bir türlü yayınını yakalayamadığım eklenti. merak etmiştim oysa neler çalıyor millet diye... umarsızca.
rakıyı içine buz atmadan soğutarak içmeyi sağlayan süper icat.
adıyla işi bildiğini beyan etmesine rağmen böyle bir ada sahip olarak esasında işi bitirmiş olup başka alemlere hüküm sürmeye başlamış olduğunu düşündüğüm ve ilk kez burada duyduğum kişi.
rus bir hatun kişiyle yakalanıp "o benim helalimdi" diyebilecek özgüvene sahip kişi. zerre sempatik ya da eğlenceli gelmiyor bana. küçük "fırlama" çocukları da sevmem zaten.
karşıdan "öyleyse gün bugündür , hey bugündür , vay bugündür " şeklinde bir eylemle mutlu son bekleyen serzeniştir.
"hemen dönücem abi"
türkçe o kadar da güzel olmadı sanki. "ill be back!" olarak kalsın madem.
türkçe o kadar da güzel olmadı sanki. "ill be back!" olarak kalsın madem.
(bkz: yanlış anlamak)
- olm sadece pilav yiyerek bunu yaptığımıza inanabiliyo musun? ehe
- ne var olm pilavda? güzel işte tok tutuyo falan?
- yok abi ondan değil. ama her vitamin yoktur onda herhal?
- git olm ya ben çay demleyip sete çıkıyorum...
- ne var olm pilavda? güzel işte tok tutuyo falan?
- yok abi ondan değil. ama her vitamin yoktur onda herhal?
- git olm ya ben çay demleyip sete çıkıyorum...
savunucularının 90lı yılların sonlarında küpe takan ve saç uzatan arkadaşların satanist damgası yiyip bir de hor görülmesi, sağdan soldan toplanması durumuna benzer muameleyle karşılaşmasına sebep olan tırıvırıdır vicdani ret. kimisi de vatan borcu vesaire der, beni benden alır. ne borçmuş bu arkadaş doğduğumuzdan beri bitiremedik, bitiremeyeceğiz de. dünyanın en çok söğüşlenen milleti olarak tarihe geçeceğiz, bu pembe vatanımızda üretim veya yüksek karlılık sağlayan her yer satılmış, sırf 3-5 kuruş ekstra söğüş için parası olana bedelli adında vicdani ret çıkarılmış, eşkıyalar kafasına estiği gibi gelip asker öldürüp kaçmış, ordumuz 5 tabur asker göndermiş ama bu taburlar sessizce birliklerine geri dönmüş, soran veya duyan olmamış. nasıl borçtur arkadaş bu anlayamadım ben durumu. vatan kelimesini nasıl bir putlaştırmaktır böyle... vatanını seven adam faydayı askerlikte mi arar yoksa daha başka şeylerde mi?
vatan borcuymuş. küfürden beter geliyor bu kelimeler bana. defalarca tecavüze uğrayıp karşılığında tecavüzle ödüllendirilmek gibi birşey. bana en komik gelen ise askere gitmeyi ülkeyi korumak gibi görenler oluyor. farkında değiller ki askere giden gençlerin 90% gibi bir oranı rütbelilerin egosunu okşamak, ezilmek ve aşağılanmaktan öte bir iş yapamadan terhis oluyor. geriye kalan 10% luk şanssız (evet o az önce yazdıklarım şanslı oluyor her nasılsa, o derece borç işte) kısım ise tehlikeli bölgelere savunmasız şekilde gönderilip ya zihinsel sağlığı elinden alınıyor, ya da cinayete kurban gidiyor (evet dikkat ettiyseniz şehit demedim, düpedüz cinayet işleniyor, göz göre göre...). ama yok, bitmeyen bir borcumuz var bu vatana. her hareketinde önüne engel koymaya çalışan, sana zerre sosyal hak sağlamayan, sağladığı tüm haklarda senden para alan, kendisiyle alakası olmayan şeylerde de araya girip "bana da versenize para ehe" demekten çekinmeyen bu karşı konulmaz derecede çekici olan vatanımıza.
bir de "ama o zaman dökülen kanlar, toprak, şehitler, vatanımız" vesaire diyen arkadaşlar var. kendilerine tez vakitte uyanmalarını önereceğim arkadaşlardır. o zaman kazanılan vatan ile şu an içinde yaşadığımız vatan, yöneticiler, milli bilinç gibi olgularla şimdi karşımızda olan gerçeği birbiriyle kıyaslamak hatta eşdeğer görmek o insanlara yapılan en büyük ihanettir nazarımda.
böyle şeyler yazmanın okuyucularda genelde pek birşey tetiklemeyeceğini bilerek yazdım evet, biliyorum ki birçok insan benim gibi düşünmesine rağmen yazmak istemiyor, yazmaya değer görmüyor etrafta dönen tepkilerin basitliğini gördükçe. yazanları da görmezden gelmiyorum elbette, saygılarımı sunuyorum. "askerlik yapmayacaksan ibne ol mehehe" şeklinde masturbasyon yapan arkadaşlarla aynı haklara sahip olduğumu düşünerek bir nevi dışavurum yaptım.
vatan borcuymuş. küfürden beter geliyor bu kelimeler bana. defalarca tecavüze uğrayıp karşılığında tecavüzle ödüllendirilmek gibi birşey. bana en komik gelen ise askere gitmeyi ülkeyi korumak gibi görenler oluyor. farkında değiller ki askere giden gençlerin 90% gibi bir oranı rütbelilerin egosunu okşamak, ezilmek ve aşağılanmaktan öte bir iş yapamadan terhis oluyor. geriye kalan 10% luk şanssız (evet o az önce yazdıklarım şanslı oluyor her nasılsa, o derece borç işte) kısım ise tehlikeli bölgelere savunmasız şekilde gönderilip ya zihinsel sağlığı elinden alınıyor, ya da cinayete kurban gidiyor (evet dikkat ettiyseniz şehit demedim, düpedüz cinayet işleniyor, göz göre göre...). ama yok, bitmeyen bir borcumuz var bu vatana. her hareketinde önüne engel koymaya çalışan, sana zerre sosyal hak sağlamayan, sağladığı tüm haklarda senden para alan, kendisiyle alakası olmayan şeylerde de araya girip "bana da versenize para ehe" demekten çekinmeyen bu karşı konulmaz derecede çekici olan vatanımıza.
bir de "ama o zaman dökülen kanlar, toprak, şehitler, vatanımız" vesaire diyen arkadaşlar var. kendilerine tez vakitte uyanmalarını önereceğim arkadaşlardır. o zaman kazanılan vatan ile şu an içinde yaşadığımız vatan, yöneticiler, milli bilinç gibi olgularla şimdi karşımızda olan gerçeği birbiriyle kıyaslamak hatta eşdeğer görmek o insanlara yapılan en büyük ihanettir nazarımda.
böyle şeyler yazmanın okuyucularda genelde pek birşey tetiklemeyeceğini bilerek yazdım evet, biliyorum ki birçok insan benim gibi düşünmesine rağmen yazmak istemiyor, yazmaya değer görmüyor etrafta dönen tepkilerin basitliğini gördükçe. yazanları da görmezden gelmiyorum elbette, saygılarımı sunuyorum. "askerlik yapmayacaksan ibne ol mehehe" şeklinde masturbasyon yapan arkadaşlarla aynı haklara sahip olduğumu düşünerek bir nevi dışavurum yaptım.
yanılgı içindeki insandır muhtemelen çünkü vicdani ret bir özgürlük hakkıdır, eşitlik ile alaka kuramıyorum. dur bir dakika... kadın erkek eşitliği değildir bu değil mi? öyle olmadığını söyleyin! vicdani ret olayında buna destek vermeme rağmen böyle bir eşitlik olayından vurmaya çalışan insanlar olursa, gözümde bütün saflığını ve ciddiyetini kaybeder şimdiden söyleyeyim. neyse işte. bir özgürlük hakkıdır der geçerim ben.
(bkz: default komşu teyze)
fazla büyütülmemesi gereken durumdur. ayrıca anlık da olsa "lan uzun zamandır görüyordum sağda solda, demek bunun memesi de böyleymiş" şeklinde düşündürebilen durumlara sebep olur.
1996 doğumlu, finlandiya’dan nadide bir grubumuz. folk/dark wave gibi birşeyler icra etmekteler. özellikle "kauan" isimli albümleri dinlenmeden ölünmemelidir.
ilişkilerde (arkadaş ilişkileri dahil) genelde ilk hedef gibi görünse de hep en sona bırakılan şeydir. çoğu insan, "tanımak" ile "olduğunu hayal etmek" arasında kaybolur ve "olduğunu hayal etmek" baskın çıkar. tabii ki bu kişilerle vakit geçirmeye başlayacağından istemese bile tanımak durumunda kalacak, sorunlar karanlık ve sisli köşelerden aydınlığa doğru hareket edecektir
çocukluğumdan beri sevemediğim sayılı insanlardan biri. "komedi dans üçlüsü"nde de en sinir olduğum kişi buydu. peki bu adamdaki sorun ne? küçükken insan davranışlarıyla falan çok da ilgilenemeyeceğimiz açık. tahminimce benim için bu adamı itici yapan şey komik olmak için yaptığı şuursuz hareketler ve bıyıklarının yarattığı armoniydi.
1994 yılında kurulmuş olan ve şu aralar yeni bir ep çıkarmakla beraber kendi sitelerinden ücretsiz dağıtan romanyalı doom/death grubumuz.
http://www.abigail.ro/featured.html
http://www.abigail.ro/featured.html
grip mikrobuna sarfedilebilecek güzel sözlerdendir.
eternity albümüyle birlikte doom metal yapmayı bırakmış olmalarına rağmen hala doom metal grubu olarak anılan rock grubu.
"the way of all flesh" albümüyle beni benden almış gruptur. birileri getirse de şöyle canlı canlı izlesek bu adamları.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?