile yapmış ve ondan üç çocuk sahibi olmuştu).
hilton kendi ülkesinde başarılı olduktan sonra, 1948’de 61 yaşına geldiğinde, uluslararası otelcilik işine girdi. hilton international inc. şirketini kurarak önceleri orta ve güney amerika’da büyük başarılar kaydetti. beş yıl sonra madrid’teki castellana otelini satın alarak otel zincirini böylelikle avrupa’ya da yaymış oldu ve burada başkaları yanı sıra yerleşik bir otel zinciri olan ritz ile rekabete girdi. 50’li yılların sonuna kadar 54 ülkede hilton zincirine bağlı otel şubeleri açıldı.
60’lı yılların ortasında 78 yaşına gelen baba hilton, işletmelerinin yönetimini oğlu barron’a devretmekle birlikte resmen şirketinin başkanı olmaya devam etti.
1976’da mary frances hilton ile üçüncü evliliğini yaptı. 91 yaşında 1979’da santa monica/kaliforniya’da hayata veda etti. mükemmelliyetçiliğiyle tanınan hilton’un son sözlerinin, "duş perdesi banyonun içine sarkıtılmalı" olduğu söylenir.
cumhuriyet devri roman ve hikaye yazarlarından olan oğuz atay istanbul teknik üniversitesi inşaat fakültesi’ ni (1957) bitirdi. istanbul devlet mühendislik ve mimarlık akademisi inşaat bölümü’ nde öğretim üyeliği yaptı.
trt 1970 sanat ödülleri yarışmasında başarı ödülü kazanan (şubat 1971) tutunamayanlar romanı sonradan iki cilt olarak basıldı. tutunamayanlar romanı aynı zamanda kendi oynunu oynamıştı yazar. günlük adlı eserinde bu romandan hareketle insanlara sitemde bulunuyordu sanki; "ey insanlar sonunda bunu da mı yapacaktınız bana" diyen yazar, toplumla entellektüelin çatışmasını en iyi şekilde yansıtıyordu. romanları ve oyunlarındaki kişiliklerin hemen hemen hepsi arafta kalmışlığın portresi var gibiydi. oğuz atay’ın en önemli projelerinden biri de türkiye’nin psikolojisini çıkarmaktı. fakat 13 aralık 1977’de genç denilebilecek bir yaşta öldü ve bu eserini yazamadı.
oğuz atay genelde tutunamayan romanıyla anılır. fakat tutunamayanlar’ın bir devamı niteliğinde çıkardığı "tehlikeli oyunlar", "hem biçim hem de ele aldığı temalar açısından “tutunamayanlar”dan hiç de aşağı değildir. üstelik, ilkinin birçok okuyucuya dağınık gelen olay örgüsü yerine, ikincisinde daha derli toplu bir anlatımı seçmişti yazar, ama bir tür okuyucu için 80’li yıllarda neredeyse külte dönüşen “tutunamayanlar”ın yanında sönük kalmaktan kurtulamadı “tehlikeli oyunlar”. yaşamı ve küçük burjuva aydını alaya almaktan hoşlanan atay, kitaplarının dönemsel ve eşitsiz ünlenişini görseydi herhalde çok eğlenirdi. 71-75 yılları arasında yayınlanan, ama pek ilgi görmeyen, 83’den sonraysa her entellektüelin -okumasa bile- kitaplığında bulunması zorunlu olan oğuz atay külliyatı, 90’lı yıllarda yine unutulanlar arşivine kaldırıldı. elbette satış adetleri ile edebi değer arasında doğrudan bir ilişki yok, ve oğuz atay, türk romanının en önemli yazarları arasında yerini çoktan aldı." (a. ömer türkeş)
bu olguyu hemen hemen bütün eserlerinde inceleyen atay, daha sonraki bir çok romancının da esin kaynağı oldu.
trt 1970 sanat ödülleri yarışmasında başarı ödülü kazanan (şubat 1971) tutunamayanlar romanı sonradan iki cilt olarak basıldı. tutunamayanlar romanı aynı zamanda kendi oynunu oynamıştı yazar. günlük adlı eserinde bu romandan hareketle insanlara sitemde bulunuyordu sanki; "ey insanlar sonunda bunu da mı yapacaktınız bana" diyen yazar, toplumla entellektüelin çatışmasını en iyi şekilde yansıtıyordu. romanları ve oyunlarındaki kişiliklerin hemen hemen hepsi arafta kalmışlığın portresi var gibiydi. oğuz atay’ın en önemli projelerinden biri de türkiye’nin psikolojisini çıkarmaktı. fakat 13 aralık 1977’de genç denilebilecek bir yaşta öldü ve bu eserini yazamadı.
oğuz atay genelde tutunamayan romanıyla anılır. fakat tutunamayanlar’ın bir devamı niteliğinde çıkardığı "tehlikeli oyunlar", "hem biçim hem de ele aldığı temalar açısından “tutunamayanlar”dan hiç de aşağı değildir. üstelik, ilkinin birçok okuyucuya dağınık gelen olay örgüsü yerine, ikincisinde daha derli toplu bir anlatımı seçmişti yazar, ama bir tür okuyucu için 80’li yıllarda neredeyse külte dönüşen “tutunamayanlar”ın yanında sönük kalmaktan kurtulamadı “tehlikeli oyunlar”. yaşamı ve küçük burjuva aydını alaya almaktan hoşlanan atay, kitaplarının dönemsel ve eşitsiz ünlenişini görseydi herhalde çok eğlenirdi. 71-75 yılları arasında yayınlanan, ama pek ilgi görmeyen, 83’den sonraysa her entellektüelin -okumasa bile- kitaplığında bulunması zorunlu olan oğuz atay külliyatı, 90’lı yıllarda yine unutulanlar arşivine kaldırıldı. elbette satış adetleri ile edebi değer arasında doğrudan bir ilişki yok, ve oğuz atay, türk romanının en önemli yazarları arasında yerini çoktan aldı." (a. ömer türkeş)
bu olguyu hemen hemen bütün eserlerinde inceleyen atay, daha sonraki bir çok romancının da esin kaynağı oldu.
osman gazi ve orhan gazi’nin komutanlarından olan karamürsel, osmanlı devletinin ilk kaptan-ı derya’sıdır. izmit civarını fethetti. "karamürsel" kazası onun adını taşır. doğum ve ölüm tarihleri belirsizdir.
afganistan’daki taliban yönetimine karşı mücadelesiyle efsaneleşen ahmed şah mesud, batı dünyasında romantik bir savaşçı imajıyla tanınıyor. mesud, 1979-1989 yıllarındaki sovyet işgali sırasında doğum yeri penşir vadisi’nde verdiği mücadeleyle adını duyurmuştu. başkent kabil’in kuzeydoğusundaki bu stratejik noktayı koruması sayesinde adı ’penşir aslanı’na çıktı. sovyetler’in çekilmesinin ardından moskova yanlısı hükümet 1992’de devrilirken, o kâbil’e giren tanklardan birinin üstündeydi. şah mesud, daha sonra burhaneddin rabbani hükümetinde savunma bakanlığı yaptı. ancak mücahit gruplar birbirlerine girdiğinde işler değişti. 1996’da taliban hareketi ortaya çıkıp başkenti ele geçirdiğinde şah mesud, yanına devrik lider rabbani ve afgan ordusunun geri kalanını alıp dağlara çekildi.
şah mesud 10 eylül 2001 tarihinde iki taliban militanın tarafından öldürüldü.
bir subayın oğlu olan tacik kökenli şah mesud, özbek ve hazara azınlıkların desteğiyle muhalefeti örgütledi ve taliban’ın kuzeye ilerlemesini durdurdu. afganistan’da çoğunluğu oluşturan paştunlardan oluşan taliban’a karşı azınlıkların desteğine sahip. ayrıca artık bir dönemki düşmanı rusya ile ittifak halinde. çünkü rusya taliban’ın orta asya’ya yayılmasından endişeli. 1996’dan beri şah mesud’un denetimindeki topraklar azaldı. geçen yıl baglan ve takhar bölgesini taliban’a kaptırdı. artık egemen olduğu tek bölge badakistan.
şah mesud son dönemde özellikle afgan muhalefetinin avrupa ile ilişkilerinde yeni bir sayfa açtı. efsanevi komutan, geçtiğimiz aylarda avrupa’ya yaptığı ziyarette ab liderleri tarafından adeta ’kahramanlar’ gibi karşılanmıştı.
şah mesud 10 eylül 2001 tarihinde iki taliban militanın tarafından öldürüldü.
bir subayın oğlu olan tacik kökenli şah mesud, özbek ve hazara azınlıkların desteğiyle muhalefeti örgütledi ve taliban’ın kuzeye ilerlemesini durdurdu. afganistan’da çoğunluğu oluşturan paştunlardan oluşan taliban’a karşı azınlıkların desteğine sahip. ayrıca artık bir dönemki düşmanı rusya ile ittifak halinde. çünkü rusya taliban’ın orta asya’ya yayılmasından endişeli. 1996’dan beri şah mesud’un denetimindeki topraklar azaldı. geçen yıl baglan ve takhar bölgesini taliban’a kaptırdı. artık egemen olduğu tek bölge badakistan.
şah mesud son dönemde özellikle afgan muhalefetinin avrupa ile ilişkilerinde yeni bir sayfa açtı. efsanevi komutan, geçtiğimiz aylarda avrupa’ya yaptığı ziyarette ab liderleri tarafından adeta ’kahramanlar’ gibi karşılanmıştı.
1957’de 54 çocuklu bir babanın oğlu olarak doğan usame bin ladin’in kökü güney yemen’de hadramut. babası muhammed 1930’da geldiği suudi arabistan’da hızla yükseldi ve zamanla ortadoğu’nun en büyük müteahhitlerinden biri oldu. 1968’de kaza sonucu öldüğünde mirası 11 milyar dolardı. oğulları hep suud prensleriyle birlikte büyümüş ve okumuştu.
genç yaşta müslüman kardeşler teşkilatının fikirlerinden etkilenen usame bin ladin, 1979 aralık ayında, arkadaşı, suudi gizli servisi şefi prens turki bin faysal tarafından pakistan peşaver’e yollandı. buradaki kamplarda, başta arap ülkeleri olmak üzere dünyanın dört bir tarafındaki islamcı gençler birer profesyonel savaşçıya çevriliyordu. beş ülkenin birlikte üstlendiği bu projenin sorumluluğu pakistan gizli servisi isi’deydi, yürütücüsüyse filistin asıllı abdullah azzam’dı.
azzam’a asistanlık yapan usame bin ladin, bizzat savaştı, hatta celalabad yakınlarında yaralandı. 1986’da kendi kamplarını kurdu. serveti, cömertliği, sade yaşantısı, karizması, savaştaki cesareti nedeniyle efsaneleşti. kurumsallaşmasının temelini 1988’e doğru gönüllüler hakkında bilgileri içeren bir veritabanı kurarak attı. bu bilgisayar kayıtlarından hareketle ’el kayda’ adlı bir yapılanma ortaya çıktı. suud rejimi, cihadı her yere yaymak isteyen bu kişiden korkmaya başladı ve 1989’da pasaportuna el konuldu
haziran 1990’da saddam kuveyt’e girince usame bin ladin, suudi sınırlarının korunması görevinin kendisi ve tabanına verilmesini istedi. kral fahd amerikan askerlerini çağırınca çok öfkelendi; önce pakistan’a, ardından afganistan ve nihayet sudan’a gitti. artık pakistan’da istenmeyen ve kendilerine yer arayan binlerce ’cihadcı’yı sudan ve yemen’e yerleştirdi, onlara birçok ülkede iş buldu
abd’ye karşı ilk cepheyi somali’de açan ve 1994’te suud vatandaşlığından çıkarılan usame bin ladin, uzun bir süredir, iktidarı almalarına epey yardımcı olduğu taliban’ın himayesinde afganistan’da yaşıyor. abd’nin, yakalanması için 5 milyon dolar ödül koyduğu usame bin ladin, hiçbir eylemi açıkça üstlenmiş değil, ama hiçbirini kınamış da değil. zaten usame bin ladin’in adı yapılandan çok, yapılacağı iddia edilen eylemlerle anılıyor.
ladin’in ünlü fetvasi:
’sivil ya da asker amerikalilari vurmak her müslüman’a farzdir’
23 şubat 1998’de londra’da arapça yayınlanan el kudüs el arabi gazetesinde şeyh usame bin muhammed bin ladin, mısır cihad örgütü lideri ayman el zevahiri, mısır islami cihad örgütü lideri ebu yasir rifa’i ahmed taha, pakistan cemiyet-ül ulema yöneticisi şeyh mir hamza ve bangladeş cihad hareketi lideri fazlul rahman’ın, ’dünya islam cephesi’ adı altında kaleme almış oldukları fetva yayınlandı. ’haçlılara ve yahudilere karşı cihad’ çağrısı yapan fetvanın önemli bölümleri şöyle:
"yedi yıldır abd, islam’ın en mukaddes topraklarının bulunduğu arap yarımadası’nı işgal ediyor, zenginliklerini sömürüyor, yöneticileri elinde oynatıyor, halkını tehdit ediyor, komşuları terörize ediyor ve buradaki üslerini komşu müslüman ülkelere saldırı amacıyla kullanıyor.
amerikalılar yalnızca ekonomik ve dini nedenlerle müslümanlara savaş açmış değiller, aynı zamanda küçük yahudi devletine hizmet ediyor ve kudüs’ün işgali ile orada müslümanların katlini de gizlemeye çalışıyorlar.
amerikalıların işlediği tüm bu suç ve günahlar allah’a, onun peygamberine ve müslümanlara karşı açık bir savaş ilanıdır. ve islam tarihi boyunca ulema, düşmanın müslüman ülkeleri yok etmeye çalışması durumunda cihadın kişisel bir farz olduğunda birleşmişlerdir.
bundan hareketle ve allah’ın emrine uygun olarak tüm müslümanlar için geçerli olmak üzere şu fetvayı çıkartmış bulunuyoruz: el aksa camii ve mekke’yi işgalden kurtarmak ve ordularını islam topraklarından söküp atmak için, -ister sivil, ister asker olsunlar-amerikalıları ve onların müttefiklerini, hangi ülkede mümkünse orada öldürmek, her müslüman için farzdır.
biz allah’ın rızasıyla, allah’a inanan ve onun tarafından ödüllendirilmek isteyen her müslümanı, ele geçirdikleri her yerde ve her zaman amerikalıları öldürmeye ve paralarına el koymaya çağırıyoruz. aynı zamanda müslüman alimleri, liderleri, gençleri ve askerleri, abd şeytanının ordularına ve şeytanın işbirlikçilerine saldırılar düzenlemeye; bunların arkalarındaki güçleri ortaya çıkarmaya ve onlara unutamayacakları bir ders vermeye çağırıyoruz."
usame bin ladin’in kronolojisi
aralık 1992: yemen’deki abd’li askerleri hedef alan otel bombalama olayları.
1993: somali’de batılı güçlere karşı aidid’e destek verip mogadişu’da 18 amerikalı’nın öldürülmesi.
şubat 1993: new york’ta dünya ticaret merkezi’nin bombalanması.
ocak 1995: filipinler’de papa’ya suikast girişimi.
1995: cezayirli silahlı islami grubun (gia) fransa’ya karşı yürüttüğü savaş.
haziran 1995: etiopya’nın başkenti adis ababa’da mısır devlet başkanı hüsnü mübarek’e yönelik suikast girişimi.
kasım 1995: suudi arabistan’ın başkenti riyad’da beş abd’li askerin ölümüne yol açan kamyonla bombalama olayı.
kasım 1995: 17 kişinin öldüğü pakistan’daki mısır büyükelçiliği’nin bombalanması
haziran 1996: suudi arabistan’ın hobar kentinde 19 amerikan askerinin ölümüne yol açan patlama.
23 ağustos 1996: ’kafirleri kutsal topraklardan kovun’ çağrısıyla abd’ye cihad ilan etti
şubat 1998: mısır, bangladeş ve pakistanlı birkaç küçük grupla birlikte ’yahudilere ve haçlılara’ karşı uluslararası islami cephe’yi kurdu. kuruluş bildirgesinde "her müslümana, dünyanın her köşesinde, sivil veya asker amerikalı öldürmek farzdır" dendi.
7 ağustos 1998: amerikan askerlerinin kutsal topraklar’a girişinin sekizinci yıldönümünde kenya ve tanzanya’daki abd büyükelçilikleri havaya uçuruldu ve toplam 257 kişi öldü, 5 bin 500 kişi yaralandı.
20 ağustos 1998: abd misilleme olarak sudan’da bir fabrikayı ve afganistan’daki eğitim kamplarını bombaladı. usame bin ladin’in yakalanması için 5 milyon dolar ödül kondu.
12 ekim 2000: yemen’in aden limanında uss cole destroyerine yönelik intihar saldırısında 17 amerikan denizcisi öldü.
11 eylül 2001 ikiz kulelerin bombalanması.
genç yaşta müslüman kardeşler teşkilatının fikirlerinden etkilenen usame bin ladin, 1979 aralık ayında, arkadaşı, suudi gizli servisi şefi prens turki bin faysal tarafından pakistan peşaver’e yollandı. buradaki kamplarda, başta arap ülkeleri olmak üzere dünyanın dört bir tarafındaki islamcı gençler birer profesyonel savaşçıya çevriliyordu. beş ülkenin birlikte üstlendiği bu projenin sorumluluğu pakistan gizli servisi isi’deydi, yürütücüsüyse filistin asıllı abdullah azzam’dı.
azzam’a asistanlık yapan usame bin ladin, bizzat savaştı, hatta celalabad yakınlarında yaralandı. 1986’da kendi kamplarını kurdu. serveti, cömertliği, sade yaşantısı, karizması, savaştaki cesareti nedeniyle efsaneleşti. kurumsallaşmasının temelini 1988’e doğru gönüllüler hakkında bilgileri içeren bir veritabanı kurarak attı. bu bilgisayar kayıtlarından hareketle ’el kayda’ adlı bir yapılanma ortaya çıktı. suud rejimi, cihadı her yere yaymak isteyen bu kişiden korkmaya başladı ve 1989’da pasaportuna el konuldu
haziran 1990’da saddam kuveyt’e girince usame bin ladin, suudi sınırlarının korunması görevinin kendisi ve tabanına verilmesini istedi. kral fahd amerikan askerlerini çağırınca çok öfkelendi; önce pakistan’a, ardından afganistan ve nihayet sudan’a gitti. artık pakistan’da istenmeyen ve kendilerine yer arayan binlerce ’cihadcı’yı sudan ve yemen’e yerleştirdi, onlara birçok ülkede iş buldu
abd’ye karşı ilk cepheyi somali’de açan ve 1994’te suud vatandaşlığından çıkarılan usame bin ladin, uzun bir süredir, iktidarı almalarına epey yardımcı olduğu taliban’ın himayesinde afganistan’da yaşıyor. abd’nin, yakalanması için 5 milyon dolar ödül koyduğu usame bin ladin, hiçbir eylemi açıkça üstlenmiş değil, ama hiçbirini kınamış da değil. zaten usame bin ladin’in adı yapılandan çok, yapılacağı iddia edilen eylemlerle anılıyor.
ladin’in ünlü fetvasi:
’sivil ya da asker amerikalilari vurmak her müslüman’a farzdir’
23 şubat 1998’de londra’da arapça yayınlanan el kudüs el arabi gazetesinde şeyh usame bin muhammed bin ladin, mısır cihad örgütü lideri ayman el zevahiri, mısır islami cihad örgütü lideri ebu yasir rifa’i ahmed taha, pakistan cemiyet-ül ulema yöneticisi şeyh mir hamza ve bangladeş cihad hareketi lideri fazlul rahman’ın, ’dünya islam cephesi’ adı altında kaleme almış oldukları fetva yayınlandı. ’haçlılara ve yahudilere karşı cihad’ çağrısı yapan fetvanın önemli bölümleri şöyle:
"yedi yıldır abd, islam’ın en mukaddes topraklarının bulunduğu arap yarımadası’nı işgal ediyor, zenginliklerini sömürüyor, yöneticileri elinde oynatıyor, halkını tehdit ediyor, komşuları terörize ediyor ve buradaki üslerini komşu müslüman ülkelere saldırı amacıyla kullanıyor.
amerikalılar yalnızca ekonomik ve dini nedenlerle müslümanlara savaş açmış değiller, aynı zamanda küçük yahudi devletine hizmet ediyor ve kudüs’ün işgali ile orada müslümanların katlini de gizlemeye çalışıyorlar.
amerikalıların işlediği tüm bu suç ve günahlar allah’a, onun peygamberine ve müslümanlara karşı açık bir savaş ilanıdır. ve islam tarihi boyunca ulema, düşmanın müslüman ülkeleri yok etmeye çalışması durumunda cihadın kişisel bir farz olduğunda birleşmişlerdir.
bundan hareketle ve allah’ın emrine uygun olarak tüm müslümanlar için geçerli olmak üzere şu fetvayı çıkartmış bulunuyoruz: el aksa camii ve mekke’yi işgalden kurtarmak ve ordularını islam topraklarından söküp atmak için, -ister sivil, ister asker olsunlar-amerikalıları ve onların müttefiklerini, hangi ülkede mümkünse orada öldürmek, her müslüman için farzdır.
biz allah’ın rızasıyla, allah’a inanan ve onun tarafından ödüllendirilmek isteyen her müslümanı, ele geçirdikleri her yerde ve her zaman amerikalıları öldürmeye ve paralarına el koymaya çağırıyoruz. aynı zamanda müslüman alimleri, liderleri, gençleri ve askerleri, abd şeytanının ordularına ve şeytanın işbirlikçilerine saldırılar düzenlemeye; bunların arkalarındaki güçleri ortaya çıkarmaya ve onlara unutamayacakları bir ders vermeye çağırıyoruz."
usame bin ladin’in kronolojisi
aralık 1992: yemen’deki abd’li askerleri hedef alan otel bombalama olayları.
1993: somali’de batılı güçlere karşı aidid’e destek verip mogadişu’da 18 amerikalı’nın öldürülmesi.
şubat 1993: new york’ta dünya ticaret merkezi’nin bombalanması.
ocak 1995: filipinler’de papa’ya suikast girişimi.
1995: cezayirli silahlı islami grubun (gia) fransa’ya karşı yürüttüğü savaş.
haziran 1995: etiopya’nın başkenti adis ababa’da mısır devlet başkanı hüsnü mübarek’e yönelik suikast girişimi.
kasım 1995: suudi arabistan’ın başkenti riyad’da beş abd’li askerin ölümüne yol açan kamyonla bombalama olayı.
kasım 1995: 17 kişinin öldüğü pakistan’daki mısır büyükelçiliği’nin bombalanması
haziran 1996: suudi arabistan’ın hobar kentinde 19 amerikan askerinin ölümüne yol açan patlama.
23 ağustos 1996: ’kafirleri kutsal topraklardan kovun’ çağrısıyla abd’ye cihad ilan etti
şubat 1998: mısır, bangladeş ve pakistanlı birkaç küçük grupla birlikte ’yahudilere ve haçlılara’ karşı uluslararası islami cephe’yi kurdu. kuruluş bildirgesinde "her müslümana, dünyanın her köşesinde, sivil veya asker amerikalı öldürmek farzdır" dendi.
7 ağustos 1998: amerikan askerlerinin kutsal topraklar’a girişinin sekizinci yıldönümünde kenya ve tanzanya’daki abd büyükelçilikleri havaya uçuruldu ve toplam 257 kişi öldü, 5 bin 500 kişi yaralandı.
20 ağustos 1998: abd misilleme olarak sudan’da bir fabrikayı ve afganistan’daki eğitim kamplarını bombaladı. usame bin ladin’in yakalanması için 5 milyon dolar ödül kondu.
12 ekim 2000: yemen’in aden limanında uss cole destroyerine yönelik intihar saldırısında 17 amerikan denizcisi öldü.
11 eylül 2001 ikiz kulelerin bombalanması.
prof. dr. yıldız kenter istanbul’da doğdu. ankara devlet konservatuarı yüksek bölümünü sınıf atlayarak bitirdi. onbir yıl ankara devlet tiyatrosunda çalıştı. rockefeller bursu kazanarak, american theatre winng, neighbourhood play house ve actor’s studio’da oyunculuk ve oyunculuk öğretiminde yeni teknikler üzerine çalışmalar yaptı. ankara devlet konservatuarına hoca olarak atandı.
1959 da devlet tiyatrosu’ndan ayrıldı. muhsin ertuğrul ile bir yıl çalıştı. kardeşi müşfik kenter ve eşi şükran güngör ile kent oyuncuları topluluğunu kurdu. daha sonraki yıllarda sürekli olarak amerika birleşik devletleri ve ingiltere’de “ değişen eğitim metotları ” ve “ oyunculuk metotları ” üzerine çalışmalar yaptı.
1962’de tiyatro hizmetlerinden ötürü “ yılın kadını ” seçildi. 1968’de istanbul’da kenter tiyatrosunun binasının inşaatını tamamladı. sinema oyuncusu olarak üç kez “ altın portakal ” ödülüne layık görüldü. sovyetler birliği, amerika birleşik devletleri, ingiltere, almanya, hollanda, danimarka, kanada, yugoslavya ve kıbrıs’ta ingilizce ve türkçe oyunlar sergiledi.
100’ün üstünde oyun oynadı. 100’e yakın oyun sergiledi. shakespeare, cehov, brecht, inoesco, pinter, albee, tenessee williams, alan ayckbourn, arthur miller, brian freil, neil simon, athol fugard, sergey kokovkin gibi pek çok yazarların yanısıra melih cevdet anday, necati cumalı, güner sümer, adalet ağaoğlu, zeki özturanlı, güngör dilmen, muzaffer izgü gibi pek çok türk yazarının oyunlarını da sahneye koydu, oynadı.
1981’de “ devlet sanatçısı ” olarak ödüllendirildi. 1984 de roma’daki italyan kültür birliğince “ adalaide ristori ” ödülüne layık görüldü. profesör yıldız kenter, 37 yıldır sahne hocalığı yapmaktadır.
1989 yılında, korsika - bastia film festivalinde “ hanım ” filmindeki rolüyle “ en iyi kadın oyuncu ” ödülünü aldı.
1991 yılında tiyatro sanatına hizmetlerinden ötürü uluslararası lions kulübünün “ the melvin jones ” yla ödüllendirildi. iki kez ulvi uraz “ en iyi kadın oyuncu ” üç kezde aynı dalda avni dilligil ödülüne laik görüldü.
1994’de “ konken partisi ” oyunundaki fonsla rolü ile “ olağanüstü yorum ” ödülünü aldı. finlandiya dünya kadın kuruluşu tarafından yüz yılın en başarılı yüz kadınından biri olarak onurlandırıldı. 1995’de kültür bakanlığı, tiyatro sanatına katkılarından ötürü “ onur ” ödülüne layık gördü. profesör kenter’e aynı yıl tiyatro sanatına katkılarından dolayı “ mevlana kardeşlik ve barış ” ödülü verildi.
1996’da magazin gazetecileri derneği tarafından ramiz ile jülide’deki jülide rolü için “ en iyi kadın oyuncu ” ödülü verildi. 19 mayıs 1997 de uluslararası istanbul festivali tarafından ömür boyu tiyatro sanatına katkısından dolayı verilen onur ödülü yıldız kenter’e dame diana rigg tarafından takdim edildi.
1998’de ankara sanat kurumu “ yılın kadın sanatçısı ” ödülü, 1998 muhsin ertuğrul yaşam boyu tiyatro sanatına katkılarından dolayı onur ödülü, 1998 cumhurbaşkanlığı büyük kültür ve sanat ödülü, “ marti ” adlı oyunda madam arcadina rolüyle 1999 afife jale - en iyi kadın oyuncu ödülü .
1959 da devlet tiyatrosu’ndan ayrıldı. muhsin ertuğrul ile bir yıl çalıştı. kardeşi müşfik kenter ve eşi şükran güngör ile kent oyuncuları topluluğunu kurdu. daha sonraki yıllarda sürekli olarak amerika birleşik devletleri ve ingiltere’de “ değişen eğitim metotları ” ve “ oyunculuk metotları ” üzerine çalışmalar yaptı.
1962’de tiyatro hizmetlerinden ötürü “ yılın kadını ” seçildi. 1968’de istanbul’da kenter tiyatrosunun binasının inşaatını tamamladı. sinema oyuncusu olarak üç kez “ altın portakal ” ödülüne layık görüldü. sovyetler birliği, amerika birleşik devletleri, ingiltere, almanya, hollanda, danimarka, kanada, yugoslavya ve kıbrıs’ta ingilizce ve türkçe oyunlar sergiledi.
100’ün üstünde oyun oynadı. 100’e yakın oyun sergiledi. shakespeare, cehov, brecht, inoesco, pinter, albee, tenessee williams, alan ayckbourn, arthur miller, brian freil, neil simon, athol fugard, sergey kokovkin gibi pek çok yazarların yanısıra melih cevdet anday, necati cumalı, güner sümer, adalet ağaoğlu, zeki özturanlı, güngör dilmen, muzaffer izgü gibi pek çok türk yazarının oyunlarını da sahneye koydu, oynadı.
1981’de “ devlet sanatçısı ” olarak ödüllendirildi. 1984 de roma’daki italyan kültür birliğince “ adalaide ristori ” ödülüne layık görüldü. profesör yıldız kenter, 37 yıldır sahne hocalığı yapmaktadır.
1989 yılında, korsika - bastia film festivalinde “ hanım ” filmindeki rolüyle “ en iyi kadın oyuncu ” ödülünü aldı.
1991 yılında tiyatro sanatına hizmetlerinden ötürü uluslararası lions kulübünün “ the melvin jones ” yla ödüllendirildi. iki kez ulvi uraz “ en iyi kadın oyuncu ” üç kezde aynı dalda avni dilligil ödülüne laik görüldü.
1994’de “ konken partisi ” oyunundaki fonsla rolü ile “ olağanüstü yorum ” ödülünü aldı. finlandiya dünya kadın kuruluşu tarafından yüz yılın en başarılı yüz kadınından biri olarak onurlandırıldı. 1995’de kültür bakanlığı, tiyatro sanatına katkılarından ötürü “ onur ” ödülüne layık gördü. profesör kenter’e aynı yıl tiyatro sanatına katkılarından dolayı “ mevlana kardeşlik ve barış ” ödülü verildi.
1996’da magazin gazetecileri derneği tarafından ramiz ile jülide’deki jülide rolü için “ en iyi kadın oyuncu ” ödülü verildi. 19 mayıs 1997 de uluslararası istanbul festivali tarafından ömür boyu tiyatro sanatına katkısından dolayı verilen onur ödülü yıldız kenter’e dame diana rigg tarafından takdim edildi.
1998’de ankara sanat kurumu “ yılın kadın sanatçısı ” ödülü, 1998 muhsin ertuğrul yaşam boyu tiyatro sanatına katkılarından dolayı onur ödülü, 1998 cumhurbaşkanlığı büyük kültür ve sanat ödülü, “ marti ” adlı oyunda madam arcadina rolüyle 1999 afife jale - en iyi kadın oyuncu ödülü .
1948 yılında osmaniyede doğdu. yörede fettahoğulları olarak bilinen geniş bir türkmen ailesine mensuptur. ilk öğrenimini osmaniyede, orta öğrenimini istanbulda tamamlayan dr. bahçeli, üniversite öğrenimini ankara iktisadi ve ticari bilimler akademisinde yapmıştır.
dr. bahçeli, başlangıcından itibaren ülkücü hareketin her kademesinde görevler üstlenerek büyük ülkü davasına hizmet etti. dr. bahçeli, 1967 yılında ankara iktisadi ve ticari ilimler akademisinde öğrenci iken ülkü ocağı kurucusu ve yöneticisi olarak görev aldı. 1970-1971 yıllarında türkiye milli talebe federasyonu genel sekreterliği görevlerinde bulundu. dr. bahçeli, bir yandan aktif olarak ülkücü harekette yeralırken, diğer yandan da ilmi alandaki çalışmalarını devam ettirmiştir.
1972 yılından itibaren ankara iktisadi ve ticari ilimler akademisi ve bağlı yüksek okullarda iktisat bölümü asistanı olarak görev almıştır. dr. bahçeli, yine 1970li yıllarda ülkücü maliyeciler ve iktisatçılar derneğinin (ümid-bir) kurucularından, üniversite akademi ve yüksekokullar asistanları derneğinin (ünay) kurucularından ve genel başkanlarındandır. iyi derecede ingilizce bilen dr. devlet bahçeli, gazi üniversitesi sosyal bilimler enstitüsünde iktisat doktorası yapmış ve aynı üniversitenin iktisadi ve idari bilimler fakültesi iktisat politikasında ana bilim dalında 1987 yılına kadar öğretim üyeliği görevini sürdürmüştür.
dr. bahçeli yine bu süre içerisinde türk-islam alemi, türkiye ve dünya ekonomisi, türk tarihi ve dış politika konularıyla ilgilenmiş ve bu alanlarda çalışmalar yapmıştır. 12 eylül 1980 darbesinden sonra cezaevlerine doldurulan mhp ve ülkücü kuruluşların yöneticileri ile mensuplarının haklı davalarının her platformda savunulmasında takdirle karşılanan çalışmalarda bulunmuştur.
ülkücü kadroların yetişmesinde önemli görevler de üstlenen dr. bahçeli, başbuğ alparslan türkeş tarafından göreve çağırılması üzerine 17 nisan 1987 tarihinde üniversitesindeki öğretim üyeliği görevinden istifa etmiş, 19 nisan 1987 tarihinde yapılan mçp büyük kurultayında parti yönetimine seçilmiş ve genel sekreterlik görevine getirilmiştir.
mçp ve mhpnin yönetim kadrolarındaki görevi, günümüze kadar kesintisiz olarak sürmüştür. çeşitli zamanlarda genel sekreterlik, genel başkan yardımcılığı, merkez yürütme kurulu üyeliği, merkez karar kurulu üyeliği, genel başkan baş-danışmanlığı görevlerinde bulunan dr. devlet bahçeli, 6 temmuz 1997 tarihli 5nci olağanüstü kongre sonrasında mhp genel başkanı görevini üstlenmiştir.
05 kasım 2000 ve 12 ekim 2003 tarihlerindeki mhp olağan kongrelerinde tekrar genel başkan seçilmiştir.
dr. bahçeli, başlangıcından itibaren ülkücü hareketin her kademesinde görevler üstlenerek büyük ülkü davasına hizmet etti. dr. bahçeli, 1967 yılında ankara iktisadi ve ticari ilimler akademisinde öğrenci iken ülkü ocağı kurucusu ve yöneticisi olarak görev aldı. 1970-1971 yıllarında türkiye milli talebe federasyonu genel sekreterliği görevlerinde bulundu. dr. bahçeli, bir yandan aktif olarak ülkücü harekette yeralırken, diğer yandan da ilmi alandaki çalışmalarını devam ettirmiştir.
1972 yılından itibaren ankara iktisadi ve ticari ilimler akademisi ve bağlı yüksek okullarda iktisat bölümü asistanı olarak görev almıştır. dr. bahçeli, yine 1970li yıllarda ülkücü maliyeciler ve iktisatçılar derneğinin (ümid-bir) kurucularından, üniversite akademi ve yüksekokullar asistanları derneğinin (ünay) kurucularından ve genel başkanlarındandır. iyi derecede ingilizce bilen dr. devlet bahçeli, gazi üniversitesi sosyal bilimler enstitüsünde iktisat doktorası yapmış ve aynı üniversitenin iktisadi ve idari bilimler fakültesi iktisat politikasında ana bilim dalında 1987 yılına kadar öğretim üyeliği görevini sürdürmüştür.
dr. bahçeli yine bu süre içerisinde türk-islam alemi, türkiye ve dünya ekonomisi, türk tarihi ve dış politika konularıyla ilgilenmiş ve bu alanlarda çalışmalar yapmıştır. 12 eylül 1980 darbesinden sonra cezaevlerine doldurulan mhp ve ülkücü kuruluşların yöneticileri ile mensuplarının haklı davalarının her platformda savunulmasında takdirle karşılanan çalışmalarda bulunmuştur.
ülkücü kadroların yetişmesinde önemli görevler de üstlenen dr. bahçeli, başbuğ alparslan türkeş tarafından göreve çağırılması üzerine 17 nisan 1987 tarihinde üniversitesindeki öğretim üyeliği görevinden istifa etmiş, 19 nisan 1987 tarihinde yapılan mçp büyük kurultayında parti yönetimine seçilmiş ve genel sekreterlik görevine getirilmiştir.
mçp ve mhpnin yönetim kadrolarındaki görevi, günümüze kadar kesintisiz olarak sürmüştür. çeşitli zamanlarda genel sekreterlik, genel başkan yardımcılığı, merkez yürütme kurulu üyeliği, merkez karar kurulu üyeliği, genel başkan baş-danışmanlığı görevlerinde bulunan dr. devlet bahçeli, 6 temmuz 1997 tarihli 5nci olağanüstü kongre sonrasında mhp genel başkanı görevini üstlenmiştir.
05 kasım 2000 ve 12 ekim 2003 tarihlerindeki mhp olağan kongrelerinde tekrar genel başkan seçilmiştir.
1944 yılında diyarbakırda doğdu. ilköğretimini diyarbakır cumhuriyet ilkokulunda, orta öğrenimini ziya gökalp lisesinde yapmıştı.
1968 yılında siyasal bilgiler fakültesinden mezun olmuşdu. aynı yıl diyarbakır maiyet memurluğuna atanmış; staj dönemi içinde ergani kaymakam refikliği, bismil ilçesi sinan bucak müdürlüğü, genç, akçadağ ve doğanşehir kaymakam vekilliği yaptı.
1973-1976 yılları arasında sarıkaya kaymakamlığı, 1 eylül 1976-9 ekim 1977 tarihleri arasında kahramanmaraş vali vekilliği ve 1980 eylül ayına kadar merkez emniyet müdürlüğü ve emniyet genel müdürlüğü görevlerinde bulundu.
29 ağustos 1980 tarihli bakanlar kurulu kararı ile rize valiliğine, 17 ekim 1980 tarihli kararname ile de merkez valiliğine atanmıştır. rize valiliği sırasında belediye başkanlığı görevini de yürüttü.
9 şubat 1984-18 eylül 1987 tarihleri arasında gaziantep valiliği yapan ve 1985 yılında yılın bürokratı seçilen abdülkadir aksu; 29 kasım 1987 tarihinde anavatan partisinden 18. dönem diyarbakır milletvekili seçildi ve aralık 1987 tarihinde de anavatan partisi türkiye büyük millet meclisi grup başkan vekilliği görevine getirildi.
31 mart 1989 tarihinde içişleri bakanlığına atandı ve bu görevini 24.6.1991 tarihine kadar yürüttü. 24 aralık 1995te anap diyarbakır milletvekili olarak parlamentoya girdikten kısa bir süre sonra anap gurup başkan vekilliğine, daha sonra da gaptan sorumlu devlet bkanlığına getirildi.
16 ağustos 1996 tarihinde anaptan ayrılarak rpye katıldı. rp gik üyesi ve genel başkan yardımcılığına getirildi, rpnin anayasa mahkemesi tarafından kapatılmasından sonra fpye girdi.
fazilet partisinin kapatılmasından sonra yeni kurulan ak partiye katıldı. halen ak parti yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcısı ve istanbul milletvekili olarak görevini sürdürmektedir.
1968 yılında siyasal bilgiler fakültesinden mezun olmuşdu. aynı yıl diyarbakır maiyet memurluğuna atanmış; staj dönemi içinde ergani kaymakam refikliği, bismil ilçesi sinan bucak müdürlüğü, genç, akçadağ ve doğanşehir kaymakam vekilliği yaptı.
1973-1976 yılları arasında sarıkaya kaymakamlığı, 1 eylül 1976-9 ekim 1977 tarihleri arasında kahramanmaraş vali vekilliği ve 1980 eylül ayına kadar merkez emniyet müdürlüğü ve emniyet genel müdürlüğü görevlerinde bulundu.
29 ağustos 1980 tarihli bakanlar kurulu kararı ile rize valiliğine, 17 ekim 1980 tarihli kararname ile de merkez valiliğine atanmıştır. rize valiliği sırasında belediye başkanlığı görevini de yürüttü.
9 şubat 1984-18 eylül 1987 tarihleri arasında gaziantep valiliği yapan ve 1985 yılında yılın bürokratı seçilen abdülkadir aksu; 29 kasım 1987 tarihinde anavatan partisinden 18. dönem diyarbakır milletvekili seçildi ve aralık 1987 tarihinde de anavatan partisi türkiye büyük millet meclisi grup başkan vekilliği görevine getirildi.
31 mart 1989 tarihinde içişleri bakanlığına atandı ve bu görevini 24.6.1991 tarihine kadar yürüttü. 24 aralık 1995te anap diyarbakır milletvekili olarak parlamentoya girdikten kısa bir süre sonra anap gurup başkan vekilliğine, daha sonra da gaptan sorumlu devlet bkanlığına getirildi.
16 ağustos 1996 tarihinde anaptan ayrılarak rpye katıldı. rp gik üyesi ve genel başkan yardımcılığına getirildi, rpnin anayasa mahkemesi tarafından kapatılmasından sonra fpye girdi.
fazilet partisinin kapatılmasından sonra yeni kurulan ak partiye katıldı. halen ak parti yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcısı ve istanbul milletvekili olarak görevini sürdürmektedir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?