ahlak

0 /
rapunzelkibritsatar
ahmet altan'ın isyan günlerinde aşk romanından bir alıntı "ahlaksız benim ahlakıma uymayan değildir. ahlaksız, kendi ahlakına uymayandır". ahlak kavramı da bunun üzerine oluşmalı. toplumun, dinin oluşturduğu ahlak benim ahlakım olmak zorunda değil. kendi ahlak kurallarımı kendim koyabilirim. misal iki bireyin karşılıklı istek sonucunda sevişmesinde bir ahlaksızlık göremiyorum. ama 60 yaşında bir adamın 15 yaşındaki kızla nikah kıyıp sevişmesinde ahlaksızlık görebiliyorum.
kukulak
ahlak bilimseldir , yaşam pratikleri ile bağlıdır , sinsile dir , nesiller nesillere aktarır ,
olmazsa olmaz kuralı ise , 15. nesil dahi konu ahlak kuralının gerçekliğini bizatihi test edebilir ,
ahlak özünden kopmaz , çünkü özünde gerçek bir yaşam pratiği vardır.

ahlakdan bağımsız bir din olamaz , ama ahlak'ın bir dine ihtiyacı yoktur ,
işte bu ayırım çok önemli ki , bu gerçeklik sonucu uhrevi dinler pratik/gerçek ahlağı yöntemek/yönlendirmek/tahakküm gücüne dönüştürmek için keşfedilmişlerdir.
salt akıl ile ahlağı kavramak , yönetmek mümkün değildir çünkü ahlak gerçeğin ta kendisidir.
ahlak da günah,sevap,haram gibi uhrevi kavramlara yer yoktur , sadece doğrudur veya yanlıştır ki , çok zayıf ihtimalle yanlıştır , çünkü özünde gerçek vardır.
bir ahlak kuralı akıl ile bağdaşmıyor ve efektif sonuçlar üretmiyor sa , o kural dinler tarafından ahlak adı altında sokulmuş bir fitnedir!
uhrevi dinler öncesi de sonrası da , siyasete ve dini hükümranlığa malzeme/meze olmaktan kurtulamamıştır , tıpkı günümüzde olduğu gibi
siyasi örnek konfiçyus'un ahlak tanımı olabilir;
"güçsüzlerin , güçlülerin güçlerini kullanmalarına mani olmak için , oluşturdukları kurallar bütünü"
zinanın , ensest ilişkinin , yanlış olduğunu , dinlerden peygamberlerden önce yaşayan toplumlar biliyor du , çünkü yaşayarak bu yanlışların sonuçlarını görmüşlerdi ,
bu bilgi için bir peygambere bir dine biat etmeleri gerekmedi.
bezigran herkesin uyguladığı bu kurallar bütününü fark edince , işe uyandı , bu güç nasıl kontrol edilebilir diye kafa yordu (bizler tarlada tapanda ırgatlık ederken)
ve insanlığın en büyük keşfi olan din'i keşfetti!!!!
sert oldu farkındayım , ama az bile yazdım , kısmeti olan nasiplensin , olmayana yapacak birşey zaten yok!!!!!!
ahlak kitapta yazmaz , çünkü sığmaz , yaşar gelişir ve değişir , tıpkı dil gibi , tıpkı evren gibi
bkz:yorumlara çok şaşırdım çok.
not:bilimsel ahlak , uhrevi ahlak gibi ahlak çeşitleri yoktur , pratik de varsa da , başka kavramlara müstehaktırlar.
mehmet volkan balbay
ahlak kavramı günümüzde çokça tartışılan bir kavramdır. bu tartışmaların temelinde yatan sebep ise bilgisizliktir. kavramın etimolojik kökenini bilmemekten kaynaklanan tartışmaların neredeyse tamamı dönüp dolaşıp cinsellikte tıkanır kalır. öyleyse herşeyden önce "ahlak" kavramının ne demek olduğunu anlayalım:

günümüzde yunanca kökenli etik kavramı ile değiştirilmeye çalışılan "ahlak " kavramı, arapça bir kelimedir. kelimeyi lengüistik açıdan incelemeyi bir kenara bırakıp, semantik açıdan ele aldığımızda, bu kavramın: "yaratılıştan getirilen ve fıtrat tarafından özümsenen özelliklerin bütünü" anlamına geldiğini görmekteyiz.

dolayısyla "insan ahlakı"; doğuştan getirilen tüm özellikler ile insan tarafından özümsenen tüm yaşamsal tecrübelerin, insanın ruhunda birleşip eriyerek, iyi ve kötü yönleriyle dışa yansımasıdır. toplum ahlakı ise bu durumun kitlesel olarak ortaya konmasıdır.

aynen toplumsal normların ve toplumsal değerlerin ana kaynağı konusunda tespit ettiğimiz gibi bireysel ve toplumsal ahlakın ana kaynağı da aynı makamdır: "allah" insan ne kadar inkar ederse etsin, şayet bahsettiğimiz bu olguların kökenine ulaşmaya çalışırsa, bunun ne doğanın bizatihi kendisinde, ne de uzayın derinliklerinde olmadığını görecektir. yapılacak bu araştırmanın sonucunda, yaratılan ilk insana ve alak suresinin 3 ve 4. ayetlerinde zikredilen "öğretim" işlemine ulaşılacaktır.

sonuç olarak ahlak kuralları; allah ın beşer için belirlediği sınırların, insan tecrübesi ile çeşitlenmiş ya da kokuşmuş halidir... her şeyi kokuşturmakta üstün bir yeteneğe sahip olan ademoğlunun kahir ekseriyetinin, yaratıcının belirlediği ahlakî kuralları kokuşturmakta geç kalmadığı malumunuzdur sanırım.
seyhmerat
icinde mutlak ve kesin ayrimlar olan degerler sistemidir. bu ayrimlar iyi-kotu, dogru-yanlis seklindedir. ahlak kulturel yapiyla ve inanislarla ilintilidir. ahlaki degerler,bireysel olmayan ogrenilen ve kusaktan kusaga gecen hissiyat degerleridir.
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol