incelediği konunun, en yetkin yazar/profesör/düşünür/sanatçı vs. ile, insanı ilhamdan ilhama sürükleyen, bilginin hayata dönüşmesi açısından yararlı dergi.
afişlerini satın almakta yarar var mı bilinmez fakat ev dekorasyonuna uyumlu afişler var:
http://www.dogubati.com/posterler.html
geçmişin hatıra yüklü dolabında unutulmuş bir giysiye benzemenin farkında olmak mı bu denli insanı kaosa sürükler.
ve sonsuz seçenekler arasında seçimini hayata merhaba diyerek seçmiş insan mı bu kaostan ders çıkaracak akla sahiptir. imkansızlığın vücut bulduğu bu ruh, her an çırpınırken, kanun taksimini varlığıyla kadim bilgilerin sırlarına erişmiş ruhlara dua ediyor.
imkansızlığın adıyla...sanki kısa bir anın, erişilmez düşünceleriyle hayata karşı bir duruş sergiliyor. soğuk esen rüzgar, gaz lambasının ateşini ürkekleştiriyor, insan da bunu görüp daha da titriyor.
layıklığıyla övünen beden, ruha karşı komplolar kurmuş. her yer yara içinde. ruhun akla verdiği ders yaraları deşmek oluyor. beden bu duruma oldukça kızıyor. yaralar deşiliyor, ruh bedenin durumundan kan ağlıyor. sanki ruh bunu bilmezmiş gibi.
biliyor, biliyor da ne oluyor o beden!
kağıda bulanmış açlık kokusu, perde çekiyor neva taksimine. çekse ne olacak ya. perdesiz bir yaşamla son bulacak bir hayat, belki de daha kötü oluyor gibi gözüküyor. ne olduğuyla ilgili biraz da. belki de nasıl olmadığıyla.
ve sonsuz seçenekler arasında seçimini hayata merhaba diyerek seçmiş insan mı bu kaostan ders çıkaracak akla sahiptir. imkansızlığın vücut bulduğu bu ruh, her an çırpınırken, kanun taksimini varlığıyla kadim bilgilerin sırlarına erişmiş ruhlara dua ediyor.
imkansızlığın adıyla...sanki kısa bir anın, erişilmez düşünceleriyle hayata karşı bir duruş sergiliyor. soğuk esen rüzgar, gaz lambasının ateşini ürkekleştiriyor, insan da bunu görüp daha da titriyor.
layıklığıyla övünen beden, ruha karşı komplolar kurmuş. her yer yara içinde. ruhun akla verdiği ders yaraları deşmek oluyor. beden bu duruma oldukça kızıyor. yaralar deşiliyor, ruh bedenin durumundan kan ağlıyor. sanki ruh bunu bilmezmiş gibi.
biliyor, biliyor da ne oluyor o beden!
kağıda bulanmış açlık kokusu, perde çekiyor neva taksimine. çekse ne olacak ya. perdesiz bir yaşamla son bulacak bir hayat, belki de daha kötü oluyor gibi gözüküyor. ne olduğuyla ilgili biraz da. belki de nasıl olmadığıyla.
arhavi ilçesinin sahil kısmındaki caddedeki bisikletçiyi (tek bir bisiklet tamiri yapan var) geçtikten sonraki ilk sokaktan sağa döndüğünüzde, şaşılacak bir sokakla karşılaşırsınız. geniş bir yol. yolun etrafı ağaçlarla kaplı. yolun yanından geçen sular. eğer bir filmde siz mutluluk timsali sözler ediyorsanız, arka planda kesinlikle o sokak olmalı. yolda ilerledikçe evlerden uzaklaşır, mezarlıkların arasından geçer, dağ yoluna çıkarsınız. keyfinize diyecek yoktur ve artvinde bu yol, binlerce güzel yoldan bir tanesidir.
evlendiği günden beri hayal kırıklığı içerisinde olan kadının, gerçeklerle bir kez daha yüzleşmesi manasını taşır.
bir çok psikolojik hastalığı tedavi eden, tedavi ettiği gibi insanı uyurken sone yazmaya dahi götüren -çalışılan- (bkz: aklından sone yazmaya çalışmak) durum.
bazen ise; deniz fırtınalıysa ve de siz kendinizi sahildeki küçük taşlara benzetiyorsanız, tek çareniz o anınızda rüyanızı seçmek istemek oluyor.
bazen ise; deniz fırtınalıysa ve de siz kendinizi sahildeki küçük taşlara benzetiyorsanız, tek çareniz o anınızda rüyanızı seçmek istemek oluyor.
azam alinin, portals of grace albümünden, "hoppala niye suratın asıldı" sorusuna cevap nitelikteki şarkı.
inci aralın romanlarından bir tanesi.
her şeyin içinde hiç olmanın, hiçliğin içinde her şeye sahip olmak istemenin hikayesinin anlatıldığı kitaptır.
belki de, seyyan hanımın eşliğinde, hayal gücünüze bağlı olarak, kitap olduğundan daha ilgi çekici hale getirilebilir, boşluklara daha farklı hisler konulabilir.
aidiyet duyduğunuz hayata biraz daha cesaret katabilir veya duyumsamak istediğiniz hislere sizleri biraz daha yaklaştırabilir.
her şeyin içinde hiç olmanın, hiçliğin içinde her şeye sahip olmak istemenin hikayesinin anlatıldığı kitaptır.
belki de, seyyan hanımın eşliğinde, hayal gücünüze bağlı olarak, kitap olduğundan daha ilgi çekici hale getirilebilir, boşluklara daha farklı hisler konulabilir.
aidiyet duyduğunuz hayata biraz daha cesaret katabilir veya duyumsamak istediğiniz hislere sizleri biraz daha yaklaştırabilir.
ruhun arşa ulaşma çabasıdır.
bir kadın ve bir şehir vardır. kadın, her anda ve her yerdedir. şehir gözünün önündedir.
aşk varlığı ile üşütür, sessizliğiyle parçalayan ruhu, istanbul teselli eder.
o sırada, teselli edenlerin son temsilcisidir istanbul.
bir kadın ve bir şehir vardır. kadın, her anda ve her yerdedir. şehir gözünün önündedir.
aşk varlığı ile üşütür, sessizliğiyle parçalayan ruhu, istanbul teselli eder.
o sırada, teselli edenlerin son temsilcisidir istanbul.
vengonun; tatlı, insanı dans ettirmeye yeltenlendiren güzel bir kızdan daha beter cinsten olan, "un film de tony gatlifn" albümünün giriş şarkısı.
üşenilmeyip yapıldığı taktirde, ruhta bayram havası öyle şiddetli eser ki, beden bu durumdan endişe edip, kalp atışlarını hızlandırır. kalp aritmisi bozulabilir. anksiyete veya panik hastalarının, kesinlikle böyle bir şeye kalkışmaması gerekir. hastalığı olmayanların ise, lezzetine vardığı tat, sabaha kadar sürer.
not: geceleri uyumanın yasak olduğu diyarlarda, evlere servis edilen türk kahvesinden ziyade mariomusunsenin türk kahvesini tercih ederiz.
not: geceleri uyumanın yasak olduğu diyarlarda, evlere servis edilen türk kahvesinden ziyade mariomusunsenin türk kahvesini tercih ederiz.
sonsuzluğun rüyasından uyandırıp gerçekliğe yaklaştırdıktan sonra insanı kendi dünyasına çeken eşsiz sanatçı.
önceki fikirlerinizin nedenlerini-sonuçlarını tamamiyle düşündüyseniz ve yine de bir anda fikir değiştiriyorsanız; değiştirdiğiniz fikrinizin sonuçlarından dolayı acı çektiğinizde bundan kesinlikle yakınmamanız, ağzınıza dahi almamanız gereklidir. nedeni ise değiştirilen fikrin sonuçlarıno polyannacı bir yaklaşımla yaklaşırsanız, acıyı bertaraf edebilmenin farklı yollarını bulabiliyorsunuz. dile getirdiğiniz andan itibaren o şeyin gerçeklik kazandığını düşündüğümüzde böyle oluyor tabi.
kendini de bırakmanın veya unutmanın şart olduğunu öğrenmek için bir şehir terk edilir.
eğer bilmediğiniz, kimseyi tanımadığınız şehre gidecekseniz, hayatın size getirdiklerini yeni keşfediyor demeksinizdir.
köyünüze falan gidin, şehri terk edeseniz geldiyse. veya şehir dışından arkadaşlarınız varsa, bir süre onlarla olun. anlayış göstereceklerdir elbet.
bankın üstünde kıçınız donarken bütün sevdiklerinizi kaybetseniz dahi, insanın içi farklı acır.
halbuki hayata kendinizi acındırmanın ne gereği vardır.
ev tuttunuz; hayata tutunacak gücünüz yokken; eşya alımıydı, eşyaların dizaynıydı, yemek pişirmeydi vs vs. o kadar kolay olmadığını göreceksiniz.
istanbulu terk etmek? anadolu istanbula taşınırken, istanbuldan anadoluya taşınmakta neyin nesi diye peşinize polis takılır. sorgulanırsınız. (küçük şehir kasabalarında ve küçük şehirlerde durum böyledir.)
paranız varsa, otel de kalma imkanınız varsa, terk edin. yoksa terk etmemeyi öğrenin.
hayatta farklı şeyler yaşayacağım diye "hikaye"lik yaşama heveslenen salakların, sırf deneyim yaşayayım diye kendi iç dünyasını çıkmaz sokaklarla dolduran, "hüzün verici" şeyler yaşadığını düşünüp, hayata küsen akılsız insanların varlığını sorgulamak elbette bana düşmüyor. ne yapmaları gerektiğini kendileri bilirler elbette. ne yapmamaları gerektiğini anlayacakları zaman, silah tüccarlarının veya uyuşturucu şebekesinin içinde kendilerini bulmamalarını dilerim. sadece bundan ibaret değil tabi ki.
bir şehri terk etmenin manası nedir diye sorduklarında; şehri, varsa ailesini, arkadaşlarını, akrabalarını, yaşadığı hayatı terk etmektir yanıtını vermemiz, soruya cevaben eksik kalır fakat doğrudur.
gidilen yerde somut dünyanız değişiyor sadece. soyut dünyanız, hayal gücünüzün biraz daha gelişmesiyle, sizi, terk ettiğiniz şehirde ki yalnızlığınızdan daha da yalnızlaştırıyor.
aşina olduğunuz sokaklar, caddeler, apartmanlar, insanlar yok. onların varlığını düşünüp, acaba değişiyorlar mı diye düşündüğünüz andan itibaren, geri dönmelisiniz.
somut dünyanız, sizi "bir süreliğine" iyileştirmeye yeterli gelir. tekrardan aşinalık; tekrardan içe dönüş ve ruhun çıkmaz sokaklarında çember caddelere açılan yeni yollardan farklı bir şey değildir yeni şehriniz, kasabanız vs vs.
eğer bilmediğiniz, kimseyi tanımadığınız şehre gidecekseniz, hayatın size getirdiklerini yeni keşfediyor demeksinizdir.
köyünüze falan gidin, şehri terk edeseniz geldiyse. veya şehir dışından arkadaşlarınız varsa, bir süre onlarla olun. anlayış göstereceklerdir elbet.
bankın üstünde kıçınız donarken bütün sevdiklerinizi kaybetseniz dahi, insanın içi farklı acır.
halbuki hayata kendinizi acındırmanın ne gereği vardır.
ev tuttunuz; hayata tutunacak gücünüz yokken; eşya alımıydı, eşyaların dizaynıydı, yemek pişirmeydi vs vs. o kadar kolay olmadığını göreceksiniz.
istanbulu terk etmek? anadolu istanbula taşınırken, istanbuldan anadoluya taşınmakta neyin nesi diye peşinize polis takılır. sorgulanırsınız. (küçük şehir kasabalarında ve küçük şehirlerde durum böyledir.)
paranız varsa, otel de kalma imkanınız varsa, terk edin. yoksa terk etmemeyi öğrenin.
hayatta farklı şeyler yaşayacağım diye "hikaye"lik yaşama heveslenen salakların, sırf deneyim yaşayayım diye kendi iç dünyasını çıkmaz sokaklarla dolduran, "hüzün verici" şeyler yaşadığını düşünüp, hayata küsen akılsız insanların varlığını sorgulamak elbette bana düşmüyor. ne yapmaları gerektiğini kendileri bilirler elbette. ne yapmamaları gerektiğini anlayacakları zaman, silah tüccarlarının veya uyuşturucu şebekesinin içinde kendilerini bulmamalarını dilerim. sadece bundan ibaret değil tabi ki.
bir şehri terk etmenin manası nedir diye sorduklarında; şehri, varsa ailesini, arkadaşlarını, akrabalarını, yaşadığı hayatı terk etmektir yanıtını vermemiz, soruya cevaben eksik kalır fakat doğrudur.
gidilen yerde somut dünyanız değişiyor sadece. soyut dünyanız, hayal gücünüzün biraz daha gelişmesiyle, sizi, terk ettiğiniz şehirde ki yalnızlığınızdan daha da yalnızlaştırıyor.
aşina olduğunuz sokaklar, caddeler, apartmanlar, insanlar yok. onların varlığını düşünüp, acaba değişiyorlar mı diye düşündüğünüz andan itibaren, geri dönmelisiniz.
somut dünyanız, sizi "bir süreliğine" iyileştirmeye yeterli gelir. tekrardan aşinalık; tekrardan içe dönüş ve ruhun çıkmaz sokaklarında çember caddelere açılan yeni yollardan farklı bir şey değildir yeni şehriniz, kasabanız vs vs.
topluma yön vermesi gerekenlerin düsturu da olabiliyor bazen.
hayatlarında bir şeyler kısıtlandıktan sonra, kısıtlanan şeyi elde etmek için korkusuzca mücadele etmek yerine sineye çekilmenin adı korku.
hele ki günümüzde olmaması gerekendir. fakat hayatında karşılaştığı ufak bir şeye dahi korku duyan insanın, "mücadele" kelimesiyle alakası ne olabilir ki?
hayatlarında bir şeyler kısıtlandıktan sonra, kısıtlanan şeyi elde etmek için korkusuzca mücadele etmek yerine sineye çekilmenin adı korku.
hele ki günümüzde olmaması gerekendir. fakat hayatında karşılaştığı ufak bir şeye dahi korku duyan insanın, "mücadele" kelimesiyle alakası ne olabilir ki?
varlık dergisi dahil bir çok dergiye ulaşılabilen, az bir ücret karşılığı satın alabileceğiniz binlerce dergi, gazeteyi içinde barındıran site.
http://www.pecya.com
boş zamanınız az ise ve bu az zamanda ne yapacağınızı bilemez durumundaysanız bu siteye de göz atabilirsiniz.
http://www.pecya.com
boş zamanınız az ise ve bu az zamanda ne yapacağınızı bilemez durumundaysanız bu siteye de göz atabilirsiniz.
edmond spenser, john milton ve shakespeareden etkilenen ingiliz şair.
on death
can death be sleep, when life is but a dream
and scenes of bliss pass as a phantom by?
the transient pleasures as a vision seem,
and yet we think the greatest pain is to die
how strange it is that man on earth should roam,
and lead a life of woe, but not forsake
his rugged path; nor dare he wiew alone
his future doom which is but to awake
ölüm üzerine
bir hayal gibi geçip giden o mutlu anlar
ve bu hayat, bir rüya; ölüm de bir uyku mu?
bir hevesten ibaretken bu fani tatlar
ölmek, yine de aklımızdaki en büyük soru mu?
insan bir ömrü yer, hep endişe hep keder
bu zorlu yolu tek edemez bir türlü, neden?
cesaret de bulamaz, halbuki uyanmak yeter
bu kaderdir işte bir başına korkuyla beklenen
on death
can death be sleep, when life is but a dream
and scenes of bliss pass as a phantom by?
the transient pleasures as a vision seem,
and yet we think the greatest pain is to die
how strange it is that man on earth should roam,
and lead a life of woe, but not forsake
his rugged path; nor dare he wiew alone
his future doom which is but to awake
ölüm üzerine
bir hayal gibi geçip giden o mutlu anlar
ve bu hayat, bir rüya; ölüm de bir uyku mu?
bir hevesten ibaretken bu fani tatlar
ölmek, yine de aklımızdaki en büyük soru mu?
insan bir ömrü yer, hep endişe hep keder
bu zorlu yolu tek edemez bir türlü, neden?
cesaret de bulamaz, halbuki uyanmak yeter
bu kaderdir işte bir başına korkuyla beklenen
taksim ve galatanın alt sokaklarında yer alan bitişik evlerdir. tuvaletler küçücüktür ve evlerde banyo yoktur. banyo yapmak istiyorsanız, küçük tuvaletlerde banyo yapmak durumundasınızdır.
üfledikten sonra ses çıkarılması, sanıldığının aksine oldukça kolaydır. tek başınıza yapamazsınız fakat iyi bir yol gösteren/hocanız varsa, on dakikada ney sesini çıkartabilirsiniz. ha bu, neva mı olur, dügah mı olur, sizin nefesinize ve anlamanıza bağlı.
yazı yazarken çok fazla sigara içen, sevilesi, saygıdeğer insan.
oldukça zarif ve konuşurken gözlerinizin içine bakarak, tüm samimiyetini ortaya koyuyor.
hasta (ateş, mide bulantısı vs.), çapulcu kıyafetleriyle imza gününe gittim. en ufak bir tiksinti emaresi göstermedi, ilgilendi, bir gün beni muhakkak ziyaretine geleceğini söyledi.
(bkz: bu da öyle bir anıydı)
oldukça zarif ve konuşurken gözlerinizin içine bakarak, tüm samimiyetini ortaya koyuyor.
hasta (ateş, mide bulantısı vs.), çapulcu kıyafetleriyle imza gününe gittim. en ufak bir tiksinti emaresi göstermedi, ilgilendi, bir gün beni muhakkak ziyaretine geleceğini söyledi.
(bkz: bu da öyle bir anıydı)
sanat icra edenlerin, topluma öncü olabilmesi adına, realistliği benimseyerek, halkı bilgilendirmesi gerektiğine inanan insanların söylemi.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?