16 yaşında okuduğumda şaşırtıcı, 20 yaşında okuduğumda dehşet verici bulduğum mükemmel roman. ütopya.
kuaförün "sir ağda peeling etkisi yaratır" sözüne inanmayın. ben inanıp göz altına kadar yaptırdım ve hala kat kat fondötenle kapatıyorum izleri. o etkiyi verse bile değmez bu işkenceye.
adeta bugün annemin, gününe gelen teyzeler için söylenmiş bir söz. yaklaşık 10 kişiye tek tek wifi şifresi girdim sözlük. açık büfe yaptılar da o konudan yırttım. sözde özgür kız takılıyorum. eheh.
sigara içmek. ne zaman edindim bilmiyorum ama ağzıma bir lokma atıp, hemen sigaraya abanıyorum. annemde "dedesi kılıklı" diyor. istisnasız her sabah.
bir cinsel yaşamı var mıdır bilmem ama istekleri olduğu kesin. kızlar soruyorda sorulan bir soru geldi aklıma. üzerinde düşündüğüm için unutmadım.
adam bir gün sohbet sitesinde bir kadınla tanışıyor. bir müddet sanal seks yapıyorlar. daha sonra adam görüntülü konuşmak istiyor. cam açıldığında ise kadının tekerlekli sandalyede olduğunu görüyor. adam çok şaşırıyor ve siteden çıkıyor. daha sonra ne oldu bilemem.
daha sonra annemin down sendromlu bir akrabası var. cengiz abi. bu abi de 30lu yaşlarına geldiğinde bu isteğini belirtiyor. tabii büyük bir doğallıkla belirtiyor bunu. o yüzden hala tebessüm ettirir bana.
yani cinsellik bir ihtiyaç. engelli insanların da buna ihtiyaç duyması çok normal. ama bunu nasıl giderirler bilemem. cengiz abinin nasıl giderdiğini biliyorum. ama doğru mu yapıldı yanlış mı bir karara varamadım. o yüzden anlatmicim sözlük.
edit: entryi tekrar okuyunca sanki bir ayrımcılık yapmışım gibi geldi. yok öyle bir şey, merak gidermek için bildiklerimi anlattım. cinsellik konusunda hiç ayrımcılık yapmam sözlük bilirsin. eheh.
adam bir gün sohbet sitesinde bir kadınla tanışıyor. bir müddet sanal seks yapıyorlar. daha sonra adam görüntülü konuşmak istiyor. cam açıldığında ise kadının tekerlekli sandalyede olduğunu görüyor. adam çok şaşırıyor ve siteden çıkıyor. daha sonra ne oldu bilemem.
daha sonra annemin down sendromlu bir akrabası var. cengiz abi. bu abi de 30lu yaşlarına geldiğinde bu isteğini belirtiyor. tabii büyük bir doğallıkla belirtiyor bunu. o yüzden hala tebessüm ettirir bana.
yani cinsellik bir ihtiyaç. engelli insanların da buna ihtiyaç duyması çok normal. ama bunu nasıl giderirler bilemem. cengiz abinin nasıl giderdiğini biliyorum. ama doğru mu yapıldı yanlış mı bir karara varamadım. o yüzden anlatmicim sözlük.
edit: entryi tekrar okuyunca sanki bir ayrımcılık yapmışım gibi geldi. yok öyle bir şey, merak gidermek için bildiklerimi anlattım. cinsellik konusunda hiç ayrımcılık yapmam sözlük bilirsin. eheh.
genelde aynı rakamların, sıkça tekrarlandığı telefon numaralarına söylenir. akılda daha kolay kalması için bu tarz numaralar seçiyorlar sanırım. bende erkek arkadaşımdan öğrenmiştim bu espriyi. bugün bir adam, bana telefon numarasını verirken kullandım da önce güldü sonra bastı eksiyi şerefsiz.
isim ve sıfatın yeri değiştirilirse, bir çağrı cümlesine dönüşür.
"bazen canım çok sıkılır
balkondan atlarım"
balkondan atlarım"
müslüman olmayanlar asla cennete giremeyecekse, müslüman ülkeler de doğanlar daha şanslı değil mi? "akıl verdim, kitap gönderdim düşünsün doğru yolu bulsun" diyebilirsin ama o zaman müslüman ülke de doğup, direkt müslüman olanlar torpilli olmuyor mu? sence japonyada doğan kişiyle suriyede doğan kişi, müslümanlık konusunda hayata aynı mı başlıyor? bu soruyu ilk sorduğumda 9 yaşındaydım. hala soruyorum ama mantıklı bir cevap bulamadım.
bir de kağıdıma baksam, fazla verdiğin puanları kırar mısın?
bir de kağıdıma baksam, fazla verdiğin puanları kırar mısın?
"ne eksikse sen tamamla
son derece yorgunum
çok uykum var, öp beni
öpersen ne güzel uyurum."
son derece yorgunum
çok uykum var, öp beni
öpersen ne güzel uyurum."
teoman'ın bir klibinde, pencere buğusuna yazılan veda kelimesi.
"uyandım, bakakaldım, hayali bir parmağın
bıraktığı yazıya, pencere camının buğusuna
hoşçakal..."
(bkz: kupa kızı ve sinek valesi)
"uyandım, bakakaldım, hayali bir parmağın
bıraktığı yazıya, pencere camının buğusuna
hoşçakal..."
(bkz: kupa kızı ve sinek valesi)
(bkz: orantısız zeka)
bukowski'nin kitapları. hayatımı sikeyim yani. 17 yaşında insan niye bukowski okur?
topkek, plastik bardakta kahve, yaz günü üşümek, sigara içmek için delirmek, malum tarafların uyuşması ve nicesine sebep olan yolculuk. yine de keyiflidir. özellikle yağmurlu havalarda ya da gece vakti.
"ben gideyim ya. burası kendimi yıprattığıma değmez." diyerek gerçekleştirdiğim eylem. sonra da küçük çaplı bir kavga. bir hayat dersi verdim ankara kırosuna. "biz senin tavırlarını beğenmiyorduk zaten" diyor bir de. lan benim tavırlarımı kim beğeniyor ki sen beğenecen?
sözlüğün iki aykırı yazarı. ne oldu bilmem ama ben lazaroniyi tutuyorum. isterse kediciği olabilirim.
ne yapsam ki ya? şirketin yanında anaokulu var. gidip sabilere mi yavşasam? subyancı mı olsam?
bugün arkadaşımın düğünü vardı, gitmedim. "afiyet olsun kanka" diye mesaj atacağım birazdan.
barış atar'ın penguende ki karikatür köşesi. güzel kızı otobüs camındaki yansımadan kesmek; önce ortada ki salatayı, sonra tabağında ki salatayı yemek gibi küçük hesapları vardır. küçük bencil. yaratıcı bir karakterdir. (bkz: küçük hınzırlıklar)
upto-rapunzel skandalında başarılı olamadığı için; upto-mustait skandalıyla gündeme gelmeye çalışan yazarımsı. yine güldürdü beni. bakalım bundan sonra uptoyu kiminle yakıştıracak?
söylesen muhallebiciye gönderirdik uptoyu seninle abicim, ne gerek var böyle şeylere?
söylesen muhallebiciye gönderirdik uptoyu seninle abicim, ne gerek var böyle şeylere?
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?