lady rosenred

sözlüğe yeni giren bünyede şok etkisi yaratan,ne olduğunu anlayamadan mesaja cevap yazma gafletinde bulunduran akabinde saçma sapan bir cevap yazarak rezil olunmaya vesile olan çılgınlıktır..

gayet eğlenceli bir şeydir.hele hele "sinemada nasıl film izlenir" olayını iyi bilenler varsa ya da salon çok kalabalık değilse tadından yenmez.zira ikide bir kolunuzu çekiştirip "bak bak şimdi n’olacak" diyen veya gülerken kolunuza yapışacak veyahut da korkudan kolunuzu tırmalayacak,çimdikleyecek birilerinin olmaması filmi izlenebilir ve keyif alınabilir bir hale getirecektir.

bazı bilgiçlerin "aha budur", "işteeee budur", "ahanda nasıl koydum ama" ve türevi entrymsi şeyler yazıp bir nevi güç gösterisi yaptığı başlık olup çıkmıştır.nedeni anlaşılamamakla beraber sözlükte dönem dönem vuku bulan abidik gubidik akımlardan biri olma ihtimalini ve her abidik gubidik akım gibi bir sonunun gelmesi gerektiğini düşündürmektedir.

bu sistemi kaldıran rektöre karşı öğrencilerin yüzde doksanlık gibi bir kısmının "çan sensin eğri de sana girsin" diye bir cümle kurmalarına vesile olmuştur.

o şişe dönüp dönüp göte girecektir muhakkak.zira "doğruluk" deseniz "donun ne renk?", "sevgilin var mı?", "hiç öpüştün mü?", "hiç seviştin mi?" vs sorularla karşı karşıya kalınacaktır."lan ben şimdi nasıl cevap versem,ne desem" diye birkaç dakika düşünülür ama en nihayetinde cevap ne olursa olsun kesinlikle dalga geçilecek ve uzunca bir süre dillere pelesenk olmaktan başka bir işe yaramayacaktır."cesaret" denilse yoldan geçmekte olan biri işaret edilerek git şu çocuğu öp,kollarına atla,yala yut cinsi bir görev verilecektir.anlaşılacağı gibi o şişe durduğu yerde durmaz kesinlikle göte girer..

en sağlamı masadakileri sinir edip sizi kovmasını sağlamaktır.ötesinde ne yapılırsa yapılsın kaçış yoktur.tuvalete kaçsan çıkmanı beklerler,telefon çalsa telefonun kapanmasını beklerler vs..ancak damarlarına basarsanız siktiri yersiniz,sonuç itibatriyle;
(bkz: sen sağ ben selamet)

alınan çekler hesabının kodudur.

1972 yapımı,yönetmenliğini nejat saydam’ın yaptığı ve müziklerinin tuncer aydınoğlu tarafından hazırlandığı duygusal,macera karışımı bir türk filmi.

oyuncular:

türkan şoray
kartal tibet
suphi tekniker
aytaç arman
nazan adalı
aynur aydan
erdoğan seren
ali seyhan
mehmet büyükgüngör
özen tutucu
handan adalı
ekrem dümer

devlet harcamaları ile gsmh arasında bir noktaya kadar pozitif,bir noktadan sonra ise negatif ilişki olduğu mantığına dayanır.

armey eğrisinin zirve noktası devlet harcamalarının optimal büyüklüğünü göstermektedir.

işgücü başına verimliliğin en yüksek olduğu nüfus düzeyidir.

ekonomide, 20-30 yıl gibi uzun dönemlerde meydana gelen dalgalanmaları ifade eder.

bir ülkenin ekonomik faaliyetlerinin en yüksek olduğu döneme denmektedir.

siemens telefonlarının reklamlarında geçen bir cümleydi.söz konusu reklamda kaynana damadını aramakta ve telefon kısık sesle " senin kanını emiceeem" şeklinde ötmekte,böylece damat kişisi kendisini arayanın kaynanası olduğunu anlamaktaydı.

(bkz: senin kanını emicem)

mevzu bahis eşin çok güzel,hatta tabir i caizse taş gibi olması ve bunu mevzu bahis yiğit dışındaki abazan erkeklerin de farketmesi dolayısı ile, yiğide kumpas kurup öldürdükten sonra eşine sahip olma düşüncelerine tercüman olan deyiş.

bir çok sebepten ötürü kendisine saygı gösterilmediğini düşünen kişi ya da kişilerin, internette girdikleri chat odalarında ya da msn messenger,icq vb gibi ortamlarda dönen muhabbetleri baz alarak kendisine saygı gösterildiği yanılgısına düşmesi durumudur aslında..zira gerçek hayatta bir gerçeklik vardır,insanlarla yüzyüze iletişim kurulmaktadır.yalan söylendiğinde gözlerden anlama şansı vardır..oysa ki sanal alemde yoktur bunlar.yüzyüze değilsindir,söylenenlerin hangilerinin yalan hangilerinin doğru olduğunu anlayamazsın.bu yüzden sanal ortamda herkes herkesle kankadır, candır, canandır.

kim ne derse desin internet denilen ortamda gerçek dostluklar,kankalıklar kurulamaz.kimin kime gerçekten saygı gösterdiği,sevgi duyduğu anlaşılamaz.samimiyetsiz bir samimiyet vardır buralarda,aldanmamak lazım.

zaten önemli olan gerçek hayattır..gerçek hayatta kazandığın başarılar, başarısızlıklar, sevgi, saygı, dostluk.hepsi gerçek hayatta anlam bulur,sanal hayatta değil..

kürdistan hayali kuran kişilerin can sıkıntısından mütevellit hayal kurduğunu düşünen egzantrik ve bir o kadar da tespitçi ukdecinin vermiş olduğu ukdedir.

her şeyden önce can sıkıntısından hayal kurmak gibi bir durum olmadığı aşikardır.zira birey canım sıkıldı bari hayal kurayım demez, günün herhangi bir zamanında herhangi bir yerde gayet rahat hayal kurabilir.yasalar,kurallar vs. henüz hayal kurmaya bir sınır getirmediklerinden olsa gerek isteyen herkes istediği her yerde ve zamanda hayal kurma özgürlüğüne sahiptirler.

hayal kurmanın serbest olduğuna ve can sıkıntısıyla bir bağlantısı olmadığına kanaat getiren her bünyenin söz konusu hayalin muhteviyatı kürdistan olsa dahi bunun hiçbir engelinin ya da absürdlüğünün ya da yanlışlığının bulunmadığı sonucuna varabilecektir.nihayetinde burda bahsedilen şey hayal kurmaktır..

ukdecinin $öyle bir notu varmi$ :
canım asla sıkılmaz

genellikle 5-8 yaş arası çocuklara yemek yedirmek için anneler tarafından yapılan vicdani eziyetin göstergesi.."bak yemezsen büyüyemezsin", "yemezsen güçlü olamazsın" gibi çeşitleri de mevcuttur lakin en popüler olanı budur.ancak çocuk üzerinde "dur lan ben büyüyünce senin ananı ağlatmazsam n’oliim!!" gibi bir etki bıraktığından sakıncalıdır.

emeğin arzının emeğin talebini aşması durumunda fiyatın(emeğin ücretinin) düşmesi sonucu mağdur olan işgücünü koruma amaçlı, devletin belli bir taban fiyat belirleyerek,onun altında fiyat oluşumunu engellemesi uygulamasına denmektedir.

(bkz: kolbastı)