le fabuleux destin d amelie poulain

0 /
gicikcik
en sevimli obsesifler bu filmde toplanmış.filmin müziği renkleri her şey mükemmel.insanın içi umut ve iyilikle doluyor.ve filmde geçen en sevdiğim cümle:
’’siz bir sebze bile olamazsınız bayım çünkü bir enginarın bile kalbi vardır.’’
lafı tam oturttu orda.
nickten yana sansim yok
filmin sonundaki öpüşme sahnesi çok güzeldi. öpüşme denemez aslında. önce kız öptü, durdu. sonra adam öptü. sonra... çok sade ve sessiz bir erotizm vardı orada. belki de gerçek aşkın erotizmi böyledir.

şu muhabbete döndü benimki de:

http://tinyurl.com/4kxaoax

ama güzel film be... kız da güzel. daha ne olsun...
hallucinogen
izlerken insanın içine düşesi bir daha çıkmayası gelen bir dünya yaratmış filmdir.yeşil rengin dinlendiriciliği de burda bir pay sahibi sanırım.
amphibia
amelie kızımızın yaşadığı ev de pek bi sevimli.her izleyişte "ya bu kdr eşya bu kdr renk nası güzel görünüyo" diyorum.
amelie ve adını hatırlayamadığım gencin birbirlerini öptükleri sahneler de aşkın anlatıldığı en güzel sahnelerdendir.
bok bocegi
dün gece tv8’de rastlayıp yine yeni yeniden izlediğim, şahane müziklere ve renklere sahip, ağızda hoş tat bırakan sevimli bir film.. ayrıca amelienin cafede su olup yere aktığı sahnesiyle de sinema tarihinin en hüzünlü sahnelerinden birini içinde barındırır..
ilseyim
hayattan bezdiğim karamsar günlerde izlediğimde beni gülümseten, bir süre için küçük şeylerden mutlu olmamı sağlayan -şehrimin merkezinde taş atınca güzel sesini dinleyebileceğim bir nehir olduğunu da bu sayede fark ettim- mükemmel bir filmdir. filmde ne tam anlamıyla bir olay vardır, ne de ana kahramanlar. tek amelie vardır, onun mutlulukları, hüzünleri, aklından geçenler, hayalleri... şiir gibi bir film. izlerken "paris’te yaşasan tabii şiir gibi olur hayat" denebilir. bunun işin kolayına kaçmak olduğunu bile bile. bu şairanelik filmin müziklerinden, görüntülerinden mi; şehrin kendisinden mi, yoksa amelie’nin kendisi mi şiir, pek kestiremesem de dünyaya onun gözleri gibi bir gözden bakabilmek için kendimi düzene kaptırdığımı fark ettiğim an izlediğim bir film.
melankomik
kurtlar vadisini izlerken bile ağlama havası yakalayabilecek biriyim, ama bu filmi izlerken ilk defa gülümserken ağlamıştım.

ne diyeceğimi bilemiyorum sanırım. güzel bir şeyler yazayım dedim en azından film hakkında ama yok ki söylenecek bir şey.
zekirbelli
sonrasında kayıp nişanlıda da havası estirilmeye çalışılmışsa da başarılı olunamamıştır,sebebi açıktır her yönüyle bir tarzın ilk denemesidir,orjinaldir.
passive
eğer bir filmde ’aa bu banada oluyoor’ ya da ’aa ben de böyle hissediyorum’ diyebiliyorsanız ya da filmde oynayan başrol oyuncusuyla aynı anda ağlıyorsanız ve o filmi 10 larca kez izleyip her seferinde de ilk kez izliyormuş gibi izliyorsanız bilin ki o hayatızın filmidir.

’le fabuleux destin d’amélie poulain’ hayatımın yönetmeninden hayatımın filmi...
altearate
insanın umutlarının tükenmemesi gerektiğini gösteren, hayatın aslında bizim sandığımızdan daha süprizlerler dolu olduğunu bir kez daha hatırlatan fransız film.
izlenilmesi şart olan film
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol