bir babanin kizini okula gondermeyisinde, "ayip gunah" faktoru rol oynadigi gibi, kizlarin ne amaclarla tarlalarda calistirildigi da kendi inanclarinin esgudumundedir. devletin yaptirimlari, ailenin "ayip ve gunah" kistaslari icine kadar giremez. lakin kisiler, kendi kararlarinin eksiklik ve hatta yanlislarini genele yaymak suretiyle kisisel olani, genelin sprunu gibi de addedebilirler.
kaldi ki, sag-sol politikalrindan ziyade, baba olan sahsin, kendi bunyesinde karar verebildigi bir olgudur. aksine asker ogretmenler de dahil olmak uzere devletin ogretmenleri degil midir o bolgelerde sehit edilen. daga cikip emperyelist guclerin oyuncagi olmus birkac capulcunun yanlislarini oranin halki cekmek zorunda midir ya da her kurt potansiyel sorun unsuru mudur? iste boyle diye diye en alakasiz insan bile, devlet politikalarinin magduru gibi gosterilmeye calisilmis ve bu da sadece daga cikip kendi yurttasini katleden 3-5 eblege yaramistir.
kurt sorunu adi altinda dikte edilen ssozde sorun, gunumuz soylemlerinin maskesidir. bolucu faaliyetlerin mantikli karsilanmasina altyapi hazirlamak icinm ortaya atilmistir ve nedense her yanlis ve geri kalmis uygulama, soruna ek olarak gosterilmistir.
ogretmenler katledilirken, babalar kizlarini gunah diyerek okula gondermez ve bazi yerlerde turkce bile bilmeyen hatta ve hatta hayatinda araba bile gormemis insanlar yasarken o bolgede bugune kadar ense yapip elindeki parayi kullanan cahil halki bilgilendirmek icin yola cikanlarin tabutlari donuyordu.
bunu yapan teror orgutunun bahanelerini hakli kilmaktir kurt sorunu var demek. onlar da tarihten bugune suregelen ama gecerliligini yitirmis bir sorunu hortlatip, bolge halkinin yanlis uygulamalarini devlet politikasi gibi gostererek kendilerince haklilik iddia etmislerdir. hatta kendi koylerini yakarlarken de bunu amaclamislardir. goruluyor ki basarili da oluyorlar dedirten ve esasen olmayan sorunumsu.
dini inanclari, sosyal yargilari elestirmekten ziyade birbirlerine ne denli siradisi ve farkli olduklarini kanitlama gaziyla ruhsal buhran altinda olduklari asikar birkac eblegin, bu deger sayilan seyleri hakaretle birbirlerinin eglence malzemesi yapmaktan oteye gitmeyen ve kendilerince "super eglendik lan biz horraaa" salya sumuk abazaligindan baska is yapamayan, kendi cikmazina gomulmus ve artik 3-5 yoneticisinin kisisel masturbasyon aleti haline gelmis ve yazarlarinin da yalakaliktan ote ise yaramadigi, bircok savsata varlik siluetinin inanclar da dahil olmak uzere kufretmeyi lisede sigara icmenin buyukluk sanilmasi gibi birbirlerine gostere gostere isleyegeldikleri sozluk exi. bunu da kapatirlar yakinda dedirtir.
sinirlari bilmek ozgurluk, sinirlari unutmak anarsidir.
sinirlari bilmek ozgurluk, sinirlari unutmak anarsidir.
kurt sorunu var diyen dusuncenin oturup tekrar tekrar dusunmesi gereken kampanyadir. etken-edilgen baglamini iyi kurmalarini umut ederiz de aslinda bu umut edilenen biz de cok inanmayiz.
piskin piskin "dogu kalkinmiyor" diyip arkasindan kizini okula gondermeyen mantiktaki bireylere kapak nitelikli kampanyadir.
piskin piskin "dogu kalkinmiyor" diyip arkasindan kizini okula gondermeyen mantiktaki bireylere kapak nitelikli kampanyadir.
bir sorunun oldugunu iddia eden bunyelerin fevkalade derinden inandiklari, esasen olmayan sorunsal. var oldugu iddia edilen "sozde sorunun" surekli surette ortaya atilmasidir sorunun ozu.
kiz cocuklarini okula gondermeyip, sonra da "devlet bize bakmiyor, kalkindirmiyor" demek de dusundurucu ve hatta komiktir otesi biseydir.
baba beni okula gonder kampanyasini kimlerin organize ettigini de iyi tetkik etmek gerekir.
evvela medeniyetten payini alip, sonra ahkam kesmek lazim.
icisleri bakani da bir kurttur ama sorunu var midir bilemem. demek ki isteyince, istenilen mevkilere de yukselinebiliniyor. demek ki sorun, sorun oldugunu, baskalarinin cikarlari ugruna bagira bagira soyleyenlerinin ses kirliligi sorunundan ote bisey degil.
baska bir ornek icin de (bkz: ahmet necdet sezer)
kiz cocuklarini okula gondermeyip, sonra da "devlet bize bakmiyor, kalkindirmiyor" demek de dusundurucu ve hatta komiktir otesi biseydir.
baba beni okula gonder kampanyasini kimlerin organize ettigini de iyi tetkik etmek gerekir.
evvela medeniyetten payini alip, sonra ahkam kesmek lazim.
icisleri bakani da bir kurttur ama sorunu var midir bilemem. demek ki isteyince, istenilen mevkilere de yukselinebiliniyor. demek ki sorun, sorun oldugunu, baskalarinin cikarlari ugruna bagira bagira soyleyenlerinin ses kirliligi sorunundan ote bisey degil.
baska bir ornek icin de (bkz: ahmet necdet sezer)
houstonin yesillesmesiyle, az vakit evvel tesrif ettiklerini anladigimiz, yazdigi 3-5 entrynin, geri kalan 300-500e referans olabiliritesini temmenni addedip hosgelmistir dedigimiz bilgic.
wing suit, skydivinge "skyflying" bransini kazandirmis bir cesit atlayis tulumudur.
kollar ve ayaklar arasinda bulunan parcalarin icleri havayla dolarak, bir cesit kanat profili elde edilerek (ram air kanat profili) serbest dusus suresini 3 kati kadar uzatmayi ve dikey dusus hizini, yatay hiza cevirmeye yarayan tulumdur. kumasi hava gecirmeye (zp) kumastan uretilir ve 200 skydiving atlayisi olan herkes bu tulumun egitimini almak suretiyle atlayis yapabilir.
bu isi ilk deneyen ve basari elde eden isim, efsanevi parasutcu patrick de gayardondur. sonrasinda hayatini kaybeden gayardondan bayragi, suanda dunyanin en buyuk wing suit uretici olan birdman firmasinin baskani jari kuosma almistir. jariden hemen sonra da en iyi wing suit ucucularindan loic jean albert benzeri wing suit tasarimlariyla piyasaya girmistir.
http://www.exways.com/loicjeanalbert.wmv linkindeki videodan nasil bir alet oldugu hakkinda fikir sahibi olunabilir.
turkiyede birdman proje atlayislarini ilk thk parasutculeri yapmis ancak 2006 yilinda birdman sponsorlugunu alan exways vertical skydiving takimi da ozel rekor projeleri icin jari kuosmayla ortak calismaya baslamistir.
kanat takip ucmak iste budur dedirtir bunyeye.
kollar ve ayaklar arasinda bulunan parcalarin icleri havayla dolarak, bir cesit kanat profili elde edilerek (ram air kanat profili) serbest dusus suresini 3 kati kadar uzatmayi ve dikey dusus hizini, yatay hiza cevirmeye yarayan tulumdur. kumasi hava gecirmeye (zp) kumastan uretilir ve 200 skydiving atlayisi olan herkes bu tulumun egitimini almak suretiyle atlayis yapabilir.
bu isi ilk deneyen ve basari elde eden isim, efsanevi parasutcu patrick de gayardondur. sonrasinda hayatini kaybeden gayardondan bayragi, suanda dunyanin en buyuk wing suit uretici olan birdman firmasinin baskani jari kuosma almistir. jariden hemen sonra da en iyi wing suit ucucularindan loic jean albert benzeri wing suit tasarimlariyla piyasaya girmistir.
http://www.exways.com/loicjeanalbert.wmv linkindeki videodan nasil bir alet oldugu hakkinda fikir sahibi olunabilir.
turkiyede birdman proje atlayislarini ilk thk parasutculeri yapmis ancak 2006 yilinda birdman sponsorlugunu alan exways vertical skydiving takimi da ozel rekor projeleri icin jari kuosmayla ortak calismaya baslamistir.
kanat takip ucmak iste budur dedirtir bunyeye.
-100 metreden wing suit b.a.s.e atlayis.
http://www.grapheine.com/bombaytv/play_uk.php?id=1398830
kizgin edit: "amanin herkes bunu izleyince gulsun ve suratlarinda birer erol evgin tebessumuyle ayrilsinlar monitor baasindan" gibi eblek bi amac gudulerek hazirlanmamis bu videomsu seye berbat oyu veren yuksek beklentili insani operim ayrica.
(bkz: seri eksi oy veren ibnenin sanat aski)
kizgin edit: "amanin herkes bunu izleyince gulsun ve suratlarinda birer erol evgin tebessumuyle ayrilsinlar monitor baasindan" gibi eblek bi amac gudulerek hazirlanmamis bu videomsu seye berbat oyu veren yuksek beklentili insani operim ayrica.
(bkz: seri eksi oy veren ibnenin sanat aski)
bilgi sozluk kan kaybediyor intibasi uyandirabilen baslik.
bekaret, ruh aleminini temsil edildigi bedenlerin, el degmemisliginin semboludur.
dolayisiyla, ruhlarin el degmemisliginin de semboludur ayni zamanda. sadece biyolojik bir zarda degil, onu tamamlayan bir dusunce yapisiyla vardir, var sayilmalidir.
dusuncesiyle desteklenmeyen bir biyolojik zar varligi, her halti yapip masum takilan bunyelerin siginagidir belki ama bekaretin asil temsil ettigi sey olan ruhsal dokunulmamisligi yok eder.
kutsal kitaplar, ruhun dokunulmamisligini bekaretle aciklarken, kadin veya erkek diye belirtmemistir. bekaret herkes icin gecerli bir dokunulmamislik kuralidir.
bu, mevzuunun ulvi aciklamasi.
guncel aciklamasi da su sekilde;
herkes istedigini yapmakta ozgur iradesini kullanir, guvendigi ya da istedigi kisiyle birlikte olabilir. hatta bunun icin mantik usulleriyle bezenmis cumle butunleri de kullanabilir. mantiga yatkin seylerin iyi dille, guzel dayanaklarla sunulmasi o seyi iyi bisey mi yapar? cinayetin iyi islenmis olmasi, onu sanat eseri yapmayacagi gibi, asil anlamini dejenere ederek bekaret kavramini gerilik ve yobazlik dusuncesi gibi gostermek de o denli savsakcadir.
bekaret, "benden evvel kimle yattin" olayi degildir. bekaret, ruhu temiz teslim ederken, bunu fiziksel olarak da gosterebilmektir.
ancak herkes hakettigini istemelidir. erkek icin de kadin icin de gerekli olan ve etik olan da budur.
herkes neye razi oluyorsa kendi bedeni dogrultusunda, karsi cinsten de onu talep etmelidir.
yoksa 3 liraya 5 kofte hesabiyla, gunluk doyum oranlarini dolduran bunyelerin, sonsuz huzur ve sonsuz es istemeleri son derece komiktir.
deforme olmus toplumda ayakta kalan ve kabul goren fikirlerin icinde yasarken dislanmamak icin, onlara ayak uydurma sevdasi, bekaretin onemsiz biseymis gibi aksettirilmesine neden olmustur.
ayiplanacak da olsam ben bildigim ulvi mesaji dinlerim. gerisine de karismam zaten.
edit: entry girer girmez, son oylananlara oylesine bakildiginda gorulmustur ki bu entry eksi oy almistir. daha 10 saniye bile olmadan, tum yaziyi okuyabilecek muhtesem ruhsal butunluge sahip eblege, genital organindaki damar sayisi kadar damarla beynini besleyen insan yan sanayi urunune de selam ederim.
dolayisiyla, ruhlarin el degmemisliginin de semboludur ayni zamanda. sadece biyolojik bir zarda degil, onu tamamlayan bir dusunce yapisiyla vardir, var sayilmalidir.
dusuncesiyle desteklenmeyen bir biyolojik zar varligi, her halti yapip masum takilan bunyelerin siginagidir belki ama bekaretin asil temsil ettigi sey olan ruhsal dokunulmamisligi yok eder.
kutsal kitaplar, ruhun dokunulmamisligini bekaretle aciklarken, kadin veya erkek diye belirtmemistir. bekaret herkes icin gecerli bir dokunulmamislik kuralidir.
bu, mevzuunun ulvi aciklamasi.
guncel aciklamasi da su sekilde;
herkes istedigini yapmakta ozgur iradesini kullanir, guvendigi ya da istedigi kisiyle birlikte olabilir. hatta bunun icin mantik usulleriyle bezenmis cumle butunleri de kullanabilir. mantiga yatkin seylerin iyi dille, guzel dayanaklarla sunulmasi o seyi iyi bisey mi yapar? cinayetin iyi islenmis olmasi, onu sanat eseri yapmayacagi gibi, asil anlamini dejenere ederek bekaret kavramini gerilik ve yobazlik dusuncesi gibi gostermek de o denli savsakcadir.
bekaret, "benden evvel kimle yattin" olayi degildir. bekaret, ruhu temiz teslim ederken, bunu fiziksel olarak da gosterebilmektir.
ancak herkes hakettigini istemelidir. erkek icin de kadin icin de gerekli olan ve etik olan da budur.
herkes neye razi oluyorsa kendi bedeni dogrultusunda, karsi cinsten de onu talep etmelidir.
yoksa 3 liraya 5 kofte hesabiyla, gunluk doyum oranlarini dolduran bunyelerin, sonsuz huzur ve sonsuz es istemeleri son derece komiktir.
deforme olmus toplumda ayakta kalan ve kabul goren fikirlerin icinde yasarken dislanmamak icin, onlara ayak uydurma sevdasi, bekaretin onemsiz biseymis gibi aksettirilmesine neden olmustur.
ayiplanacak da olsam ben bildigim ulvi mesaji dinlerim. gerisine de karismam zaten.
edit: entry girer girmez, son oylananlara oylesine bakildiginda gorulmustur ki bu entry eksi oy almistir. daha 10 saniye bile olmadan, tum yaziyi okuyabilecek muhtesem ruhsal butunluge sahip eblege, genital organindaki damar sayisi kadar damarla beynini besleyen insan yan sanayi urunune de selam ederim.
(bkz: takma meraki)
son kelime olan "dostum"la, her an bi killanmaya sebebiyet verebilecek uyari cumlesi.
nefesi, sebepsiz dinletecek oktavdaysa, "horlayan sevgiliye sahip olmak" anlamina denk gelen eylem.
"bu dusuncenin/olayin/kisisin pipimde bile yeri yok" anlamina tekabul eden soz obegi.
dus jeli niyetine sivi sabunu kullanarak, ruhun bedeni kandirmasi durumu.
kocaman puntolu giris sayfasindan sonra, icerigine ulastigimda bile, kocaman kirmizi puntolu giris sayfali halini an itibariyle ozledigim sozluk.
universite gazinda olan genclerimizin, bi nevi "ulan biz itudeyiz. ota boka akademik bidi bidilar turetelim de akademik akademik salya sumuk gulelim" tadinda olaya giristigi, icindeki yazan kisilerinin onyargidan ote, egosal bazda ruhsal hezeyanlarinin oldugunu dusundugum de bir olusum.
(bkz: adi kadar yaratici olmak)
universite gazinda olan genclerimizin, bi nevi "ulan biz itudeyiz. ota boka akademik bidi bidilar turetelim de akademik akademik salya sumuk gulelim" tadinda olaya giristigi, icindeki yazan kisilerinin onyargidan ote, egosal bazda ruhsal hezeyanlarinin oldugunu dusundugum de bir olusum.
(bkz: adi kadar yaratici olmak)
sanilanin aksine toplumsal irdelemler sonucu, erkek veya kiz cocuklarinin bazi yaptirimlara ve uygulamalara itildigi ve bunlari secmedigi kanitlanmis bilimsel bi gercektir.
futbol, kisiye giydirilen bir ayricalik degil, toplumun, kisiyi kabul etmesi icin ortaya attigi bir nedendir sadece.
toplumun secim sansi tanimadigi ve 3ncu dunya ulkesi olarak tanimlamaya giren ulkelerde bireyler, kendi secimlerinden cok, yaptirilan ve tercih edilen veyahut genel kabul gormus olani secmek zorunda hisseder. lakin kabul gormus olani secmemek, toplumsal reaksiyonlarin aptal sistemetigi geregi, bireyi asagilamayi ve kendince "bak biz hepimiz seviyoruz, sen de adam misin" gibi eblek taktiklerle elestirilmeye neden olur.
oysa dunya nufusunu, futbolun sevildigi ulkelerdeki seven kisi sayisina oranladigimizda karsimiza, cok daha vahim bi sonuc cikar ki bu da futbol icin yanip tutusan bireyleri pek de memnun edebilecek statude degildir. genellikle inanilan kani su sozdeki anlam gibidir: "balik, tum dunya islak sanir"...
oysa dunyanin "gelismis" ulkelerinde, bireyler kisisel yeteneklerine gore kucuk yastan itibaren siniflandirilmaya ve dogru brans, meslek secmeye ve bu mesleklerle alakali gelistirici hobiler kazanmaya baslar. bu, toplumdaki herkesin bir noktaya harala gurele kosup ortaligi bok etmesinden daha iyidir. bir gorus vardir ki; "o ulkelerde kimse kendi uzman oldugu konu disinda konusmaz" seklindedir. cumle bazinda dogrudur ancak imgelem olarak temas etmeye calistigi nokta farklidir bu cumlenin. cunku herkes kendi uzmanligiyla ilgili hobiler edinmistir. baska seyler hakkinda konusmaya ihtiyaci yoktur.
kendisini topluma kabul ettirmek icin kisinin kendisine sectigi yol, cocukken oyunlara alinmak da dahil, hep bir evvelki nesilin ogrettigi sekilde olacaktir. yani cocuk yurumeye basladiginda ayagina top verirseniz top oynar, turkce degil de afrika dillerinden birisiyle konusursaniz, o dilde konusmaya baslayacaktir.
hicbir zevk ve secim, secim yapamayan ve olani kabullenen "koyun psikolojisi"ne haiz insanlar tarafindan elestirilemez. elestiren, eblegin onde gidenidir.
"sen neden ayseyi degil de fatmayi seviyosun" gibi sacma salak bi soru sorma denemesidir sadece.
aksine futbolu sevmeyi reddeden insanlarin hayatta daha yararli isler pesinde kostugunu ya da kendisine alternatif olacak cok daha ilgi cekici hobiler sectiklerini gorursunuz (dunya normlarnda oldugu gibi). futbolu sevmemek, kuafore gitmek anlami tasimayacagi gibi, futbol maclarini kacirmamak da erkeklik hormonunun sasirmasi yuzunden ciftlesme mevsimini kacirmis kedi gibi gaza gelinmesine bahane olamaz. futbolu sevmemek, baska hobiler secmis olmak az erkeklige tekabul etmekteyse, dunya nufusunun 3te 2si yanlis yolda.
hayatta bi halt beceremeyen, kendi yetileri, kisisel bazda kendisini anlatmaya yetmeyecek duzeyde sig, ve hayatindaki eksiklikleri biseylerin maskesi altina itip de onunla kendisini tamamlamayi isteyen bireylerin ezik tripleridir; "futbolu sevmeyenlere sorunlu insan" yakistirmasi yapmak. aksine bu iddiayi direten insana, "ulan senin hayatta baska isin yok mu insanlari kategorize ediyosun be dumbuk" denilesi canlidir da haberi yoktur.
kanada kis sporlarina tapar, rusya atletizmle anilmak ister, ispanya parasutculukte dunyayi zorlar ve hepsinin ligleri, taraftarlari vardir, buyuk butcelerle yasamsal devamliliklarini surdurur. son ornek de amerikadir. rugby, baseball ve ozellikle atletizmde ki taraftar sayilari, avrupadaki futbol taraftarlariyla es deger sayidadir. bir rugby, tum avrupa futbol bidi bidisiyla ayni duzeydedir yani..
ama unutmamak gerekir ki, balik tum dunya islak sanir.
kendi secimlerini yapamamis bireylerin futbolu sevmeyenlere bok atmasini da sevecen bi temessumle karsilamak gerekir.
ayrica baska sporlari tercih edenleri elestiren bunyelere de sunu sormak gerekir.
"be allahtan korkmayan canlimsi. hangi birini yaptin futbol disindaki sporlarin da ahkam kesersin ?"
(bkz: dagcilik)
(bkz: doga sporlari)
(bkz: su sporlari)
(bkz: atletizm)
(bkz: gokyuzu sporlari)
(bkz: skydiving)
(bkz: kis sporlari)
diye gider.
futbol, kisiye giydirilen bir ayricalik degil, toplumun, kisiyi kabul etmesi icin ortaya attigi bir nedendir sadece.
toplumun secim sansi tanimadigi ve 3ncu dunya ulkesi olarak tanimlamaya giren ulkelerde bireyler, kendi secimlerinden cok, yaptirilan ve tercih edilen veyahut genel kabul gormus olani secmek zorunda hisseder. lakin kabul gormus olani secmemek, toplumsal reaksiyonlarin aptal sistemetigi geregi, bireyi asagilamayi ve kendince "bak biz hepimiz seviyoruz, sen de adam misin" gibi eblek taktiklerle elestirilmeye neden olur.
oysa dunya nufusunu, futbolun sevildigi ulkelerdeki seven kisi sayisina oranladigimizda karsimiza, cok daha vahim bi sonuc cikar ki bu da futbol icin yanip tutusan bireyleri pek de memnun edebilecek statude degildir. genellikle inanilan kani su sozdeki anlam gibidir: "balik, tum dunya islak sanir"...
oysa dunyanin "gelismis" ulkelerinde, bireyler kisisel yeteneklerine gore kucuk yastan itibaren siniflandirilmaya ve dogru brans, meslek secmeye ve bu mesleklerle alakali gelistirici hobiler kazanmaya baslar. bu, toplumdaki herkesin bir noktaya harala gurele kosup ortaligi bok etmesinden daha iyidir. bir gorus vardir ki; "o ulkelerde kimse kendi uzman oldugu konu disinda konusmaz" seklindedir. cumle bazinda dogrudur ancak imgelem olarak temas etmeye calistigi nokta farklidir bu cumlenin. cunku herkes kendi uzmanligiyla ilgili hobiler edinmistir. baska seyler hakkinda konusmaya ihtiyaci yoktur.
kendisini topluma kabul ettirmek icin kisinin kendisine sectigi yol, cocukken oyunlara alinmak da dahil, hep bir evvelki nesilin ogrettigi sekilde olacaktir. yani cocuk yurumeye basladiginda ayagina top verirseniz top oynar, turkce degil de afrika dillerinden birisiyle konusursaniz, o dilde konusmaya baslayacaktir.
hicbir zevk ve secim, secim yapamayan ve olani kabullenen "koyun psikolojisi"ne haiz insanlar tarafindan elestirilemez. elestiren, eblegin onde gidenidir.
"sen neden ayseyi degil de fatmayi seviyosun" gibi sacma salak bi soru sorma denemesidir sadece.
aksine futbolu sevmeyi reddeden insanlarin hayatta daha yararli isler pesinde kostugunu ya da kendisine alternatif olacak cok daha ilgi cekici hobiler sectiklerini gorursunuz (dunya normlarnda oldugu gibi). futbolu sevmemek, kuafore gitmek anlami tasimayacagi gibi, futbol maclarini kacirmamak da erkeklik hormonunun sasirmasi yuzunden ciftlesme mevsimini kacirmis kedi gibi gaza gelinmesine bahane olamaz. futbolu sevmemek, baska hobiler secmis olmak az erkeklige tekabul etmekteyse, dunya nufusunun 3te 2si yanlis yolda.
hayatta bi halt beceremeyen, kendi yetileri, kisisel bazda kendisini anlatmaya yetmeyecek duzeyde sig, ve hayatindaki eksiklikleri biseylerin maskesi altina itip de onunla kendisini tamamlamayi isteyen bireylerin ezik tripleridir; "futbolu sevmeyenlere sorunlu insan" yakistirmasi yapmak. aksine bu iddiayi direten insana, "ulan senin hayatta baska isin yok mu insanlari kategorize ediyosun be dumbuk" denilesi canlidir da haberi yoktur.
kanada kis sporlarina tapar, rusya atletizmle anilmak ister, ispanya parasutculukte dunyayi zorlar ve hepsinin ligleri, taraftarlari vardir, buyuk butcelerle yasamsal devamliliklarini surdurur. son ornek de amerikadir. rugby, baseball ve ozellikle atletizmde ki taraftar sayilari, avrupadaki futbol taraftarlariyla es deger sayidadir. bir rugby, tum avrupa futbol bidi bidisiyla ayni duzeydedir yani..
ama unutmamak gerekir ki, balik tum dunya islak sanir.
kendi secimlerini yapamamis bireylerin futbolu sevmeyenlere bok atmasini da sevecen bi temessumle karsilamak gerekir.
ayrica baska sporlari tercih edenleri elestiren bunyelere de sunu sormak gerekir.
"be allahtan korkmayan canlimsi. hangi birini yaptin futbol disindaki sporlarin da ahkam kesersin ?"
(bkz: dagcilik)
(bkz: doga sporlari)
(bkz: su sporlari)
(bkz: atletizm)
(bkz: gokyuzu sporlari)
(bkz: skydiving)
(bkz: kis sporlari)
diye gider.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?