kara çarşafın 'lightlaştırılmış' hali.
Türban giymenin amacı, Kuran'daki ilgili ayete istinaden 'erkeklerin dikkatini çekmemek için kapalı giyinmek' olarak özetleyebiliriz.
Buraya kadar tamam diyelim. Kadınların böyle bir ayet var, kapanalım ki erkeklerin dikkatini çekmeyelim ve böylece günah işlemeyelim, görüşünü savundukları doğrultusunda gidelim. Herkesin kendi görüşüdür, saygı duyalım diyelim. şimdi madem İslam'i bir görüşü benimsedik, görüşe göre uyulması gereken kurallar nelerdir ,
'Saçını ve vücut hatlarını tam anlamıyla gizleyeceksin, dikkat çekmeyen bol ve renksiz bir kıyafet giyeceksin,hatta makyaj bile yapmayacaksın ki, seni gören bir erkek vücut hatlarını, yüzündeki makyajı, ayağındaki ojeyi bile görüp herhangi bir cinsel çekicilik hissetmeyecek.'
dinin emrettiği amaç bu,
Peki bizdeki uygulaması ne,
Türban Modası Her Yıl Değişiyor
Renkli ve Pahalı Kıyafetler
Hatları belli eden Dar kesim türban modelleri
aşırı makyaj,oje,topuklu ayakkabı, türban atındaki saçı kabartmak gibi karşısındakinin dikkatini çekmeye çalışan bin bir türlü süslenmeler.
açıkçası ben bir erkek olarak söyleyebilirim ki, bu tarz kadınları görünce normal giyimli bir kadından daha ayrıntılı inceleyesim geliyor. yani türban giymek kadın açısından dini anlamda hiç bir işe yaramadığı gibi çok daha fazla dikkatleri üzerinde topladığından inandıkları dine göre günah işlemelerine bile sebep oluyor.
aslında tüm bunların açıklaması şudur,
Milyonlarca yıllık Kadınlık içgüdüsü 5000 yıllık tarihi olan Dinlerin bile üzerindedir.
kadın ne kadar baskı altında,dogmatik bir toplumdaki kurallara uymaya zorlanırsa zorlansın içgüdüsel olarak kendini hemcinslerine ve karşı cinslere beğendirmeye kodlanmıştır.
bunun için her şartta ve her zaman bir çıkış kapısı bulacaktır. dinler buna engel olamaz. çünkü insanları ilk olarak iç güdüleri yönetir. sonradan empoze edilen fikirler değil.
türban
seçim kazanma aparatı haline getirilmiştir.
çok değil maksimum 1 ay içerisinde bu konuyla alakalı bir olay yaşanacak ve yine gündem maddesi olacaktır. seçimler yaklaştı malum.
moda olarak takan hanımceğizlerin kafalarının tepesinin deve hörgücüne benzemesine neden olan kumaş.
farkındaysanız bir süredir ülke gündeminde yok. başına bir şey gelmiş olmasından korkuyorum. zira alışık değiliz yokluğuna.
$u videodaki abla konuya bamba$ka ve mukemmel bir baki$ acisi saglami$;
http://www.facebook.com/video/video.php?v=115727278489811
http://www.facebook.com/video/video.php?v=115727278489811
bazılarının gerçekten inandığı için, bazılarının aile baskısıyla, bazılarının egzantirik görünmek için, bazılarının aksesuar, bazılarının siyaset yapmak için saçını örttüğü şey! ayrıca örtenlerin bazıları örtmeyenlerin dininin tam olmadığına inanmaktadır. din ve imanın bir kumaş parçasıyla ölçülmesi bu kadar sinir bozucudur.
(bkz: ilkokulda türban)
sanki türkiyedeki milyonlarca kadının allahtan değil zıt siyasi görüşten korktuğu için taktığı zannedilen ve bu konu aşılmadıkça özgürlüğün ösünden bahsedemeyeceğimiz ülkedeki siyasi(!)simge(yok artık)
şu anki hükümetin yapmak istedikleri değişiklikleri halka duyurmadan yapmakta kullandıkları amaç örter.
can dündarın hakkında yazı yazdıgı konudur. noktasına dokunulmadan aktarılmı$tır.
iranda örtü okula sinsice girdi; "3 yılda herkes örtündü"
önceki gece ntvde akademisyenlerle türbanı tartışıyorduk, ki internet adresimize bir mektup düştü.
tahranda yaşamış, "adının açıklanmasını istemeyen" bir diplomat eşi, irandaki örtünme konusundaki deneyimini aktarıyor, türk kadınlarını uyanık olmaya çağırıyordu. ismi kontrol ettik; doğruydu.
mektup, 1991-94 yılları arasında türkiyenin tahran büyükelçiliğini yapan korkmaz haktanırın eşi handan haktanırdan geliyordu.yayında isim vermeden, mektuptan bölümler okudum.
yayından sonra da kendisine ulaşıp mektubun tamamına bu köşede yer vermek için iznini istedim.
işte handan haktanırın "türban uyarısı":
"ruj süreni sopaladılar"
"tahranda görev yapmış bir diplomatın eşi olarak, türban konusunda düşündüklerimi bir iki cümleyle ifade etmek isterim:
tayin yerimiz olan tahrana uçağımız inerken hicabımı başıma geçirdiğimde kendimi şöyle teselli ediyordum:
nasıl olsa burası benim ülkem değil. birkaç yıl dişimi sıkar katlanırım. çok şükür ki biz atatürk kızlarıyız ve böyle şeyler bizim başımıza gelmez.
tahrandaki görev süremiz boyunca (gayrimüslimler de dahil olmak üzere) hicabsız dolaşan tek bir kadın görmedim. bir yabancı diplomatın eşi, şapka takarak bu yasağı delmeyi denedi, ancak devrim polisleri kendisini derhal ikaz ettiler.
bir başkasının eşi ruj sürdüğü için karakola alındı ve ellerine sopalarla vuruldu. bu hanım bir keresinde eğer müslümanlık buysa, hıristiyan olduğum için çok şanslıyım demişti.
"süreç 3 yılda tamamlandı"
"tayinimizin ilk günlerinde iranlı hanım dostlarım bana sürekli olarak türk kadınlarının dikkatli olmalarını ve erkeklerin bilinçaltındaki güvensizlik duygularından ve endişelerden kaynaklanan bu uygulamanın, sinsice ve adım adım geldiğini söylüyorlardı.
bir gün okullarına gittiklerinde kapıda bundan böyle hicabsız derslere giremeyeceklerine dair bir kâğıt bulmuşlardı.
dedikleri kadarıyla, sürecin tamamlanması üç yıl almıştı. ondan sonra ise çok geç olmuştu.
itiraz edenlerin sayısı giderek azalmış, sonuçta yıllar sonra bu ortam içine doğan kızlar için hicablı olmak son derece doğal ve yerine getirilmesi gereken bir şart olarak algılanmaya başlanmıştı.
bu uyarıları ben o zaman masal dinler gibi dinlemiştim. evet, ben de onlar gibi giyiniyordum, ama bu benim değil onların sorunuydu. bizim ülkemizde böyle şeyler olmazdı.
"rüyamda korkuyordum"
ancak, bir süre sonra vestiyerden hicabımı alıp taktığımı, ancak sokağa çıktıktan sonra fark ettiğimin ayırdına vardım. hicab, benim için de artık bir refleks haline gelmişti.
öyle ki, bazen rüyalarımda bile kendimi başı açık olarak gördüğümde korkuyla uyanıyor devrim polisleri geliyor, ben ise hicabımı takmamışım diye paniğe kapılıyordum. işte o zaman, hicabın aslında buzdağının görünen parçası olduğunu; asıl amacın, kadının ezilmesi, kontrol altına alınması ve korku altında yaşayan, ikinci sınıf insanlar olduklarına inandırılması olduğunu anladım.
o nedenle türk kadınlarının çok dikkatli olması ve son derece masumane bir şekilde, özgürlük adı altında gelen bazı uygulamaların, ileride çok daha baskıcı bir rejimin ayak sesleri olabileceğini asla akıllarından çıkarmamaları gerekmektedir.
en içten saygılarımla..."
[email protected]
iranda örtü okula sinsice girdi; "3 yılda herkes örtündü"
önceki gece ntvde akademisyenlerle türbanı tartışıyorduk, ki internet adresimize bir mektup düştü.
tahranda yaşamış, "adının açıklanmasını istemeyen" bir diplomat eşi, irandaki örtünme konusundaki deneyimini aktarıyor, türk kadınlarını uyanık olmaya çağırıyordu. ismi kontrol ettik; doğruydu.
mektup, 1991-94 yılları arasında türkiyenin tahran büyükelçiliğini yapan korkmaz haktanırın eşi handan haktanırdan geliyordu.yayında isim vermeden, mektuptan bölümler okudum.
yayından sonra da kendisine ulaşıp mektubun tamamına bu köşede yer vermek için iznini istedim.
işte handan haktanırın "türban uyarısı":
"ruj süreni sopaladılar"
"tahranda görev yapmış bir diplomatın eşi olarak, türban konusunda düşündüklerimi bir iki cümleyle ifade etmek isterim:
tayin yerimiz olan tahrana uçağımız inerken hicabımı başıma geçirdiğimde kendimi şöyle teselli ediyordum:
nasıl olsa burası benim ülkem değil. birkaç yıl dişimi sıkar katlanırım. çok şükür ki biz atatürk kızlarıyız ve böyle şeyler bizim başımıza gelmez.
tahrandaki görev süremiz boyunca (gayrimüslimler de dahil olmak üzere) hicabsız dolaşan tek bir kadın görmedim. bir yabancı diplomatın eşi, şapka takarak bu yasağı delmeyi denedi, ancak devrim polisleri kendisini derhal ikaz ettiler.
bir başkasının eşi ruj sürdüğü için karakola alındı ve ellerine sopalarla vuruldu. bu hanım bir keresinde eğer müslümanlık buysa, hıristiyan olduğum için çok şanslıyım demişti.
"süreç 3 yılda tamamlandı"
"tayinimizin ilk günlerinde iranlı hanım dostlarım bana sürekli olarak türk kadınlarının dikkatli olmalarını ve erkeklerin bilinçaltındaki güvensizlik duygularından ve endişelerden kaynaklanan bu uygulamanın, sinsice ve adım adım geldiğini söylüyorlardı.
bir gün okullarına gittiklerinde kapıda bundan böyle hicabsız derslere giremeyeceklerine dair bir kâğıt bulmuşlardı.
dedikleri kadarıyla, sürecin tamamlanması üç yıl almıştı. ondan sonra ise çok geç olmuştu.
itiraz edenlerin sayısı giderek azalmış, sonuçta yıllar sonra bu ortam içine doğan kızlar için hicablı olmak son derece doğal ve yerine getirilmesi gereken bir şart olarak algılanmaya başlanmıştı.
bu uyarıları ben o zaman masal dinler gibi dinlemiştim. evet, ben de onlar gibi giyiniyordum, ama bu benim değil onların sorunuydu. bizim ülkemizde böyle şeyler olmazdı.
"rüyamda korkuyordum"
ancak, bir süre sonra vestiyerden hicabımı alıp taktığımı, ancak sokağa çıktıktan sonra fark ettiğimin ayırdına vardım. hicab, benim için de artık bir refleks haline gelmişti.
öyle ki, bazen rüyalarımda bile kendimi başı açık olarak gördüğümde korkuyla uyanıyor devrim polisleri geliyor, ben ise hicabımı takmamışım diye paniğe kapılıyordum. işte o zaman, hicabın aslında buzdağının görünen parçası olduğunu; asıl amacın, kadının ezilmesi, kontrol altına alınması ve korku altında yaşayan, ikinci sınıf insanlar olduklarına inandırılması olduğunu anladım.
o nedenle türk kadınlarının çok dikkatli olması ve son derece masumane bir şekilde, özgürlük adı altında gelen bazı uygulamaların, ileride çok daha baskıcı bir rejimin ayak sesleri olabileceğini asla akıllarından çıkarmamaları gerekmektedir.
en içten saygılarımla..."
[email protected]
(bkz: yesil sosyete)
bugün bir kez daha durumun vahimiyetinin farkına vardım ki, toplumumuzda giderek tedavisi pek de mümkün olmayan derin yaralar açılmakta.
bugün metro istasyonunda oturmu$ metro beklerken; türban $eklinde kafasını kapatmı$ olan bir bayan gelir, elinde tuttugu bir sürü po$etlerle çokça yorulmu$tu belli ki.
benim yanımda yer vardı oturulacak, diger bekleme için oraya konulmu$ olan banklar doluydu.
bu bayan bana garip garip bakıp küçümser tavırlarla göz süzmekle daha çok ilgilenip elindeki yükleri falan unuttu ve yanıma oturmadı.
belli ki yorgun sürekli de oflanıyor, ancak gelip yanıma oturmuyor.
yok ben hassas degilim, olay aynen buydu. baktım üstüme ba$ıma, kafam dı$ında açıkta bir $eyim yoktu. kimseyi $ehvetlendirmek adına dı$arda degildim.
neden ki?...ne oldu bizlere ya da neler oluyor? sırf örtünmek anlayı$ımız farklı diye bu "iteleme" de ne demek?
ba$ınızla beraber vicdanınız da mı örtü altına gizlendi ey hanımlar?
ben anlayamıyorum, hiç bir zaman da anlayamayacagım.
ben kapalı kar$ıtı asla olmadım,olmayacagım da. ama toplum adına çokça üzgünüm, evet.
bugün metro istasyonunda oturmu$ metro beklerken; türban $eklinde kafasını kapatmı$ olan bir bayan gelir, elinde tuttugu bir sürü po$etlerle çokça yorulmu$tu belli ki.
benim yanımda yer vardı oturulacak, diger bekleme için oraya konulmu$ olan banklar doluydu.
bu bayan bana garip garip bakıp küçümser tavırlarla göz süzmekle daha çok ilgilenip elindeki yükleri falan unuttu ve yanıma oturmadı.
belli ki yorgun sürekli de oflanıyor, ancak gelip yanıma oturmuyor.
yok ben hassas degilim, olay aynen buydu. baktım üstüme ba$ıma, kafam dı$ında açıkta bir $eyim yoktu. kimseyi $ehvetlendirmek adına dı$arda degildim.
neden ki?...ne oldu bizlere ya da neler oluyor? sırf örtünmek anlayı$ımız farklı diye bu "iteleme" de ne demek?
ba$ınızla beraber vicdanınız da mı örtü altına gizlendi ey hanımlar?
ben anlayamıyorum, hiç bir zaman da anlayamayacagım.
ben kapalı kar$ıtı asla olmadım,olmayacagım da. ama toplum adına çokça üzgünüm, evet.
üniversitede özgürlüğünü savunduğum ama zihniyet kurbanı olacakmışız gibi bir çekinceye kapıldığım örtü..
örneklendireyim hemen:
bir arkadaşın okulunda öğretmenler kapanmış haremlik selamlık oturtuyorlarmış çocukları sanırım sona yaklaşıyoruz.. ürktüm.. türbana özgürlüğün arkasındayken.. zorlanıyorum..
örneklendireyim hemen:
bir arkadaşın okulunda öğretmenler kapanmış haremlik selamlık oturtuyorlarmış çocukları sanırım sona yaklaşıyoruz.. ürktüm.. türbana özgürlüğün arkasındayken.. zorlanıyorum..
adetimdir.
her sabah kalkar cayimi alir haberleri izlerim.bir kanaldaki biter digerine gecerim, boyle boyle tum haber bultenlerinden kimi parcalari izlemi$ olurum.insan gune ba$lamadan ve i$ stressine girmeden once daha zinde oluyor haliyle, du$unceleri daha berrak algilari daha acik oluyor.e ben de bi yerde insanim, benim de du$uncelerim daha berrak algilarim daha acik olabiliyor sabahlari.
$imdi efendim, her sabah haberleri izlerken gundemi neyin i$gal ettigini ezbere bilir olduk.
turban, evet.
size yemin ederim bir takim gucler(ne klasik bir tanimdir bu da ya.) bu meselenin gundemden du$mesini hicbir $ekilde istemiyor.cok basit bir ornek vereyim, 32 nci gunu hepimiz biliriz.mehmet ali birandi da hepimiz biliriz.32 nci gunde son haftalarda illaki i$lenen konuya dikkat ettiniz mi hic?
e turban i$te.
sinir otesi harekat ba$ladi, 32 nci gunun konusu turban, 20 den fazla $ehit verildi, 32 nci gunun konusu turban, harekat tarti$mali bir bicimde sona erdirildi 32 nci gunun konusu turban.en azindan son 3 haftadir konu ayni, turban, turban, turban.
sabah haberlerinde konu turban.universitelere turbanla giri$ serbest olsun bidisi cikartildi ortaya ama universiteli ogrencilerin bu konu ile alakali bildikleri bir $ey de yok, soyleyecekleri de.hangi universiteliye mikrofon uzatilsa cevap ayni.
"bizleri kendi icimizde boluyorlar".
peki nicin turbanin gundemden du$memesi icin bu kadar caba harcaniyor diye kendi kendime sordum, bir ihtimal sebep $unlar olabilir diye minik bir liste yaptim.
turban gundemde oldugu esnada bir de $unlar oldu ey okuyucu.dikkat et.
ekmege zam.(%25 oraninda.)
emekli maa$larinda inanilmaz bir du$u$ yasala$tirildi.(orani soyleyesim yok.)
bush "get out get out" dedi, dedigi gun harekat bitirildi.(bu konuda genelkurmay ba$kaninin samimiyetine guvenmeyi tercih edip harekatin bitirlmesini bushla bagda$tirmamaya cali$iyorum, ama kendi kendimi bu konuda ikna edemiyorum bir turlu.)
ve daha aklima gelmeyen pek cok $ey.
ulu onder ataturkun bir sozu aklima geliyor bunlari du$undukce.
"turk milleti zekidir, turk milleti cali$kandir."
ulu onderimizin zeki olarak tanimladigi turk milleti, bugun dunyada emsaline az rastlanacak bir salakligi sahipleniyor da bir turlu uyanamiyor icerisine du$ugu oyundan.bir metrekarelik kuma$ uzerinden oynanan oyunlarin tam ortasina du$uruldu turk milleti, her gun universitelerde bir yandan "turbana kalkan eller kirilsin" sloganlari atilirken, bir diger yandanda "turkiye laiktir laik kalacak" sloganlari atiliyor.
ya$i elverenler hatirlarlar 12 eylul donemini.universitelerde o zamanlar turban degil, siyaset bela olmu$tu ogrencilerin ba$ina.sen solcusun, sen sagcisin, sen komunistsin, sen fa$istsin diye diye nice gencler can verdi caddelerde, niceleri de hapishanelerde curudu.sonra bir darbe oldu, nicesinin de boynuna ilmek gecirildi hapishane avlularinda.abdullah ocalani bile asmaktan aciz olan bizler, o zamanlarda ogrenci asmakta hicbir sakinca gormemi$iz, ilginc.
gundem degi$meli, turban sorun olarak degil tercih olarak kalmali, egitim almak hakkina sahip olanlarin bilgileri on planda olmali, saclarini kapatip acmalari degil.
ancak bir de $u var.gundemin degi$ebilmesi icin once gundem belirliyicilerin degi$mesi gerekiyor.e bu durumda her $eyden once kendi $artlarina ve eylemlerinin gizlenebilmesi adina gundem olu$turanlarin degi$mesi $art.kisacasi her $eyden once akp degi$meli.
i$te o zaman sevgili okuyucu, i$te o zaman sabah haberlerinde de 32 nci gunde de hazinenin kevgire dondugunu, ekonomik olarak bir ucurumun en ucunda tek ayak uzerinde denge saglamaya cali$timizi, emekli maa$larini, ekmege dahi yapilan zamlari, di$ ulkelerin ba$kanlarinin hot demesiyle her $eyi degi$tirebildigimizi, avrupa birligi konusunun nicin artik hic anilmadigini hatta hatta 2007 nin sonunda kesinlikle aciklanacagi soylenilen erke donencesinin nicin yalan oldugunu bile izleyebilir ve ulkede olanlardan haberdar olabilirsin.bunlarin hicbirisi olmasa dahi en azindan universiteye ogrenim gormeye giden ogrencilerin birbirilerine ta$larla soparlarla saldirmadigi bir ulke olacaktir turkiye.
uyan artik.turbanin sati$ fiyati cok ucuz, ancak bize maliyeti tahmin edemeyecegin olculere dayandi.
her sabah kalkar cayimi alir haberleri izlerim.bir kanaldaki biter digerine gecerim, boyle boyle tum haber bultenlerinden kimi parcalari izlemi$ olurum.insan gune ba$lamadan ve i$ stressine girmeden once daha zinde oluyor haliyle, du$unceleri daha berrak algilari daha acik oluyor.e ben de bi yerde insanim, benim de du$uncelerim daha berrak algilarim daha acik olabiliyor sabahlari.
$imdi efendim, her sabah haberleri izlerken gundemi neyin i$gal ettigini ezbere bilir olduk.
turban, evet.
size yemin ederim bir takim gucler(ne klasik bir tanimdir bu da ya.) bu meselenin gundemden du$mesini hicbir $ekilde istemiyor.cok basit bir ornek vereyim, 32 nci gunu hepimiz biliriz.mehmet ali birandi da hepimiz biliriz.32 nci gunde son haftalarda illaki i$lenen konuya dikkat ettiniz mi hic?
e turban i$te.
sinir otesi harekat ba$ladi, 32 nci gunun konusu turban, 20 den fazla $ehit verildi, 32 nci gunun konusu turban, harekat tarti$mali bir bicimde sona erdirildi 32 nci gunun konusu turban.en azindan son 3 haftadir konu ayni, turban, turban, turban.
sabah haberlerinde konu turban.universitelere turbanla giri$ serbest olsun bidisi cikartildi ortaya ama universiteli ogrencilerin bu konu ile alakali bildikleri bir $ey de yok, soyleyecekleri de.hangi universiteliye mikrofon uzatilsa cevap ayni.
"bizleri kendi icimizde boluyorlar".
peki nicin turbanin gundemden du$memesi icin bu kadar caba harcaniyor diye kendi kendime sordum, bir ihtimal sebep $unlar olabilir diye minik bir liste yaptim.
turban gundemde oldugu esnada bir de $unlar oldu ey okuyucu.dikkat et.
ekmege zam.(%25 oraninda.)
emekli maa$larinda inanilmaz bir du$u$ yasala$tirildi.(orani soyleyesim yok.)
bush "get out get out" dedi, dedigi gun harekat bitirildi.(bu konuda genelkurmay ba$kaninin samimiyetine guvenmeyi tercih edip harekatin bitirlmesini bushla bagda$tirmamaya cali$iyorum, ama kendi kendimi bu konuda ikna edemiyorum bir turlu.)
ve daha aklima gelmeyen pek cok $ey.
ulu onder ataturkun bir sozu aklima geliyor bunlari du$undukce.
"turk milleti zekidir, turk milleti cali$kandir."
ulu onderimizin zeki olarak tanimladigi turk milleti, bugun dunyada emsaline az rastlanacak bir salakligi sahipleniyor da bir turlu uyanamiyor icerisine du$ugu oyundan.bir metrekarelik kuma$ uzerinden oynanan oyunlarin tam ortasina du$uruldu turk milleti, her gun universitelerde bir yandan "turbana kalkan eller kirilsin" sloganlari atilirken, bir diger yandanda "turkiye laiktir laik kalacak" sloganlari atiliyor.
ya$i elverenler hatirlarlar 12 eylul donemini.universitelerde o zamanlar turban degil, siyaset bela olmu$tu ogrencilerin ba$ina.sen solcusun, sen sagcisin, sen komunistsin, sen fa$istsin diye diye nice gencler can verdi caddelerde, niceleri de hapishanelerde curudu.sonra bir darbe oldu, nicesinin de boynuna ilmek gecirildi hapishane avlularinda.abdullah ocalani bile asmaktan aciz olan bizler, o zamanlarda ogrenci asmakta hicbir sakinca gormemi$iz, ilginc.
gundem degi$meli, turban sorun olarak degil tercih olarak kalmali, egitim almak hakkina sahip olanlarin bilgileri on planda olmali, saclarini kapatip acmalari degil.
ancak bir de $u var.gundemin degi$ebilmesi icin once gundem belirliyicilerin degi$mesi gerekiyor.e bu durumda her $eyden once kendi $artlarina ve eylemlerinin gizlenebilmesi adina gundem olu$turanlarin degi$mesi $art.kisacasi her $eyden once akp degi$meli.
i$te o zaman sevgili okuyucu, i$te o zaman sabah haberlerinde de 32 nci gunde de hazinenin kevgire dondugunu, ekonomik olarak bir ucurumun en ucunda tek ayak uzerinde denge saglamaya cali$timizi, emekli maa$larini, ekmege dahi yapilan zamlari, di$ ulkelerin ba$kanlarinin hot demesiyle her $eyi degi$tirebildigimizi, avrupa birligi konusunun nicin artik hic anilmadigini hatta hatta 2007 nin sonunda kesinlikle aciklanacagi soylenilen erke donencesinin nicin yalan oldugunu bile izleyebilir ve ulkede olanlardan haberdar olabilirsin.bunlarin hicbirisi olmasa dahi en azindan universiteye ogrenim gormeye giden ogrencilerin birbirilerine ta$larla soparlarla saldirmadigi bir ulke olacaktir turkiye.
uyan artik.turbanin sati$ fiyati cok ucuz, ancak bize maliyeti tahmin edemeyecegin olculere dayandi.
sorun turban kültürünün kimden geldiği, neden türban takıldığı değildir. bunları tartışmak olsa olsa sosyologların işidir. sorarsın bir sosyoloğa turban ülkeye nasıl yerleşti, nasıl yaygınlaştı diye, anlatır sana uzun uzun...
tamamen farklı, 180 derece zıt bir felsefi ve siyasi bir duruşa sahip biri olarak diyorum ki, insanlar özgürdür ve istedikleri gibi giyinme tasarrufuna sahiptir.
efendim, dinde turban yokmuş... sana ne? insanların dinlerini hissettikleri gibi yaşama hakları vardır ki aslında turbanı yasaklamak laikliğe vurulmuş bir darbedir.
efendim, türban arap kültürü imiş... eee... ayağımıza giydiğimiz jeanlerden, izlediğimiz dizilere, gittiğimiz mekanlardan, dinlediğimiz müziğe kadar hepsi amerikan kültürü. madem bu kadar öz kültür meraklısısın onlara da karşı çık...
kaldı ki, bu ülkeyi sol iktidar yönetirken de vardı bu turbanlılar. kamusal alanda yasak, dışarda serbest, yok evde olabilir, bakkala giderken tavsiye edilmez gibi bir saçmalığa gireceklerine serbest bıraksalardı şu an iktidardaki tatlı su kurnazlarına prim vermemiş olurlardı.
unutmayalım ki, başı açık ve türbanlı aynı haklara sahip vatandaşlardır. başı kapalı olduğu için kimsenin okuma hakkı elinden a-lı-na-maz.
tamamen farklı, 180 derece zıt bir felsefi ve siyasi bir duruşa sahip biri olarak diyorum ki, insanlar özgürdür ve istedikleri gibi giyinme tasarrufuna sahiptir.
efendim, dinde turban yokmuş... sana ne? insanların dinlerini hissettikleri gibi yaşama hakları vardır ki aslında turbanı yasaklamak laikliğe vurulmuş bir darbedir.
efendim, türban arap kültürü imiş... eee... ayağımıza giydiğimiz jeanlerden, izlediğimiz dizilere, gittiğimiz mekanlardan, dinlediğimiz müziğe kadar hepsi amerikan kültürü. madem bu kadar öz kültür meraklısısın onlara da karşı çık...
kaldı ki, bu ülkeyi sol iktidar yönetirken de vardı bu turbanlılar. kamusal alanda yasak, dışarda serbest, yok evde olabilir, bakkala giderken tavsiye edilmez gibi bir saçmalığa gireceklerine serbest bıraksalardı şu an iktidardaki tatlı su kurnazlarına prim vermemiş olurlardı.
unutmayalım ki, başı açık ve türbanlı aynı haklara sahip vatandaşlardır. başı kapalı olduğu için kimsenin okuma hakkı elinden a-lı-na-maz.
belediye otobüsü,karşılıklı koltuklar..bir tarafta ben varım,yanımdaysa bir erkek.karşımızda kara çarşaflı anne ve 2 yaşlarındaki kızı.kız yerine duramıyor,ayağa kalkıyor, geri oturuyor,bacaklarını sallıyor tekrar kalkıyor...gayri ihtiyari kızı izliyorum,ama annesi dikkatimi çekiyor birden.eli sürekli kızın eteğinde,kız kıpırdadıkça eteği düzeltiyor,2 karışı gecmeyen bacaklarını örtmeye çalışıyor.kız kıpırdıyor,annesi eteği düzeltiyor....bizim tarafa bakıyor sık sık,çatık kaşlarla.yolculuk boyunca el kadar kızın küçücük bacaklarını koruyor karşısındaki erkekten.
işte o kızın bundan 10 yıl sonra başına takacağı örtüdür türban.
işte o kızın bundan 10 yıl sonra başına takacağı örtüdür türban.
(bkz: pavlus un mektubu ve turban)
yıllarca özgürleştirme açılımını chp’den boşu boşuna beklediğimiz yasaklı örtü. ve sonunda niyeti düzgün olmayan bir güruhun onayıyla özgür kalmıştır insanlar. ne olmuştur peki bu süreçte; bu baskıya maruz kalanlar cumhuriyet düşmanı olmuştur yada laik düzenin onların özgürlüklerine ağzının sulandığını düşünmüştür. diyelim ki düşünebilirde ben dahi düşünüyorum bu düzenin benim özgürlüğümü yok etme çabasında olduğunu.
gelen sürec sonucunda insanlara neden türbanın yada dini bir simgenin yönetici yada hizmet veren konumunda olmaması gerektiğini iyi anlatmalı insanları ikna etmeli.. ya sev ya terket gibi şöven söylemlerden uzak durulmalı. insanlar devletin gayesi olan eğitim hakkını kullanmalı. ve bu insanlara niyeti bozuk bir güruhun oyuncağı konumuna gelmelerine ramak kaldığıda söylenmeli. sonuçta bu insanlar aydınlatılmalı ve bu başlarını açmaları için bir baskıyla değilde sadece bilmeleri için anlatılmalı. ki bu başörtülü gençlerin hepsi kesinlikle masum değiller bunu da bir örnekle açıklayalım.
yer: ankara
başkent üniversitesi
lavaboya giden genç kızımız orada üç kızın abdest aldıklarını görür gün cumadır. sonrasında telefonu çalar ve arkadaşlarının çağrısına şuan lavabo biraz meşgul onların işleri bittiğinde bende işimi görebileceğim diyerek telefonu kapatır. ve abdestini bölen şahsın şu sözleri duyulur. -hepiniz yanacaksın cehennemde, sonunuz geldi- haliyle bu cümleyi nasıl ne amaçla kurdu bilemiyoruz. ama bunu duyan kişinin psikolojisinin bozulduğunu garanti ederim.
bunu anlattım çünkü niyet ile zikrin arasında büyük farklar söz konusu. kuru ve ucuz milliyetçilikle yada cumhuriyet kemalizmiyle aşılacak bir sorun değil bu. dini örtünmeleri yada gereklilikleri güne uyarlamamakla suçladığımız kesimlerin karşısında 1923 kafasıyla duruyorsak bizimde hatamız var demektir.
gelen sürec sonucunda insanlara neden türbanın yada dini bir simgenin yönetici yada hizmet veren konumunda olmaması gerektiğini iyi anlatmalı insanları ikna etmeli.. ya sev ya terket gibi şöven söylemlerden uzak durulmalı. insanlar devletin gayesi olan eğitim hakkını kullanmalı. ve bu insanlara niyeti bozuk bir güruhun oyuncağı konumuna gelmelerine ramak kaldığıda söylenmeli. sonuçta bu insanlar aydınlatılmalı ve bu başlarını açmaları için bir baskıyla değilde sadece bilmeleri için anlatılmalı. ki bu başörtülü gençlerin hepsi kesinlikle masum değiller bunu da bir örnekle açıklayalım.
yer: ankara
başkent üniversitesi
lavaboya giden genç kızımız orada üç kızın abdest aldıklarını görür gün cumadır. sonrasında telefonu çalar ve arkadaşlarının çağrısına şuan lavabo biraz meşgul onların işleri bittiğinde bende işimi görebileceğim diyerek telefonu kapatır. ve abdestini bölen şahsın şu sözleri duyulur. -hepiniz yanacaksın cehennemde, sonunuz geldi- haliyle bu cümleyi nasıl ne amaçla kurdu bilemiyoruz. ama bunu duyan kişinin psikolojisinin bozulduğunu garanti ederim.
bunu anlattım çünkü niyet ile zikrin arasında büyük farklar söz konusu. kuru ve ucuz milliyetçilikle yada cumhuriyet kemalizmiyle aşılacak bir sorun değil bu. dini örtünmeleri yada gereklilikleri güne uyarlamamakla suçladığımız kesimlerin karşısında 1923 kafasıyla duruyorsak bizimde hatamız var demektir.
kuranda geçiyor mu? geçmiyor mu? , dinin bir emri mi? değil mi? diye tartışmaları yapılan gündem maddesi olamayacak kadar gereksiz bir tartışmanın adıdır. zira türbanın dinin bir emri olduğunu laik kesim dahil herkes bilmektedir.
nur suresinin 30 ve 31. ayetlerine baktığımızda açıkça görülür;
30. (ey muhammed!) mümin erkeklere söyle gözlerini haramdan sakınsınlar; edep yerlerini korusunlar. böyle davranmak onlar için daha temiz (ve daha hayırlı)dır.şüphesiz ki allah, onların yaptıklarından haberdardır.
31.(ey muhammed!) mümin kadınlara söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar,edep yerlerini korusunlar görünmesi zaruri olanlar hariç, zinetlerini göstermesinler.baş örtülerini yakalarının üzerlerine doğru örtsünler. zinetlerini, kendi kocalarından ya da babalarından ya da oğullarından ya da kocalarının oğullarından ya da kendi kardeşlerinden ya da kardeşlerinin oğullarından ya da kız kardeşlerinin oğullarından ya da kendi kadınlarından ya da sağ ellerinin altında bulunanlardan ya da kadına ihtiyacı olmayan (arzusuz veya iktidarsız) hizmetçilerden ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler.
surenin birinci ayetinde de şu açıklama geçer;"bu, indirdiğimiz ve hükümlerini üzerinize farz kıldığımız bir suredir."
kaynak: kuran
"türban dini bir emir değildir" diyenler dini çok iyi bildikleri için(!) bu kaynağı inkar edeceklerini zannetmiyorum.
nur suresinin 30 ve 31. ayetlerine baktığımızda açıkça görülür;
30. (ey muhammed!) mümin erkeklere söyle gözlerini haramdan sakınsınlar; edep yerlerini korusunlar. böyle davranmak onlar için daha temiz (ve daha hayırlı)dır.şüphesiz ki allah, onların yaptıklarından haberdardır.
31.(ey muhammed!) mümin kadınlara söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar,edep yerlerini korusunlar görünmesi zaruri olanlar hariç, zinetlerini göstermesinler.baş örtülerini yakalarının üzerlerine doğru örtsünler. zinetlerini, kendi kocalarından ya da babalarından ya da oğullarından ya da kocalarının oğullarından ya da kendi kardeşlerinden ya da kardeşlerinin oğullarından ya da kız kardeşlerinin oğullarından ya da kendi kadınlarından ya da sağ ellerinin altında bulunanlardan ya da kadına ihtiyacı olmayan (arzusuz veya iktidarsız) hizmetçilerden ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler.
surenin birinci ayetinde de şu açıklama geçer;"bu, indirdiğimiz ve hükümlerini üzerinize farz kıldığımız bir suredir."
kaynak: kuran
"türban dini bir emir değildir" diyenler dini çok iyi bildikleri için(!) bu kaynağı inkar edeceklerini zannetmiyorum.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?