ramazan dolayısıyla meydana iftar çadırı ve panayır gibi birşey kurmuşlar. dün akşam ordaki tezgahları gezerken bizim 3 yaşındaki oğlan oyuncak istiyorum diye tutturdu. bir tane plastik yay ve ok takımı aldık. eve gelince paketinden çıkardık salonda oynuyoruz. okların ucunda vantuz var, heryere yapışmıyor. biz de kendimize okların yapışabileceği hedef arıyoruz oğlanla, birden gözüme duvarda asılı olan çöğür takıldı. hanım da çöğürden 5 metre sağda koltukta yayılmış, cep telefonunu karıştırıyordu. ben okla çöğüre bir sniper edasıyla nişan aldım. yayın lastiğini bırakmamla hanımın çığlık atması bir oldu. oğlanla bir baktık, ok nasıl oraya gittiyse hanımın yüzüne gitmiş, vantuzuyla gözlüğüne yapışmış. birden kendimi yere kapanmış hanımdan cetvelle dayak yerken buldum. oğlumuz dayak sırasının birazdan kendisine geleceği endişesiyle içli içli ağlarken, hanım cetveli kafama siper ettiğim koluma vura vura kırdı. sonra oturup ailece sakinleşmeye çalıştık. bu mübarek gecede eşim o kısa sürede cetveli nerden bulmuştu? cetvel lazım olsa evde hayatta bulamayacağımız bir eşya. eşim olaylar vuku bulurken salondan hiç çıkmadığına göre cetvel salondaydı. ama salonda cetvelin ne işi var? ben bizim evde dün geceye kadar hiç cetvel görmedim. aklıma tek bir açıklama geliyor. tam vurulma anında korku ile yakaran eşimin feryadı göğün 7 kat üstüne yükselince, bir melek tarafından bizim salona bir cetvel indirildi ve eşimin eline tutuşturuldu. başka bir izahı yok.
bereketlidir.
bundan yıllar önce arkadaşları ziyaret maksadıyla bir limandaydım. türkçe bilmeyen iranlı bir tır şöförü feryat figan ingilizce bilen birini arıyor yardım istiyordu. ingilizce bildiğimi anlayınca derdini anlattı. bunun tırın brandasında gemiden çıkarken biyere sürtme sonucu küçük bir yırtık oluşmuş. polislere durumu izah etmemi, küçük bir yırtık için mührü söküp tırı aramamalarını rica etmemi istedi. ben de dediğini yaptım. tırın çıktığı geminin personeliyle falan konuşuldu. polis midir, gümrük müdür nedir ikna oldular ve işlem yapmadılar. sonra iranlı beni yanına çağırıp teşekkür maksatlı bana kağıt 1 dolar verdi. almak istemedim ama çok ısrar edince aldım.
zehir kanıma karışmıştı bir kere. sonra illegal yollardan parayı vurunca bu 1 doları sarıp sarıp kokain çekmişliğim vardır. şaka şaka.
guatameladan selamlar.
bundan yıllar önce arkadaşları ziyaret maksadıyla bir limandaydım. türkçe bilmeyen iranlı bir tır şöförü feryat figan ingilizce bilen birini arıyor yardım istiyordu. ingilizce bildiğimi anlayınca derdini anlattı. bunun tırın brandasında gemiden çıkarken biyere sürtme sonucu küçük bir yırtık oluşmuş. polislere durumu izah etmemi, küçük bir yırtık için mührü söküp tırı aramamalarını rica etmemi istedi. ben de dediğini yaptım. tırın çıktığı geminin personeliyle falan konuşuldu. polis midir, gümrük müdür nedir ikna oldular ve işlem yapmadılar. sonra iranlı beni yanına çağırıp teşekkür maksatlı bana kağıt 1 dolar verdi. almak istemedim ama çok ısrar edince aldım.
zehir kanıma karışmıştı bir kere. sonra illegal yollardan parayı vurunca bu 1 doları sarıp sarıp kokain çekmişliğim vardır. şaka şaka.
guatameladan selamlar.
ona başlık açma, buna başlık açma neye başlık açılacak. ülke çok süper, o yüzden tatil olmuş okul. iyi mi?
bunlardan birisi sevgili eşimdir. biz meteorolojik tahminler için kullanıyoruz. serçe parmağı aşağıdaysa hava güneşli, ortalardaysa bulutlu, iyice yukarıdaysa fırtınalı şimşekli olacaktır demek. evin içerisindeki hava genellikle.
beni italyanlara benzetenler oluyor. fakat 2001 yılında italya'da bir grup ırkçı genç tarafından sri lanka'lı mülteci sanılarak dayak yemiştim. işin kötü yanı sri lanka'lı mülteciler beni sri lanka'lı sanıp kurtarmışlardı. bana sorsan ben kendimi en çok brad pitt'e benzetiyorum.
geçenlerde 3 yaşındaki oğluma, oğlum anneannene git seni çok seviyorum de, dedim. yaaa söylemiycem baba, dedi. neden diye sorduğumda, söylememe gerek yok ki, ben onu zaten seviyorum, dedi. bendeki mantıkta işte bu 3 yaşındaki oğlanla aynı a dostlar. buradan sevdiğim akrabalara, arkadaşlara sesleniyorum. evet sizi hiç aramıyorum, ama sizi özlemiyorum sanmayın. bir öküz nasıl telefon açsın, mektup yazsın? hele mail falan atsın? ey sevgili karıcığım, sözüm sana. bir öküz nasıl çiçek alsın, gelsin? biz öküzler o çiçekleri yeriz. geviş getirerek yüzüne manasız bakmam ondan.
people's republic of trolland
insanlara fırsat verilen alanlardır. askerlik gibi. ya da insanların engellenmediği alanlar. minyatür, ebru sanatı gibi. ya da insanların kaçabildiği alanlar. şiir gibi.
benim gördüğüm son zamanlarda en başarılı olduğumuz alan hack alanı. (bkz: ekber was here)
benim gördüğüm son zamanlarda en başarılı olduğumuz alan hack alanı. (bkz: ekber was here)
eskiden t-shirtlere resim çizerken merterde kendi çapında t-shirt üreten bir işletmeci beni keşfetti ve ona çalışmamı istedi. başta kuru kafalı, motorskletli falan t-shirtler bastığımızdan iş keyifliydi. sonra tweety, yavru kedi gibi kızların hoşuna gidecek şeyler çizmemi istedi. ben de birkaç çizim sonra sıkılıp yolları ayırdım ve tuvalet kağıdı işine girdim. sonra patron bilmemkaç ülkede mağazası olan bir tekstil devi oldu. ben de yıllarca kpss'ye girip devlet memuru olarak atandım.
bu konuda çok şanslı bir erkeğim. benim maaş kartı, kredi kartı filan ne varsa eşimde olduğu için hep o öder sağolsun.
kafam alkolden sulanmış. zerdüşt ve ateistim. bazen putlara, bazen de şeytana tapıyorum. doğru düşünmüşsün. sen sübyancı bir din tacirisin.
evi öyle bir temizlemek ki, pırıl pırıl yapmak, banyoyu, koltukların altını filan.. yalamak, yalamak.
"sana koltukların altını yallattıracağım" diye hönkürdü kıdemli onbaşı.
"sana koltukların altını yallattıracağım" diye hönkürdü kıdemli onbaşı.
lense öyle diyen tampona neler demez.
hem can acıtan hem de iç acıtan birşeyi gülümseyerek izleyebiliyorsak, mutluluklardan iyice tiksinmişizdir. bir yerde aşılması gerekeni aşıyoruz demektir.
üçlü
yüze sürmek, koklamak, sahte mi gerçek mi diye incelemek, büyükten küçüğe sıraya dizmek, havaya şaçıp tekrar sıraya dizmek, cüzdana koymak ve pinokyo hikayesindeki gibi hepsinin yok olması.
uğur mumcu'nun suikaste kurban gitmesi. 24 ocak 1993.
masadan kalkınca ne olur bilmem ama rakı masasında sarhoş olmazsın.
- hocam, abdulmuttalip berk ingilizce ezan okuyo.
- okusun oğlum. bunun bi tek türkçesi yasak. bi öğrenemediniz. repeat after me. allah who ekber.
- okusun oğlum. bunun bi tek türkçesi yasak. bi öğrenemediniz. repeat after me. allah who ekber.
bir an önce yürürlüğe koyulmasını istediğim, saçı sakalı salıp, küpelerimi takıp, üzerinde system has failed vb. laf sokucu yazılar olan t-shirtlerle işe gitmek istediğim düzenleme.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?