le fabuleux destin d amelie poulain

ilseyim
hayattan bezdiğim karamsar günlerde izlediğimde beni gülümseten, bir süre için küçük şeylerden mutlu olmamı sağlayan -şehrimin merkezinde taş atınca güzel sesini dinleyebileceğim bir nehir olduğunu da bu sayede fark ettim- mükemmel bir filmdir. filmde ne tam anlamıyla bir olay vardır, ne de ana kahramanlar. tek amelie vardır, onun mutlulukları, hüzünleri, aklından geçenler, hayalleri... şiir gibi bir film. izlerken "paris’te yaşasan tabii şiir gibi olur hayat" denebilir. bunun işin kolayına kaçmak olduğunu bile bile. bu şairanelik filmin müziklerinden, görüntülerinden mi; şehrin kendisinden mi, yoksa amelie’nin kendisi mi şiir, pek kestiremesem de dünyaya onun gözleri gibi bir gözden bakabilmek için kendimi düzene kaptırdığımı fark ettiğim an izlediğim bir film.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol