confessions

epikuros

- Yazar -

  1. toplam entry 2495
  2. takipçi 1
  3. puan 68059

vantuz

epikuros
cam, kapı ve burda adını sayamayacağım bir çok pürüssüz yüzeyli zeminlere yapışabilme özelliği olan, yumuşak plastik veya kaucuktan meydana getirilebilen nesne. eskisi kadar karşımıza çıkmıyorlar bu aralar. eskiden araba camlarında, yatak odası aynalarında, işyeri cam ve kapılarında ilginç görevler yerine getirmek üzere kullanıldığı çarpardı gözümüze.
şimdiyse "nası yapıştı adamın dudaana vantuz gibi karı ha" gibi benzetim cümlelerinde daha çok karşılaşmaktayız vantuzla.

çift dalmak

epikuros
bildiğim en iyi çift dalıcı koray avcıdır. futbol oynarken kendini bir park kaydırağında, bir su yalağında, bir yağlı direkte sanan bu kaygan arkadaş hiç bir pozisyonu ayırt etmeden her durumda rakibe çift dalar, özellikle ıslak sahada kendini penguen gibi bırakır çimlere göt üstü, beş altı metre kaydığı olur. kendini bulur bunu yaparken, çok mutludur. eğer çift dalıp ayağına kaydığı rakip iri yarı bi futbolcuysa, duvara toslamaktan korkarcasına elleriyle gözlerini kapadığı bile olur. neticede topu kapar, sakatladığı adamın enkazını arkada bırakıp müteakip pozisyonlara akar.

çift dalmak

epikuros
genelde bir futbol terimi olarak karşımıza çıkar, başka rollere de soyunabilir. futbolda, üstümüze topla gelen şerefsiz futbolcunun önüne -yalnız bu gelen rakip futbolcu olması lazımki değsin- topu kesmek amacıyla çift ayakla kayma olayıdır. rakip büyük ihtimalle sakatlanabilir bu hareket sonucunda. fakat amacımız sadece topun geçmesini önlemektir, bu açıdan bu yol bizi amacımıza götüren bir yol olması hasebiyle mubahtır.

koray avcı

epikuros
beşitaş’ın en faydalı oyuncusudur, emniyet sibobudur. her bölgede oynar, olmuyo ama demez. rize’de oynarken daha teknik, koşmayan, sahada gezinip sadece ara paslar atan bir oyuncu görünümündeyken beşiktaş’a geldiğinden beri yırtıcı futbolcu konumuna geçmiştir.

sezgileri kuvvetlidir, topa basar adam geçirmez, isabetli ara paslar atar, iyi vurur, çift ayak dalar göt üstü, adam biçer, kralını tanımaz. düşün, bi maçta gökhan zan gibi bi adamla kafaları tokuşuyo bunların, gökhan’ın kafatası çatlıyo, koray gık demeden ayağa kalkıyo. kemikleri sağlamdır, anne sütü içmiştir zamanında demekki. kendine bakıyor adam, futbola odaklanmıştır. 5-10 milyon dolarlık ibrahim toraman’dan daha dengelidir oyunu. hırs yapar, kara listeye aldımı bi adamı sahada üç tur peşinden koşar, adam topu bıraksa da çift dalıp adamı yere yuvarlamadan bırakmaz. anelka da faulle geçmiştir onu, o ayrı.

çağdaş atan

epikuros
topu sağ ayağına alma özürlü titrek bir futbolcudur. top sol ayağındayken pas verecek uygun biri bulamazsa etrafta hemen heyecan yapar, eli ayağına dolaşır; fakat yalnızca titrek mandalarda rastlanılan bu özelliğini belli etmemek için, gene döner sol ayağıyla cansimidi koraya verir pasını olgun ve usta futbolcu edasıyla. halbuki çaresizlikten bu yola başvurmuştur bu açık. zaten taraftar, hiç atlatmadan her geri pasında bunu yuhalayarak böyle numaralara gelmeyeceklerini gösterirler.

sıkıştığı pozisyondan çıkacak teknik kapasiteden yoksun olmakla beraber, rahat oyunu sıkıştırmak konusunda da bitanedir o ya canım benim, ona "angut" diyenlere katılmıyorum. hayırlısıyla kazasız belasız varır belçikalara temennilerinde bulunmak son görevimiz olmalı camia olarak.

kendisni sahnede görmek isteriz ayrıca bu engin koç edalı futbolcu geçinen insanı. dakkada bir saçıyla başıyla oynar, tişörtünün kollarını kıvırır, şortunun paçasını çeker bırakır, gastecilere ağzını kulaklarında 32 dişiyle poz verir. kendini yanlış yerlerde arıyor.

kartal tibet

epikuros
en güzel kemal sunal filmlerinin de yönetmenidir ayrıca. görünüş olarak küp şeklinde düzgün bi kafaya sahip olduğu ve boynunun, kafasını sağa-sola çevirmesine olanak vermeyecek kadar gövdesine yapışıkmış gibi durduğu söylenebilir. mesela sağa bakmak istediğinde asla kafasını çevirmezdi, bütün vücuduyla o tarafa dönerdi
bu özelliğiyle robot rollerini hiç zorlanmadan oynabilirdi fakat o dönem bilim kurgu olayı gelişmediği için, kendini kör ve ağırbaşlı-efendi aşık rollerine verdi.

"hnn hnnalan nnayır" şeklinde hnnlı konuşma tekniğinin de sinemadaki öncülerindendir, boynunun omuzlarının arasına konuçlandırılmış ve sabitlenmiş olması o tür sesler çıkarmasına neden olmuş olabilir, ama çok tutulmuştur o dönem hnnn’lı konuşma, yaratıcıdır o zaman.

yazarların aslında söylemek istedikleri

epikuros
#242527
hah ha sadece göstermekle yetindiğimi sanıyor. annem göster ama elletme demedi ki. annecim benim sesleniyorum sana burdan "kızın milli oldu milli, senin o doktordan bi randevu al bana karnım şişmeden, çözüm bulcam diye söz verdin"
dövmecinin de eli çok hafifmiş, iki işi birden halletti şipşak.

bilgiçlerin şiirleri

epikuros
bana buralarda adres sormayın
artık buraların yabancısıyım
başımda tilkiler, hötümde kazık
gördüğüm ilk güne lanet bin yazık

okyanus ararken ateşe düştüm
aklımı sevmezim, bütün küsmüşüm
böyle reva gördü iç sesim, idim
regl olmam imkansız yok zaten pedim
buraya ne uyar lan hah "yok ki bir kedim"

nickin altına entry girerek laf atmak

epikuros
örneğine sıkça rastlanabilecek bi durumdur. rastgele bir kaç tane #224360 #243605 #243606 #233931.

ayrıca yine nick başlıklarının altına yazılan yazılar hatıra defterindeki iyi dilek temennileri baygınlığında bi görünüm oluşmasına sebep olmuş. bunun nedeni, bir kısım bilgicin sözlüğe gelmesinden itibaren sözlükte oluşan naif-eğlenceli aile ortamı olsa gerek.

belki arzulanan şeydir bu, lakin sözlük ’iyi niyet ve iyi dilekler temennili’ entrylerden geçilmez oldu. hep söylendiği gibi sözlükte huston, sözlük dışında msn türü canlı iletişim kurmaya olanak sağlayan platformlar mevcutken.

belki de, hatıra defteri tutmakla amaçlandığı gibi ilerde açıp burda anıları tazelemek için malzeme depolama niyetiyle kullanılıyordur bu nick başlıkları. yalnız şu var ki elbette nick başlığının sahibi olan kişiyle ilgili anılar yazılabilir o kişiyi tanımlamak amacıyla; fakat "işşallah hep mesut olursun", "temennimdir ayakkabın vurmasın", "mutluluğu o denli hak ediyorsun ki" gibi tanımlama çabasıyla girilen entryler, kişi hakkındaki entrylerden karakter tahlili yapma uğraşındaki benim gibi yazarlara da vakit kaybettiriyor, yoruyor.

dediğim gibi oluşan "aile ortamı" galiba bu sıkıcı görüntüyü oluşturanlara uyarı yapacak kişiyi de geri adım atmaya zorluyor, ya da yönetimi bile bunlara müsamaha göstermeye zorluyor. belki de böyle eğleniyoruzdur gençler, ben bu sözlüğün formatını veya işleyişini bir türlü çözemediğim için yanlış kriterlerle değerlendirme yapmaya çalışıyor olabilirim, veya bilgi sözlüğün hiç örnek almadığı platformlarla mukayese etmeye çalışıyor olabilirim. fakat, yine de açıkça belirlenip vurgulanan bu tip kuralların geçerliliğinden de bahsediliyor bazen.

ihtimaldir ki sözlük doğal evrim süreci çerçevesinde bu hale gelmiştir ve ben bunu dışardan takip ettiğim için garipsiyorumdur; ama böyle düşünen bir iki kişi daha varmış , onlar da bu aile ortamının yanaşmalarıdır belki benim gibi..
118 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol