goodprospect

masadan kalkınca ne olur bilmem ama rakı masasında sarhoş olmazsın.

plaza asansörüyle aşağı inerken yaşanan durum. ilacı da rakı ve biber turşusudur. asansörde rakı ve biber turşusu keyfi bina güvenliğinden yenecek dayakla sonuçlanacağından, boşluk hissi yerini bi ağırlığa bırakır. tutuna tutuna eve gidilir.

people's republic of trolland

eskiden lezzo diye bi oralet markası vardı. durduk yere o aklıma geldi şimdi.

hatırlar mısınız ışid japon gazetecilerin başlarını kestiği videoyu yayınlayınca japonya başbakanı intikam yemini etmişti. bence bu olayın o olayla ilgisi olabilir. yoksa ışide katılacak kadar salak bir japon yoktur bence. (bkz: kamikaze).

üçlü

insanlara fırsat verilen alanlardır. askerlik gibi. ya da insanların engellenmediği alanlar. minyatür, ebru sanatı gibi. ya da insanların kaçabildiği alanlar. şiir gibi.
benim gördüğüm son zamanlarda en başarılı olduğumuz alan hack alanı. (bkz: ekber was here)

bunlardan birisi sevgili eşimdir. biz meteorolojik tahminler için kullanıyoruz. serçe parmağı aşağıdaysa hava güneşli, ortalardaysa bulutlu, iyice yukarıdaysa fırtınalı şimşekli olacaktır demek. evin içerisindeki hava genellikle.

uğur mumcu'nun suikaste kurban gitmesi. 24 ocak 1993.

anlaşma yolu ile sabrın sınanması.

inananlar için önemli bir gece. hayatının aşkını bu gece bulacağına inananlar, süslenir, püslenir salar sokağa kendini.

boris vian'ın sinemaya uyarlanmış kendi eserini sinema salonunda izlerken kalp krizi geçirip ölmesi.

içmem, içeni de sevmem. yiycek tatlı bişeyler var mı?

bunu yapanların yemek yapmaları, bulaşık yıkamaları da gerekmez. hatta aile araç sahibiyse yakıta para verilmez, kasko, trafik sigortası ve mtv'den muaftırlar. çamaşır, ütü ne bileyim evi toplama, silme süpürme... bunlar da yok. varsa yoksa çeyrek kaç para olmuş. dolar düştü mü? çok kızıyorum ben bunlara.

bereketlidir.
bundan yıllar önce arkadaşları ziyaret maksadıyla bir limandaydım. türkçe bilmeyen iranlı bir tır şöförü feryat figan ingilizce bilen birini arıyor yardım istiyordu. ingilizce bildiğimi anlayınca derdini anlattı. bunun tırın brandasında gemiden çıkarken biyere sürtme sonucu küçük bir yırtık oluşmuş. polislere durumu izah etmemi, küçük bir yırtık için mührü söküp tırı aramamalarını rica etmemi istedi. ben de dediğini yaptım. tırın çıktığı geminin personeliyle falan konuşuldu. polis midir, gümrük müdür nedir ikna oldular ve işlem yapmadılar. sonra iranlı beni yanına çağırıp teşekkür maksatlı bana kağıt 1 dolar verdi. almak istemedim ama çok ısrar edince aldım.
zehir kanıma karışmıştı bir kere. sonra illegal yollardan parayı vurunca bu 1 doları sarıp sarıp kokain çekmişliğim vardır. şaka şaka.
guatameladan selamlar.

yüze sürmek, koklamak, sahte mi gerçek mi diye incelemek, büyükten küçüğe sıraya dizmek, havaya şaçıp tekrar sıraya dizmek, cüzdana koymak ve pinokyo hikayesindeki gibi hepsinin yok olması.

onlarda paris, prag, venedik. bizde uşak, amasya. ne biçim iş anlamadım.

bunu traş makinesiyle denerseniz, görülmemiş saç modelleri yaratabilir, çevrenizdekileri kahkahaya boğarak neşelendirebilirsiniz. sonucu genelde o hiç gitmek istemediğiniz berbere gitmek ya da saçlar uzayıncaya kadar bir mağaraya kapanıp hidayete ermek olabilir. shaolin tapınağı bu yoldan geçmiş nice yiğitlerle doludur.

ölmeyi hak etmeye bakacak bir çakal olabilecek potansiyelim varken dümdüz bir hayat yaşayan maaşlı bir personelim.

akşam olmuş, bişeyler yiyip yatayım.