aşk acısı
"...sızılar diner, acılar dibe çöker..."
bünyede haftalardır dökülmemiş bir kültablası varmışcasına,her yutkunuşta boğazını sıkarmışcasına,saatler bazen akıp gidip,bazen duruyormuşcasına,beynin kalpten ayrılmışcasına,bilip söyleyemeyen lalmışcasına..
...
...
...
(bkz: aşk neden bana bunu yapıyosun)
...
...
...
(bkz: aşk neden bana bunu yapıyosun)
hele bir de hayat sizi ask yasamadan ask acisina ittiyse iyice cekilmez olan, insanin kalbini kanatan acidir.
uzaktan bakılınca insana pek bi saçma gelen... yaşanmadan anlamanın mümkün olmadığı..garip tarif edilemez sinir bozucu birşey işte...
bir süre nasıl açıklayabileceğimi düşündüğüm ve sonunda mel gibson’ın braveheart’ı ile anlatmaya karar verdiğim acıdır. ne alaka diyenler haklısınız ama hele bir soluklanın ve beni dinleyin. izleyenler bilir mel gibson’ın canlandırdığı william wallace karakteri, o kadar işkenceye ve öleceğini bilmesine rağmen merhamet etmek yerine ’’özgürlük’’ der ve öldürülür; halbuki wallace’a işkence yapanların bu kadar kasmasına gerek olmayacak bir işkence, bir acı vardır ki o da işte aşk acısıdır. eğer wallace’ın böyle bir acısı olsa ve o anda o acı kendini en üst düzeyde hissettirse idi bırakın merhamet etmeyi, wallace, kendine işkence edenlerin ayağının altını bile öper idi!
çaresizdir , tedavisi yoktur.
gerçek aşk acıtmaz hep onarır(ütopik değildir inançtır)lakin biten şeyler daima acıtır. özünde iki taraflıdır acıttıysan acımayı göze alacaksın taraflılığı gerçektir,ortalama acı eşiği yoğunluğu dolu dolu 2 yıl der erenler.
insanı kalp hastası yapabilecek yegane acı.
çekmek eyleminin hayat bulunca en acı verici olan alanı.
canını acıtan kişiyi bile bile sevmektir. bu duygu ayrıca insanı kendine karşı bencil yapar.küstürür herşeyden.
bilinen bir (bkz: antidot)u yoktur. zamana bırakılması gerekir. yıllar sonra geriye dönüp baktığınızda, yaşadıklarınızın anlamsız geleceğini bilmek biraz da olsa teselli verebilir.
yeter artık ne olacaksa olsun dedirten,ölsem de kurtulsam diye düşündürten,arkadaşlarınızın ortasında durduk yerde gözlerinize hücum eden yaşları gizlemek için ortamdan koşar adım uzaklaşmanıza neden olan,insana agd olmuş hissi veren pis bir şey.
akla gelince kalpten karın boşluğuna ılık ılık akan, ama geçtiği yerleri yakıp kavuran, kendisine benzeyebilecek herhangi bir acı referans alınarak anlatılamayacak kadar tek kişilik ve ruhu çok ama çok acıtan soyut işkencedir. beden ruha batar bu acıyla, kuş olup uçmak ister; sanki acısı uçsa dinecekmişçesine..
insanın kendi kendine çektirdiği acı şekli.
360 derecelik bir açıdır. çünkü ne zaman bitip ne zaman başa döneceği belli olmaz. nerden mi biliyorum? atıyorum canım.
büyüyünce unuttuğunuz hadise...
tüm doğruları yalanlayan,kişinin şen kahkahalarını saniyeler içinde hıçkırıklara dönüştüren,gecenin bir yarısı gözyaşlarıyla uykudan eden,zamanla da geçmeyen en acı acıdır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?