"hadi gel sevgili olalım, el ele tutuşup gezelim, seninle doya doya öpüşmek istiyorum, sana karşı bir hoşlaşmam var, seni arayıp bugün napıyosun demek istemiyorum bana hesap vermeni istiyorum" un açılımıdır. malken başlar mallık geçene kadar illa teklif edilir, teklif beklenir. "ne bu lan açık arttırma mı?neyin teklifini kime sunuyorsun?" denilesi bir şeydir. ha böyle teklifleşmeler yaşanır mı? bir dönem yaşanır sonra yaşanmaz. çünkü sonra insan anlar ki ilişkiler teklif gerektirmez. ha ve ayrıca böyle bir teklif size baba diyebilir miyim? den, annem olur musun ?dan, sen benim arkadaşım olsanadan falan farkısızdır.
2005 yapımı bir filmdir. film natalie portman’ın çok uzun bir ağlama sahnesiyle başlar. başaralıdır fakat izlemesi biraz sabır gerektirir. zira bazı sahneleri oldukça uzun ve sıkıcıdır. fakat yine de izlemeye değerdir. oyuncular:
natalie portman
hanna laslo
hiam abbass
edit: http://www.ntvmsnbc.com/news/419302.asp?cp1=1
natalie portman
hanna laslo
hiam abbass
edit: http://www.ntvmsnbc.com/news/419302.asp?cp1=1
son derece kaliteli ve süper bir gözlem aracıdır. kimlerin (ki bunu teoride bilmiyoruz hala, ama pratikte var böyle birileri) neye göre entry oyladığı görülmektedir. örneğin son derece eksisi bol entryler göze çarpar, okunur "hayda" dedirtir insana. okuma alışkanlığımız ve ön yargılarımız üzerindeki etkilerini hizaya sokacağını ummaktayız.
bu, alabildiğine günün bütün zamanını ele geçiren bir durumsa tehlike çanları çalıyor demektir. üstelik sadece canı sıkılan şahsiyet için çalmaz bu çanlar. civarındaki bünyeleri de derinden etkiler, hatta bazen sinirden kahreder. misal; gidilir hüsam amcaya bulaşılır, ayşe teyzenin poposu mıncırılır, eski sevgililere birer birer buluşalır, sürekli aynı şeyden bahsedilir ya da konudan konuya atlanır, hakaret derecesinde espiriler yapılır, aynı şarkı günlerce bilgisayarda can çekişir, kavga çıkarmak ve eğlenmek için eldeki bütün fırsatlar kullanılır...
hem de o bedenleriyle o yekpare bünyede çok ama sakıncalı olurdu. nohut gibi çıkardı bebekler heralde.
genelde kadınlar arasında saçmalamanın doruklarında yaşanır. dalga geçer gibi değişik lakaplar süsler ismin yerini. tabi bu durum insana kendini üç yaşanıdaki bebe gibi hissettirir. isimin yerine kullanılanlar şunlardır genelde:
bebeğim- "nerem bebe ulan?" dedirtir.
canım- bu sabredilebilir bir şeydir.
kuşum- ya sabır. bu sahiplenme neden? hem neden kuş ve ne manada kuş?
hatun
şişş, hey, pişt ve türevleri- ki işte bunlar en sabır ölçen cinstendir. o an arkadaşlığınız orda son bulur.
bebeğim- "nerem bebe ulan?" dedirtir.
canım- bu sabredilebilir bir şeydir.
kuşum- ya sabır. bu sahiplenme neden? hem neden kuş ve ne manada kuş?
hatun
şişş, hey, pişt ve türevleri- ki işte bunlar en sabır ölçen cinstendir. o an arkadaşlığınız orda son bulur.
gördüğüne aşık kişi: gak
görmediğine bulaşık kişi: gbk
gak: ulan nasıl bir şeydi o öyle aşık oldum lan. ama ayşe var hayatımda, olmaz.
gbk: ben varım ya oğlum, sen bana yap o kızı.
görmediğine bulaşık kişi: gbk
gak: ulan nasıl bir şeydi o öyle aşık oldum lan. ama ayşe var hayatımda, olmaz.
gbk: ben varım ya oğlum, sen bana yap o kızı.
unutulmuş, bilinçaltına itilmiş her şeyi bütün ayrıntılarıyla hatırlamaktır aniden. nereye koyduğunu unuttuğun bir fotoğrafı bir kitabın arasından düşürmek gibidir. kalbine düşer sanki o fotoğraf ve sonra usul usul beyin kıvrımlarına sızar. aşkın dudağının kenarındaki o minicik beni hatırlarsın. saçlarının elinden kayıp giden yumuşaklığını hatırlarsın. uzun öpüşmelerden arda kalan tadı hatırlarsın. elinin sıcaklığının seninkine nasıl karıştığını hatırlarsın. yüznün, vücudunun, onun, ona ait olan her şeyin ama her şeyin en ince ayrıntılarına takılıp kalırsın. ama sonra birden anlarsın ki sen ondayken o sende değil şimdi. ayrıntılar şimdi sadece ona ait ne yazık ki...
her şeyden sorumlu tutulan tek duygudur. özgürce saçmalama hakkı tanır insana ya da bir bakarsın kendiliğinden bu özgürlüğü ilan etmiştir bile. sık sık isyan bayrakları açılır bu duyguyla beraber. "ulan ben böyle hayatın" diye başlanır cümlelere. yolda yürürken hep aşkın adıyla karşılaşılır. kuruyemişçi, eczane, tekel bayii hep onun adına açılmıştır. bu durum hep bir işaret bellenir bünyede. uzun vadeli intihar planları harekete geçirilir. sigara bir yerine iki paket içilir. ya telefona sarılıp yatlır geceleri ya da "ya aramazsa" diye sesi kısılır, çekmecelere saklanır telefon. google’da ismini bile aratır insana, manyak eder insanı.
annelerin daha dünyaya gelmemiş bebeklerini sevip okşadığı şevkat yuvalarıdır. başka hangi varlık fasülye görünümlü yavrusuna bu yolla ince ince sevgisini işler ki?
yanlış kişilere saçmalamak.
insanın kendinden sakladığı ve kendine bile itiraf edemediği her şeyi simsiyah bir yorganla örten, üstün azaıcık açılsa mincik delikten giren havayla azıcık üşüsen, o andan itibaren yapılan bütün saçmalıkları meşru kılan ve özünde gündüzden daha saf, daha çocuk olan karanlıktır.
psikopat katil sevgili sözü gibidir. üstelik arkasından bir de "hepsini ben hesapladım" gelir ki, o daha bir fenadır.
beş dakika arayla vıyk vıyk öter durur. önce aldırmazsınız, hatta bu haykırmalara alışırsınız bile. ama sonra aniden gelen bir arama sesiyle irkilirsiniz. neyse açarsınız telefonu, başlarsınız konuşmaya. arada bir yine sizin heyecanlı alet vıyklar. yine aldırmazsınız. ama sonra telefonunuz dile gelir resmen. vıyk vıyk vıyk diye arka arkaya heyecan çığlıkları atar ve bayılır .
günlerden bir gün pastamsı bir şey yapmıştım. fakat yiyememiştim. çok sert olmuştu. durdum, durdum düşündüm, düşündüm durdum ve dedim ki:
"kuru abi bu yeaa" . sonra baktım hızlı ve arka arkaya söyleyince "kurabiye" oluyo koştum hemen yazdım.
"kuru abi bu yeaa" . sonra baktım hızlı ve arka arkaya söyleyince "kurabiye" oluyo koştum hemen yazdım.
hö!
bismilllah!
hı!
oha! ve arkasından horray!! tey tey tey!!!
bismilllah!
hı!
oha! ve arkasından horray!! tey tey tey!!!
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?