gelmiş geçmiş en en en güzel tarih kitaplarından biridir. ufku allahuekber dağlarına çıkarır.
evrimden, kapitalizme, ırkçılıktan kadın erkek eşitsizliğine kadar bir çok konuyu bilimsel tarihsel ve sosyolojik olarak açıklayan bir okuyanın bir daha okuduğu ikinin hatrı kalan üçün boynunu büken kitaptır. edit yoluyla alıntı yapacağım kitaptan ilerleyen saatlerde.
sözlüğü forum gibi kullanarak herkese ayrı ayrı cevap verme çabası beni rahatsız etmiş yazar.
modern hukuk devletlerinde devlet kurumdur, hem de anonim şirket gibi bir kurumdur. modern hukuk devletlerinde devletler hukuklarını egolarıyla değil gerekliliklerle kurarlar. hukuki yorumları da bunlar üzerinde gerçekleştirirler.
şimdi gelelim maddemize; "devletin iç ve dış siyasi yararları bakımından" ibaresi bunu kimin belirleyeceği ayrı bir tartışma konusu olduğu için, ceza hukukunda suçta ve cezada kanunilik ilkesi bakımından aykırılık teşkil ediyor. yine de hukuk devleti kapsamında düşünürsek, uygun yorumlaması şöyle olmalı: "en açık şekilde bariz bir şekilde temin edilmesi halinde devlete zarar getirecek bilgiler"
böyle yorumlarsak bir bakalım; gündemimizdeki gazetecilerin yaptığı haber devlete ne zarar getirdi?
öte yandan tüm ceza hukuku hükümleri zıttıyla birlikte okunup dengelenir.
çünkü tüm ceza hükümleri bir özgürlüğü sınırlandırır. özgürlükleri sınırlandırmak ancak kanunla ve anayasanın belli ilkeleri çerçevesinde (ay m.13) değerlendirilir. öte yandan hemen hemen tüm ceza hükümlerinin karşısında hakkı ele alan bir madde bulunur örneğimizde de basın hakkı ve ifade özgürlüğü maddeleri bu şekildedir.
dolayısıyla "devleti üzmek tayyibi üzmek atatürkü üzmek" gibi açıklamalar yapmadan önce "hukuk"u üzüyor muyuz diye bir düşünmeliyiz.
not: atatürkçü biriyim.
edit: burası forum olmadığından işi "muhabbet"e çeviren yazılara cevap vermeyeceğim. entry'e katkısı olmayan başka bir edit de yapmayacağım.
şimdi gelelim maddemize; "devletin iç ve dış siyasi yararları bakımından" ibaresi bunu kimin belirleyeceği ayrı bir tartışma konusu olduğu için, ceza hukukunda suçta ve cezada kanunilik ilkesi bakımından aykırılık teşkil ediyor. yine de hukuk devleti kapsamında düşünürsek, uygun yorumlaması şöyle olmalı: "en açık şekilde bariz bir şekilde temin edilmesi halinde devlete zarar getirecek bilgiler"
böyle yorumlarsak bir bakalım; gündemimizdeki gazetecilerin yaptığı haber devlete ne zarar getirdi?
öte yandan tüm ceza hukuku hükümleri zıttıyla birlikte okunup dengelenir.
çünkü tüm ceza hükümleri bir özgürlüğü sınırlandırır. özgürlükleri sınırlandırmak ancak kanunla ve anayasanın belli ilkeleri çerçevesinde (ay m.13) değerlendirilir. öte yandan hemen hemen tüm ceza hükümlerinin karşısında hakkı ele alan bir madde bulunur örneğimizde de basın hakkı ve ifade özgürlüğü maddeleri bu şekildedir.
dolayısıyla "devleti üzmek tayyibi üzmek atatürkü üzmek" gibi açıklamalar yapmadan önce "hukuk"u üzüyor muyuz diye bir düşünmeliyiz.
not: atatürkçü biriyim.
edit: burası forum olmadığından işi "muhabbet"e çeviren yazılara cevap vermeyeceğim. entry'e katkısı olmayan başka bir edit de yapmayacağım.
ben de gerçek anlamda bir linç yaşadım bu sene. günlerden bir gün kavga eden iki kişiden birine abi sakin yazıktır dedim. o kişi üzerime yürüdü ardından gelen 4-5 kişi de ayıracak sanıyordum ama fena üzerimize 5-6 kişi saldırdı saniyeler içinde. araya giren tanıdıklar olmasa bıçaklanabilirdim bile. sığırlarla dolu ülkede en iyisi hiçbir şeye karışmamak.
bir kaç anlamda kullanıldığı için her anlamı ayrı değerlendirmek gerekir.
1-ruh: bedeni idare ettiği düşünülen, bilimsel donelerle hiçbir şekilde açıklanamayan duygu düşünce ve karakterin kaynağı olan öz, tin.
2-ruh: kişinin psikolojik durumu, motivasyonu ve karakterinin bütünü.
ilk anlamı irdelemek istiyorum ben daha ziyade. psikoloji, psikyatri, nörocerrahi vb. bilim dalları geliştikçe tüm duygların ve karakteristik yapımızın gayet de açıklanabilir reaksiyonlar olduğunu farkediyoruz. bu da bizi ruh diye bir şeyin olmadığı sonucuna götürüyor.
ilginçtir, ruh kelimesi arapça "nefes" anlamına gelir. ingilizce spirit de latince spiritus yani nefes almaktan gelir.
sonuç olarak bir çok ilkel kabile ruh'u bedenden çıkan son nefes olarak tanımlamıştır.
daha da ötesi; islam inancında bedene girip çıkan ruh gibi bir anlayış yoktur. islama göre mahşer günü tüm bedenler diriltilir.
edit:yalnızca imla
1-ruh: bedeni idare ettiği düşünülen, bilimsel donelerle hiçbir şekilde açıklanamayan duygu düşünce ve karakterin kaynağı olan öz, tin.
2-ruh: kişinin psikolojik durumu, motivasyonu ve karakterinin bütünü.
ilk anlamı irdelemek istiyorum ben daha ziyade. psikoloji, psikyatri, nörocerrahi vb. bilim dalları geliştikçe tüm duygların ve karakteristik yapımızın gayet de açıklanabilir reaksiyonlar olduğunu farkediyoruz. bu da bizi ruh diye bir şeyin olmadığı sonucuna götürüyor.
ilginçtir, ruh kelimesi arapça "nefes" anlamına gelir. ingilizce spirit de latince spiritus yani nefes almaktan gelir.
sonuç olarak bir çok ilkel kabile ruh'u bedenden çıkan son nefes olarak tanımlamıştır.
daha da ötesi; islam inancında bedene girip çıkan ruh gibi bir anlayış yoktur. islama göre mahşer günü tüm bedenler diriltilir.
edit:yalnızca imla
dune evreninde insan gibi düşünen makine yapmak yasaklandığı için, özel olarak eğitilen makine gibi düşünen insanlardır. bilgisayar insan da denilir. ecaz gezegeninde bulunan sapho sayesinde daha iyi çalışırlar.
sıra,dizi,zincirleme.
özel hukukta birlikte sorumluluk. ceza hukukunda; aynı mağdura karşı aynı suçun birden fazla işlenme serisi.müteselsil zincirleme suç
özel hukukta birlikte sorumluluk. ceza hukukunda; aynı mağdura karşı aynı suçun birden fazla işlenme serisi.müteselsil zincirleme suç
son zamanlar en makul ve aklıselim bulduğum liderdir. "ama oy versek gelmez ki" diyen herkes oy verse de girse meclise
yakın zamanda ceketi şerif denmesinden korktuğum giyecek.
roma hukukunda şerefsizlik ünvanı. bir nevi "yüz kızartıcı suç" işleyen kişilere verilen ünvan. eski romada vatan hainliği rüşvet kamu görevine ihanet ederseniz sizi infamis ilan ederlermiş.
roma ordusunun her taraflarını kalkanla donatıp kaplumbağaya döndükleri bir savaş formu. zaten testudo da tospağa demektir. asteriks ve oburiks filmlerinde sık sık görülür.
gerçekleşmiş olaydır. mhp kurultayı ile ilgili ankara 25.icra dairesi adalet bakanlığı'ndan kurultayın yapılmaması ile ilgili talimat almıştır.
bekir bozdağ'ın sözünü ettiği kanun maddeleri şöyledir:
2992 sayılı kanun madde 18
c) yargı yetkisinin kullanılma alanına girmeyen konularda görüş bildirmek ve genelge düzenlemek
madde 10
d) görev alanına giren konularda mevzuat yetersizliği ve aksaklığına ilişkin inceleme ve araştırmaları yaparak
bakanlığa tekliflerde bulunmak, tüzük tasarıları ve yönetmeliklerini hazırlamak ve takip etmek, yargı yetkisinin kullanılma
alanına girmeyen konularda görüş bildirmek ve genelge düzenlemek,
bekir bozdağ'ın savunması tamamen yanlıştır. icra dairelerinin tüm kararları yargı alanına girmekte, icra mercinin denetimindedir.
bekir bozdağ'ın sözünü ettiği kanun maddeleri şöyledir:
2992 sayılı kanun madde 18
c) yargı yetkisinin kullanılma alanına girmeyen konularda görüş bildirmek ve genelge düzenlemek
madde 10
d) görev alanına giren konularda mevzuat yetersizliği ve aksaklığına ilişkin inceleme ve araştırmaları yaparak
bakanlığa tekliflerde bulunmak, tüzük tasarıları ve yönetmeliklerini hazırlamak ve takip etmek, yargı yetkisinin kullanılma
alanına girmeyen konularda görüş bildirmek ve genelge düzenlemek,
bekir bozdağ'ın savunması tamamen yanlıştır. icra dairelerinin tüm kararları yargı alanına girmekte, icra mercinin denetimindedir.
abaza akımıdır. uludağ sözlük gibi bir çok umut vadeden küçük sözlüklerin kalitesinin düşme, batma sebebidir. özgürlük diye bakmadan müdahale edilmelidir.
zorunlu edit: bakın ahlaki bir şeyler söylemiyorum ben ne kadar ahlaksız ayıp demiyorum.sadece sözlüğün cinsel sözlük olmasını istemiyorum bu ağırlıkta gitmesini istemiyorum çünkü cinsel mizah cinsel muhabbet kaliteli bir muhabbet değil. çok isteyen varsa kendi arasında yapsın. bilgisözlük diye geldim seksli sözlük diye değil.
zorunlu edit: bakın ahlaki bir şeyler söylemiyorum ben ne kadar ahlaksız ayıp demiyorum.sadece sözlüğün cinsel sözlük olmasını istemiyorum bu ağırlıkta gitmesini istemiyorum çünkü cinsel mizah cinsel muhabbet kaliteli bir muhabbet değil. çok isteyen varsa kendi arasında yapsın. bilgisözlük diye geldim seksli sözlük diye değil.
"bilimsel yöntem, olgusal nitelikli problem çözmenin, bilim üretmenin bilinen ve belli süreçleri olan en güvenilir yolu olarak kabul edilir
...
bilimsel yöntemin aşamaları:
1.güçlüğün sezilmesi
2.problemin tanımlanması(güçlüğün araştırılabilecek bir probleme dönüştürülmesi=
3.çözümün tahmin edilmesi(sınanmak istenen olası neden sonuç ilişkisinin ifade edildiği hipotezlerin kurulması ve/veya cevaplandırıldığında problem çözümüne katkı getireceği umulan soruların hazırlanması)
4.gözlenebilir sınayıcıların belirlenmesi
5.deneme ve değerlendirmelerin yapılması
6.raporlaştırma'dır"
bilimsel araştırma yöntemi - prof.dr. niyazi karasar
...
bilimsel yöntemin aşamaları:
1.güçlüğün sezilmesi
2.problemin tanımlanması(güçlüğün araştırılabilecek bir probleme dönüştürülmesi=
3.çözümün tahmin edilmesi(sınanmak istenen olası neden sonuç ilişkisinin ifade edildiği hipotezlerin kurulması ve/veya cevaplandırıldığında problem çözümüne katkı getireceği umulan soruların hazırlanması)
4.gözlenebilir sınayıcıların belirlenmesi
5.deneme ve değerlendirmelerin yapılması
6.raporlaştırma'dır"
bilimsel araştırma yöntemi - prof.dr. niyazi karasar
başkanlık sistem "you win or you lose" tipi bir sistemdir.
parlamenter sistemden farkı şudur;
parlamenter sistemde muhalefet iktidara ortak olabilir, iktidara ortak olamasa da iktidarı her zaman denetleyebilir. nitelikli çoğunluk aranan hallerde muhalefetin de fikri alınmak zorunda kalınır.
ancak başkanlık sisteminde hükümet tektir. tek grubun elindedir. yasama sistemi ayrıdır.
şimdi diyeceksiniz ki "e ama abdde var gayet demokratik". demeyin. çünkü abd'de federal bir hükümet ve bir sürü federe devlet var. federe devlet, devletçiklerin kendi anayasa ve yasaları var. her birinin üst anayasası olan federal anayasa ve federal kanunlar var tabi ki ama bunlar çok sınırlılar. günlük hayatı düzenleyen esas düzenlemeler federe devletlerde. dolayısıyla başkanın elinde öyle çok da büyük bir yetki olmuyor. daha çok dış politikalarda önem kazanıyor başkanlık.
türkiyede zaten parlamenterist sistemin kendi demokrasi önlemleri bile lağvedilmiş, umursanmamış durumda. tarafsız devlet başkanı siyaseti yönetiyor. bir de başkanlık verirseniz meşrutiyeti getirin daha iyi.
osmanlı entrysi gördüğüm için zorunlu edit: osmanlının başkanlık sistemiyle bir ilgisi yoktu. aksine meclisli osmanlı sistemi bildiğin parlamenterizmdir. başbakan-veziri azam, meclisi mebusan ve devlet başkanı yani bugünkü c.başkanının karşılığı padişah vardır. hükümetin kurulma sistemi bile ordan evrilmiştir. hatta ingiliz parlamentarizmi de krallıktan, bizimki de oradan gelir.
osmanlıcıların en ilginç özelliği osmanlıyla ilgili hiçbir şey bilmemeleridir.
parlamenter sistemden farkı şudur;
parlamenter sistemde muhalefet iktidara ortak olabilir, iktidara ortak olamasa da iktidarı her zaman denetleyebilir. nitelikli çoğunluk aranan hallerde muhalefetin de fikri alınmak zorunda kalınır.
ancak başkanlık sisteminde hükümet tektir. tek grubun elindedir. yasama sistemi ayrıdır.
şimdi diyeceksiniz ki "e ama abdde var gayet demokratik". demeyin. çünkü abd'de federal bir hükümet ve bir sürü federe devlet var. federe devlet, devletçiklerin kendi anayasa ve yasaları var. her birinin üst anayasası olan federal anayasa ve federal kanunlar var tabi ki ama bunlar çok sınırlılar. günlük hayatı düzenleyen esas düzenlemeler federe devletlerde. dolayısıyla başkanın elinde öyle çok da büyük bir yetki olmuyor. daha çok dış politikalarda önem kazanıyor başkanlık.
türkiyede zaten parlamenterist sistemin kendi demokrasi önlemleri bile lağvedilmiş, umursanmamış durumda. tarafsız devlet başkanı siyaseti yönetiyor. bir de başkanlık verirseniz meşrutiyeti getirin daha iyi.
osmanlı entrysi gördüğüm için zorunlu edit: osmanlının başkanlık sistemiyle bir ilgisi yoktu. aksine meclisli osmanlı sistemi bildiğin parlamenterizmdir. başbakan-veziri azam, meclisi mebusan ve devlet başkanı yani bugünkü c.başkanının karşılığı padişah vardır. hükümetin kurulma sistemi bile ordan evrilmiştir. hatta ingiliz parlamentarizmi de krallıktan, bizimki de oradan gelir.
osmanlıcıların en ilginç özelliği osmanlıyla ilgili hiçbir şey bilmemeleridir.
nazi almanyası'nda red skull'a karşı savaşmış, hydra'yı yenmiş ama okyanusun dibine çakılıp 70 sene donmuş olan vibranyum kalkana ve komik bir kıyafete sahip süper kahraman. süper insan çalışmaları sonrası bir serumla süper güç kazanmıştır.
marvel evreninde tanrıdır, her şey ondan sorulur. jack kirby'nin yansıması olarak düşünülür. sensational spiderman adlı seride spiderman'in morali bozukken evsiz kılığında ortaya çıkıp moral verdiği bile olmuştur.
feminizmin tanımını bilmiyorum. ama türkiyedeki kitleler üzerinden konuşacak olursak:
1- kadın haklarını savunanlar, bunlara hiçbir lafım yok. kadına şiddete karşı hareket ederler davaları takip ederler mor çatı gibi kurumları desteklerler.
2- vıdı vıdı konuşanlar. bunlara gerçekten uyuz oluyorum. "bayan değil kadın diyeceksin", "bu çok eril bir dil", "oha eril küfür etti" gibi çene çalıp dururlar. her konudan en gereksiz konudan bile feminizm çıkarırlar. insan hakları ve kadın hakları konusunda ise hiçbir çalışmaları yoktur. halkların demokratik melisi nin feminist versiyonlarıdır.
edit: çok geniş bir kitleyi hedef gösteriyormuşum gibi hissettiğimden örnek gireceğim.
saçma sapan alakasız bir reklamda "oha kadın bedenine meta mı diyorsun hee" der. aptal saptal bir flörtleşmenin ortasına dalar "kendini kimseye ait hissetme çünkü ataerkil düzen..!!" der.
bir erkek "ben şu tarz kızlardan hoşlanıyorum" deyince "benim bedenim benim kararım!! erkeğin midesine giden yola sıçarım!!" der. (sanki onu zorlayan var?)
kadın hakları mücadelesine gönülden saygı duyuyorum, serbest çalışmaya başlayınca aktif olarak destekleyeceğim de. ama vıdıvıdı yapanları, adam döven kabadayı kolektif grupları vs. sevmiyorum.
edit2: bu tip konularda nadiren gördüğüm güzel üslup ve sakin tartışma nedeniyle önce rapunzelkibritsatar a tebriklerimi iletiyorum.
kadın-bayan konusunu şu entride inceledim: (bkz: #1119210)
benim kızdığım nokta şudur: kadın hakları insan haklarının bir dalıdır. insan hakları incelemenin de bir metolojisi vardır. ama diğer insanların her davranışlarının altında "aha ataerkil aha cinsiyetçi" izi aramak insan hakları savunuculuğu değildir. aha bayan dedi, aha yandaki adamla kız flörtleşirken "ben sana aitim sen bana" dedi
evet belli kadınları daha çok beğenmemiz onları obje olarak gördüğümüz anlamına mı gelir. "falanca çok iyi ama yakışıklı değil" diyen kadın da obje olarak mı görüyor mesela? bunun adı "objelik" vs. değil eğilim gayet de.
benim bedenim benim kararım sözü hükümete tepkiden çok daha fazla alanda da söylendi ve söyleniyor.
neyse konuyu dağıtmadan topluyorum: asıl sıkıntı toplumsallıkla hiç alakası olmayan münferit olayları, alakasız konuları çok toplumsal ulvi bir yaraymış gibi öne sürüp insan karakterine müdahale eden feministlerde. kadın hakları bakımından bir problemimiz kalmadı, artık hepimiz moderniz. en azından okuyan yazanımız diyeyim...
1- kadın haklarını savunanlar, bunlara hiçbir lafım yok. kadına şiddete karşı hareket ederler davaları takip ederler mor çatı gibi kurumları desteklerler.
2- vıdı vıdı konuşanlar. bunlara gerçekten uyuz oluyorum. "bayan değil kadın diyeceksin", "bu çok eril bir dil", "oha eril küfür etti" gibi çene çalıp dururlar. her konudan en gereksiz konudan bile feminizm çıkarırlar. insan hakları ve kadın hakları konusunda ise hiçbir çalışmaları yoktur. halkların demokratik melisi nin feminist versiyonlarıdır.
edit: çok geniş bir kitleyi hedef gösteriyormuşum gibi hissettiğimden örnek gireceğim.
saçma sapan alakasız bir reklamda "oha kadın bedenine meta mı diyorsun hee" der. aptal saptal bir flörtleşmenin ortasına dalar "kendini kimseye ait hissetme çünkü ataerkil düzen..!!" der.
bir erkek "ben şu tarz kızlardan hoşlanıyorum" deyince "benim bedenim benim kararım!! erkeğin midesine giden yola sıçarım!!" der. (sanki onu zorlayan var?)
kadın hakları mücadelesine gönülden saygı duyuyorum, serbest çalışmaya başlayınca aktif olarak destekleyeceğim de. ama vıdıvıdı yapanları, adam döven kabadayı kolektif grupları vs. sevmiyorum.
edit2: bu tip konularda nadiren gördüğüm güzel üslup ve sakin tartışma nedeniyle önce rapunzelkibritsatar a tebriklerimi iletiyorum.
kadın-bayan konusunu şu entride inceledim: (bkz: #1119210)
benim kızdığım nokta şudur: kadın hakları insan haklarının bir dalıdır. insan hakları incelemenin de bir metolojisi vardır. ama diğer insanların her davranışlarının altında "aha ataerkil aha cinsiyetçi" izi aramak insan hakları savunuculuğu değildir. aha bayan dedi, aha yandaki adamla kız flörtleşirken "ben sana aitim sen bana" dedi
evet belli kadınları daha çok beğenmemiz onları obje olarak gördüğümüz anlamına mı gelir. "falanca çok iyi ama yakışıklı değil" diyen kadın da obje olarak mı görüyor mesela? bunun adı "objelik" vs. değil eğilim gayet de.
benim bedenim benim kararım sözü hükümete tepkiden çok daha fazla alanda da söylendi ve söyleniyor.
neyse konuyu dağıtmadan topluyorum: asıl sıkıntı toplumsallıkla hiç alakası olmayan münferit olayları, alakasız konuları çok toplumsal ulvi bir yaraymış gibi öne sürüp insan karakterine müdahale eden feministlerde. kadın hakları bakımından bir problemimiz kalmadı, artık hepimiz moderniz. en azından okuyan yazanımız diyeyim...
üzerine düşmenin, demeyene öküz demenin saçmalık olduğu konu.
bay-bayan batı modeline yaklaşmak için yapılmış üstelik batıdan daha ince bir şekilde mrs.-ms. ayrımını ortadan kaldırmış hoş bir sözcüktür.
bayan demek ise ardında "cinsel konuya çekip utanıyor! çünkü sapık! çünkü öküz!" gibi bir sebep bulunmasından ziyade bir alışkanlık bir halk ağzıdır.
bayan kelimesini kullanan kadınlar da sapık mı? onlar da cinsiyetçi mi?
insan haklarının bir dalı olması gereken kadın hakları böyle yersiz yerlere tepkiler verilmesiyle rezil oluyor ben ona üzülüyorum.
bay-bayan batı modeline yaklaşmak için yapılmış üstelik batıdan daha ince bir şekilde mrs.-ms. ayrımını ortadan kaldırmış hoş bir sözcüktür.
bayan demek ise ardında "cinsel konuya çekip utanıyor! çünkü sapık! çünkü öküz!" gibi bir sebep bulunmasından ziyade bir alışkanlık bir halk ağzıdır.
bayan kelimesini kullanan kadınlar da sapık mı? onlar da cinsiyetçi mi?
insan haklarının bir dalı olması gereken kadın hakları böyle yersiz yerlere tepkiler verilmesiyle rezil oluyor ben ona üzülüyorum.
infaz kanunundan yırtıp gene sokakta dolaşabileceğimiz gerçeğini düşününce çok da korkutmaz.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?