şu anda bu tarz bir anket yapıldığında açık ara farkla salomeun önde bitireceğine inandığım anket.
beklentiler uyuşmadığında söylenebilecek ucu açık veda cümleciği.
üsküdarda hafifçe sarsmış kısa sürmüş depremdir.kimsenin hissetmemiş olması beni paranoyak mıyım acaba şeklinde düşünmeye sevk etmiştir ancak ne yazıkki gerçektir.4.8 merkez üssü çınarcıktır.
az önce duvara bitişik bir şekilde duran yatağımın hafifçe sallanması sonucu farkettiğim doğa olayı.
cüzdanda bulunan şişlik birçoğumuz için tercih sebebidir.
pink martini grubuna ait ikinci albümün adı.
albümdeki diğer şarkılar:
1. let s never stop falling in love
2. anna
3. hang on little tomato
4. the gardens of sampson and beasley
5. veronique
6. dansez vous
7. lilly
8. autrefois
9. u plavu zoru
10. clementine
11. una notte a napoli
12. kikuchiyo to mohshimasu
13. aspettami
14. song of the black swan
albüme adını vermiş harika şarkının sözleri şu şekildedir:
the sun has left and forgotten me
it’s dark, i cannot see
why does this rain pour down
i’m gonna drown
in a sea
of deep confusion
somebody told me, i don’t know who
whenever you are sad and blue
and you’re feelin’ all alone and left behind
just take a look inside and you will find
you gotta hold on, hold on through the night
hang on, things will be all right
even when it’s dark
and not a bit of sparkling
sing-song sunshine from above
spreading rays of sunny love
just hang on, hang on to the vine
stay on, soon you’ll be divine
if you start to cry, look up to the sky
something’s coming up ahead
to turn your tears to dew instead
and so i hold on to his advice
when change is hard and not so nice
you listen to your heart the whole night through
your sunny someday will come one day soon to you
albümdeki diğer şarkılar:
1. let s never stop falling in love
2. anna
3. hang on little tomato
4. the gardens of sampson and beasley
5. veronique
6. dansez vous
7. lilly
8. autrefois
9. u plavu zoru
10. clementine
11. una notte a napoli
12. kikuchiyo to mohshimasu
13. aspettami
14. song of the black swan
albüme adını vermiş harika şarkının sözleri şu şekildedir:
the sun has left and forgotten me
it’s dark, i cannot see
why does this rain pour down
i’m gonna drown
in a sea
of deep confusion
somebody told me, i don’t know who
whenever you are sad and blue
and you’re feelin’ all alone and left behind
just take a look inside and you will find
you gotta hold on, hold on through the night
hang on, things will be all right
even when it’s dark
and not a bit of sparkling
sing-song sunshine from above
spreading rays of sunny love
just hang on, hang on to the vine
stay on, soon you’ll be divine
if you start to cry, look up to the sky
something’s coming up ahead
to turn your tears to dew instead
and so i hold on to his advice
when change is hard and not so nice
you listen to your heart the whole night through
your sunny someday will come one day soon to you
uzun zamandır ortalıkta görünmeyen arkadaşımıza artık bir ara istanbula uğraması ve bizi eğlenceden eğlenceye taşıması için ayar veren başlık.
(bkz: kara delik)
msnde sürekli müzik dinlerken ses çıkmadığı için şükredilen moddur kendisi.severek kullanırız.
ıslanırsınız o kadar.gülerken hatırlamaz genelde yanındakinin siz olduğunu.
evet işte bu zihniyet ülkece bu durumda olmamıza sebep.
bu zihniyetin başka türevleri de var pek tabi "dvd’si çıkar diye sinemaya gitmemek" ,"sahtesi çıkar nasılsa diye asıl dvd’sini almamak".işte bu, bizi bitiren gelişimi engelleyen.
emek vermemek..emek vereni sadece sözde desteklemek.sonra da üretim bitince ilk konuşan insanlardır bu insanlar.insan durur bir an düşünür ama yok.düşünme yetisi olsa zaten yapmayacak ki bunları ablası.
filmi çekilir diye kitap okumamak.herşey bir yana kitap okumak insanın kendi düşünceleriyle,yaşanmışlıklarıyla yazarın anlatmaya çalıştığını harmanlayıp ortak bir dünya yaratmak demektir.yani tamamen kişisel bir olay.kitabın filmini çekmek tamamen yönetmenin bakış açısıyla kitaba bakmaktır.karşı değilim tabiiki kitapların filminin çekilmesine ancak,kitap okunmak içindir.ve kitap okumak gerekir.gerekliliği herhangi birşey için değil herşeyden önce kendimiz içindir.gelişmek,farklı açılardan bakabilmeye çalışmak içindir.ama filmin çekilmesini beklemek,yada özetini okumak,yada kitap hakkındaki yorumları ya da eleştirileri okumak hazırcılıktan ve saçmalıktan başka bir şey
değildir.
okumayarak ,anlamaya çalışmayarak,emek vermeyerek daha ne kadar devam edebileceğimizi zannediyoruz, açıkçası şaşıp kalıyorum.
bu zihniyetin başka türevleri de var pek tabi "dvd’si çıkar diye sinemaya gitmemek" ,"sahtesi çıkar nasılsa diye asıl dvd’sini almamak".işte bu, bizi bitiren gelişimi engelleyen.
emek vermemek..emek vereni sadece sözde desteklemek.sonra da üretim bitince ilk konuşan insanlardır bu insanlar.insan durur bir an düşünür ama yok.düşünme yetisi olsa zaten yapmayacak ki bunları ablası.
filmi çekilir diye kitap okumamak.herşey bir yana kitap okumak insanın kendi düşünceleriyle,yaşanmışlıklarıyla yazarın anlatmaya çalıştığını harmanlayıp ortak bir dünya yaratmak demektir.yani tamamen kişisel bir olay.kitabın filmini çekmek tamamen yönetmenin bakış açısıyla kitaba bakmaktır.karşı değilim tabiiki kitapların filminin çekilmesine ancak,kitap okunmak içindir.ve kitap okumak gerekir.gerekliliği herhangi birşey için değil herşeyden önce kendimiz içindir.gelişmek,farklı açılardan bakabilmeye çalışmak içindir.ama filmin çekilmesini beklemek,yada özetini okumak,yada kitap hakkındaki yorumları ya da eleştirileri okumak hazırcılıktan ve saçmalıktan başka bir şey
değildir.
okumayarak ,anlamaya çalışmayarak,emek vermeyerek daha ne kadar devam edebileceğimizi zannediyoruz, açıkçası şaşıp kalıyorum.
pink martininin hang on little tomato albumunden mükemmel bir parca.
sözleri:
if tomorrows sun doesnt shine
if no creatures stir in the morning time
if the clouds go still in the sky
and the days roll in and pass us by
i will ride your elevator
well stay out til it is later
if tomorrows sun doesnt shine
at least ill have my clementine
if tomorrows moon doesnt show
if our dreams go lost in the winter snow
and the flowers wither and die
and the waterfalls go low and dry
will you meet me in the garden
well say please and beg your pardon
if tomorrows sun doesn shine
at least ill have my clementine
theres a place that nobody knows
theres a packing up of a summer clothes
in the lazy days of my mind
you ve always been my clementine
clementine
sözleri:
if tomorrows sun doesnt shine
if no creatures stir in the morning time
if the clouds go still in the sky
and the days roll in and pass us by
i will ride your elevator
well stay out til it is later
if tomorrows sun doesnt shine
at least ill have my clementine
if tomorrows moon doesnt show
if our dreams go lost in the winter snow
and the flowers wither and die
and the waterfalls go low and dry
will you meet me in the garden
well say please and beg your pardon
if tomorrows sun doesn shine
at least ill have my clementine
theres a place that nobody knows
theres a packing up of a summer clothes
in the lazy days of my mind
you ve always been my clementine
clementine
(bkz: yok artık dedirten başlıklar)
(bkz: sıradaki)
bu ilişki türünü yaşayan insan, ilişkilerin sorumluluğundan bıkmış sadece hoş vakit geçirmek için birlikte olmak isteyen insandır.
bu kötü birşey midir.hayır.çünkü bu tarz ilişki türünde kişiler asıl yüzlerini gösterirler.tavlamak için takılan sahte yüzler yoktur.kişilerin istekleri ortadadır.ve oyun kuralına göre oynanır.
birlikte hoş vakit geçirilir ama kimse kimseden hoş sevgi sözcükleri beklemez,yada kimse "her dakka arasın beni konuşalım,her dakka -saçma sapan sebepler de dahil olmak üzere- kıskansın beni bu bir ilişki olsun..." demez.beklentiler minimumda olduğundan güzelce vakit geçirilir.her iki tarafta daha eğlenceli vakit geçirebileceği biri karşısına çıkana kadar bu ne başlamış ne bitmiş ilişkiye devam eder.gerçi ilişki sırasında birbirinin gerçek yüzüne vurulanlar da çıkabilir aramızdan.bu durum ilişkiyi tadından yenmez,mükemmel kıvama getirir ki böyle durumlarda bize de istisnalar kaideyi bozmaz deyip yola devam etmek düşer.
bu kötü birşey midir.hayır.çünkü bu tarz ilişki türünde kişiler asıl yüzlerini gösterirler.tavlamak için takılan sahte yüzler yoktur.kişilerin istekleri ortadadır.ve oyun kuralına göre oynanır.
birlikte hoş vakit geçirilir ama kimse kimseden hoş sevgi sözcükleri beklemez,yada kimse "her dakka arasın beni konuşalım,her dakka -saçma sapan sebepler de dahil olmak üzere- kıskansın beni bu bir ilişki olsun..." demez.beklentiler minimumda olduğundan güzelce vakit geçirilir.her iki tarafta daha eğlenceli vakit geçirebileceği biri karşısına çıkana kadar bu ne başlamış ne bitmiş ilişkiye devam eder.gerçi ilişki sırasında birbirinin gerçek yüzüne vurulanlar da çıkabilir aramızdan.bu durum ilişkiyi tadından yenmez,mükemmel kıvama getirir ki böyle durumlarda bize de istisnalar kaideyi bozmaz deyip yola devam etmek düşer.
midemi ekştimesine rağmen gördüğüm anda içmeden edemediğim süper tat.hafif ekşi,acı bir tadı var ya bitiyorum işte.kebabımsı yiyeceklerin yanında ve şu anda tecrübe ettim karnıyarık ve pilav yanında süper gidiyor.tavsiye edilir.
aşırı güneş ışığına maruz kalmaktan ötürü ciltte çıkabilen minik lekecikler.çil gibidir hafif kahvemsi bir rengi vardır.güneş lekesine sahip olan şahıs koruyucu faktörlü nemlendirici kullanmadan ve kapatıcı kullanmadan dışarı adımını atmaz ,hele de bu ufak lekeleri dert ediyorsa.
büyüt istersen-->"büyük istersen"
vur dedik öldürdün yerine söylenebilen çok ayıp bir cümleciktir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?