pinhan

ogrenmesi turkler icin cok kolay olan bir dildir. sondan eklemeli oldugundan ve eklerin bir cogu ve mantigin neredeyse tamami turkceye benzediginden ogrenme konusunda gucluk cekilmez. kelimeler tamamen farkli olsa da bircok da ortak sozcuk vardir: elma, cizme, sapka, cep, pogaca, sakal gibi.

dogan kitaptan cikan yeni romani aski da araf ve baba ve pic gibi ingilizce yazan kadin. kendisi neden metisten ayrilmistir, merak konusudur. romanin ise cok guzel oldugu soylenmektedir.

bugune kadar butun sacmaliklarina ragmen her ortamda savunup insanlari izlemeleri konusunda ikna etmeye calismis olsam da 5. sezon 22. bolumle yillar once kemal sunal filmlerinde islenmis bir konuyla sezon finali yapmis olmasiyla tamamen gozumden dusmus, bir daha asla izlemeyecegim dizi.

dun itibariyla radikale veda eden ve onumuzdeki aydan sonra tarafta yazmaya baslayacak olan kose yazari.

su gunlerde alti aylik hamile olan ve karnindaki bebegine sems diye hitap ettigini soyleyen postmodern romanlara imza atmis yazar kisisi.

sanirim turkiye icin ikinci hande yener vakasi olacak kadin ayse hatun onal kisinin yeni ve fazlasiyla cool olan sarkisi. ceksene elini gibi ilginc ve komik bir bakkal sarkisindan sonra boylesine cool ve basarili bir sekilde karsimiza cikmasi yeterince takdire sayan.

tdk tarafindan first lady tabiri yerine kullanilmasi karari alinan sozcuk.

bayram oncesinde protokolden iki uc kisi gelecek diye cocuklarin okuldaki derslerinden olduklari, sabahtan aksama kadar gunes altinda suren provalarda perisan olduklari, o gun geldiginde de gelen "protokol" kisilerinin izleme tenezzulunde dahi bulunmadiklari, cocuklarimiz icin deyip onlar icin daha zararli seylere sebep oldugumuz, stadlara kapanmis resmi bayram gunumuz. yeter artik, kurtarilsin bu bayramlar, stadlardan, okul bahcelerinden.

her cikani oynattigindan ve reklamlar vs anonslarinda kici yerinde durmadigindan yakin zamanin seda sayani olma yolunda ilerleyn hatunun sundugu insanlarin geyik yaparak izleyenleri aptal yerine koydugu ilginc program. sosyolojik arastirma konulari.

ihsan oktay anar ile eskiden bir iliskisi oldugu soylenen, yazdiklari, uslubu ve birikimi itibariyla cabucak inanasimi getiren ancak yas baglaminda boyle bir durumun olmasinin mumkun olmadigina kanaat getirdigim mukemmel yazar insani.

turkiye psikoloji ogrencileri calisma grubu’nun kisaltilmis halidir.

cok eskiden yarattigim aileleri mutfaga sokup cesitli yangin cikmasini sagladigim, tam o sirada oyunu durdurup mutfaktan cikmalarini engelleyecek sekilde yeni esyalar yerlestirdigim, hepsinin olerek r.i.p yazili taslar ile evin disinda bir mezarlik olusturdugum ve yeni bir aile yaratip oraya gonderdigimde surekli "agit yak"i tiklattigim guzel mi guzel oyun.

2008 yilinda tarkan’in katilacagi kesinlesen, bilgi universitesi santralistanbul kampusunde gerceklesecek olan festival.

(bkz: kondom)

sosyal sorumluluk bilinci(!) ile hazirlanmis oldugu basindaki 2007 yilinda aids’ten bilmem kac kisi hayatini kaybetmistir sozleri ile anlasilan, insanin dinledikce dinleyesi gelen, tum dunyayi duyurulmasi icin bence eurovision sarkimiz olmasi gerektigine inandigim muthis bir tugba ekinci sarkisi. sozler, sound her seyiyle on numara.

ozonu da deldik
dibine geldik
kıyamet yakın
biz son verdik
bakma geçmişine
sakla geleceğe
tak derim kendine

condom, dünyaya condom
herkese condom
eline, beline, cebine condom

çok uzağa gitme oğlum
bende her şey bol
kıvıra kıvıra olmaz
yeter adam ol
her yolu denedik ama
o yol çıkmaz yol
elin dili torba değil
biraz sakin ol

bakma geçmişine
sakla geleceğe
tak derim kendine

edebi elestiriler surecinde ve yazar uzerinden yapilan psikanalitik okumalarda kendisinden kirmizi jartiyerli orospu diye bahsedilen, herkesi ikna etmesinin, herkes tarafindan sevilmesinin altinda yatan sebep olarak kendisinin cok verici bir insan oldugu gercegi imis. kirmizi ise bastiramadigi duygularini, icindeki sonmeyen atesini anlatiyormus. ben demedim, onlarin yalancisiyim...

turk pop muziginin dev ismi(!) kucuk ceylan tarafindan seslendirilen sarki. sozlerini de yazalim tam olsun :

her gün baska baska konu
ne basi var ne de sonu
söyle gercek sevgi bu mu

yazin baska kisin baska
hasret kaldim gercek aska
icin baska disin baska

her gün beles yasiyorsun
üstüme gül kokluyorsun
gercege yalan diyorsun

yaptigina santaj denir
böyle aska montaj denir

"o kadar sevdim ki resmini
iste bugun konustu benle"

imkansizligin anlatildigi hissini uyandiran sarkinin alintiladigim kisimlari dusuncemi destekler nitelikte sanki. "seni sevdim" gibi bir sey soylemektense "resmini sevdim" diyor. kisinin kendisiyle iliski kuramamanin huznunu gidermek amaciyla bir nevi kisinin tezahuru olan objesi -reproduksuyonu- resmi ile girilen iliski uzerinden anlatilmistir sarkidaki hikaye. melodi ne kadar da eglenceli surukleyici olsa da huzunlu bir tonu vardir sarkinin sozleri itibariyla. o yuzden de o akicilik yerini durgunluga, dusunceye birakir uzun dinlemeler sonucunda.

hangi sarkiyi sevip entry yazma arzusu duysam benden once yazmis oldugunu gordugum, bununla kalmamakla beraber, o entrylerde hislerime tercuman olan kisilik. radyosunu dinlemek cok keyifli olacaktir diye dusunuyorum.

elif safak kendisine mahrem hakkinda soru soruldugunda;

"eger ucuncu bolumu yazacagimi bilseydi bu romani asla yazmazdim1 diye yanit verir.

eger jeff buckley de yasasaydi benzer seyi "oh my tears" kismindan sonrasi icin soyleyebilir diye dusundugum olumcul etkisi olan sarki.