my dying bridein 1995 yılında çıkardığı trinity adlı albümünün tek enstrümantal şarkısı.
eğer gözlerinizi bu şarkıyla kapatacaksanız, hayal gücünüzün sınırlarına dikkat edin.
geçmişin sevincini, yanılsamayla örtmek durumunda kaldığın zamanların acı tarafı.
yalnızlığa karşı kendini tatmin etmek için olmamalı, olsa da, yetmeyen bir arzuyla sahiplenilmeli bu nöbete, kim bilir.
eğer yaşıyorsa insan ve ulaşılabilirse, gurur yapmamalı; belkide onun gururunu hiçe sayarak, bitmek tükenmek bilmeyen hayallerin gerçek olmadığını anlamalı, sözlerin gerçekliğinde ezilmeli.
gözlerini kapatıp hayaline daldığında, kendini bulduğun yer, hastane odası olabilirken, sen özlem nöbetlerine karşı hayata, sürekli bir oyun içerisindesindir, gözlerini açtığında olduğun yerde kalasın diye.
belki evet, belki hayır. oyun içerisindeki oyunların yanılsamalarını zamanla görmezlikten gelmek, bizi daha iyi biri yapmıyor. daha sakin veyahut daha gerçekçi. fakat bu nöbetleri atlatmanın bir yolu varsa da...değişiverir, insandan insana.
yalnızlığa karşı kendini tatmin etmek için olmamalı, olsa da, yetmeyen bir arzuyla sahiplenilmeli bu nöbete, kim bilir.
eğer yaşıyorsa insan ve ulaşılabilirse, gurur yapmamalı; belkide onun gururunu hiçe sayarak, bitmek tükenmek bilmeyen hayallerin gerçek olmadığını anlamalı, sözlerin gerçekliğinde ezilmeli.
gözlerini kapatıp hayaline daldığında, kendini bulduğun yer, hastane odası olabilirken, sen özlem nöbetlerine karşı hayata, sürekli bir oyun içerisindesindir, gözlerini açtığında olduğun yerde kalasın diye.
belki evet, belki hayır. oyun içerisindeki oyunların yanılsamalarını zamanla görmezlikten gelmek, bizi daha iyi biri yapmıyor. daha sakin veyahut daha gerçekçi. fakat bu nöbetleri atlatmanın bir yolu varsa da...değişiverir, insandan insana.
önyargılı oluşumuzdaki öküzlüğün sözlerimize bir başka şekilde tezahür edişi.
söylenilen şeyi anlamamazlıktan ziyade, anlamadığın şeyi söyleyen insana da bok atma düşüncesinin nedeni elbette tek değil. kendi düşüncemizin tam zıddında olan bir uzaylı gelse dünyalar savaşı başlatırız, o derece. kendi ezberimizi bozmaktan hoşlanmayışımız ezberci eğitim anlayışımızdan olmasa da, kendini ispat etmeye çalışan, kişiliğin tam oturmaması(ve asla oturamayacak olan), nedenlerden bir kaç tanesi.
söylenilen şeyi anlamamazlıktan ziyade, anlamadığın şeyi söyleyen insana da bok atma düşüncesinin nedeni elbette tek değil. kendi düşüncemizin tam zıddında olan bir uzaylı gelse dünyalar savaşı başlatırız, o derece. kendi ezberimizi bozmaktan hoşlanmayışımız ezberci eğitim anlayışımızdan olmasa da, kendini ispat etmeye çalışan, kişiliğin tam oturmaması(ve asla oturamayacak olan), nedenlerden bir kaç tanesi.
savunma mekanizmalarının deli gibi seni rahatlatmak için bahaneler uyduracağı anlamına gelir.
"ben bu hataya düştüm. ama bilerek düştüm. hayatıma renk katmak istemiştim." gibi söylemlerde bulunarak, hem kendilerini, hem başkalarını kandırırlar.
"ben bu hataya düştüm. ama bilerek düştüm. hayatıma renk katmak istemiştim." gibi söylemlerde bulunarak, hem kendilerini, hem başkalarını kandırırlar.
"sevgilimiz aşktır, şekli kılığı yoktur bizce" diyen mevlanada ki aşk anlayışının, islam dininin kaynaklarından beslenmediğini dile getirmek, akla mantığa sığmayacak bir söylem olur.
fakat mevlana olsun, yunus emre olsun, fuzuli olsun *ile getirilen aşkı islamdan bağımsız bir şekilde tasavvufla ilişkilendirmek ne derece doğrudur, bilmiyorum.
mesnevi okuyunca tasavvuf uzmanı kesilmek` ne kadar doğruysa, tasavvufu islamla ayırmak o kadar doğru olur sanırım.
islam tarihine bakıldığında filozoflar, bilginler, edebiyatçılar sevgi üzerine düşünmüş ve yazmışlar. bu konuda bir çok fikirler ve teoriler oluşmuş.
"allah dünyayı aşk üzerine yaratmıştır." sözünü ilk altılı yaşlarımda duymuştum. o günden bu yana, bu söze pek bir şey eklenmedi.
bu konunun etraflıca incelenebilmesi için, emek ve zaman gerektiği kesin tabi.
fakat mevlana olsun, yunus emre olsun, fuzuli olsun *ile getirilen aşkı islamdan bağımsız bir şekilde tasavvufla ilişkilendirmek ne derece doğrudur, bilmiyorum.
mesnevi okuyunca tasavvuf uzmanı kesilmek` ne kadar doğruysa, tasavvufu islamla ayırmak o kadar doğru olur sanırım.
islam tarihine bakıldığında filozoflar, bilginler, edebiyatçılar sevgi üzerine düşünmüş ve yazmışlar. bu konuda bir çok fikirler ve teoriler oluşmuş.
"allah dünyayı aşk üzerine yaratmıştır." sözünü ilk altılı yaşlarımda duymuştum. o günden bu yana, bu söze pek bir şey eklenmedi.
bu konunun etraflıca incelenebilmesi için, emek ve zaman gerektiği kesin tabi.
15 tllik içeceğiyle etrafı gözetleyen iyi giyimli, güneş gözlüklü bayan descartesi okurken, bir kaç paralel sokak ötede anadolulu(!), türbanlı(!), uzun etekli(!) kadın kocasına, "napcaz bey, nasıl ödeyeceğiz" diye soruyordu hastane kapısının önünde. şizofreni teşhisi konulmuş oğullarına. hastaneye uzakta bir yerde akrabalarında kalıyorlarmış. oğullarını hastaneye yatırmışlar.
denge.
nerede?
denge.
nerede?
kitaplarına kıyamayan insanların yanında bu konunun açılması, dile getirilmesi sakıncalı oluyor genel de.
en çok sevilen eşyayı, bir başkasına verme anlayışının kaybolduğu senelerde yaşamanın hüznünü bilen kişi, kitap bağışlar mı sorusunu sormak gerekir belki de. ya da bu kadar az kitap okunan bir dönemde yaşıyorken, neden kendi kitaplarımı bir yere vermeliyim ki sorusunu kendimize sormamız gerekiyor.
hiç bir kazancım yok. bağışlayacağım kitaplar hiç bir zaman okunmayacaktır deriz, kaç sene sonra, neler yaşanacağını bilmeden.
ihtiyacı olan yere cimrileşmemek gerekir.
en çok sevilen eşyayı, bir başkasına verme anlayışının kaybolduğu senelerde yaşamanın hüznünü bilen kişi, kitap bağışlar mı sorusunu sormak gerekir belki de. ya da bu kadar az kitap okunan bir dönemde yaşıyorken, neden kendi kitaplarımı bir yere vermeliyim ki sorusunu kendimize sormamız gerekiyor.
hiç bir kazancım yok. bağışlayacağım kitaplar hiç bir zaman okunmayacaktır deriz, kaç sene sonra, neler yaşanacağını bilmeden.
ihtiyacı olan yere cimrileşmemek gerekir.
dergisi çıkacaktır, pek yakın zamanda. edebiyat, sanat, müzik, felsefe denemeleri veya makalelerinizi gönderirseniz, bizde beğenirsek; bir 50 cllik içme hakkı doğuyor.
reklamlar burada bitti. reklam değil de, cafeler eski değerini hakikaten kaybetmiş. bir zamanlar cafelerde düşünce üretilir, hayata yansırdı. şimdi ise, "kanka ortam fena" diye düşünülmekte. bakalım, değişimi kontrol etmek zordur çoğu zaman.
reklamlar burada bitti. reklam değil de, cafeler eski değerini hakikaten kaybetmiş. bir zamanlar cafelerde düşünce üretilir, hayata yansırdı. şimdi ise, "kanka ortam fena" diye düşünülmekte. bakalım, değişimi kontrol etmek zordur çoğu zaman.
aşkı isyan olarak gören insanın savunduğu görüşlerden en anarşist olanı.
"senin için dağları deler, şehirleri yıkarım" vb. sözlerde, toplumun doğadan korkup betonlara sığınmasının ardında yatan en büyük psikolojik unsurun, büyük aşkı yakalayamamasından ileri geldiğini, bu sözden hareketle anlıyoruz.
"senin için dağları deler, şehirleri yıkarım" vb. sözlerde, toplumun doğadan korkup betonlara sığınmasının ardında yatan en büyük psikolojik unsurun, büyük aşkı yakalayamamasından ileri geldiğini, bu sözden hareketle anlıyoruz.
büyük kentlere göçün durdurulması ve buna bağlı işsizlik sorunu.
-shçekin (çocuk ve gençlik merkezleri, yetiştirme yurtları) alt yapısının güçlendirilmesi. çalıştırılan çocukları, shçekin ve diğer sosyal yardımlaşma vakıflarının sahip çıkması.
-medyanın bu konuyu gereksiz haberlerden daha fazla irdeleyerek, bu konuda görüş bildiren uzmanların çözüm önerilerini kamuoyuyla paylaşması. halkın neler yapabileceğini bilmesi açısından, bu konuda halkı yönlendirmesi.
-söz konusu çocukların orduya alınabilirliğinin irdelenmesi ve alınması.
-konservatuarlarda bu çocuklar için ayrı kontenjanların açılması.
-shçekin (çocuk ve gençlik merkezleri, yetiştirme yurtları) alt yapısının güçlendirilmesi. çalıştırılan çocukları, shçekin ve diğer sosyal yardımlaşma vakıflarının sahip çıkması.
-medyanın bu konuyu gereksiz haberlerden daha fazla irdeleyerek, bu konuda görüş bildiren uzmanların çözüm önerilerini kamuoyuyla paylaşması. halkın neler yapabileceğini bilmesi açısından, bu konuda halkı yönlendirmesi.
-söz konusu çocukların orduya alınabilirliğinin irdelenmesi ve alınması.
-konservatuarlarda bu çocuklar için ayrı kontenjanların açılması.
gördüğün rüyaların ardından gerçeğe daha yaklaşabilmek için büründüğün ruh halinin bedene yansımasıdır.
aynur doğanın ağıtı, goethenin şiirleri, mevlananın rubaileri... el titremeleri ve kalbin hızlanmasıdır sabahları üşümek.
belki de gerçeğe uyanmanın hüznü, rüyalardan şikayet etmektedir.
aynur doğanın ağıtı, goethenin şiirleri, mevlananın rubaileri... el titremeleri ve kalbin hızlanmasıdır sabahları üşümek.
belki de gerçeğe uyanmanın hüznü, rüyalardan şikayet etmektedir.
gerçeği öğrenmek istemeyen kişinin, açıklamaları bahane sayarak, kendini haklı çıkarmaya çalışma dürtüsünün tezahürü olarak ortaya çıkan durum.
pislenen okulunu temizlik görevlilerine bırakmayan, okulunu temiz görmek istediği için, okulunu kendisi temizleyen öğrencinin, ahah şuna bak ya vb. tarzı söylemleri umursamadan olması gerekeni yapması durumudur.
üniversite dediğimiz şey, bizlere sunulan manaya gelmediğini söylemek gerekir.
üniversite dediğimiz şey, bizlere sunulan manaya gelmediğini söylemek gerekir.
ruhun iki büklüm olup, bedenin en düşük tansiyonlardan tansiyon beğenmesi durumudur.
fark ettirilmeden yapıldığında, sonuçları gördüğünüz andan itibaren insanın midesini bulandıran eylem.
aşağılık oyunların ardından, aşağılık davranışlarının sonuçlarını görmek, insana bu oyunu sürdürmeme yönünde telkinler sunsa da insana, bazı insanlarla sırf aptallıklarından dolayı oynamak artık onların iyiliği için değil, bizlerin egoları yüzünden çoğu zaman.
bir düşünce: ahmet’in hayatı değişmeli ve bunu ben sağlamalıyım.
bir ortaokul çocuğunun hayal dünyası, bir aptalı daha yeryüzünden arındırabildiğini hayal ederken, o aptalın hayatındaki bütün üzücü şeyler meğer gerçek aptala etki ediyormuş.
ego ve üzüntünün birleşimi çok hamleli yeni oyunlar bulma yolunda zaman geçirmenin bir sonucu olup olmadığını bilemiyoruz tabi.
bir düşünce: şu grubu, nefret ettiğim şu grupla çatıştırmalıyım. şu nefret ettiğim gruptakilerin hepsi acı çekmeli.
bir lise gencinin hayal dünyası, daha ütopik şeyler düşünerek, insanlarla oynadığını, artık gruplarla oynar. sonucu itibariyle; gazetelerde "lise de bıçaklı kavga! 2 yaralı..."
vicdan muhasebesi...daha büyük oyunlar için ön hazırlık.
gençlik işte. bazen ne yaptığını bilmiyor diyip, sıyrıldığımızı sanayım.
insanlar hayat birer sahne, insanlar birer oyuncu mantığında değiller hiç bir zaman.
düşündükleri gibi olmadığını anlatma çabasının, insanda yaratabileceği çelişkiyi göz önünde bulundurduğumuzda, elinizdeki tek somut gerçek "izlenmeli" ibaresi oluyor doktorlar arasında o kadar.
ha ne gerek var bütün onca şeye?
hiç bir şey anlatmayıp, konunun etrafından anlaşılmayan cümleler kurmanın sana vereceği hiç bir şey yok ise de; zaman geçiyor işte.
bir ajansda da çalışsan; aşçı da olsan; sana sormazlaz mı bütün bunlar neden diye?
her ikisini de yapsan; neden ikisi diye soruyorlarsa eğer; yapılan oyunların farkına varan insanlar da anlıyor, bütün bunlara neden olan şeylerin kendi "çelişmezlikleri", aptallıkları veyahut o sırada ismi ne oluyorsa, onun olduğunu.
anlamalarına izin vererek, onlara koz verebilirsiniz. ama o kozu 1 ayda dahi olsa bertaraf edebileceğinizi biliyorsanız, o 1 ay içerisinde onlarca koz alabileceğinizi de biliyor olmalısınız.
nedir yani tüm bunlar.
insanlarla oyun oynamak tehlikelidir. sakıncalıdır. denenmemesi gerekir.
aşağılık oyunların ardından, aşağılık davranışlarının sonuçlarını görmek, insana bu oyunu sürdürmeme yönünde telkinler sunsa da insana, bazı insanlarla sırf aptallıklarından dolayı oynamak artık onların iyiliği için değil, bizlerin egoları yüzünden çoğu zaman.
bir düşünce: ahmet’in hayatı değişmeli ve bunu ben sağlamalıyım.
bir ortaokul çocuğunun hayal dünyası, bir aptalı daha yeryüzünden arındırabildiğini hayal ederken, o aptalın hayatındaki bütün üzücü şeyler meğer gerçek aptala etki ediyormuş.
ego ve üzüntünün birleşimi çok hamleli yeni oyunlar bulma yolunda zaman geçirmenin bir sonucu olup olmadığını bilemiyoruz tabi.
bir düşünce: şu grubu, nefret ettiğim şu grupla çatıştırmalıyım. şu nefret ettiğim gruptakilerin hepsi acı çekmeli.
bir lise gencinin hayal dünyası, daha ütopik şeyler düşünerek, insanlarla oynadığını, artık gruplarla oynar. sonucu itibariyle; gazetelerde "lise de bıçaklı kavga! 2 yaralı..."
vicdan muhasebesi...daha büyük oyunlar için ön hazırlık.
gençlik işte. bazen ne yaptığını bilmiyor diyip, sıyrıldığımızı sanayım.
insanlar hayat birer sahne, insanlar birer oyuncu mantığında değiller hiç bir zaman.
düşündükleri gibi olmadığını anlatma çabasının, insanda yaratabileceği çelişkiyi göz önünde bulundurduğumuzda, elinizdeki tek somut gerçek "izlenmeli" ibaresi oluyor doktorlar arasında o kadar.
ha ne gerek var bütün onca şeye?
hiç bir şey anlatmayıp, konunun etrafından anlaşılmayan cümleler kurmanın sana vereceği hiç bir şey yok ise de; zaman geçiyor işte.
bir ajansda da çalışsan; aşçı da olsan; sana sormazlaz mı bütün bunlar neden diye?
her ikisini de yapsan; neden ikisi diye soruyorlarsa eğer; yapılan oyunların farkına varan insanlar da anlıyor, bütün bunlara neden olan şeylerin kendi "çelişmezlikleri", aptallıkları veyahut o sırada ismi ne oluyorsa, onun olduğunu.
anlamalarına izin vererek, onlara koz verebilirsiniz. ama o kozu 1 ayda dahi olsa bertaraf edebileceğinizi biliyorsanız, o 1 ay içerisinde onlarca koz alabileceğinizi de biliyor olmalısınız.
nedir yani tüm bunlar.
insanlarla oyun oynamak tehlikelidir. sakıncalıdır. denenmemesi gerekir.
hazır olan şeyi devamlı olarak tüketirken, düşünme özürlülüğü kazanmış bireylerin düşüncelerinden bir tanesidir.
kitap okurken yaşadığı zorluğu aşamamasından dolayı bu hale düşmüşlerdir.
kitap okurken yaşadığı zorluğu aşamamasından dolayı bu hale düşmüşlerdir.
başınıza gelecekler, şehirden şehre göre değişen durum.
eğer istanbulun iyi bir semtindeyseniz, başınıza bir iş gelmeyeceğinden eminsinizdir. polis, giyiminize bakar; iyiyse, soru sorar. cevap verilir. kimlik sorgulamadan işine devam eder. giyiminiz kötü, konuşmanız türkçeye benzemiyorsa, kimlik verilir, üst aranır, ne işinin olduğu sorgulanır. ya karakola götürülür ya da polis işine devam eder.
istanbulun kötü bir semtindeyseniz, geceyarısı sokakta olan herkes, birbirine tereddütle bakar. ani bir hareket, kavgaya sebep olabilir. alkolikler ve bağımlılar, size laf atarlar fakat tehlikesizdirler. tehlikeli olanlardan kurtulmanın tek yolu ise, hızlı koşmaktır. nitekim en fazla 1 dakika kadar koşabilirler. ağır tahrik ön plandadır. göz göze gelmek önemlidir. göz göze gelmezseniz, korktuğunuz belli olur. ve sonucunda, bu korkuyu sonuna kadar kullanırlar.
doğu karadeniz ve akdeniz bölgelerinde de, aynı şeyler geçerlidir.
kızsanız, durum tamamen değişiyor tabi. yazık kızlara, o ayrı konu.
eğer istanbulun iyi bir semtindeyseniz, başınıza bir iş gelmeyeceğinden eminsinizdir. polis, giyiminize bakar; iyiyse, soru sorar. cevap verilir. kimlik sorgulamadan işine devam eder. giyiminiz kötü, konuşmanız türkçeye benzemiyorsa, kimlik verilir, üst aranır, ne işinin olduğu sorgulanır. ya karakola götürülür ya da polis işine devam eder.
istanbulun kötü bir semtindeyseniz, geceyarısı sokakta olan herkes, birbirine tereddütle bakar. ani bir hareket, kavgaya sebep olabilir. alkolikler ve bağımlılar, size laf atarlar fakat tehlikesizdirler. tehlikeli olanlardan kurtulmanın tek yolu ise, hızlı koşmaktır. nitekim en fazla 1 dakika kadar koşabilirler. ağır tahrik ön plandadır. göz göze gelmek önemlidir. göz göze gelmezseniz, korktuğunuz belli olur. ve sonucunda, bu korkuyu sonuna kadar kullanırlar.
doğu karadeniz ve akdeniz bölgelerinde de, aynı şeyler geçerlidir.
kızsanız, durum tamamen değişiyor tabi. yazık kızlara, o ayrı konu.
kabullenildiği takdirde, insanı pek bir rahatlatan durum.
bir işkenceye mi maruz kaldınız? o zaman, acıya karşı koymayın. sadace, kabullenin.
kız arkadaşınız, aileniz veya çok sevdiğiniz bir sanatçınız mı öldü? sadace kabul edin. acıyı kabullenin.
acı veren durumu ortadan kaldırmak için verilen mücadele başka tabi.
bir işkenceye mi maruz kaldınız? o zaman, acıya karşı koymayın. sadace, kabullenin.
kız arkadaşınız, aileniz veya çok sevdiğiniz bir sanatçınız mı öldü? sadace kabul edin. acıyı kabullenin.
acı veren durumu ortadan kaldırmak için verilen mücadele başka tabi.
-orantısız güç kullanımı. (yumurtaya karşılık; biber bombası, tazyikli su, cop)
-muhatap kaldığınızda, artist artist konuşmaları.
-yardıma muhtaç kaldığınızda, işleri o değilmiş gibi işten kaçmaları.
gibi sebeplerden dolayı, nefret edilmesi muhtemeldir.
-muhatap kaldığınızda, artist artist konuşmaları.
-yardıma muhtaç kaldığınızda, işleri o değilmiş gibi işten kaçmaları.
gibi sebeplerden dolayı, nefret edilmesi muhtemeldir.
efendim, böyle bir olay daha vuku bulmamıştır ama bulacaktır.
kim bilir hangi dağın, hangi yamaçlarında yaşayan cinci hocanın evine gidip, merhabalar biz cinleri koruma derneğinden geliyoruz. aldığımız bir ihbara göre, burada izinsiz cin çalıştırıyormuşsunuz, hakkınızda şikayet var. lütfen bizimle gelin denmesi, muhtemel olan söylemdir.
cini üstüme salması muhtemeldir fakat, hızlı bir araba ve uçak bileti, bu sorunu atlatmama yardımcı olacaktır.
nitekim allahın cininin gökyüzünde ne işi vardır.
kim bilir hangi dağın, hangi yamaçlarında yaşayan cinci hocanın evine gidip, merhabalar biz cinleri koruma derneğinden geliyoruz. aldığımız bir ihbara göre, burada izinsiz cin çalıştırıyormuşsunuz, hakkınızda şikayet var. lütfen bizimle gelin denmesi, muhtemel olan söylemdir.
cini üstüme salması muhtemeldir fakat, hızlı bir araba ve uçak bileti, bu sorunu atlatmama yardımcı olacaktır.
nitekim allahın cininin gökyüzünde ne işi vardır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?