confessions

ederleziavela

- Yazar -

  1. toplam entry 790
  2. takipçi 1
  3. puan 54914

televole kültüru

ederleziavela
90 lı yılların sonlarına doğru ekran aracılığı ile evlerimizin, körpe beyinlerimizin içine giren kanser hücresi.

bu duruma kültür demek ne kadar doğru bilinmez lakin şu bir gerçek ki, bu magazin akımının getirileri olduğu kadar götürüleri de olmuştur.

öncelikle türkiye’de magazin konusunu, geçmişten geleceğe irdelemekte fayda var.

henüz daha kimsenin kumanda kavgası yapmadığı, topyekun bir milletin aynı yayın organı seyrettiği, trt’nin ekranlara ambargo koyduğu tek kanalli donemi muhtemelen ya$ı elverenler hatırlıyordur.

bu dönemde doğru dürüst ne magazin vardı ne de magazinsel içerik.benim hatırladığım yegane magazin kültürü sezen cumhur önal’ın sunduğu müzik yelpazesi isimli programdır.

programın formatı gereği, klipleri yayınlanacak yerli/yabancı şarkıcılar hakkında sezen baba bizlere bilgi verirdi.

sezen baba: " şimdi ta gerilerden gine’den e$siz bir ses, e$siz bir yorum.evet akwaba beach albumu ile gönüllerimize taht kuran çikolata renkli sanatçı mory kante’nin yeke yeke adlı musuki eseri ile devam edeceğiz "

der sanatçı hakkında bilgi verirdi.

gerek michael jackson, gerek tina turner , alpay, erol büyükburç vb nice ünlü şarkıcılar hakkında son haberleri, turnelerini ya da kimin kiminle evlendiğini o e$siz uslubu ile izleyicilerin sağ ön lobuna sıkıştırırdı.

yıl 20 temmuz 1974, karaoğlan ya allah dedi kıbrıs barış harekatı patlak verdi.evet o yıllarda pür dikkat insanların trt haber bültenine kilitlendiğini hatırlıyoruz, duyuyoruz ve okuyoruz.haber bülteni adından anlaşılacağı üzere haber yayınlardı.

rahmetli turgut özal’ın sahneye çıkması ile özelle$tirme yasası yürürlüğe girdi.

sonrası malum, magic box, star tv vb ilk özel kanalların açılması ile devletcilik individualizm hegemonyası bir nebze kırıldı.

yeni yeni programlar, yeni yeni formatlar, kırmızı noktalı filmler, tutti frutti, arka fonda calan all my life parcası eşliğinde parliament pazar gecesi sinemasi gibi, nice avrupa patentli acar yapımlar, gelenekçi, kültürüne sahip çıkan, henüz yozla$mamış türk milletinin beyinlerine nufus etmeye ba$lamı$tı.

öyle ki, namus konusunda katı kurallara malik olan bir ülke bir anda kendini porno oyun kartları, porno filmler, büyük/küçük kaset vhs videoların içerisinde şaşırmış bir halde bulmuştur.

henüz insanların yeni yeni parklarda sevişmeye ba$ladığı bu dönemlerde, sarp hudut kapısı’ndan pek de türk milletinin alı$ık olmadığı beyaz tenli, sarı saçlı, renkli gözlü , baldırı çıplak, nataşa adı verilen insan üstü varlıklar ülkenin 4 bir yanına konu$landılar.

fuhuş sektoründe ya$anan bu patlama birçok insanın i$tahını kabartmış olsa gerek millet alenen, utanmadan herkesin gözü önünde yiyişmeye ve hatta sevişmeye ba$ladı.

ha şimdi sorunuz efendim yeni nesil gençlere, bu durum gayet normal bir davranış, çünkü artık bir ayağımız avrupa’nın o e$siz, o çağdaş topraklarına bir adım yakın.

(bkz: globalle$mek )

her ne kadar globalleştiğimizi dü$ünsekte, bugün kız kardeşini bir er ki$i ile öpüşürken yakalayan abinin ya da babanın uçan kafası ve/veya bir annenin terlikle nokta atışı yapması engellenemez.

(bkz: paradoks)

neyse, konuyu irdeleyelim derken fazla detaylara girdik.

bozulan bir toplum, yozla$an aklak, ağzının suyu akan medya patronlarının iştahını kabartmış olsa gerek, ana haber bültenlerinde kıbrıs barış harekatı gibi sadece haber niteliği taşıyan yayınları seyreden halk, artık bülent ersoy, armagan uzun evliliğini seyreder hale geldi.

kim kimi sikmiş, kim kimin ağzına vermiş, hülya avşar gülben ergen’e selulitli demiş, hande yener demet kutluay diyerek rakibesi demet akalın’a gönderme yapmış, 3 çocuk anası sibel can’ın tangalı koca götü görüntülenmiş vs vs vs ..!

tamam arada bakıyoruz göte möte ama yeter be kardeşim.

ulan bir de hafta boyunca, günde 40 kere az sonra, şok şok şok gibi anonsları ve tanıtımları gözümüze dayamazlar mı bir medya çalı$anı olarak illet oluyorum.

neymiş efendim seyretmeyebilirmişiz (!)

sabah televizyonu acıyorsun " dobra dobra " ve türevleri her kanalı rehin almış.öğlen " serap ezgü ile biz bize " akşam yozla$mış ana haber bültenleri, arada bir iki dizi, sikindirik program, gece uçankuş ve türevleri.. ha birde saat 03:00 gibi deprem dede var.

ulan nasıl seyretmeyelim amk.bizelere ba$ka bir şans tanıyor musunuz ?

e doğal olarak bu sürecin, yurdum gencleri üzerinde bir etkisi oluyor.

hani bazı sözlük yazarlarının " insanları kategorize etmeyin huleyn " gibi nidaları beni çok güldürüyor.

tikky diyoruz dalga geciyoruzya bilinçli türk gençleri olarak, iyi de yapıyoruz anasını satayım zira bu ya$am formları bu televole kültürünün tavşanı ama bizler kaplumbağasıyız. zira yarışı kimin kazandığı bir sır değil.

örnek;

(bkz: güzel ve dahi)

entryi kasarken " yapı kredi " ’nin e-mail aracılığı ile tarafıma gönderdiği hesap bildirim cetveli’ ne göz atmak gafletinde bulunduğumdan dolayı arada bir iki nacizane küfür ettim.

(bkz: hadi şimdi dağılın)

kadın için viagra icat edecegim

ederleziavela
cinsellik uzmanı haydar dümen’in açıklaması ya da vaati diyelim.

(bkz: cem uzan duymasın)

roportajın en can alıcı noktası şu çümleler olsa gerek.

" vajina, cinselliğe değil doğurmaya programlandığı için kadınlar orgazm sorunu yaşıyor. bu sorunu çok yakında çözeceğim "

bu adamı sevememek ne mümkün ?
yıllarca çük gurusu olarak baş tacımız oldu kah ereksiyon sorunu yaşayan pipileri modifiye etti, kah ilk gece korkusu yaşayan hanımları motive.

büyüksün haydar baba çöz şu sorunu da beceriksiz erkek milletini büyük bir yükten kurtar.


http://www.habervitrini.com/haber.asp?id=294281

çamurhan

ederleziavela
#615255

e yuh be canım karde$im demek istediğim bilgiç.hadi çektin cımbızla o cümleyi ama çekerken ifade ettiği anlamı da çekseydin.

edit: kucuk bir yanlıs anlasılmayı duzelterek benı pek bahtıyar etmıs bılgıc.

hz. muhammed i atatürk ile kıyaslama gerzekliği

ederleziavela
bazı guruhlarca tepki ile kar$ılanan konu.

gözlerimi açtım, parmağımı emdim, emeklemeye ve yürümeye başladım evet fizyolojik olarak büyüyor ve geli$iyordum.

dediler ki " evladım biz müslüman türküz " erkek olacaksın, dinimizce sünnet gereklilik, kestirmem dedim çükümü ve koşmaya başladım ama nafile, o küçücük ayaklarım, cılız bacaklarım dayanamadı bu amansız kovalamacaya ve yakalandım.

evet kestiler bamyamı acımadan. eteklerle gezdim, kan işedim günlerce,peki neden ? e müslümanız dediler eyvallah dedim.

bir gün babam elinde mavi bir önlük, cebinde beyaz bir yakalıkla çıka geldi. yüzünde bir tebessüm ve bir gurur ifadesi vardı. bu ne baba dedim " önlük evladım " dedi, okula gidecek, memlekete ve bizlere hayırlı bir adam olacaksın dedi.

sevinmiştim zira benden 1 yaş büyük komşumuzun kızı platonik aşkım " mualla " okula gidiyordu.artık onunla daha sık vakit geçirebilecektim ve artık kimse benimle alfabeyi bilmiyorum diye dalga geçemeyecekti.

her sabah kışla merasimilerin de olduğu üzere gencecik fidanlar, ruhunda kötülük olmayan, pırıl pırıl çehreye sahip cocuklar, şubat ayının soğuğunda ellerimiz üşüye üşüye topyekün, tek yürek ve tek ağızdan " korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak " diye bagırırdık.

zamanla gençliğe hitabeyi, türk ulusunun şanlı tarihini ve bu tarihi yazan mustafa kemal ve türk insanınlarını öğrendim.

evet artık türk olduğumu, soyumu, sopumu, nereden geldiğimizi ve ne fedakarlıklar, ne bedeller ile bu topraklarda güvenle nefes aldığımı öğrenmiştim.

bir taraftan elif, be, pe, te, se, cim sözcükleri dudaklarımdan dökülürken bir taraftan müslümanların şanlı tarihini, ilk kurulan müslüman ordusu ile bedir savaşında muşrikleri nasıl bozguna uğrattığımız ve ardından uhud savasinda uhud dağına konuşlanmış müslüman savaşçıların " hz muhammed "’in kelamını dinlemeyip, bir anlık heyecanları ya da stratejik hataları yüzünden nasıl bozguna uğratıldıklarını öğrenindim.

kurtuluş savası, çanakkale destanı, hendek savaşı, varna zaferi derken koca adam oldum.mualla da tasındı gitti zilli.

düşünüyorum bir türlü anlam veremiyorum.

ben müslüman bir türk’üm, ee atatürk’te müslüman bir türk peki hz muhammed ? müslümanın aga babası.

hz muhammed’in ve mustafa kemal atatürk’ün zaferleri, hedefleri, idealleri, başarıları amaçları bu uğurda canını feda eden insanların hazin öykülerini, kısaca ulan bir müslüman olarak , müslümanların ve türklerin şanlı tarihini okuyarak büyüdüm.

hz muhammed ve atatürk her açıdan birbirine benzeyen iki insan evladı.her ikisi de bir guruhun, bir ulusun çıkarları için çabaladılar.tek farkları birinin allaha daha yakın olması ve müslümalığı yaymasıdır.temel de aynı amaç ve aynı idealler için ter, kan dökmüş bu insanlar.

e şimdi neden atatürk ile hz muhammed’i mukayese etmeyelim ki ?

mukayeseden kasıt, biri birinden daha zeki, daha başarılı ya da daha önemli gibi salakça muhabetlerin içine girmeyeceğiz sanırım.burada önemli olan bu iki ulvi ve ulusal simgenin
farklılıkları.

ulan ne atatürk islamiyet için bir tehdit ne de islamiyet atatürk için.

ama nedendir bilinmez bu iki insanı mukayese ettiğimizde bazı tipler çıkıp elma ile armut diyebiliyor ve hatta bokunu çıkarıp bu durumu tehdit olarak algılayabiliyorlar.neden çünkü bu iki insan anot ve katot gibidir onların gözünde.

bu zihniyete göre ikisi de birbiri için tehditdir.biri selanikte doğmuş bir gavur, bir diğeri mekke’de doğmuş bir müslüman ama kazın ayağı öyle değil.biri islamiyeti yaymıştır, bir diğeri daha modern olmamız için islamiyetin bazı katı kurallarını rutuşlamıştır.biri hurmanı fakirlerle paylaş demiştir, bir diğeri bir ulusun gücü ekonomisinden gelir bu sebepten " turk ovun calis guven " demiştir.biri ille de şeriat kuralları demiş, bir diğeri demokrasi demiştir.biri hırsızlık yapanın elini kesin demiş, bir diğeri yasa, tüzük oluşturup hapis cezası uygundur demiştir.


bu gibi düşünceler sanırım yobazlığa giden yol da atılan kocaman bir adım olsa gerek.

hayat hikayeleri birbirine benzeyen iki farklı karakter.tabi ki mukayese edilecek, ve hatta eleştirilecekler. çünkü onlar insan...! aynen bizim gibi.

atatürk’e sempatisi olan din düşmanı, hz muhammed’e sempatisi olan rejim düşmanı olarak algılanır oldu soktuğumun ülkesinde.aman ha getirmeyin bu iki insanı yan yana, aman ha sakın mukayese etmeyin günah çünkü.aman ha solcu falan derler size, aman ha dinci derler yobaz derler maazallah.

kim ne derse desin yıllar önce bu çükü boşuna kestirmedim ben.

(bkz: it ürür kervan yürür)


hz muhammed i eleştirmek

ederleziavela
öncelikle neden ulvi konuların eleştiriye kapalı olması gerekliliğini anlamakta zorlanıyorum.

hz muhammed’in bizlerden tek farkı islamı yayması ve tanri tarafından seçilmesidir.

nitekim hz muhammed’de kanlı canlı bir insandır.illaki onunda hataları olmuştur.

sırf islamı yaydı muslumanlığın temelini attı diye kıyak yapılmasına karşıyım.

eleştiri olumlu da olsa olumsuzda olsa eleştirmek insana özgü bir davranıstır ve kesinlikle yadırganmamalıdır.

örnek verecek olursam hz muhammed ne ise benim için mustafa kemal atatürk odur zira günümüz türkiye cumhuriyetinin temellerini atmış ve türk halkının gelişimi için ilke ve inkilaplar düzenlemiştir.vecizelerinden bahsetmiyorum bile.

e şimdi dönüp baktığımızda atatürk ve hz muhammed arasında pek farklılık yok gibi görünmektedir.ikisi de insan ikisi de bir guruhun geleceği için çalışmış, savaşmıştır.

mustafa kemal atatürk’ün bile rahatlıkla ele$tirilebildiği günümüz toplumunda neden hz muhammed’i de ele$tirmeyelim ki ?

türkiye de popüler müzik kültüru

ederleziavela
kayahan, sezen aksu, ajda pekkan, mfö vb gibi usta sanatçıların " trt " bünyesinde toplanıp kadrolu sanatçı olmaları sebebi ile kısmen hayatımıza bu müzik tarzi yerle$miştir.

dünden bügüne pop müziğe dikkat ediyorum, inanılmaz bir kalite farkı var.tamam eskiden teknoloji bu kadar gelişmemişti bu sebepten dolayı ensturumanların tınıları belirli bir desibelin ve ahengin üstüne çıkamıyordu lakin günümüzde seray sever gibi şahısların sesi dahi gerekli teknolojik yardım ile bir nebze dinlenebilir hale getirilebiliyor.

insan ister istemez bu iki dönemi mukayese ediyor.

örneğin sezen aksu, nazan öncel gibi hem yorumcu, hem besteci hem de söz yazarı olmak günümüz türkiye’sinde zor zanaat.zaten bu gibi kaliteli besteciler günümüz populer müziğini ayakta tutmaktadır.

dünden bügüne pop müzikte bir diğer değişiklik ise bu sektörün rant alanı haline dönü$mesidir.ha eskiden de rant alanı degil miydi ? tabiki evet lakin geçmişte bir elin parmakları kadar star mevcuttu fakat inanılmaz kaliteli eserler ortaya çıkarılır, icra edilirdi şimdi bakıyoruz günümüz populer müziğe herkes star amk , " ipini koparan " eline mikrofon alıyor.

bu sanırım birazda müzik şirketlerinin suçu olsa gerek zira " imç " bilinen adıyla unkapanı çarşısı müziğin kalbiydi ve insanlar ceplerinde para olsa dahi sesleri beğenilmediği takdirde şarkıcı yapılmaz ve hatta demo bile hazırlayamazlardı.

efendim şimdi " imç " okyanusun dibine demir atmış bir türlü o demirden kurtulamaz halde, kısaca battı batıyor.bunun sebebi özerk müzik şirketleridir.her eline mikrofon alanın şarkıcı olmaya çalıştığı bu dönemde doğal olarak uç kuruşu bir araya getiren her iş adamı soluğu kültür bakanlığı’nın kapısında alıp müzik şirketi kurmak için gerekli izni alabiliyor.

sonrası malum, 4-5 menejer ve meslek birlikleri ( mesam, müyap, msg, muyor 1) yardımı ile kurulan müzik şirketleri sanatçı portfoyü oluşturup piyasaya kemikaze edası ile dalıyor.

serdar ortaç gibi yeni nesil bestekarların varlığı allahtan sezen aksu, nazan öncel gibi beste fabrikatörlerinin yokluğunu pek aratmıyor zira şu an tüm eğlence mekanlarında bangır bangır dinlenen birçok musiki eseri ya serdar ortaç imzalı ya sezen ya da nazan öncel ha arada yıldız tilbe gibi şarkıcılar da tarzlarının farklılığından olsa gerek göze batıyorlar fakat ben yıldız tilbe’nin artık pop müzik yaptığına inanmıyorum.

buraya kadar beste ve besteciler hakkında nacizane tespitlerde bulundum ama müziğin özü bana göre bestedir zira beste olmasa müzik yalın halde populer kültüre hitap edemez diye dü$ünüyorum.

gelelim günümüz populer müziği olu$turan daha doğrusu poluler olan pop müzik yorumcularına.

hande yener, demet akalın, bengü, kenan doğulu, yalın, mustafa sandal, tarkan ve nice yorumcular eğer halen türkiye’de dinlenebiliyor ve müzikten kazanç elde ediyorlarsa bu yine kaliteli besteci ve söz yazarlarının sayesindedir.

hande yener ve demet akalın gibi şu sıralar birbirlerine televizyon aracılığı ile giydiren yorumcuları anlamak zor.bu iki elemanında sesleri beş para etmez.

zaten kapı gıcırtısına bile sempatisi olan bir milletiz bu sebepten mütevellit , hareketli bir iki eser bulunur, teknoloji yardımı ile mikslenir, arka fona daya gitsin bası tizi, cıstak cıstak eşliğinde bir de güzel nakarat tuttur, ses zaten teknoloji yardımı ile kıvama getirilir, ha birazda degajeyi aç al sana pop müzik yorumcusu.

bu duruma ayşe hatun önal ve o dillere pelesenk olmuş " çeksene elini kırcan mı belimi " parçası en büyük örnek olsa gerek zira hiç unutmam eğlence mekanlarında bu parça çalındığında sanki sahneye iron maiden çıkmış fear of the dark’ı çalıyomuşcasına bir hareketlilik bir hengame oluşurdu.

hande yener’in parcası şu sıralar pek rağbet görmektedir.

(bkz: oynat uğur)

ahanda nakaratı:

kavga etmez sever beni
romeo romeo romeo
sabaha kadar kucaklar beni
romeo romeo romeo

nedir şimdi bu şarkının dinleyiciye verdiği mesaj ?

romeo diye bir dallama sabaha kadar pompalıyormuş hatunu, mevzu bu ..!

öyleki aynı tınıyı dü$ünün size hemen şarkıya uygun bir nakarat yazayım.

(bkz: bakınız)

dedin ki ben romeo
gerçek aşkın savaşçısı
yalnızlık bitti
sil gözyaşlarını

kavga etmez sever beni
romeo romeo romeo
sabaha kadar kucaklar beni
romeo romeo romeo

(bkz: bakınız)

dedim ki selamın aleyküm
ben alemin pompacısı cabbar
kaldır eteğini
göster küfelerini

polemiğe girmez sikerim seni
ooooo ooooo ooooo
sabaha kadar pompalarım seni
ooooo ooooo ooooo

yurdum eller havayacıları da nakarat ve müziğin uyumu ile götlerini ba$larını sallayarak deşarj oluyorlar ama burada bir yanılgı var bence, zira bir şarkı dinleyiciye bir şeyler katmalı, kah hüzünlendirmeli, kah dü$ündürmeli.

ahhh ahh rahmetli cem karaca, barış manço ve niceleri kulaklarınız çınlasın be..!

14 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol