patron

wilson
is yerinde maas veren fakat huzur vermeyen insan. an itibariyle sozlukte de rahat vermemekte ve her yer patron konulu basliklar ile dolup tasmaktadir.
patronun sabah isyerinde sucuk yemesi gibi gereksiz konular da vardir. patronlarla iyi gecinilmelidir. uygunsuz vaziyetlerde patrona yakalanmak isyerine disaridan bakmayi gerektirebilecegi gibi maas zamlarinda isminizin unutulmasi da muhtemeldir.
walide sultan
neden se bu kelime, ne maksatla gecerse gecsin tek bir patron modeli belirmektedir, bilgicin gozunde.
universite yillarindan sonra; es, dost, ahbap yardimiyla girdigi , hic hayalleri ve dusunceleri dogrultusunda bir is olmadigi halde, bir yerden baslamak lazim jargonuna yenik duserek, basladigi ilk istir. patron denilen sahis calisilan sirkette, uc ay icinde bir defa bile ortalikta gorunmeyen sahistir ayni zamanda.
bilgic, patronu orada kendisinden daha evvel calismaya baslamis diger elemanlarin ona olan saygisindan degil de korkusundan, sanki o oradaymis gibi fisir fisir konusmalarindan. caya birden fazla atacaklari sekeri, evden tasimalarindan. bir dakika gec kalsalar bile, aksama kadar ’ya patron, bunu duyduy sa isten atilacaklari’ stresinde calismalarindan. surekli gelecek ay kesilmek uzere, elemanlarin avans cekmek ricalarindan, maaslarinin surekli boylarina kisa gelmesinden.
iste bunun gibi benzer nedenlerden, hic gormedigi halde
patronu sekil ve sima olarak gormek talihsizligine de kavusmustur.
cunku isleri nasil ve nereden idare ettigi cok bilinmeyenli bir denklem olmasina ragmen, tam sirketin girisinde, telefon oparatoru sekreterin masasinin arkasinda dorde iki bucuk boyutlarinda bir fotografi vardir. bununla ben burdayim demek ister gibidir adeta. cizgili bir yesil takim elbise, pacalar dar ve coraplar beyaz ayakkabilar zuhtu sarisi bilgic hic unutmuyor, kiravat gevsek birakilmis, cunku ense musade etmemis demek ki dogru durmasini ve sari kiravatin uzerinde kirmizi kelebekler. iste isyerinde her sabah sizi karsilayan bir canavar profili; uc ay, doksan gun eder, tanrim gencken daha sabirliymisim diye dusundugum andir. kesinlikle japonya’da oldugu gibi ise baslamadan once onbes dakika dovulmesi yumruklanmasi ve tekmelenmesi gereken patron profillerinden biriydi o portre.
ve isten ayrilirken, biraz bilge tarzi takilan yasli veznedarin soyledikleri hayat yolunu cizmistir bilgicin;
- neden ayriliyorsun evladim?
+ sevmedim patronu, bir gun gelecegi tutar buraya da, canlisiyla karsilasirim diye korkuyorum. sebep budur.
- belki haklisin ama daha cok toysun. karsilasacagin digerlerinin de yuzde doksani, seklen olmasa da icerik olarak bunun aynisi olacaklardir. iyi sanslar.
firatrock
iki kişi konuşurken patron gelir:
y: aa! patronum geldi
s: o oruspu çocuğu mu?
y: nerden anladın oruspu çocuğu olduğunu?
(3 kisi soze karisir)
m: çünkü hemen hemen tüm patronlar oruspu çocuğudur da ondan.
s: yok canım bunun tipi benziyor.baksana tip demis burnundan dusmus.hahha.
tandt
yeni albümüyle aynı adı taşıyan kenan doğulu şarkısı.

çok kalender bir şahsiyetsiniz
elinizi tutmaya korkuyorum
pek kırılgan ve şahanesiniz
naifsiniz hem de pek naif
mantıklı birine benziyorsunuz
boş konuşanları sevmiyoruz
havalı bir lider gibi
olaylara hakim gibi
bilge gibi
sonsuz gibi
anne gibi
haklı gibi

patron, kaynaşalım
patron, oynaşalım
patron, yanaşalım
kaptan sensin sür
patron, kaynaşalım
patron, oynaşalım
patron, yanaşalım
başkan sensin sen

uzak bakışlar altında
vahşi bir an var aklımda
sıcak sıcak sırılsıklam çırılçıplak
size de biraz gerip gelmiyor mu
size hala siz diyor olmam
daha ne kadar zaman alır ki
senin sen olman
ayaklarını dünyaya bas daha sağlam

patron, kaynaşalım
patron, oynaşalım
patron, yanaşalım
kaptan sensin sür
patron, kaynaşalım
patron, oynaşalım
patron, yanaşalım
başkan sensin sen

saçmalarsam susturun beni
anlat gelince hiç duramam
geveze bir lider gibi
olaylara bir haber gibi
suçlu gibi
borçlu gibi
mağlup gibi
haksız gibi

patron, kaynaşalım
patron, oynaşalım
patron, yanaşalım
kaptan sensin sür
patron, kaynaşalım
patron, oynaşalım
patron, yanaşalım
başkan sensin sen


atacamadesert
"someone who is early when you are late and late when you are early."

meali: siz ne zaman işe geç kalsanız erken gelen; ve siz erken gelseniz geç kalan kişi.
rocheclub
çalışanlarını her bir hücresine kadar sömürüp, onlar üzerinden bin kazanıp bir ödeyen; o biri öderken de elleri titreyen insan kişisi (o biri hiç ödemeyen insan olmayan versiyonları da mevcuttur)..
ladycapulet
patron kelimesini ne kadar çok kullanırdım eskiden. özel şirket, patron,departman kelimeleri hep beraber giderdi kafamda. şimdi devlet memuru olunca bunların yerini kurum, amir ve de daire almış durumda. çalıştığım ilk amirin şeker gibi olmasından mıdır nedir benim için öcü değil kesinlikle.

sabahları koridordan geçerken odasına daldığım, imzaya gittiğimde "hemen işin bitti diye gitme dur anlatacaklarım var" deyip bana derdini açan, sigara içmesem de kendisiyle sigara molasına çıktığım, sürpriz doğum günü partileri organize eden ve rahatlıkla derdini, aşkını,mutluluğunu,hastalığını anlatabildiğin bir dosttu benim için ilk amirim. haftasonu şehir dışına çıkacak olsam haberi olur ve "bir şeye ihtiyacın var mı bakalım, paran var mı senin?" diyen bir adamdı yaff.

bir daha bu kadar insancıl olana rastlar mıyım bilmem ama işe koşa koşa gitmem de payı büyükmüş, şimdi daha iyi anlıyorum. zira artık başka bir amirim var ve o da "patron" tanımı içinde değerlendirilmeyecek kadar iyi biri.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol