para verip izlenmesi dışında hiç bir komik tarafı olmayan komedi filmi.
ne kadar kötü olabilir ki diye düşünüp hiç yorumlara bakmadan gittim filme. belki toparlar diye epey sabrettim ama bu şeyin film diye adlandırılması seyirciye büyük küfür, büyük üçkağıt. filmin yarısından sonra salonun tamamı boşalıp sadece benle, sabitin alt çenesine gülen eşim kaldığımızda filmin sonunu cepten çanak okey oynayarak getirdim.
ey sabit kanca seni film diye çıkaranın, uğraşıp didinenin; ey tombiş spiker, seni oyuncu olsun diye yetiştiren hocanın, sizi bir araya getirenin... yaptığı son iş olsun bu inşallah.
joaquin phoenix, philip seymour hoffman ve amy adamsın başrollerinde olduğu, the cause tarikatını anlatan 2012 yapımı film.
en iyi erkek oyuncu, en iyi yardımcı erkek oyuncu ve en iyi yardımcı kadın oyuncu dallarında oscar adaylığı getirmiştir oyunculara fakat hiçbiri ödül sahibi olamamıştır ve özellikle joaquin phoenixin eli boş dönmesi isyan ettirmiştir.
en iyi erkek oyuncu, en iyi yardımcı erkek oyuncu ve en iyi yardımcı kadın oyuncu dallarında oscar adaylığı getirmiştir oyunculara fakat hiçbiri ödül sahibi olamamıştır ve özellikle joaquin phoenixin eli boş dönmesi isyan ettirmiştir.
izleyeli epey olmasına rağmen the master filminde oynadığı freddie rolünün etkisinden hala çıkamadığım aktör. oscarda hakkı yenenler kervanına son katılan oyuncu. bakışları yeterdi halbuki. bi karaktere böyle can vermeye pek ender rastlanır. the shinningde ve one flew over the cuckoo s nest filmlerinde jack nicholsonı izlemiştik böyle, a beautiful mindda russel croweu izlemiştik böyle, ki ona da oscar verilmemişti o yıl, "bu yıl da siyahlara oscar verelim" kampanyası var diye. rain mande dustin hoffmanı görmüştük böyle.
oscara ne kadar sövsek de, ne kadar amerikan politikasına göre heykel dağıtıyor desek de yine her haksız sonuçta sanki tek büyük tasdik merkeziymiş gibi dikkate almadan edemiyoruz. yazık günah değil mi lan joaqine, daniel day lewis hayranı beni bile soğuttunuz ona karşı. dümdüz bi lincoln tiplemesi canlandırdı adam, bi ekstrası yoktu. kambur kambur durdu, sallana sallana yürüdü, kısık kısık sesle konuştu. bi numara yoktu. öbür tarafta ise freddie quell diye orjinal bir manyağı izledik.
oscara ne kadar sövsek de, ne kadar amerikan politikasına göre heykel dağıtıyor desek de yine her haksız sonuçta sanki tek büyük tasdik merkeziymiş gibi dikkate almadan edemiyoruz. yazık günah değil mi lan joaqine, daniel day lewis hayranı beni bile soğuttunuz ona karşı. dümdüz bi lincoln tiplemesi canlandırdı adam, bi ekstrası yoktu. kambur kambur durdu, sallana sallana yürüdü, kısık kısık sesle konuştu. bi numara yoktu. öbür tarafta ise freddie quell diye orjinal bir manyağı izledik.
1996-2000 yılları arasında takip ettiğim dergidir. ortaokul-lise yıllarımda bir kaç arkadaşla okuyup güldüğümüz dönemleri hatırlatır. farklı bir kültürdü l-manyak, abaza kültürü. geçenlerde gittigidiyorda rastladım toptan 50-60 sayısına, ısmarladım geldi. lakin aşağı yukarı 10-15 yıllıklar. bitli gibiler. elimi süremiyorum.
habertürkte gün başlıyor programı sunucusu beliz teomana ait vecize. yakışmış ağzına. at siki var abla geeel!
edit:http://tinyurl.com/ce3s9ws
edit:http://tinyurl.com/ce3s9ws
01.01.2012 tarihi itibariyle herhangi bir kurumdan ve sair sandıktan sağlık hizmeti alma hakkı olmayan türkiye cumhuriyeti vatandaşlarının(türkiyede ikamet eden) gelir durumuna göre ödedikleri primdir. gelir durumunun tespiti için vatandaşın önce sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfına müracaat edip gelir testi yaptırması gerekiyor. burdan belirlenecek gelir seviyesine göre kişi her ay asgari ücretin 1/24ü, 1/8i veya 1/4ü kadar prim ödemek durumunda kalıyor. prim ödemek zorunda bırakılan bu kişiler aynı zamanda hiç bir yerde çalışmayan, hiç bir ticari veya tarımsal faaliyette bulunmayan, hiç bir sağlık güvencesi olmayan kişiler. garip bir düzen. gelir seviyesi hesaplama kriyterleri de enteresan. kendi yaşadığın bir evin ve kendi ihtiyacın için kullandığın bir araban varsa ve olaki aynı evde yaşadığın anne babanın emekli maaşları varsa senin hiç bir gelirin olmasa da ayda 106 lira veya 212 lira ödemen gerekiyor. hastaneye gitsen de gitmesen de fark etmiyor.
ayrıca, sosyal yardımlaşma vakfına hiç müracaat etmeyen kişinin geliri ayda 106,38 tl ödemesi gereken grupla olduğu varsayılarak bu vatandaş sistemde bu şekilde tescil ediliyor ve kendisine bildiriliyor.
ayrıca, sosyal yardımlaşma vakfına hiç müracaat etmeyen kişinin geliri ayda 106,38 tl ödemesi gereken grupla olduğu varsayılarak bu vatandaş sistemde bu şekilde tescil ediliyor ve kendisine bildiriliyor.
1 yıl 3 hapis cezasına çarptırılmıştır kendisi, bjk-ibb kupa finalinden önce ibrahim akına transfer teklifi ederek şike teşebbüsünde bulunduğundan. suçlu olduğuna inanmıyordum şu güne kadar ama suçlu bulunmuştur, ayıp etmiştir. 110 yıllık kulübe kara çalmıştır yere bakan yürek yakan.
bugün açıklanan mahkeme kararlarına göre şike suçundan dolayı 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılmıştır. tayfur havutçu da kendisiyle aynı cezaya çarptırılmıştır. karar temyize gidecek ama sürdüğü lekenin bu kadarı bile fazla beşiktaşa.
kendisi hakkındaki masumiyet karinesi büyük ölçüde ortadan kalkmıştır. mahkemece suçlu bulunmuştur. şike yaptığına hükmedilmiştir. sadece yargıtayın kararı onaması işi kalmıştır. normal şartlarda çoğu mahkeme kararı yargıtaydan dönmez. yine normal şartlar altında 2010-2011 sezonu tsl şampiyonluk kupasının fenerbahçeden alınıp trabzonspora verilmesi gerekir. evet normal şartlarda aziz yıldırım ve fenerbahçe aleyhinde bir sürü yaptırımın daha devreye sokulması lazım ama bir klişe vardır ya hep "burası türkiye"
yılmaz erdoğanın da rol aldığı film. ve bence ilk kez onun gerçek oyunculuğunu görme fırsatı bulduğumuz film. hem de kendisine hiç gitmeyecek bir polis rolünde. cem yılmazın gorada, arogda, yahşi batıdaki peltek peltek konuşan zorlama tipi gibi, yılmaz erdoğanın da bir demet tiyatroda ve vizontelelerdeki atlayıp zıplayıp duran zorlama karakterleri oldum olası itici gelmişti bana. hiç birisine "adam güzel oynadı valla, yaşadı resmen" denmez zaten. üreticiliklerine laf yok, güzel hikayeler yazıyorlar, espiri üretiyorlar ama bu filmlerde iyi oyunculuk sergilediklerini kimse söylemesin. böyle bir şey beklemek zorunda değiliz ikisinden de aslında. esas sahip oldukları etiketlerin(komedyenlik-yazarlık) hakkını veriyorlar.
gelelim bu filme. izleyeli epey oluyor ama her karakterin iç dünyasının ekrana iyi yansıtılması ve karakterlerin gerçekliği, özellikle yılmaz erdoğanın işini kendi bildiği gibi yapmaya çalışan komser rolü, doktor rolündeki mehmet uzunerin sık sık düşünmesi ve derin bakışları, savcının "orayı şöyle yazalım" diye başlayıp yazdırdığı tutanaklar akılda kalıcıydı.
gelelim bu filme. izleyeli epey oluyor ama her karakterin iç dünyasının ekrana iyi yansıtılması ve karakterlerin gerçekliği, özellikle yılmaz erdoğanın işini kendi bildiği gibi yapmaya çalışan komser rolü, doktor rolündeki mehmet uzunerin sık sık düşünmesi ve derin bakışları, savcının "orayı şöyle yazalım" diye başlayıp yazdırdığı tutanaklar akılda kalıcıydı.
4 yıllığına beşiktaşın teknik direktörlük görevine getirilmiştir kendisi. kulübün girdiği küçülme politikası kapsamında kanaatime göre en uygun adamdır. yılda 500-600 bin euro karşılığında anlaşılmıştır kendisiyle. geçmişinde pek kayda değer teknik direktörlük başarısı olmamasına rağmen alt yapıya önem vermesi, beşiktaşı iyi tanıması ve gecesini gündüzünü takıma harcayacak olması açısından yerinde bir görevlendirmedir. zaten taraftarın şu durumda kendisinden şampiyonluk beklediği yoktur, altyapıdaki oyunculara ve gençlere şans versin, takımı bir şekilde zirveye yakın(ilk dördün bilemedin ilk beşin içinde) tutsun yeter.
mısır da domatesin hıristiyan ilan edilmesi ile de desteklenebilecek olay. tabi itikat şart. eğer domatesler ortadan bölünüp haç işareti ortaya çıkarıldıktan sonra gönülden bir imanla yenirse pekala gerçekleşebilir bu. bütün yutulursa inanışınıza tam randımanlı bir etkisi olamıyor.
dün akşam sezon finalinin yayınlandığı dizi. her şeye rağmen finale yakışır güzellikte bir bölümdü. performanslar dokunaklı, konu heyecan vericiydi.
:--------------------------------------------------spoiler--------------------------------------------------:
baştan söyleyeyim; alinin vurulması ve ölüp ölmediğinin sürüncemede bırakılması bariz ibnece olmuş. gerçi son nefesini vermiş gibi gösterdiler ama ne olur ne olmaz.
bölüm tatmin edici olsa da, yine de bir sürü soru işareti bırakıldı kışa. senaryo zaten atlaya atlaya gidiyo. senaristler ters köşe olayını, ürün yerleştirme olayını güzel yapıyorlar ama sahneler arasındaki kopukluğa bir türlü engel olamamışlar. belki farkında değiller belki de ellerinden gelen bu. ya bu ilk senaryo denemeleri ya da kendilerini çok profesyonel sanıyorlar ve hiç adam akıllı bir dizi senaryosu takip etmemişler. sahneler arasındaki geçişler öyle hissettirmeden yapılmalı ki izleyici izlediği şeyin dizi olduğunun farkına varmasın. bir olaya şahit oluyor gibi hissetsin. ama bunlar da öyle bir mantık yok. bi bakıyon düğün başlamış, bi bakıyon bitmiş gidip pijamaları çekmişler sırtlarına. bi bakıyon cemre barışla teknede, bi bakıyon cemre takside ve beykoz korusuna kuzeyle buluşmaya gidiyo. bi bakıyon ferhat hapiste öbür sahnede bakıyon çoktan çıkmış hapisten de kuzeyle ilgili kurguladığı planın finalini şekillendiriyor. ne nasıl başladı nasıl gelişti nasıl bitti belli değil. profesyonelce iş yapıyoruz sanıyor senaristler ama izleyicinin bu saçma geçişlerden rahatsız olduğundan, uyduruk bi dizi izlenimi edindiklerinden haberleri yok. velhasıl kelam kusursuz bi dizi olabilseydi yeni sezonu daha sabırsızlıkla beklemek zorunda kalacaktım. böyle iyi.
:--------------------------------------------------spoiler--------------------------------------------------:
:--------------------------------------------------spoiler--------------------------------------------------:
baştan söyleyeyim; alinin vurulması ve ölüp ölmediğinin sürüncemede bırakılması bariz ibnece olmuş. gerçi son nefesini vermiş gibi gösterdiler ama ne olur ne olmaz.
bölüm tatmin edici olsa da, yine de bir sürü soru işareti bırakıldı kışa. senaryo zaten atlaya atlaya gidiyo. senaristler ters köşe olayını, ürün yerleştirme olayını güzel yapıyorlar ama sahneler arasındaki kopukluğa bir türlü engel olamamışlar. belki farkında değiller belki de ellerinden gelen bu. ya bu ilk senaryo denemeleri ya da kendilerini çok profesyonel sanıyorlar ve hiç adam akıllı bir dizi senaryosu takip etmemişler. sahneler arasındaki geçişler öyle hissettirmeden yapılmalı ki izleyici izlediği şeyin dizi olduğunun farkına varmasın. bir olaya şahit oluyor gibi hissetsin. ama bunlar da öyle bir mantık yok. bi bakıyon düğün başlamış, bi bakıyon bitmiş gidip pijamaları çekmişler sırtlarına. bi bakıyon cemre barışla teknede, bi bakıyon cemre takside ve beykoz korusuna kuzeyle buluşmaya gidiyo. bi bakıyon ferhat hapiste öbür sahnede bakıyon çoktan çıkmış hapisten de kuzeyle ilgili kurguladığı planın finalini şekillendiriyor. ne nasıl başladı nasıl gelişti nasıl bitti belli değil. profesyonelce iş yapıyoruz sanıyor senaristler ama izleyicinin bu saçma geçişlerden rahatsız olduğundan, uyduruk bi dizi izlenimi edindiklerinden haberleri yok. velhasıl kelam kusursuz bi dizi olabilseydi yeni sezonu daha sabırsızlıkla beklemek zorunda kalacaktım. böyle iyi.
:--------------------------------------------------spoiler--------------------------------------------------:
son olarak kendisine yapılan protestoyu tezahürat sanmış ufku geniş bakanımız.
http://tinyurl.com/chnsajy
http://tinyurl.com/chnsajy
medeni cesaretinden dolayı takdir edilesidir jim carrey. şansı fazla bence. emma stone da mask izleyerek büyümüş bir çocuğa benziyor zira.
aslında jim carreyle birbirine çok yakışacaklarını düşünüyorum. yine aslında indyle de çok iyi anlaşabilirler kanaatindeyim, çok da uyumlu olurlar. ve jim carreynin bahsettiği bebek konusu var ya, bence istese indy de emma stonela birlikte çilli ve tombul bir bebek sahibi olabilir. işin aslı ben de easy a filmini izledim ve ben de beğendim emma stoneu ama gel gör ki araya girmekten çekiniyorum. işin içinde biri ellisine diğeri kırkına merdiven dayamış bebek düşünen iki erkek var. ama, ayıp olmazsa alt dudağını ısırışını çok seksi bulduğumu söyleyeyim en azından.
istihbarat teşkilatıyla işlerin iyi gitmediğini anlatmaya çalışmış galiba sevgili arınç. "mitten bize hepi topu 10-15 kişi falanlar, bir iki tanesinin elinde de çakı-sustalı olabilir dikkat edin" diye bilgi delmişti halbuki demeye getirmiş. hatta teröristlerin elebaşıyla bizzat konuşmuş "valla silah yok, delikanlı gibi yumruk yumruğa dövüşecez" sözünü almış da olabilir. aldatılmıştır. ki her insan aldatılabilir sevgili arınç, iyi niyetinizi anlıyoruz verdiğiniz beyanattan. siz doğru olun, dürüst olun, samimi olun yeter.
sürüsüne bereket çin menşeli teknoloji ürünleri pazarlayan firmalardan biri. ürünleri arasında tablet ve speaker, modem gibi bilgisayar çevre birimleri bulunuyor. ürünlerden pek fazla kalite beklememek gerekse de fiyatlarının muadillerine göre uygunluğu fiyat/kalite beklentisini karşılıyor.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?