düşünsel anlamda cinselliği yaşamanın sadece erkeğin egemenliğinde olduğunu düşünen zihniyetin kadında aradığı özelliktir.
yapılabilecek en gereksiz ve yorucu aktivite olmasına rağmen insanların yapmaktan asla vazgeçemeyeceği aktivitedir...
hala neden nefes aldığını anlayamadığım zavallı mahlukat...
online uyeler
independence (jedi) *
wilson (1. nesil bilgic) *
angelus (moderator) *
passive (1. nesil gammaz) *
schenardi (2. nesil bilgic) *
prometheus (2. nesil bilgic) *
sirinsem gunahim ne (2. nesil bilgic) *
cyranonunburnu (2. nesil bilgic) *
satolina (2. nesil bilgic) *
fastjunkie (2. nesil bilgic) *
mad (3. nesil bilgic) *
alchoburn (3. nesil bilgic) *
artemisia (3. nesil bilgic) *
ozgur (3. nesil bilgic) *
newsted35 (3. nesil bilgic) *
armour (guide) *
kurabiye (4. nesil bilgic) *
greyfurt (4. nesil bilgic) *
betterthan (4. nesil bilgic) *
jemima (4. nesil bilgic) *
janisbaby (4. nesil bilgic) *
esmeralda (4. nesil bilgic) *
sıtivreyvaugın (4. nesil bilgic) *
pinhan (4. nesil bilgic) *
teomanyak (4. nesil bilgic) *
hormonsuz domates (4. nesil bilgic) *
geriyedönüpzaferişaretiyapmaklazım (4. nesil bilgic) *
cokoprens (4. nesil bilgic) *
kris kindle junior (4. nesil bilgic) *
zaugnakhaldun (4. nesil bilgic) *
fıstıklı domelyan (4. nesil bilgic) *
git bi cay koy (4. nesil bilgic) *
cicom (4. nesil bilgic) *
amazonta (4. nesil bilgic) *
inanna_ishtar (4. nesil bilgic) *
raiden (4. nesil bilgic) *
herkesinnickikendine (comez) *
poker (comez) *
$u anda yonetimden
1 jedi,
1 moderator,
uyelerden ise
1 gammaz,
1 guide,
0 editor,
32 bilgic,
2 comez,
0 okuyucu,
toplam 38 ki$i sozlukte at ko$turuyorlar.
independence (jedi) *
wilson (1. nesil bilgic) *
angelus (moderator) *
passive (1. nesil gammaz) *
schenardi (2. nesil bilgic) *
prometheus (2. nesil bilgic) *
sirinsem gunahim ne (2. nesil bilgic) *
cyranonunburnu (2. nesil bilgic) *
satolina (2. nesil bilgic) *
fastjunkie (2. nesil bilgic) *
mad (3. nesil bilgic) *
alchoburn (3. nesil bilgic) *
artemisia (3. nesil bilgic) *
ozgur (3. nesil bilgic) *
newsted35 (3. nesil bilgic) *
armour (guide) *
kurabiye (4. nesil bilgic) *
greyfurt (4. nesil bilgic) *
betterthan (4. nesil bilgic) *
jemima (4. nesil bilgic) *
janisbaby (4. nesil bilgic) *
esmeralda (4. nesil bilgic) *
sıtivreyvaugın (4. nesil bilgic) *
pinhan (4. nesil bilgic) *
teomanyak (4. nesil bilgic) *
hormonsuz domates (4. nesil bilgic) *
geriyedönüpzaferişaretiyapmaklazım (4. nesil bilgic) *
cokoprens (4. nesil bilgic) *
kris kindle junior (4. nesil bilgic) *
zaugnakhaldun (4. nesil bilgic) *
fıstıklı domelyan (4. nesil bilgic) *
git bi cay koy (4. nesil bilgic) *
cicom (4. nesil bilgic) *
amazonta (4. nesil bilgic) *
inanna_ishtar (4. nesil bilgic) *
raiden (4. nesil bilgic) *
herkesinnickikendine (comez) *
poker (comez) *
$u anda yonetimden
1 jedi,
1 moderator,
uyelerden ise
1 gammaz,
1 guide,
0 editor,
32 bilgic,
2 comez,
0 okuyucu,
toplam 38 ki$i sozlukte at ko$turuyorlar.
dükkana giriş anından itibaren gerek kılık kıyafet gerekse hal ve hareketlerdeki fukaralık emareleri nedeniyle sırt çevrilen, yokmuş gibi davranılan,itilen kakılan, hor görülen ve hatta defolu ve indirimli reyonda köpek muamelesi gören, alacağı bir defolu pantolon burnundan fitil fitil getirilen zavallı yurdum öğrencisi kişilerdir...
ilkçağ yunan felsefesinde karakter ve adet anlamlarında kullanılan terim.
avea müşteri hizmetleri numarası olup, genellikle telefon faturası gibi talihsiz haberleri vermek için müşteriyi arayan numaradır.
tek meziyeti 17 yaşındaki çocukları asmak olan, asmayalım da beleyelim mi şiarıyla tarih çöplüğünde yerini alan, üsüne üstlük kendini ressam sanan türkiyenin en geberesi eski cumhur başkanı...
(bkz: www.journeytosun.com)
güneşe yolculuk (journey to sun)
yönetmen
yeşim ustaoğlu
senaryo
yeşim ustaoğlu
görüntü yönetmeni
jacek petrycki
müzik
vlatko stefanovski
yapım
1999 türkiye-hollanda-almanya yapımı 104 dakika
türü
dram
oyuncular-karakterler
nazmi kırık
berzan
nevruz şahin
mehmet
mizgin kapazan
arzu
ara güler
süleyman
konu : mehmet türkiyenin batısından berzan ise doğusundan gelen ve istanbulda buluşan iki arkadaştır. mehmet daha iyi bir hayat için istanbula gelmiştir ve arzuya aşıktır. müzik kasetleri satarak hayatını sürdüren berzan ise memleketindeki sevgilisine geri dönmenin hayalini kurmaktadır.
bir gece sıradan bir polis kontrolünde mehmet yanlışlıkla tutuklanır. bir hafta sonra hapisten çıkmasına izin verilse de hayatı artık eskisi gibi değildir. yaşadğı yere döndüğünde evinin kapısına kırmızı renkle "x" işareti yazıldığını görür. berzanın yardımıyla işini ve yaşadığı yeri değiştiren mehmet için zor günler başlamıştır.
yönetmen
yeşim ustaoğlu
senaryo
yeşim ustaoğlu
görüntü yönetmeni
jacek petrycki
müzik
vlatko stefanovski
yapım
1999 türkiye-hollanda-almanya yapımı 104 dakika
türü
dram
oyuncular-karakterler
nazmi kırık
berzan
nevruz şahin
mehmet
mizgin kapazan
arzu
ara güler
süleyman
konu : mehmet türkiyenin batısından berzan ise doğusundan gelen ve istanbulda buluşan iki arkadaştır. mehmet daha iyi bir hayat için istanbula gelmiştir ve arzuya aşıktır. müzik kasetleri satarak hayatını sürdüren berzan ise memleketindeki sevgilisine geri dönmenin hayalini kurmaktadır.
bir gece sıradan bir polis kontrolünde mehmet yanlışlıkla tutuklanır. bir hafta sonra hapisten çıkmasına izin verilse de hayatı artık eskisi gibi değildir. yaşadğı yere döndüğünde evinin kapısına kırmızı renkle "x" işareti yazıldığını görür. berzanın yardımıyla işini ve yaşadığı yeri değiştiren mehmet için zor günler başlamıştır.
yaşamda sadece kendi konforunu düşünen hödüklerin yersiz bulduğu, telekom emekçilerinin haklı taleplerini dile getirme yöntemleri.
günümüz türkiyesinde gençler arasında yaygınlaşan entel olma kaygılarının bir sonucu olarak evlerinde bulundurmaları şart olan şeylerdir...
-çeşitli çap ve ebatlarda kızılderili posterleri,bibloları,takvimleri v.s.
-charlie chaplin posteri
-gitar,keman,bağlama gibi çeşitli müzik aletleri(hiç çalınmayan)
-tütsü ve tütsülük
-3. şahsın şiiri
-masa üstünde süs olarak bulunan profosyonel fotoğraf makinesi
-üzerine mum damlatılarak şamdan haline getirilmiş şarap şişeleri
-farklı büyüklüklerde mumlar
-çeşitli çap ve ebatlarda kızılderili posterleri,bibloları,takvimleri v.s.
-charlie chaplin posteri
-gitar,keman,bağlama gibi çeşitli müzik aletleri(hiç çalınmayan)
-tütsü ve tütsülük
-3. şahsın şiiri
-masa üstünde süs olarak bulunan profosyonel fotoğraf makinesi
-üzerine mum damlatılarak şamdan haline getirilmiş şarap şişeleri
-farklı büyüklüklerde mumlar
candır...
bir arkadaşımdan.
genellikle sigara ve çaya dayanamayan insanların ulaştıkları mertebedir.
mezapotamya’nın aşk, bereket, savaş ve önderlik tanrıçası.
kapitalizm insanlığa cehennemi yaşatıyor. bir avuç kapitalistin saltanatı, gezegeni dolduran milyarlarca insanı, açlığın, yoksulluk ve yoksunluğun, işsizliğin, inanılmaz bir eşitsizlik ve adaletsizliğin, kanlı savaşların, zulüm ve işkencenin, dibi gelmez bir çürüme ve yabancılaşmanın pençesinde kıvrandırıyor. kâr hırsına dayanan bu saltanat, tüm doğayı da acımasızca tahrip ediyor. bu gidişi durdurmadığı takdirde insanoğlunu bekleyen akıbet, misli görülmemiş bir barbarlık olacaktır.
üstelik bu kara tablo, bir yeryüzü cenneti yaratmanın araçları insanlığın elinin altındayken oluyor. bilim ve teknolojinin çığır açıcı başarıları, insanlığı özgürleştirmek yerine daha da köleleştiriyor. üretici güçlerin gelişiminin önündeki özel mülkiyet ve ulus devlet engeli artık dayanılmaz bir cendereye dönüşmüştür. bu durum insanlığın önündeki tek çıkış yolunun sosyalizm olduğuna işaret ediyor. ya sosyalizm ya barbarlık!
üstelik bu kara tablo, bir yeryüzü cenneti yaratmanın araçları insanlığın elinin altındayken oluyor. bilim ve teknolojinin çığır açıcı başarıları, insanlığı özgürleştirmek yerine daha da köleleştiriyor. üretici güçlerin gelişiminin önündeki özel mülkiyet ve ulus devlet engeli artık dayanılmaz bir cendereye dönüşmüştür. bu durum insanlığın önündeki tek çıkış yolunun sosyalizm olduğuna işaret ediyor. ya sosyalizm ya barbarlık!
çağdaş türk şiirinin büyük ustası nazım hikmet (ran) 3 haziran 1963’te moskova’da öldü. 15 ocak 1902’de selanik’te doğan nazım hikmet, babası hikmet nazım tarafından mehmet nazım paşa’nın, annesi celile hanım tarafından leh asıllı mustafa celalettin paşa’nın torunuydu. göztepe taşmektep’teki ilk öğreniminden sonra galatasaray ve nişantaşı sultanilerinde okudu. balkan savaşı yenilgisinden duyulan üzüntüyü dile getirdiği “feryad-ı vatan” ve “şehit dayıma” gibi ilk şiirlerini çocuk denebilecek yaşlarda yazdı. 14 aralık 1914 tarihli “bir bahriyelinin ağzından” başlıklı şiirini aile dostlarından bahriye nazırı cemal paşa’ya okuyunca, çok duygulana paşanın isteğiyle nişantaşı sultanisi’nden ayrılıp bahriye mektebi’ne kaydoldu.
buradaki öğretmenlerinden yahya kemal’in ilgi ve desteğini gördü. bahriye mektebi’ni bitirdikten sonra hamidiye kruvazörü’ne stajyer güverte subayı olarak atandı. 1919 kışında zatülcenpe yakalandı, iyileşemeyince 17 mayıs 1920’de sağlık kurulu raporuyla çürüğe çıkarıldı. istanbul’un işgali üzerine “kırk haramilerin esiri”, “yaralı hayalet”, “çanakkale masalı”, “sarı zeybek” gibi ulusalcı şiirler yazdı. alemdar gazetesinin açtığı yarışmada “bir dakika” adlı şiiriyle birinci oldu. 1921 baharında milli mücadele’ye katılmak amacıyla vala nurettin (va-nu), yusuf ziya (ortaç) ve faruk nafiz (çamlıbel) ile inebolu’ya geçti. ankara’dan “harcırah ve müsaade” beklerken tanıştığı “spartakistler” diye anılan komünist eğilimli gençlerden sovyet devrimi hakkında pek çok şey öğrendi. beklenen izin gelince va-nu’yla birlikte inebolu’dan ankara’ya yürüyerek gitti. kendilerinden istenen ilk görev istanbul gençliğini milli mücadeleye çağıran bir şiir yazmalarıydı. üç günde yazdıkları şiir çok beğenildi ve matbuat müdürlüğü’nce 10 bin adet bastırılıp dağıtıldı. bu arada mustafa kemal paşa’ya takdim edildiler. cepheye gitmek için başvurdukları matbuat müdürü muhittin bey (birgen) milli eğitim’de görev almalarını istedi. 14 haziran 1921’de öğretmen olarak bolu sultanisi’ne atandılar. ancak gizli polisin ve tutucu çevrelerin baskıları nedeniyle burada fazla kalamadılar. öğrenimlerini ilerletmek ve kendilerini koruyan bolu ağır ceza mahkemesi reis vekili hilmi ziya bey’in sovyet devrimi hakkında anlattıklarını yerinde görmek amacıyla trabzon üzerinden batum’a gittiler (30 eylül 1921). 1922 temmuz’unda trenle moskova’ya geçtiler ve kutv’a (doğu ülkeleri emekçileri komünist üniversitesi) kaydoldular. moskova’da rus şiirini yakından izleyen, mayakovski’yle tanışan, konstrüktivist çevrelere giren nazım’ın oradan gönderdiği bazı şiirleri aydınlık ve yeni hayat’ta yayımlandı. aynı dönemde kutv’da okuyan nüzhet hanım’la evlendi. üniversite bitirince 1924 ekim’inde sınırı gizlice geçerek türkiye’ye döndü, aydınlık dergisinde çalışmaya başladı. eşinden ayrıldı. 1925’te basımevi kurmak için gittiği izmir’de aydınlık yazarlarının tutuklandığını, kendisi hakkında da 15 yıl gıyabi mahkumiyet kararı verildiğini öğrendi ve yine gizlice moskova’ya gitti. 1928’de bakü’de ilk şiir kitabı güneşi içenlerin türküsü’nü yayımladı. aynı yıl, af yasasından yararlanmak amacıyla türkiye’ye gizlice girerken yakalandı. rize mahkemesi’nce üç gün hapis cezasına çarptırıldığı halde ankara’ya gönderildi, oradaki yargılamada eski mahkumiyeti kaldırıldı; ancak moskova’dayken gıyabında verilen 3 aylık mahkumiyeti çekmesine karar verildi. bu süreyi zaten tutuklu olarak geçirdiği için serbest bırakıldı; serel’lerin çıkardığı resimli ay‘da düzeltmen olarak çalışmaya başladı.1929’da edebiyat dünyasına bomba gibi düşen 835 satır’ı yayımladı. resimli ay’da “putları yıkıyoruz” başlıklı ünlü kampanyayı başlatarak dönemin tanınmış yazarlarını eleştirdi. aynı yıl çıkan jokond ile si-ya-u’yu, 1930’da varan 3 ve 1+1=1, 1932’de benerci kendini niçin öldürdü? ve gece gelen telgraf izledi. istanbul’da dağıtılan bildiriler yüzünden 1933’te bir kez daha tutuklandı, bursa’ya gönderildi. 4 yıllık mahkumiyeti 1934 affı nedeniyle bir yıla düştü. 1,5 yıldır tutuklu olduğu için özgür kaldı. istanbul’a dönerek akşam’da orhan selim takma adıyla fıkra yazarlığına başladı; 1935’te piraye altınoğlu ile evlendi. ertesi yıl bir başyapıt olan simavne kadısı oğlu şeyh bedreddin destanı’nı yayımladı. 1938’de ordu içinde komünizm propagandası yapmak ve askeri isyana teşvik etmekle suçlanıp iki ayrı davadan toplam 28 yıl 4 ay hapse mahkum edildi. iatanbul, çankırı, bursa cezaevlerinde 12 yıl 7 ay yattı. büyük yapıtı memleketimden insan manzaraları’nı hapisteyken yazdı. 1946’da tbmm’ye başvurarak “adli hata”ya kurban gittiğini belirtti ve affını istedi, ama sonuç alamadı. şairin yok yere mahkum edildiğini söyleyen ahmet emin yalman’ın 1949’da vatan’da başlattığı af girişimi, 1950’de nazım’ın açlık grevine başlamasıyla geniş çaplı bir kampanyaya dönüştü ve dp’nin çıkardığı af yasası’nın kapsamına alınması sağlandı. 15 temmuz 1950’de özgürlüğüne kavuşan nazım, geçimini senaryo yazarlığıyla sağlamaya başladı; 1951’de piraye hanım’dan ayrılıp münevver andaç’la evlendi. “sağlam” raporu verilerek askere sevk edileceğini öğrenince romanya üzerinden moskova’ya kaçtı. sürgünlük yıllarında dünyanın birçok ülkesini dolaştı, konferanslar verdi, ama aklı hep türkiye’deydi. 25 temmuz 1951’de yurttaşlıktan çıkarıldı. bu karara “beni türklükten, halkımın evladı olmaktan hiçbir kuvvet çıkaramaz” diyerek tepki gösterdi. 1952’de çin gezisi sırasında geçirdiği enfarktüs krizinden sonra uzun süre doktor kontrolünde yaşadı. 1963’te bir kalp krizi daha geçirerek “güzelim dünya elveda/ve merhaba/kainat” dedi. nazım hikmet, ilk şiirlerinde hece veznini kullanmasına rağmen bireyci anlayıştan uzak durmuş, tevfik fikret, mehmet emin, mehmet akif gibi toplumsal içerikli şiir anlayışını seçmişti. sovyetler birliği’nde tanıştığı devrimci ve yenilikçi sanat hareketleri, şiirinin biçim ve biçem açısından hızla değişmesini sağladı. bir orkestra gibi kullandığı serbest nazımla özü biçimin bağlarından kurtardı. 1936’ya kadar yayımladığı şiir kitaplarıyla geleneksel şiirin değerlerini kökünden sarstı; yeni bir şair kuşağının yetişmesine yol açtı. şeyh bedreddin destanı’nda modern şiirin olanakları ile geleneksel biçimleri buluşturarak “ulusal bireşim” sağlamayı başardı. düzyazı, senaryo, şiir tekniklerini harmanlayarak benzersiz bir yapı kurduğu memleketimden insan manzaraları’nda ikinci meşrutiyet’ten ikinci dünya savaşı sonrasına uzana geniş bir zaman diliminde, dönüşen türkiye’nin toplumsal, siyasal ve kültürel sorunlarının yanı sıra dünyanın faşizm ve savaş olgusunda odaklanan sorunlarını da destanlaştırdı. yüzyılımızın en büyük şairlerinden biri sayılan nazım hikmet’in 1930’ların sonlarından bu yana yasak olan şiirleri ana dilinde ancak ölümünden iki yıl sonra yayımlanmaya başladı.
buradaki öğretmenlerinden yahya kemal’in ilgi ve desteğini gördü. bahriye mektebi’ni bitirdikten sonra hamidiye kruvazörü’ne stajyer güverte subayı olarak atandı. 1919 kışında zatülcenpe yakalandı, iyileşemeyince 17 mayıs 1920’de sağlık kurulu raporuyla çürüğe çıkarıldı. istanbul’un işgali üzerine “kırk haramilerin esiri”, “yaralı hayalet”, “çanakkale masalı”, “sarı zeybek” gibi ulusalcı şiirler yazdı. alemdar gazetesinin açtığı yarışmada “bir dakika” adlı şiiriyle birinci oldu. 1921 baharında milli mücadele’ye katılmak amacıyla vala nurettin (va-nu), yusuf ziya (ortaç) ve faruk nafiz (çamlıbel) ile inebolu’ya geçti. ankara’dan “harcırah ve müsaade” beklerken tanıştığı “spartakistler” diye anılan komünist eğilimli gençlerden sovyet devrimi hakkında pek çok şey öğrendi. beklenen izin gelince va-nu’yla birlikte inebolu’dan ankara’ya yürüyerek gitti. kendilerinden istenen ilk görev istanbul gençliğini milli mücadeleye çağıran bir şiir yazmalarıydı. üç günde yazdıkları şiir çok beğenildi ve matbuat müdürlüğü’nce 10 bin adet bastırılıp dağıtıldı. bu arada mustafa kemal paşa’ya takdim edildiler. cepheye gitmek için başvurdukları matbuat müdürü muhittin bey (birgen) milli eğitim’de görev almalarını istedi. 14 haziran 1921’de öğretmen olarak bolu sultanisi’ne atandılar. ancak gizli polisin ve tutucu çevrelerin baskıları nedeniyle burada fazla kalamadılar. öğrenimlerini ilerletmek ve kendilerini koruyan bolu ağır ceza mahkemesi reis vekili hilmi ziya bey’in sovyet devrimi hakkında anlattıklarını yerinde görmek amacıyla trabzon üzerinden batum’a gittiler (30 eylül 1921). 1922 temmuz’unda trenle moskova’ya geçtiler ve kutv’a (doğu ülkeleri emekçileri komünist üniversitesi) kaydoldular. moskova’da rus şiirini yakından izleyen, mayakovski’yle tanışan, konstrüktivist çevrelere giren nazım’ın oradan gönderdiği bazı şiirleri aydınlık ve yeni hayat’ta yayımlandı. aynı dönemde kutv’da okuyan nüzhet hanım’la evlendi. üniversite bitirince 1924 ekim’inde sınırı gizlice geçerek türkiye’ye döndü, aydınlık dergisinde çalışmaya başladı. eşinden ayrıldı. 1925’te basımevi kurmak için gittiği izmir’de aydınlık yazarlarının tutuklandığını, kendisi hakkında da 15 yıl gıyabi mahkumiyet kararı verildiğini öğrendi ve yine gizlice moskova’ya gitti. 1928’de bakü’de ilk şiir kitabı güneşi içenlerin türküsü’nü yayımladı. aynı yıl, af yasasından yararlanmak amacıyla türkiye’ye gizlice girerken yakalandı. rize mahkemesi’nce üç gün hapis cezasına çarptırıldığı halde ankara’ya gönderildi, oradaki yargılamada eski mahkumiyeti kaldırıldı; ancak moskova’dayken gıyabında verilen 3 aylık mahkumiyeti çekmesine karar verildi. bu süreyi zaten tutuklu olarak geçirdiği için serbest bırakıldı; serel’lerin çıkardığı resimli ay‘da düzeltmen olarak çalışmaya başladı.1929’da edebiyat dünyasına bomba gibi düşen 835 satır’ı yayımladı. resimli ay’da “putları yıkıyoruz” başlıklı ünlü kampanyayı başlatarak dönemin tanınmış yazarlarını eleştirdi. aynı yıl çıkan jokond ile si-ya-u’yu, 1930’da varan 3 ve 1+1=1, 1932’de benerci kendini niçin öldürdü? ve gece gelen telgraf izledi. istanbul’da dağıtılan bildiriler yüzünden 1933’te bir kez daha tutuklandı, bursa’ya gönderildi. 4 yıllık mahkumiyeti 1934 affı nedeniyle bir yıla düştü. 1,5 yıldır tutuklu olduğu için özgür kaldı. istanbul’a dönerek akşam’da orhan selim takma adıyla fıkra yazarlığına başladı; 1935’te piraye altınoğlu ile evlendi. ertesi yıl bir başyapıt olan simavne kadısı oğlu şeyh bedreddin destanı’nı yayımladı. 1938’de ordu içinde komünizm propagandası yapmak ve askeri isyana teşvik etmekle suçlanıp iki ayrı davadan toplam 28 yıl 4 ay hapse mahkum edildi. iatanbul, çankırı, bursa cezaevlerinde 12 yıl 7 ay yattı. büyük yapıtı memleketimden insan manzaraları’nı hapisteyken yazdı. 1946’da tbmm’ye başvurarak “adli hata”ya kurban gittiğini belirtti ve affını istedi, ama sonuç alamadı. şairin yok yere mahkum edildiğini söyleyen ahmet emin yalman’ın 1949’da vatan’da başlattığı af girişimi, 1950’de nazım’ın açlık grevine başlamasıyla geniş çaplı bir kampanyaya dönüştü ve dp’nin çıkardığı af yasası’nın kapsamına alınması sağlandı. 15 temmuz 1950’de özgürlüğüne kavuşan nazım, geçimini senaryo yazarlığıyla sağlamaya başladı; 1951’de piraye hanım’dan ayrılıp münevver andaç’la evlendi. “sağlam” raporu verilerek askere sevk edileceğini öğrenince romanya üzerinden moskova’ya kaçtı. sürgünlük yıllarında dünyanın birçok ülkesini dolaştı, konferanslar verdi, ama aklı hep türkiye’deydi. 25 temmuz 1951’de yurttaşlıktan çıkarıldı. bu karara “beni türklükten, halkımın evladı olmaktan hiçbir kuvvet çıkaramaz” diyerek tepki gösterdi. 1952’de çin gezisi sırasında geçirdiği enfarktüs krizinden sonra uzun süre doktor kontrolünde yaşadı. 1963’te bir kalp krizi daha geçirerek “güzelim dünya elveda/ve merhaba/kainat” dedi. nazım hikmet, ilk şiirlerinde hece veznini kullanmasına rağmen bireyci anlayıştan uzak durmuş, tevfik fikret, mehmet emin, mehmet akif gibi toplumsal içerikli şiir anlayışını seçmişti. sovyetler birliği’nde tanıştığı devrimci ve yenilikçi sanat hareketleri, şiirinin biçim ve biçem açısından hızla değişmesini sağladı. bir orkestra gibi kullandığı serbest nazımla özü biçimin bağlarından kurtardı. 1936’ya kadar yayımladığı şiir kitaplarıyla geleneksel şiirin değerlerini kökünden sarstı; yeni bir şair kuşağının yetişmesine yol açtı. şeyh bedreddin destanı’nda modern şiirin olanakları ile geleneksel biçimleri buluşturarak “ulusal bireşim” sağlamayı başardı. düzyazı, senaryo, şiir tekniklerini harmanlayarak benzersiz bir yapı kurduğu memleketimden insan manzaraları’nda ikinci meşrutiyet’ten ikinci dünya savaşı sonrasına uzana geniş bir zaman diliminde, dönüşen türkiye’nin toplumsal, siyasal ve kültürel sorunlarının yanı sıra dünyanın faşizm ve savaş olgusunda odaklanan sorunlarını da destanlaştırdı. yüzyılımızın en büyük şairlerinden biri sayılan nazım hikmet’in 1930’ların sonlarından bu yana yasak olan şiirleri ana dilinde ancak ölümünden iki yıl sonra yayımlanmaya başladı.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?