confessions

epikuros

- Yazar -

  1. toplam entry 2495
  2. takipçi 1
  3. puan 68183

yaran diyaloglar

epikuros
kucağındaki ağlayan çocuğunu susturmaya çalışan anne, yanıdaki adamdan yardım ister,

- sus yavrum, ağlama. bak amca kızıyo. amcası bi kız buna da sussun.
- lan velet sus bakim, skerim ananı yoksa ha!

oylama sistemindeki kankalık faktörü

epikuros
önemli bi faktördür, hep bir adım önde olmak demektir. ama kendini kandırmaktır, ilerde çocuklarınla konuşurken, "yav zamanında bilgi sözlük vardı, kralıydım oranın. puanım binbeşyüzdü. döktürürdüm. daha a demeden takdir edilirdim. o kadar güzel kasardımki" şeklinde eski günlerden bahsederken elbet bi cız sesi gelir içerlerden

ve asıl önemli olan ikinci husus da şu; sözlükte size kafayı takmış biri olması faktörü. bu ilk durumdan daha fenadır. mesela bir entryimden dolayı bana kafayı takan kişi üye takip şeysi sayfamı açıp görebildiği bütün entrylerime berbat oyu vermiş, entrylerin içeriğine hiç bakmadan .

bu çocukça bir öç alma taktiğidir. küçükken hatasını yüzüne söylediğimiz çocuk, bunu hazmedemeyip, biz yokken akvaryumumuzun suyunu boşaltıp balığımızı öldürüp öç aldığını sanardı, ya da diktiğimiz çiçekleri arkamızdan koparırdı. bu çok saçma bir şey. eline vermişler oy kullanma hakkı, bu şekilde gücü hissetmeyi ve kullanmayı deniyor. ama bunun sonucunda ne bana bir şey yapabilir ne de haksızken haklı pozisyonuna geçebilir. puanım 80’den 60’a inmiş, çok mu dertti yani. madalya mı takacaktık sonunda. sorunlu bir ruh hali göstergesi bu yapılan, o kadar.

böylece, kendimi yem olarak kullandığım olayla birlikte seri eksi oy veren ibne de ortaya çıkarılmış, birilerinin yapması gereken amme hizmeti de gerçekleştirilmiş oldu.

sözlüğü populer olma, kendini ıspatlama yeri ya da en çok muhteşem oyu alanın kazandığı bir yarışma olarak görmemek gerek. berbat oyu almıym diye canının istediğini yazmaktan geri dıurmak da olmaz. kasıtlı olarak kötü oy mu kullanmışlar, bırak gençler eğlensin . olaya "karşılaştığım kavramlara ne gözle bakıyorum, çeşitlendirebiliyor muyum? hazır boş yer var aklımdakileri not edeyim" gözüyle bakmak daha iyi olur

bilgiçlerin şiirleri

epikuros
bana buralarda adres sormayın
artık buraların yabancısıyım
başımda tilkiler, hötümde kazık
gördüğüm ilk güne lanet bin yazık

okyanus ararken ateşe düştüm
aklımı sevmezim, bütün küsmüşüm
böyle reva gördü iç sesim, idim
regl olmam imkansız yok zaten pedim
buraya ne uyar lan hah "yok ki bir kedim"

xy kombinasyonu üzerinden taşak yapmak

epikuros
......xy......................yx.........
.....yx.......(.........)......xy........
.....xy.......(.........)......yx........
.....yx.......(.........)......xy........
.....yx.......(.........)......xy........
.....xy.......(.........)......yx........
......xy....y(.........)x.....xy........
......xxxyx(.........)xyxxy........
...............(.........)................
...............(.........)................
...............(____)................
...............(.........)................
...............(.........)................
................\_o_/.................


(peşin parantez: atacamadan rica ettim, iki dakkada yaptı verdi bana. ben yapmadım yani, şeklini bile görmüşlüğüm yoktur zaten zikin taşşagin, yazılışını bile bilmem)

tasar

epikuros
sözlüğe hoş gelmiş yeni yazar, sorunu bu ortamda sesli düşünmek galiba, esas sorun nerde.

iyi ki elimizde bi maus var, bi buton var. işimize gelmeyince basıp duralım. sağcıysan solcu görüşe yüklen, solcuysan sağcıya. dinciysen ateiste bas, münafıksan radikale asıl. yendik! evet bravo, maçı aldık. yirmi altıya karşı sıfır. küme düşürdük karşı takımı. düzendeki aksaklığa ancak bu kadar etkiyebiliyoruz işte. berbat oyu ver, provakasyona hayır de! kampanyamız bu, yolumuz açık. 10 yaşındaki çocuğun eline bi bıçak verirsin elma soysun diye. gider sevmediği çocuğun topunu keser o yokken, sevmediği kişiye tepkisini gösterir güya. ya da gider zengin çocuğunun bisikletinin tekerini keser kıskançlıktan. eşitsizliğe böyle karşı konulabileceğini sanar. veya o böyle bir tepki geliştirmiştir. kinini konuşamaz, duygusunu dillendiremez. dilden çok el gelişmiştir çünkü, kafa yormaya gerek yoktur. oy verme olayı da öyle. yazılanları değerlendirme kriteri entry içeriğindeki kalite değil, savunduğu görüş. asıl yanlış olan böyle kısır bir perspektife sahip olmak. tabi kimin neye-niye oy verdiği çok tınında değil kimsenin ve o sadece oy vereni bağlar. ama şu ortaya çıkıyor ki; başka tepki gösteremeyen insan burda elindeki oy verme hakkıyla kendini gerçekleştirmek istiyor, adam olduğunu hissetmek istiyor. "ben de varım işte! görüşüme ters görüşün var öyle mi? bende de berbat oyu verme yeteneği var o zaman" diyor.

eğer karşıt görüşe saygı duymuyorsan, kendi görüşüne saygı beklemek de aptalca olur? ve karşı görüşteki kişiye konuşma hakkı vermediğinde, bastırmaya çalıştığında, bir gün hiç hesap etmediğin bir zamanda ve tahmin edemeyeceğin şiddette geri teper mutlaka. abye girmekten, düşünce özgürlüğünden dem vurup vaazlar veren, nutuk atan zihniyet, şurda göt kadar anlayış göstermekten aciz. bu tedirginlik ne? biri kürdistan dedi, vurun! biri kürt dedi, susturun. hepimizin evine şehitler gelmiştir sırf bu tür görüşler çerçevesinde filizlenmiş olaylardan kaynaklı olarak; ama olayların bu boyuta gelmesinin nedeni de toplum olarak bu konuya, hep sözlükte tasara yaklaşıldığı gibi yaklaşılmasıdır. elbette apoculuk veya pkk, kürt sorununu götünden yorumlayıp, yanlış yoldan halletme yoluna gitmekle ve şiddeti-kaba kuvveti araç olarak seçmekle, esas sınır düşmanlarımızdan aldığı destek ve gazla başarıya ulaşacağını sanmış olmakla tartışılmayacak bi şekilde hata etmiştir. bir iki üniversite okuyup, bir çok kitap yazıp, bazı kesimlerce filozof(?!) olarak anılan apo; orta yol bulup, türk halkını uyuz etmiycek bir uzlaşma noktası bulmaya çalışacakken yanlış yol seçip aslında kendi halkına da en çok zararı yine kendisi vermiştir.

olay daha küçük boyutlardayken hoşgörüyle veya karşılıklı anlaşmayla çözülebilecekken, şuan bu sorunun "sus provakasyon yapma", "bölücü bu" şeklindeki baskıyla susturularak halledilmesi, hayalperestlik ve hala pembe düşlerde yaşamakla açıklanabilir. çünkü eşşeğin amına çoktan su kaçmış durumda.

tasar belki bu ortamda yanlış uslupla düşüncesini ortaya koymakla hata etti, belki ekşideki shark bülbülü gibi bir yerlerden fırlamak niyetindeydi, ama ona karşı yapılan onun yaptığını da geride bıraktı. belki bunu yapanlar, sözlükte çoğunlukta olan kesime hitap etme, göze girme çabasıyla hareket etti, belli değil.

isteniyor ki herkes türküm desin. ne olacak ki brader? göğe mi erecek bi yerimiz. beni sevmeyen, benle olmak istemeyen birine ben niye zorla kendimi sevdireyim ki. olaya olabildiğince yüzeysel bakıyoruz ve buna o kadar alıştırmışızki kendimizi; empati kuramıyor, derine inemiyor, sorunu tespit edemiyor ve tespit edemeyince de çözüm getiremiyoruz. gökyüzüne epeyce bi yükselip yukardan bi bakmak gerek olaya, bakalım acaba ordan nasıl gözüküyor. daha etraflıca ve atgözlüksüz yaklaşmak daha doğru olur.

karşı taraftaki de insan ve artık kendisine "sen kendini yok say, kişiliğini sil, yozlaş, böyle düşünmeden ot gibi yaşa ortalarda, kendine ait düşüncelerin olmasın" denmesinden bıkmış durumda. her toplum kendi içinde yaşayan farklı uluslara hoşgörüyle yaklaşabiliyor, demokrasinin gereği bu. peki biz o kadar korkak mıyız? tuz gibi dağılacağımızdan, saman alevi gibi bir anda yok olacağımızdan mı çekiniyoruz? bu kadar köksüz bi toplum muyuz? kendimizden korkar olmuşuz, kendi dinamiklerimizden şüphe duyar olmuşuz. (ara: türk)

edit ney ki?

yaran diyaloglar

epikuros
olay ankara’da bir otobüste, muavinle doğulu bir yolcu arasında geçiyor. yolcu cep telefonuyla konuşmaktadır.

yolcu: he gardaşım, otobusteyem..
muavin: beyfendi otobüste cep telefonuyla konuşmak yasak, kapatır mısınız?
y: bir saat sonra ordayam taabi..
m: beyfendi lütfen konuşmayın cep telefonuyla, frenleri balataları bozuyo, kapatın!
y: alo gardaşım bu arabada telefonla konışmak yasah, sen konış ben seni dinliyrem

rumuz pilis tiray egen in dine dönmesi

epikuros
"rumuz pilis tiray egen in dine sırtını dönmesi" sonrası hepimizin merakla ne zaman gerçekleşecek diye beklediği olaydı.

önce allah yok din yalan(#989765) dedi, ardından kandırıp sömürdüğü sabi sübyanların giyilmiş çoraplarını(#991284) satarken zabıtaya yakalandı. suçunu bilgi itiraf(#991290) bürosuna itiraf etti. kendisiyle beraber indy nin 50 zenci kadınla bir adaya düşmesinin(#990756) hayallerini kurarken, allah yar yar(#991417) feryatları eşliğinde hiç kadın olmayan mekanları(#990168) boyladı tabi efenim, allah’ın işi.

içerideyken etraftan duyulan yaran diyaloglara(#990895) kulak kabarttı, etrafta sözlüğe çıplak giren malatyalılardan(#989174) başkası yoktu. onlar da, gel beraber haxball oynayalım sevişelim zirvesi(#990251) teklif ettiler kendisine. "keçi gribi(#990178) oldum ağabeyler gelemem", demekle kurtulacağını sandı rumuz ama adamlar birbirine bıyık altından gülümseyerek bakıp “demek ki sobayı yakmak için napıyo muşuz(#989370)” dediler ve artık abazanlıktan kör olmuş gözleriyle güzel vücutlu çirkin kadınlar(#988642) kategorisine koydukları canım rumuzu porno sanayisine(#988156) kazandırmak için ilk adım attılar banyo aynası karşısında! porno izlerken ağlamak(#988080) böyle hayat buldu rumuz için…

çıplak malatyalılardan ssk memurları kadar ciddi olan tayfa75(#988036) rumuza dönüp bundan kelli adını feriha koydum(#988081) deyince, rumuz dayanamayıp epikuros’a(#983987) “eşek siken kırsal kesim insanından(#982850) beter ol lan senaryosuna soktuğum” diye bir küfürlü beddua etti can havliyle.

tanrının sesi(#967810) duyuldu o anda, bugünün tanrısı yarının kurbanı olur(#964152) deyip günaha girmeden düşünecektin, epinin bi günaa yok.

rumuz silkinip ayağa kalktı ve tek kaygısının bilgi sözlük ün dini bir siteye dönüştürülmesi(#988389) olduğunu arz etti, keza bilgi sözlük gold üyelik(#988450) sahibiydi ve bilgi sözlük erkekler birliğinin(#989095) önde gelen memeleri mıncıklanası insanlarından(#989091) biriydi.

o dakika zaman durdu ve rumuz başını gökyüzüne çevirerek haykırdı “sözlük ezan oku lan allahsız!!!(#970524)”

sonra kendine sordu ”bugün allah için ne yaptın(#991438) rumoo ne yaptın!!”. zımparayla otuzbir çeken pinokyodan(#988458) bir farkın var mı!! çıkmıyordu ki aklından bilardo oynayan mini etekli kız(#990746).

biraz imana gelir gibi oldu sonra kafasını duvara vurup düşündü, ödemesi gereken bedel hayatta alınabilecek zevk kalmaması idi(#990771). buna götü yemedi ve eli klavyeye uzandı bilgiçlerin şiirleri(#990754) başlığına aynen şunları ekledi münafık.

çok acaip bi muallaktayım
nefes alsam sen
almasam tanrı...

hesabı istedim garsondan
ödendi
dedi.


kurcala: hatalı bkz

turgay demirel

epikuros
naaber!! demek istediğim şahıs. "ne oldu ’başbakanım 12 eylülde inşallah çifte zafer’ diyordun, başbakan üstüne düşeni yaptı ama sen mors oldun, takımın 1. olamadı" diye seslenmek de istiyorum kendisine. gariptir ama işte böyle kendi ülke basket takımıma bile yabancılaşmama neden olmuş bu adam, fark ediyorum. buna tek sebep bu adam! bu ülke basketbol takımı hayırcıların takımı değil mi? kimin için çifte zafer diliyorsun sen? ülkenin bir federasyonunu yönetiyorsan tarafsız olacaksın! kutuplaşmaya sebep olmayacaksın! insanın midesini bulandırmayacaksın.

kataloğa bileğini sürüp koklayan kız

epikuros
herhangi bir yerde böyle oturmuş elindeki kataloğa bileğini sürüp, bileğini ve katalog sayfalarını koklayan bir kız görürseniz muhakkak karıştırdığı şey avon veya benzeri bir markanın ürün kataloğudur. işyerinde, arkadaş ortamında... her yerde karşınıza çıkabilir. mümessil falansa size parfüm, ruj, kıl, tüy testerı ikram edip ürün satmaya yeltenebilir. ikramlarını reddetmeyin, sonra bi lavaboya gitmem lazım deyip o gidene kadar dönmeyin.
günlük hayat memat öğütümüzün de sonuna geldik.

alorarola

epikuros
saygı duyduğum bir insandır ama şunu belirtmeden de edemeyeceğim. polüler l-manyak döneminde kunteper canavarı vardı, bilen bilir. nerde birisi adını ansa "rın rın rın kun kun.." diye orda biterdi, gelir adını ananı kendi etten kılıcından geçirirdi. sevgili alora’da da benzer bi tutum var. sözlükte birisi ibne, eşcinsel, labunya, transeksüel dedi miydi, hemen akabinde aloranın "rın rın rın" diye orda bitip herkesi homofobi kılıcından geçirmesini beklemelisiniz. ben alıştım buna, hazır kıta pozisyona geçip alora’nın olayı nasıl homofobiye bağlayacağını beklemeye koyuluyorum. kendisinin itham ettiği herkes gerçekten homofobik mi bilmiyorum. öyle bile olsa bu çok kötü bir şey değil sanırım. ama kendisi birilerine homofobik demeyi önemli bir silah sanıyor, onları bu şekilde cezalandırdığını düşünüyor. anlam bakımından bakınca homofobik olmanın çok kayda değer bir hakaret olmadığını düşünüyorum. evet götümü ellettiğimi, siktirdiğimi düşünmek, bir erkekle seviştiğimi düşünmek(düşünmek bile yeteri derecede soğuk) korkunç elbette, bunu yenebileceğimi de sanmıyorum. asıl demek istediğim başlığına yazdığım arkadaşın birilerine homofobik diyerek öc almayı başardığını, birilerine haddini bildirebildiğini düşünmemesi. toplum böyle. büyük bir kesime bu tür ilişkilerin anormal olduğu öğretilmiş.

kartal tibet

epikuros
en güzel kemal sunal filmlerinin de yönetmenidir ayrıca. görünüş olarak küp şeklinde düzgün bi kafaya sahip olduğu ve boynunun, kafasını sağa-sola çevirmesine olanak vermeyecek kadar gövdesine yapışıkmış gibi durduğu söylenebilir. mesela sağa bakmak istediğinde asla kafasını çevirmezdi, bütün vücuduyla o tarafa dönerdi
bu özelliğiyle robot rollerini hiç zorlanmadan oynabilirdi fakat o dönem bilim kurgu olayı gelişmediği için, kendini kör ve ağırbaşlı-efendi aşık rollerine verdi.

"hnn hnnalan nnayır" şeklinde hnnlı konuşma tekniğinin de sinemadaki öncülerindendir, boynunun omuzlarının arasına konuçlandırılmış ve sabitlenmiş olması o tür sesler çıkarmasına neden olmuş olabilir, ama çok tutulmuştur o dönem hnnn’lı konuşma, yaratıcıdır o zaman.

nickin altına entry girerek laf atmak

epikuros
örneğine sıkça rastlanabilecek bi durumdur. rastgele bir kaç tane #224360 #243605 #243606 #233931.

ayrıca yine nick başlıklarının altına yazılan yazılar hatıra defterindeki iyi dilek temennileri baygınlığında bi görünüm oluşmasına sebep olmuş. bunun nedeni, bir kısım bilgicin sözlüğe gelmesinden itibaren sözlükte oluşan naif-eğlenceli aile ortamı olsa gerek.

belki arzulanan şeydir bu, lakin sözlük ’iyi niyet ve iyi dilekler temennili’ entrylerden geçilmez oldu. hep söylendiği gibi sözlükte huston, sözlük dışında msn türü canlı iletişim kurmaya olanak sağlayan platformlar mevcutken.

belki de, hatıra defteri tutmakla amaçlandığı gibi ilerde açıp burda anıları tazelemek için malzeme depolama niyetiyle kullanılıyordur bu nick başlıkları. yalnız şu var ki elbette nick başlığının sahibi olan kişiyle ilgili anılar yazılabilir o kişiyi tanımlamak amacıyla; fakat "işşallah hep mesut olursun", "temennimdir ayakkabın vurmasın", "mutluluğu o denli hak ediyorsun ki" gibi tanımlama çabasıyla girilen entryler, kişi hakkındaki entrylerden karakter tahlili yapma uğraşındaki benim gibi yazarlara da vakit kaybettiriyor, yoruyor.

dediğim gibi oluşan "aile ortamı" galiba bu sıkıcı görüntüyü oluşturanlara uyarı yapacak kişiyi de geri adım atmaya zorluyor, ya da yönetimi bile bunlara müsamaha göstermeye zorluyor. belki de böyle eğleniyoruzdur gençler, ben bu sözlüğün formatını veya işleyişini bir türlü çözemediğim için yanlış kriterlerle değerlendirme yapmaya çalışıyor olabilirim, veya bilgi sözlüğün hiç örnek almadığı platformlarla mukayese etmeye çalışıyor olabilirim. fakat, yine de açıkça belirlenip vurgulanan bu tip kuralların geçerliliğinden de bahsediliyor bazen.

ihtimaldir ki sözlük doğal evrim süreci çerçevesinde bu hale gelmiştir ve ben bunu dışardan takip ettiğim için garipsiyorumdur; ama böyle düşünen bir iki kişi daha varmış , onlar da bu aile ortamının yanaşmalarıdır belki benim gibi..

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol