hatirliyorum da rahmetli bulent ecevit’in son kez ba$bakan oldugu senelerden birinde merve kavakci isimli fazilet partisi milletvekili bir hanim meclise turbani ile girmi$ ve rahmetli bulent ecevit kursude konu$ma yaparken bu ki$iyi gorerek $unlari soylemi$ti.
tarih: 2 . 5 . 1999 pazar
"sayın başkan, değerli milletvekilleri; türkiye’de, hanımların giyim kuşamına, başörtüsüne, özel yaşamlarında hiç kimse karışmıyor; ancak, burası, hiç kimsenin özel yaşam mekânı değildir; burası, devletin en yüce kurumudur.burada görev yapanlar, devletin kurallarına, geleneklerine uymak zorundadırlar. burası, devlete meydan okunacak yer değildir.lütfen bu hanıma haddini bildiriniz!(a$agidaki linkten tum detayi okuyabilirsiniz.)"
http://www.tbmm.gov.tr/tutanak/donem21/yil1/bas/b001m.htm
o gunlerde bu tur faaliyetlerin onune gecebilecek bir iktidar partisi vardi mecliste ve bu hareketinden sonra yanli$ hatirlamiyorsam merve kavakci isimli ki$i anayasa mahkemesi 5 sene siyasetten men edilmi$ti.
oysa $imdi ayni durum meydana gelse, olasi durumu tasdik edecek ve mumkun olsa meclisteki tum bayan milletvekillerinin meclise turbanla girmelerini saglayabilmek icin her $eyi yapacak bir iktidar partisi var ulke yonetiminde.kisacasi bu tur faaliyetleri engellemeye cabalamayi birakin, tamamen bu tur faaliyetler icin zemin olu$turan bir iktidar partisi.
bahsettigim iktidar partisinin son oyununu da son gunlerde hepimiz izliyoruz.1999 senesinde bulent ecevit tarafindan meclise turbani ile girdigi icin azarlanan milletvekili donemi bitti, sene 2007 ve turban ulkenin en saygin makamina ve herkesin her daim can kulagini verdigi yere, yani cankaya ko$kune ta$indi ve bunu turlu oyunlarla iktidar partisi sagladi.
$imdi du$unuyorum da etrafimiz nelerle cevrildi bir inceleyelim.
en yuksek icraat makami, ba$bakanlik=akp milletvekili recep tayyip erdogan.
tbmm ba$kanligi=akp milletvekili bulent arinc.
ve son olarak turk silahli kuvvetlerinin ba$kumandani ve ulkenin ba$kani, yurdun en prestijli ve spekulasyona en kapali olmasi gereken makami, cumhurba$kanligi=akp milletvekili abdullah gul.
$imdi elde olan verilerle nasil bir ucgen icerisinde ku$atildigimizi ve bu ku$atmanin getirilerini biraz du$unelim.sonra bir de bugun gelenkurmay tarafindan yapilan basin aciklamasini yeniden okuyalim detaylari ile ve mumkunse gozlerimizi kapatip bir sure daha du$unelim.
turban dini degil siyasi bir arac olarak kullaniliyor, 1999 da meclisten di$ari cikartilan turban 2007 de cankaya ko$kune giriyor, 23 nisan cocuk bayrami kutlamalari yapilirken bir yandan da ayni gun akp tarafindan duzenlenen kuran okuma yari$masi yapiliyor, pek cok camiinin bulundugu bir yerde ozellikle ataturk lisesi secilerek turbanli kadinlara ve kizlara vaazlar veriliyor turk bayraklari ve ataturk posterleri indirilmeye cali$iliyor ve en sonunda ulkemizin, cumhuriyetimizin ve laikligin teminati olan turk silahli kuvvetleri anayasanin kendisine tanidigi hakki kullanarak var olan geli$melerden yana olan rahatsizligini biraz sert bir uslupla dile getiriyor.
dedim ya gozlerinizi kapatip eldeki verileri birbirine ekleyin ve nasil bir $eytan ucgeni icerisinde hapedilmek istendigimizi du$unun.
hepsi bu.
27 nisan 2007 genelkurmay basın açıklaması
kamuoyuna saygi ile duyurulan bir " akilli olun lan!" uyarisidir. biz buna sozlukte kisaca ayar vermek deriz. post modern darbe sureci baslangicidir, mahallemizde tank gormeyiz ama yine reset oluruz.
öyle dingildek temeller üzerine kurulu ki değerler, kedi osuruğunda sallanıyor her şey.
asker yetişmesine rağmen sivil ruh taşıyan iki liderden biriydi atatürk. (diğeri de gaul) cepheden döner dönmez çıkardığı üniformayı şık mı bulmuyordu acaba kendisi? yoksa demokrasi denen şeyin apoletlerden yansıyan ışıkla gözlerinin kamaşacağını mi biliyordu?
hukuk devleti dediğimizden ne anlamamız gerekiyor bizim. muhtırada sözü edilen hususlar kanuna aykırı şeyler ise cumhuriyet savcılarının işi nedir? yasama, yürütme, yargı tümüyle iflas mı etti? dışişleri bakanlığı yapmış biri cumhurbaşkanı seçilecek diye mi oluyor bunlar? seçim yasası yapılırken nerdeydi herkeslerin aklı? mecliste birileri temsil edilmesin diye göz yumduğunuz her yan’lış muhakkak başka yanlışlar da doğurur, göremiyor muydunuz o kadarını?
anayasa dediğimiz şey üzerinden calculus problemleri çözmeye çalışılmaya başladığında ben anlamıştım bunun geleceğini. kuran bile bu kadar yoruma açık yazılmadı. ama anayasa yazmışlığı olanının bile içinden çıkamadığı konuyu okuma yazması olmayan adama çözdürme çabalarının sonuçları bunlar.
alçakça oyunlar oynayın siz yukarda... sonra canınız sıkılınca yanına yaklaşmaktan korktuğunuz halkı önce sokaklara dökün, yürütün, olmadı süngüyle arkadan dürtün.
tanklar dünyanın her yerinde demir yığını, konvansiyonel silahlar müzelik oldu benim cumhuriyetle yönetilen ülkemin sahibi hala kışlada kışlıyor.
ama bundan daha acısı da var; bütün sözlükleri dolaştım. haki yeşil theme’ler hakim geceye.
asker yetişmesine rağmen sivil ruh taşıyan iki liderden biriydi atatürk. (diğeri de gaul) cepheden döner dönmez çıkardığı üniformayı şık mı bulmuyordu acaba kendisi? yoksa demokrasi denen şeyin apoletlerden yansıyan ışıkla gözlerinin kamaşacağını mi biliyordu?
hukuk devleti dediğimizden ne anlamamız gerekiyor bizim. muhtırada sözü edilen hususlar kanuna aykırı şeyler ise cumhuriyet savcılarının işi nedir? yasama, yürütme, yargı tümüyle iflas mı etti? dışişleri bakanlığı yapmış biri cumhurbaşkanı seçilecek diye mi oluyor bunlar? seçim yasası yapılırken nerdeydi herkeslerin aklı? mecliste birileri temsil edilmesin diye göz yumduğunuz her yan’lış muhakkak başka yanlışlar da doğurur, göremiyor muydunuz o kadarını?
anayasa dediğimiz şey üzerinden calculus problemleri çözmeye çalışılmaya başladığında ben anlamıştım bunun geleceğini. kuran bile bu kadar yoruma açık yazılmadı. ama anayasa yazmışlığı olanının bile içinden çıkamadığı konuyu okuma yazması olmayan adama çözdürme çabalarının sonuçları bunlar.
alçakça oyunlar oynayın siz yukarda... sonra canınız sıkılınca yanına yaklaşmaktan korktuğunuz halkı önce sokaklara dökün, yürütün, olmadı süngüyle arkadan dürtün.
tanklar dünyanın her yerinde demir yığını, konvansiyonel silahlar müzelik oldu benim cumhuriyetle yönetilen ülkemin sahibi hala kışlada kışlıyor.
ama bundan daha acısı da var; bütün sözlükleri dolaştım. haki yeşil theme’ler hakim geceye.
çoğu insanın iddia ettiği gibi asker darbe yanlısı değildir. anayasada da belirtildiği üzere türkiye cumhuriyetin bekçisi, rejimin devamının garantisidir. bunu herkesin anlaması gerekir ki, cumhuriyetin tehlikede olduğu bir ülkede ne laiklik, ne demokrasi ne refah,huzur ne de kardeşlik söz konusu olabilir. demokrasi elden gidiyor diye inleyen bünyelere söylenecek tek söz şudur ki, cumhuriyetin şeriata, al bayrağın yeşile döndüğü bir ülkede demokrasi bulma ümidi bir ütopya değil midir? sivil hareketi küçümseyen bünyelerin, yüzbinlerce insanı hiçe sayan devlet adamlarının çıkıp demokrasiden sözetmesi ne derece doğrudur? ben kimim ki bunları söylüyorum di mi? ben şu halimle bunları söyleyebilecek bilinçteyken kelli felli adamlar bunları bilmiyor mu, yoksa gözleri öylesine körleşmiş ki acaba sadece ceplerini doldurma gayesindeler mi? ya da sanırım ben siyaset batağına girmemiş, kirlenmemiş olmamdan mı böyle konuşuyorum? neden bu kadar asabiyim? çünkü kandırılıyorum, kandırılıyoruz. demokrasi elden gidiyor diyerek cumhuriyetimizin altını oyuyorlar, ab diyerek sömürgeleştiriyorlar, globalleşme diyerek bölüyorlar, ve bizim kardeşliğimiz, iyi niyetimiz, çokkültürlülüğümüz elden gidiyor. canım acıyor. fransa 301 i kaldırın derken sözde ermeni soykırımı nı kabul ediyor ve kabul etmeyeni içeri tıkıyor, kendisi fransız milliyetçiliğiyle aşılanırken vahşileşirken, bu topraklarda ermeniyi kürdü rumu türkü birbirine düşürüyor, kendisi haberleşme ağını kimselerin eline vermezken türk telekom umuzu özelleştirin diye direktif veriyor, sonuçta kendisi tek yürek olup birleşmeye uğraşırken bizi parçalıyor. teröre hayır diyip kuzey ırak ta terörü besliyor. evet hazmedemiyorum evet. canım acıyor, içim sızlıyor. yazmak istiyorum içimde ne varsa dökmek. yeter artık diye bağırmak. ama kimse beni duymuyor.
ilk defa solun galip çıkacağını düşündüren olay,bazılarının ülkeyi ab ve abd uğruna babasının çiftliği niyetine kullanıp ülkeyi şeriata sürüklemek amacına karşı alınmış yerli yerinde bir tedbirdir.
kemal kılıçdaroğlunun yeni bir iddiasi var bu konu ile alakali.
recep tayyip erdogan ve zamanin genelkurmay ba$kani, dolmabahce sarayinda bulu$mu$ ve konu$ulanlari da "bizimle mezara kadar gidecek" olarak nitelendirmi$lerdi. kilicdaroglunun du$uncesine ve iddiasina gore o gun dolmabahce sarayinda bu basin aciklamasinin yani e muhtiranin hazirlanmasi ile alakali konu$uldu, zira bu aciklama akpnin genel secimlerde yeniden iktidar olabilmesi icin olu$turulan bir aciklamaydi. donemin genelkurmay ba$kani da emekliliginden sonra altina son model zirhli bir arac alinarak odullendirildi.
recep tayyip erdogan ve zamanin genelkurmay ba$kani, dolmabahce sarayinda bulu$mu$ ve konu$ulanlari da "bizimle mezara kadar gidecek" olarak nitelendirmi$lerdi. kilicdaroglunun du$uncesine ve iddiasina gore o gun dolmabahce sarayinda bu basin aciklamasinin yani e muhtiranin hazirlanmasi ile alakali konu$uldu, zira bu aciklama akpnin genel secimlerde yeniden iktidar olabilmesi icin olu$turulan bir aciklamaydi. donemin genelkurmay ba$kani da emekliliginden sonra altina son model zirhli bir arac alinarak odullendirildi.
#965405
evet bu iddia yalanlanamamıştır çünkü doğrudur. ankara-istanbul ve izmirdeki milyonlardan korkanların ordunun arkasına saklanarak; demokratik tepkilerini kimseyi rahatsız etmeden ve kimsenin burnunun kanamasına sebep olmadan yapan milyonları safdışı bırakmak namına yapılan bir açıklamadır. yaşar büyükanıt sözde atatürkçü rolüyle ordunun rahatsızlığını dillendirmeye çalışmıştır lakin altına zırhlı araç çekilmesine sesini çıkarmadan oturmaktadır. lahana ve perhiz turşusu çoktan bozulmuş iğrenç bir tat almıştır bu pespaye oyun karşısında.
evet bu iddia yalanlanamamıştır çünkü doğrudur. ankara-istanbul ve izmirdeki milyonlardan korkanların ordunun arkasına saklanarak; demokratik tepkilerini kimseyi rahatsız etmeden ve kimsenin burnunun kanamasına sebep olmadan yapan milyonları safdışı bırakmak namına yapılan bir açıklamadır. yaşar büyükanıt sözde atatürkçü rolüyle ordunun rahatsızlığını dillendirmeye çalışmıştır lakin altına zırhlı araç çekilmesine sesini çıkarmadan oturmaktadır. lahana ve perhiz turşusu çoktan bozulmuş iğrenç bir tat almıştır bu pespaye oyun karşısında.
yüz yıllardan beridir bu üke müslüman.kaosun içerisinden yeni yeni çıkıyoruz.bu gün abd bomba atsa hepimizin kafasına düşecek onu bunu bırakalım millet nasıl yaşıyorsa yaşasın kuvvet olalım o zaman yıkılmayız.
dini sömürülerle kandırılan cahil insanların seçtiği yönetimle başa gelmiş şarlatanların yönetimi tümüyle ele geçirmelerine demokrasi kisvesi altında göz yuman insanları anlamıyorum..darbe elbette memleketi geri götürecektir ama örümcek kafaların götürebilceğinden fazla değil.sırf antimilitarizm olsun diye tepki gösterenleri de kınıyorum ve koyun olanların da onlar olduğunu düşünüyorum.söz konusu muhturanın gayet yerinde olduğuna inanıyorum.umarım halkın gözü kısa zamanda açılır.
aynı senaryo.farklı kişiler ama aynı mantık.bu ülkede bir darbe olacaksa sivil bir darbe olmalı.yoksa biri yapar,biri kırı geçirir.en baştan aynı şeyler.istikrarsızlık... sefalet... kaos...
demokrasinin teminatı halk olmadıkça bir adım ileri gidemeyiz.durum her ne olursa olsun askerin siyasete böyle müdahale etmesi oldukça yanlış.dini ideolojilerin siyasete alet edilmesine karşı çıkan,laiklik elden gidiyor diye verilen bu muhtıralar,askerin siyasete el atması değil midir? el atmasının esas anlamı 70 milyonluk türkiye halkına "siz bir hiçsiniz" demekten başka nedir?
demokrasinin teminatı halk olmadıkça bir adım ileri gidemeyiz.durum her ne olursa olsun askerin siyasete böyle müdahale etmesi oldukça yanlış.dini ideolojilerin siyasete alet edilmesine karşı çıkan,laiklik elden gidiyor diye verilen bu muhtıralar,askerin siyasete el atması değil midir? el atmasının esas anlamı 70 milyonluk türkiye halkına "siz bir hiçsiniz" demekten başka nedir?
hiç bir yere geri gitmedik aksine bu işin sonunda çok daha ileri gideceğiz, şeklinde düşündükten sonra oyhhş şeklinde tepki verebilir insan.
az önce öğrendim bu haberi.. ve gördüm ki biz 100 yıl değil, 1000 yıl geçse adam olmayız, olamayız... demokrasi, insanca yaşama bilincidir. biz bunu başaramıyorsak biz de insan değiliz. gözümüzün önünde bir darbe yedik aq.
aslında bugün aklıma gelmemiş de değildi. bunların demokrasiye bırakın saygı duymayı, nefret ettikleri zaten tarafımca biliniyordu. ve bu sebepten akpli herhangi birinin cumhurbaşkanı yapılmayacağı da belliydi. onu cumhurbaşkanı yapmamak için bunların elindeki tek şans dyp ve anaplı vekillerin meclise girmelerini engellemek, böylelikle gerekli olduğunu iddia ettikleri 367’yi sağlatmamaktı. ağar’ın ve mumcu’nun açıklamalarını izledim. ikisi de burnundan soluyordu. mumcu’yu pek bilmem ama ağar hakikaten demokrasinin önemine inanmış, asla demokratik değerlerden vazgeçmeyen bir insandır. onun "meclise girmiyoruz" açıklaması beni çok ama çok şaşırttı. üstelik omuzları çökmüş, hali kalmamış, yüzü bir anda sararmış gibiydi. ben de içimden "ulan böyle açıklama yapması için zorladılar mı bunu" diye düşündüm. ve ayrıca ümmet kandoğan’ın, ağar’a rağmen meclise girmesi ve ona muhalif konuşması ama sonrasında partiden ayrılmayacağını açıklaması, ağar’a hakikaten bazı şeylerin zorla yaptırıldığının kanıtıydı adeta.. mumcu’nun da her halinden sıkıldığı, daraldığı belli oluyordu.
oturumun devamında, 367 henüz tamamlanmamıştı. 5 tane chp’li parlamentoya girdi ve bir chp’li onlara "ne bok yiyosunuz siz orada" diye sinirli ve gergin bir şekilde bağırdı. yani 367’nin tamamlanmış olmasının artık başvurulacak son çare olarak darbeyi göstermesini anlamış olacaktı bu chp’li milletvekili. ve o yüzden çok gergin bir şekilde bağırdı tahminimce.
367 milletvekili tamamlanınca bunların anayasa mahkemesi umudu da kalmadı. yapılacak en etkili ve tek çözüm yolu buydu... işin ucunda koltukları tehlikede, kolay iş değil buna izin vermek...
********************
bu benim haberi duyduktan 5 dakika sonra zihnimden geçenlerdi. buraya yazdım... aslında politikacıların büyük kısmının bu muhtıradan haberinin olduğu izlenimi uyandırdı bende tüm gün meclis ve seçimleri takip eden birisi olarak. bir komplo teorisi olarak gözükebilir ancak akla da çok yatkın görünüyor.
nokta’ya nokta konulması da bu oyunun bir parçası gibi gözükebilir düşünüldüğünde.. asıl yapılması gereken özden örnek hakkında soruşturma başlatılması iken, bu olmuyor gazete yağmalanıyor, yetmiyor kapatılıyor, yetmiyor görmüş hakkında 6 yıllık dava açılıyor. bunu hangi akıl kabul eder ya? kendine zeki diyen, hukuktan anlayan hangi insan buna evet, olabilir der.
neticesinde bir muhtıra oldu. halen inanamıyorum. az önce bir başka platformda geyik yapıyordum oysa ki. bu kadar çağdışı, bu kadar aptal, bu kadar sivil iradeden utanan, korku duyan, bu kadar demokrasiyi bilmeyen ve öğrenmeye de çalışmayan, farklılıklara düşman gözüyle bakan ve onları yok etmeye çalışan zihniyete sahip insanlarımız nasıl hala nefes alabiliyorlar bu çağda ona halen hayret etmekteyim.
aslında bugün aklıma gelmemiş de değildi. bunların demokrasiye bırakın saygı duymayı, nefret ettikleri zaten tarafımca biliniyordu. ve bu sebepten akpli herhangi birinin cumhurbaşkanı yapılmayacağı da belliydi. onu cumhurbaşkanı yapmamak için bunların elindeki tek şans dyp ve anaplı vekillerin meclise girmelerini engellemek, böylelikle gerekli olduğunu iddia ettikleri 367’yi sağlatmamaktı. ağar’ın ve mumcu’nun açıklamalarını izledim. ikisi de burnundan soluyordu. mumcu’yu pek bilmem ama ağar hakikaten demokrasinin önemine inanmış, asla demokratik değerlerden vazgeçmeyen bir insandır. onun "meclise girmiyoruz" açıklaması beni çok ama çok şaşırttı. üstelik omuzları çökmüş, hali kalmamış, yüzü bir anda sararmış gibiydi. ben de içimden "ulan böyle açıklama yapması için zorladılar mı bunu" diye düşündüm. ve ayrıca ümmet kandoğan’ın, ağar’a rağmen meclise girmesi ve ona muhalif konuşması ama sonrasında partiden ayrılmayacağını açıklaması, ağar’a hakikaten bazı şeylerin zorla yaptırıldığının kanıtıydı adeta.. mumcu’nun da her halinden sıkıldığı, daraldığı belli oluyordu.
oturumun devamında, 367 henüz tamamlanmamıştı. 5 tane chp’li parlamentoya girdi ve bir chp’li onlara "ne bok yiyosunuz siz orada" diye sinirli ve gergin bir şekilde bağırdı. yani 367’nin tamamlanmış olmasının artık başvurulacak son çare olarak darbeyi göstermesini anlamış olacaktı bu chp’li milletvekili. ve o yüzden çok gergin bir şekilde bağırdı tahminimce.
367 milletvekili tamamlanınca bunların anayasa mahkemesi umudu da kalmadı. yapılacak en etkili ve tek çözüm yolu buydu... işin ucunda koltukları tehlikede, kolay iş değil buna izin vermek...
********************
bu benim haberi duyduktan 5 dakika sonra zihnimden geçenlerdi. buraya yazdım... aslında politikacıların büyük kısmının bu muhtıradan haberinin olduğu izlenimi uyandırdı bende tüm gün meclis ve seçimleri takip eden birisi olarak. bir komplo teorisi olarak gözükebilir ancak akla da çok yatkın görünüyor.
nokta’ya nokta konulması da bu oyunun bir parçası gibi gözükebilir düşünüldüğünde.. asıl yapılması gereken özden örnek hakkında soruşturma başlatılması iken, bu olmuyor gazete yağmalanıyor, yetmiyor kapatılıyor, yetmiyor görmüş hakkında 6 yıllık dava açılıyor. bunu hangi akıl kabul eder ya? kendine zeki diyen, hukuktan anlayan hangi insan buna evet, olabilir der.
neticesinde bir muhtıra oldu. halen inanamıyorum. az önce bir başka platformda geyik yapıyordum oysa ki. bu kadar çağdışı, bu kadar aptal, bu kadar sivil iradeden utanan, korku duyan, bu kadar demokrasiyi bilmeyen ve öğrenmeye de çalışmayan, farklılıklara düşman gözüyle bakan ve onları yok etmeye çalışan zihniyete sahip insanlarımız nasıl hala nefes alabiliyorlar bu çağda ona halen hayret etmekteyim.
genelkurmay’ın internet sitesinde yayınladığı açıklamadır. öyle göte böyle yarak denilmiştir açıklamadı çok açık bir şekilde. allah sonumuzu hayır ede. sadece son paragraf her şeyi anlatmaktadır.
http://www.tsk.mil.tr/bashalk/basac/2007/a08.htm
"türk silahlı kuvvetleri, bu niteliklerin korunması için kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme konusundaki sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu kararlılığa olan bağlılığı ile inancı kesindir."
http://www.tsk.mil.tr/bashalk/basac/2007/a08.htm
"türk silahlı kuvvetleri, bu niteliklerin korunması için kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme konusundaki sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu kararlılığa olan bağlılığı ile inancı kesindir."
muhtira nedir diye soranlar icin acik cevap.
i$te budur!
okumaya u$enenler icin minik olarak ozetlemek icap ederse genelkurmay ba$kanligi demi$ ki;
"kendinizi uzun bir suredir dingonun ahirinda olarak gordugunuz a$ikar.lakin unutulmamali ki bu ulkenin, cumhuriyetin ve laikligin teminati turk silahli kuvvetleridir.bundan $uphesi olan varsa da bu $upheleri akillarindan silmeye fazlasi ile muktediriz.aklinizi ba$iniza toplayin yoksa aklinizi aliriz!"
demi$.
i$te budur!
okumaya u$enenler icin minik olarak ozetlemek icap ederse genelkurmay ba$kanligi demi$ ki;
"kendinizi uzun bir suredir dingonun ahirinda olarak gordugunuz a$ikar.lakin unutulmamali ki bu ulkenin, cumhuriyetin ve laikligin teminati turk silahli kuvvetleridir.bundan $uphesi olan varsa da bu $upheleri akillarindan silmeye fazlasi ile muktediriz.aklinizi ba$iniza toplayin yoksa aklinizi aliriz!"
demi$.
yapılan açıklamada ifade edilenler hepimizin bildiği ve burada dile getirdiğimiz gerçeklerdir. genelkurmay başkanlığının son yıllarda ve yakın geçmişte gözler önüne serilen, bazı kasıtlı ve "güç gösterisi haline getirilmekten de tehlikeli bir hal almış irticai faaliyeteri", gerektiği kadar örneklemiş ve bu durumun verdiği endişeyi dile getirmiştir. ancak bu açıklamada dikkat çekmek istediğim iki nokta var ki, bence konunun düğüm noktası da budur. birincisi bu paragraf:
"son günlerde, cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumdadır. bu durum, türk silahlı kuvvetleri tarafından endişe ile izlenmektedir. unutulmamalıdır ki, türk silahlı kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur."
evet, cumhurbaşkanlığı seçimi başlığında yazdığım son entry aklıma geldi bu paragrafı okuyunca. bakın işte, ülkenin içine sürüklenmesine ramak kalmış bu bataklık vaziyetini yakinen görmek için ankarada yaşamak, belli partilerin içinde bulunmak ya da bir ideolojik görüşü benimsemek gerekmiyor. başımızda bulunan laiklik ve cumhurtiyet rejiminin ilerlemesine değil, gerilemesine sebep olacak bir yönetim anlaşıyının; bu yönetim içindeki bazı ellerin işi toplumsal oyun haline getirmesinin vardığı nokta; ayrıca yine bu endişeleri yaşatan grubun ülkenin en önemli makamlarını, birer birer avucunun içine almak istemesinin verdiği tedirginliğin bir dışa vurumudur.
demokratik hak elbette seçilen kişi ya da kişilere saygıyı gerektirir. ancak burada dikkat edilmesi gerekilennokta "irticai faaliyetler" kavramıdır. sana demokratik yollarla verilmiş olan bu görevi, eğer ülkenin hassas noktalarını eşeleyecek bir şekilde, toplumsal huzuru kaçııp siyasi güvensizliği kaybettirecek bir halde kullanmaya yeltenirsen, bunu daha fazla devm ettirmen mümkün değildir. zira bu noktada, sadece beyinlere kazınmış ve en geniş bakış açısına sahip olsa bile içinde bir yerde belirli ideolojileri barındıran siyasi grupların değil, ülkenin sarsılmaz bütünlüğü ve bağımsızlığının en büyük ifadesi olan silahlı kuvvetlerin, durumu hangi yönde gördüğü önemlidir.
açıklamada dikkat çeken ikinci paragraf ise şu:
" özetle, cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder atatürk’ün, “ne mutlu türküm diyene!” anlayışına karşı çıkan herkes türkiye cumhuriyeti’nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır."
ne mutlu türküm diyene sözünde bile bir art niyet bulup, kavram karmaşaları içinde boğularak, farkında olmayarak ayrımcılık yaratan kimselerin ne kadar da büyük bir gaflet içinde bulunduklarının genelkurmay tarafından dillendirilmesi de önemlidir. aslında içerde bizi tahrik eden ve yakamızı hiçbir zaman da bıramayacakmış gibi görünen bazı şer düşünceler ve bunun sonucu olan saptırılmış yönlendirmelerin, özde, türk kimliği ve bütünleştirici yapısını hala da kavrayamamaların verdiği rahatsızlık da açıkça göülmektedir.
kısaca, ne gerici ne de ayrıştırıcı fikir ve eylemlerin hiçbir zaman amacına ulaşamayacağına dair bazı hatırlatmaların yapıldığı, ve bence de bazı gruplar için düşünsel dinamizmin korunması ve davranışlarını ona göre devam ettirmeleri açısından önemli bir açıklama olmuştur.
bu açıklamada, sadece demokrasiye karşı bir müdahalede bulunulduğunu söylemek, dünyanın en saf davranışı olur sanırım.
"son günlerde, cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumdadır. bu durum, türk silahlı kuvvetleri tarafından endişe ile izlenmektedir. unutulmamalıdır ki, türk silahlı kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur."
evet, cumhurbaşkanlığı seçimi başlığında yazdığım son entry aklıma geldi bu paragrafı okuyunca. bakın işte, ülkenin içine sürüklenmesine ramak kalmış bu bataklık vaziyetini yakinen görmek için ankarada yaşamak, belli partilerin içinde bulunmak ya da bir ideolojik görüşü benimsemek gerekmiyor. başımızda bulunan laiklik ve cumhurtiyet rejiminin ilerlemesine değil, gerilemesine sebep olacak bir yönetim anlaşıyının; bu yönetim içindeki bazı ellerin işi toplumsal oyun haline getirmesinin vardığı nokta; ayrıca yine bu endişeleri yaşatan grubun ülkenin en önemli makamlarını, birer birer avucunun içine almak istemesinin verdiği tedirginliğin bir dışa vurumudur.
demokratik hak elbette seçilen kişi ya da kişilere saygıyı gerektirir. ancak burada dikkat edilmesi gerekilennokta "irticai faaliyetler" kavramıdır. sana demokratik yollarla verilmiş olan bu görevi, eğer ülkenin hassas noktalarını eşeleyecek bir şekilde, toplumsal huzuru kaçııp siyasi güvensizliği kaybettirecek bir halde kullanmaya yeltenirsen, bunu daha fazla devm ettirmen mümkün değildir. zira bu noktada, sadece beyinlere kazınmış ve en geniş bakış açısına sahip olsa bile içinde bir yerde belirli ideolojileri barındıran siyasi grupların değil, ülkenin sarsılmaz bütünlüğü ve bağımsızlığının en büyük ifadesi olan silahlı kuvvetlerin, durumu hangi yönde gördüğü önemlidir.
açıklamada dikkat çeken ikinci paragraf ise şu:
" özetle, cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder atatürk’ün, “ne mutlu türküm diyene!” anlayışına karşı çıkan herkes türkiye cumhuriyeti’nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır."
ne mutlu türküm diyene sözünde bile bir art niyet bulup, kavram karmaşaları içinde boğularak, farkında olmayarak ayrımcılık yaratan kimselerin ne kadar da büyük bir gaflet içinde bulunduklarının genelkurmay tarafından dillendirilmesi de önemlidir. aslında içerde bizi tahrik eden ve yakamızı hiçbir zaman da bıramayacakmış gibi görünen bazı şer düşünceler ve bunun sonucu olan saptırılmış yönlendirmelerin, özde, türk kimliği ve bütünleştirici yapısını hala da kavrayamamaların verdiği rahatsızlık da açıkça göülmektedir.
kısaca, ne gerici ne de ayrıştırıcı fikir ve eylemlerin hiçbir zaman amacına ulaşamayacağına dair bazı hatırlatmaların yapıldığı, ve bence de bazı gruplar için düşünsel dinamizmin korunması ve davranışlarını ona göre devam ettirmeleri açısından önemli bir açıklama olmuştur.
bu açıklamada, sadece demokrasiye karşı bir müdahalede bulunulduğunu söylemek, dünyanın en saf davranışı olur sanırım.
konusu darbe olan muhtıradır. kanımca ardından şu gibi açıklamalar halkın çeşitli kesimlerine yapılmalıdır çünkü muhtıranın sahibi genelkurmayımızın bunlarla uğraşmaya vakti yoktur.
"ekonomik krizin etkilerini cefakar göğüsleyen ülkem, ki zaten ne zaman halkı ekonomik rezfah yaşamıştır. ekonomik olarak her daim rahat ettirilmeye çalışılan tek kesmi in tüccarları olmş, ne yazık... sürekli yaşam düzeyinin artıtılması ile kandırılan cahil milletim: sen seni yaşatacağına inandığın bu adamların peşinden gidip de asıl seni kurtaracaklara sırt çevirtiliyorsun... az da olsa ses çıkarma olanağına sahip kesim: sen de nasıl bu yalanlara kanıp da cumhuriyetini yeşilcilere satmaya kalkıyorsun... sana kızamıyorum, sen de farkında değilsin, ne yazık ki bu yolunda başındakilerin kaderini paylaşacaksın...
darbeye karşısın sen sesi çıkan, ilk hitap sanadır. sen bu peşine takıldıklarından medet umarken büyük önderin tarafından sana verilen vatandaşlık görevin cumhuriyeti gözetmeyi ihmal ediyorsun. bu senin suçun. en çok tepkiyi zaten her zaman açık platformda gördüğün için sana düşen çok bir uyarı yok burada.
sen cahil halk; sen refahının iyileşmesi uğruna cumhuriyetini ihmal ettin. şimdi de askerin sana açıklaması yoluyla bir şey bildiriyorsa, evet, eğer gerçekten düşündüğün buysa, unutma; işsizliğin olabilir, sokakların asker dolabilir ama bu bütün işleri sakallıların yapmasından, sokakların yeşili dolması ve başın açık gezememenden iyidir. sen dersin ki milletim 10 yıl geriye gidecek, fakat eğer buna da cahilliğinle karşı çıkarsan 100 yıl geriye gideceksin. düşün, dış borcun belki iki katına çıkacak, ama zaten o dış borçları oluşturan da bu desteklediğin zihniyetti, bunlardan kurtulmanı sağlayacağını düşündüğün de o. ama o zihniyet sadece yabancıların kucağına oturmanı öngörüyor, bu kadarla da kalmayıp senin kendi ülkenin sokağındaki özgürlüğünü de kısıtlayacak.
yüce ulusumun cahil tarafı! sesini çıkartabilen kesim! kendi desteklediğiniz kişilerin cumhuriyetinize saldırmasına göz yummayın artık, gördünüz sağladıklarını, sağlayacaklarını... tabii eğer askerinizin açıklamalarından rahatsız oluyorsanız bu uyarıya layıksınızdır. dikkate almazsanız da ikna olmadığınız sonuçların sizin iyiliğiniz için olacağını unutmayın. insanın gücüne giden hakkında hayırlısıdır."
"ekonomik krizin etkilerini cefakar göğüsleyen ülkem, ki zaten ne zaman halkı ekonomik rezfah yaşamıştır. ekonomik olarak her daim rahat ettirilmeye çalışılan tek kesmi in tüccarları olmş, ne yazık... sürekli yaşam düzeyinin artıtılması ile kandırılan cahil milletim: sen seni yaşatacağına inandığın bu adamların peşinden gidip de asıl seni kurtaracaklara sırt çevirtiliyorsun... az da olsa ses çıkarma olanağına sahip kesim: sen de nasıl bu yalanlara kanıp da cumhuriyetini yeşilcilere satmaya kalkıyorsun... sana kızamıyorum, sen de farkında değilsin, ne yazık ki bu yolunda başındakilerin kaderini paylaşacaksın...
darbeye karşısın sen sesi çıkan, ilk hitap sanadır. sen bu peşine takıldıklarından medet umarken büyük önderin tarafından sana verilen vatandaşlık görevin cumhuriyeti gözetmeyi ihmal ediyorsun. bu senin suçun. en çok tepkiyi zaten her zaman açık platformda gördüğün için sana düşen çok bir uyarı yok burada.
sen cahil halk; sen refahının iyileşmesi uğruna cumhuriyetini ihmal ettin. şimdi de askerin sana açıklaması yoluyla bir şey bildiriyorsa, evet, eğer gerçekten düşündüğün buysa, unutma; işsizliğin olabilir, sokakların asker dolabilir ama bu bütün işleri sakallıların yapmasından, sokakların yeşili dolması ve başın açık gezememenden iyidir. sen dersin ki milletim 10 yıl geriye gidecek, fakat eğer buna da cahilliğinle karşı çıkarsan 100 yıl geriye gideceksin. düşün, dış borcun belki iki katına çıkacak, ama zaten o dış borçları oluşturan da bu desteklediğin zihniyetti, bunlardan kurtulmanı sağlayacağını düşündüğün de o. ama o zihniyet sadece yabancıların kucağına oturmanı öngörüyor, bu kadarla da kalmayıp senin kendi ülkenin sokağındaki özgürlüğünü de kısıtlayacak.
yüce ulusumun cahil tarafı! sesini çıkartabilen kesim! kendi desteklediğiniz kişilerin cumhuriyetinize saldırmasına göz yummayın artık, gördünüz sağladıklarını, sağlayacaklarını... tabii eğer askerinizin açıklamalarından rahatsız oluyorsanız bu uyarıya layıksınızdır. dikkate almazsanız da ikna olmadığınız sonuçların sizin iyiliğiniz için olacağını unutmayın. insanın gücüne giden hakkında hayırlısıdır."
sonunda askerin ipleri eline aldığı olay.
abd ve ab kapısında it olmaktansa kışlada ite atılacak taş olurum daha iyi...
abd ve ab kapısında it olmaktansa kışlada ite atılacak taş olurum daha iyi...
öncelikle söylemem gerekir ki; ekşi den sevdiği yazarların entrylerini burada bir kaç kelime değiştirerek windows formatinda henüz bulunmayan oku-kelime-değiştir-yapıştır fasilitesini manuel olarak kullanan yazarları esefle kınıyorum.demokrasi diye bağıran kimi insanlar şeriat geldiğinde ne diye bağıracaklar merak etmekteyim, cumhurbaşkanı rektörleri atar beyler, danıştay anayasa mahkemesi vesaire.şimdi anlaşılmayan nokta şudur ki; kimse darbe istemiyor, askerde darbe yanlısı değil, lakin bülent arınç kimin torunudur, rte neler yapmıştır araştırmak gerekir.sevgili abd gülümüz bir zamanlar cumhuriyet dönemi bitmiştir dememiş midir?.demokrasi diye anladığınız ve algıladığınız, türkiyeyi iran yapacak olan kımıl zararlarına gösterdiğniz tevazu mudur?demokrasi halkın yüzde 33ünün verdiği karar ise an itibariyle, sizin savundugunuz nedir beyler?bağırmayın,ağlamayın demokrasi diye.türkiyeyi parsel parsel satan insanları savunuyorsuynuz farkında mısınız?.doğu perinçek16 şubat 97de rand corparation da rtenin başbakan gülün dış işleri bakanı olacağını yazdı, dememiş midir?.yapılan şey, kafanıza göre hareket edemezsiniz demektir, ki onların kafasının çapı yüzde 33dür.bu açıdan oy bile kullanmadan sağa sola saydıranlara ne yapıyorsun demek istemekteyim.
ayrıca amerika, türk halkı ve kurumlarına demokrasiye saygı duyun demiştir(?).bu açıklama sebebiyle.
rejimi kurtarmak için akp ye ayar verilmesi (bkz: akıllı akp almıyım aklını)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?