(bkz: hodie mihi cras tibi)
william shakespeare in validesidir.
william shakespeare in babasidir.
"biz ruyalarin yapildigi nesnedeniz, kisacik hayatimizin sonuda bir uyku ile baglaniveriyor hayat yuruyen bir golgeden, rolunu sahnede boburlenerek okuyan sonrada ortadan kayboluveren zavalli bir aktorden baska bir sey degildir. hayat bir budalanin anlattigi; hic bir anlami olmayan gurultulu patirtili bir hikayedir."
diyerek kendisine hayran birakan, john shakespeare den olma mary arden den dogma stradford on avon dogumlu unlu ingiliz tiyatro yazaridir.
diyerek kendisine hayran birakan, john shakespeare den olma mary arden den dogma stradford on avon dogumlu unlu ingiliz tiyatro yazaridir.
(bkz: diyelim ki)
(bkz: diyelim ki)
renklerde yasamak seninle
diyelim ki mavide
gokyuzunun denizle bulustugu cizgide
turkulerde yasamak seninle
diyelim ki semahta
saz ile sozun bulustugu cizgide
yanginlarda yasamak seninle
diyelim ki sivasda
isigin atesle bulustugu cizgide
metin ve kemal kahraman
diyelim ki mavide
gokyuzunun denizle bulustugu cizgide
turkulerde yasamak seninle
diyelim ki semahta
saz ile sozun bulustugu cizgide
yanginlarda yasamak seninle
diyelim ki sivasda
isigin atesle bulustugu cizgide
metin ve kemal kahraman
netlesmis anonstan dolayi kutladigimiz ama login olamadigimiz radyodur bir gun mutlaka kesintisiz baglanabilme umudu beslemekteyiz.
http://hvtm.totalcar.hu/car/m/bmw/168570.jpg
http://www.tamiyausa.com/images/product/200/20056/header_1.jpg
http://www.tamiyausa.com/images/product/200/20056/header_1.jpg
milliyetcilik, irkcilik, devletcilik ve ustun dinsel inanc ayricaligi insan hakki degil insanlarin esitligine ozgurugune bagimsizligina ve kurtulusuna karsi yuz yillar once olusturulmus cag disi insanlik ideolojileridir. butun bu ideolojiler cogu modern kapitalist devletlerde bile yasa disi ilan edilmistir.
kendimi oldurmeden once bana varolustan yana guven verilmesini isterim, kusku duymamak isterim. yasam, benim gozumde, olgularin belirginligini ve akilda uyumlu bicimde birlesmelerini onaylamaktan ote bir sey degil. ben, olgularin toplanip birlestigi zorunlu bir bulusma noktasi gibi duymuyorum kendimi artik; sifali olum, dogadan ayirarak iyilestiriyor bizi; ama ya ben, olgulara yol vermeyen acilarin urunuysem?
ben kendimi oldurursem bu, kendimi yikmam icin degil, ama kendimi yeniden olusturmam icin olacak; intihar, benim icin, kendimi zorlu bir ugrasla yeniden ele gecirmemi, varligimin icine baskin yapip girmemi, belli belirsiz ilerleyen tanridan once davranmami saglayacak bir aractir yalnizca. intiharla kendi tasarimi yeniden dogaya uyguluyorum, ilk kez kendi irademle bicimlendiriyorum her seyi. bana uygun olmayan organlarimin kosullandirmasindan kendimi kurtariyorum; ve yasam, bana dusunmem icin verileni dusundugum sacma bir talih oyunu olmaktan cikiyor. yani kendim seciyorum dusuncemi, ve guclerimin, egilimlerimin, gerceklerimin yonunu. guzel ile cirkinin, iyi ile kotunun arasina yerlesiyorum. askida birakiyorum kendimi; hicbir yana egilim gostermeden, yansiz; iyilerin ve kotulerin kiskirtmalarinin kurdugu dengenin kurbaniyim.
cunku yasamin kendisi, bir cozum degil; yasam, secilmis, benimsenmis, belirlenmis hicbir varolus turune sahip degil. yasam yalnizca, istekler ve olumsuz gucler dizisidir, tiksindirici bir rastlantiya bagli kosullara gore amacina ulasan ya da basarisizliga ugrayan kucuk karsitliklar dizisidir. kotuluk, her insana, esit olcude verilmemistir, deha da oyle, delilik de. kotuluk gibi , iyilik de, kosullarin ve etkisini kimisinde cok kimisinde az gosteren bir mayanin urunudur.
yaratilmak ve yasamak ve degistirilemeyecek bicimde belirlenmis varliginin en akla gelmez dallarina, en kucuk ayrintilarina dek kendini hissetmek, kesinlikle asagilik bir durumdur. aslinda biz agactan baska bir sey degiliz ve olasidir ki, benim soyumun agacinin bilmem hangi bogumunda, belirlenmis bir gunde kendimi oldurecegim yazilidir.
intihar ozgurlugu kavrami da, kesilmis bir agac gibi dusuyor. intiharimin ne zamanini, ne yerini, ne de kosullarini ben yarattim. onun kavramini bulan da ben degilim, koparilmayi duyabilecek miyim?
belki o anda varligim parcalanip dagilir; ama ya butunlugunu korursa, sakatlanmis organlarim nasil isleyecek, varligi olanaksiz hangi organlarimla gozlemleyecegim bu kopmayi? olumu, bir sel gibi duyuyorum uzerimde; gucunu bilemeyecegim, apansiz sicrayan bir yildirim gibi. tatlarla ve dolanip duran labirentlerle yuklu duyuyorum olumu. bunun neresinde benim varligimin dusuncesi?
bu tanri, beni,istedigi gibi kullandi, sacma bicimde; beni canli kildi, yadsimalarin yoklugunda, benim atak yadsimalarimin yoklugunda, dusunulen yasamin, duyulan yasamin en kucuk kipirtilarini bile yok etti bende. yuruyen bir robot durumuna indirgedi beni; ama oyle bir robot ki, bilincsizliginin kirildigini duyumsuyordu.
ve iste ben, yasamakta oldugumu gostermek istedim, seylerin cinlayan gercekligiyle birlestirmek kendimi, yazgimi parcalamak istedim.
tanri ne dedi buna?
yasami hissetmiyordum; deger yargilariyla ilgili her kavramin dolasimi, bende, kurumus bir irmakti. yasam, bir nesne, bir bicim degildi bende; bir dizi mantik yurutmeydi yalnizca. ama bosuna isleyen, bir yere ulastirmayan mantik yurutmelerdi bunlar ve bende, irademin kesinlestiremedigi "taslaklar" biciminde kaliyorlardi.
buradan intihar durumuna gecmem icin de benligimin bana geri donmesini beklemeliyim, varligimin tum eklemlerini ozgurce oynatabilmeliyim. tanri beni, umutsuzlugun icine birakti, sanki isiklari bana ulasan cikmazlar burcunun ortasina birakti. ben artik ne olebiliyorum, ne yasayabiliyorum, ne de olumu ya da yasami istememezlik edebiliyorum. insanlarin tumu de benim gibi.
antonin artaud
ben kendimi oldurursem bu, kendimi yikmam icin degil, ama kendimi yeniden olusturmam icin olacak; intihar, benim icin, kendimi zorlu bir ugrasla yeniden ele gecirmemi, varligimin icine baskin yapip girmemi, belli belirsiz ilerleyen tanridan once davranmami saglayacak bir aractir yalnizca. intiharla kendi tasarimi yeniden dogaya uyguluyorum, ilk kez kendi irademle bicimlendiriyorum her seyi. bana uygun olmayan organlarimin kosullandirmasindan kendimi kurtariyorum; ve yasam, bana dusunmem icin verileni dusundugum sacma bir talih oyunu olmaktan cikiyor. yani kendim seciyorum dusuncemi, ve guclerimin, egilimlerimin, gerceklerimin yonunu. guzel ile cirkinin, iyi ile kotunun arasina yerlesiyorum. askida birakiyorum kendimi; hicbir yana egilim gostermeden, yansiz; iyilerin ve kotulerin kiskirtmalarinin kurdugu dengenin kurbaniyim.
cunku yasamin kendisi, bir cozum degil; yasam, secilmis, benimsenmis, belirlenmis hicbir varolus turune sahip degil. yasam yalnizca, istekler ve olumsuz gucler dizisidir, tiksindirici bir rastlantiya bagli kosullara gore amacina ulasan ya da basarisizliga ugrayan kucuk karsitliklar dizisidir. kotuluk, her insana, esit olcude verilmemistir, deha da oyle, delilik de. kotuluk gibi , iyilik de, kosullarin ve etkisini kimisinde cok kimisinde az gosteren bir mayanin urunudur.
yaratilmak ve yasamak ve degistirilemeyecek bicimde belirlenmis varliginin en akla gelmez dallarina, en kucuk ayrintilarina dek kendini hissetmek, kesinlikle asagilik bir durumdur. aslinda biz agactan baska bir sey degiliz ve olasidir ki, benim soyumun agacinin bilmem hangi bogumunda, belirlenmis bir gunde kendimi oldurecegim yazilidir.
intihar ozgurlugu kavrami da, kesilmis bir agac gibi dusuyor. intiharimin ne zamanini, ne yerini, ne de kosullarini ben yarattim. onun kavramini bulan da ben degilim, koparilmayi duyabilecek miyim?
belki o anda varligim parcalanip dagilir; ama ya butunlugunu korursa, sakatlanmis organlarim nasil isleyecek, varligi olanaksiz hangi organlarimla gozlemleyecegim bu kopmayi? olumu, bir sel gibi duyuyorum uzerimde; gucunu bilemeyecegim, apansiz sicrayan bir yildirim gibi. tatlarla ve dolanip duran labirentlerle yuklu duyuyorum olumu. bunun neresinde benim varligimin dusuncesi?
bu tanri, beni,istedigi gibi kullandi, sacma bicimde; beni canli kildi, yadsimalarin yoklugunda, benim atak yadsimalarimin yoklugunda, dusunulen yasamin, duyulan yasamin en kucuk kipirtilarini bile yok etti bende. yuruyen bir robot durumuna indirgedi beni; ama oyle bir robot ki, bilincsizliginin kirildigini duyumsuyordu.
ve iste ben, yasamakta oldugumu gostermek istedim, seylerin cinlayan gercekligiyle birlestirmek kendimi, yazgimi parcalamak istedim.
tanri ne dedi buna?
yasami hissetmiyordum; deger yargilariyla ilgili her kavramin dolasimi, bende, kurumus bir irmakti. yasam, bir nesne, bir bicim degildi bende; bir dizi mantik yurutmeydi yalnizca. ama bosuna isleyen, bir yere ulastirmayan mantik yurutmelerdi bunlar ve bende, irademin kesinlestiremedigi "taslaklar" biciminde kaliyorlardi.
buradan intihar durumuna gecmem icin de benligimin bana geri donmesini beklemeliyim, varligimin tum eklemlerini ozgurce oynatabilmeliyim. tanri beni, umutsuzlugun icine birakti, sanki isiklari bana ulasan cikmazlar burcunun ortasina birakti. ben artik ne olebiliyorum, ne yasayabiliyorum, ne de olumu ya da yasami istememezlik edebiliyorum. insanlarin tumu de benim gibi.
antonin artaud
(bkz: intihar uzerine)
if blood will flow when fresh and steel are one
drying in the colour of the evening sun
tomorrows rain will wash the stains away
but something in our minds will always stay
perhaps this final act was meant
to clinch a lifetimes argument
that nothing comes from violence and nothing ever could
for all those born beneath an angry star
lest we forget how fragile we are
on and on the rain will fall
like tears from a star like tears from a star
on and on the rain will say
how fragile we are how fragile we are
on and on the rain will fall
like tears from a star like tears from a star
on and on the rain will say
how fragile we are how fragile we are
how fragile we are how fragile we are
sting
harf harf nota nota gelen bir teslimiyettir.
drying in the colour of the evening sun
tomorrows rain will wash the stains away
but something in our minds will always stay
perhaps this final act was meant
to clinch a lifetimes argument
that nothing comes from violence and nothing ever could
for all those born beneath an angry star
lest we forget how fragile we are
on and on the rain will fall
like tears from a star like tears from a star
on and on the rain will say
how fragile we are how fragile we are
on and on the rain will fall
like tears from a star like tears from a star
on and on the rain will say
how fragile we are how fragile we are
how fragile we are how fragile we are
sting
harf harf nota nota gelen bir teslimiyettir.
bir susam tohumundan daha buyuk olmayan kabuklu canlilardir, fakat bircok canlinin yapamadigi seyleri yapar ve vucutlarinda isik uretirler. ostracodlar isik sacan zerreleri ust dudaklarinin icinde bulunan bazi bezlerden birakir ve sadece erkek ostracodlar isik uretirler.
nautilus ilginc bir denizalti canlisidir vucudunda 19 cm. capinda olan salyangoz kabugu biciminde spiral bir organ bulunur bu organda birbiriyle baglantili 28 tane dalis hucresi vardir dalmak istediginde vucudunda bulunan bu ici bos odaciklari su ile doldurur, yuzeye cikmak istediginde ise, urettigi ozel bir gazi bu dalis hucrelerine pompalar ve suyun bosalmasini saglar. denizaltilarin yapim ve uygulama teknikleri nautilustan esinlenilmistir.
uzun kuyruklari olan rakun benzeri bu akilli hayvanlar amerikanin guneybatisinda, meksikada, orta ve guney amerikada yasamaktadirlar. disiler birlikte yasarlar ve yavrularini yetistirebilmek icin birbirlerine yardım ederler erkekler ise yalniz yasarlar.
boga kurbagasinin boyu 20 cm. uzunluga erisebilir, suyun icinde sadece gozleri disarida kalacak sekilde oturur ve sudan firlayarak ucan kuslari bile yakalayabilirler.
(bkz: boga)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?