(bkz: akil)
zihin
birey tarafindan bildirilen bilincli yasanti.
şekli şemalı yoktur.sevgi ilede dolar nefret ile de ve buna sebeb olan her ne ise ona seklini verir. bebeklerde dingindir(hareketsiz,dalgasız).bunu kazanmak için özellikle uzak doguda zazen olarak adlandırılan çalışma yapılır.
öznel olarak bilincinde olunan ve beynin üst düzey işlevleri olan düşünme, akıl yürütme, algılama,istek ve inancı kapsayan töz. sadece insanların bir zihine sahip oldukları genellikle kabul edilir.
gerek dildeki, özellikle de gündelik dildeki kullanımında her yere sızmışlığıyla, gerek çokanlamlılığın sınırlarını zorlayan geniş anlam yelpazesiyle, gerekse felsefedeki hemen her dizgede başka başka adamlar yüklenip farklı farklı tanımlanmasıyla ve de us, tin, anlık gibi felsefenin diğer başat terimlerinin yerine kullanılmasıyla felsefe tarihinin en çetrefil terimlerinden biri olan zihin, felsefedeki en genel anlamıyla bilmem düşünsel işlevlerini yerine getiren bölümüne; insandaki anlama, kavrama, düşünme ve algılama yerlerini barındıran ana yeriye karşılık gelmektedir.
zihni tanımlamaya girişenlerin çoğu bu yerilere anımsama, imgeleme, değerlendirme, yargılama türünden yerileri de katmıştır.
felsefe tarihinde hemen her zaman “bilinen algılayan ve düşünen bölümü”ne denk düştüğüne inanılan zihin, bir yanda düşünce ya da düşünme olgusuyla, öte yanda bilgi ya da bilme olgusuyla beraber düşünülmüştür. kuşkusuz zihnin en belirgin özniteliklerinden biri, zihinde olup bitenlerin başkalarınca gözlemlenemez olması, başka bir deyişle, zihinde her ne olup bitiyorsa bunun yalnızca ve yalnızca kişinin kendi iç gözlemine açık oluşudur. “insanın düşünsel ve duygulanımsal işlevlerinin tümü” olarak da okunan zihin terimi, insan varlığının tensel yönüne değil de tinsel yönüne ait bir yeti olarak düşünülmüştür.
felsefe tarihi boyunca zihnin neliğine yönelik sürdürülen soruşturmalar sonucunda, kimi öğretiler zihni tüm bilinç içeriklerinin toplamıyla bir tutarken, kimileri de zihni başlı başına bir töz olarak ele alıp değerlendirmiştir .
gerek dildeki, özellikle de gündelik dildeki kullanımında her yere sızmışlığıyla, gerek çokanlamlılığın sınırlarını zorlayan geniş anlam yelpazesiyle, gerekse felsefedeki hemen her dizgede başka başka adamlar yüklenip farklı farklı tanımlanmasıyla ve de us, tin, anlık gibi felsefenin diğer başat terimlerinin yerine kullanılmasıyla felsefe tarihinin en çetrefil terimlerinden biri olan zihin, felsefedeki en genel anlamıyla bilmem düşünsel işlevlerini yerine getiren bölümüne; insandaki anlama, kavrama, düşünme ve algılama yerlerini barındıran ana yeriye karşılık gelmektedir.
zihni tanımlamaya girişenlerin çoğu bu yerilere anımsama, imgeleme, değerlendirme, yargılama türünden yerileri de katmıştır.
felsefe tarihinde hemen her zaman “bilinen algılayan ve düşünen bölümü”ne denk düştüğüne inanılan zihin, bir yanda düşünce ya da düşünme olgusuyla, öte yanda bilgi ya da bilme olgusuyla beraber düşünülmüştür. kuşkusuz zihnin en belirgin özniteliklerinden biri, zihinde olup bitenlerin başkalarınca gözlemlenemez olması, başka bir deyişle, zihinde her ne olup bitiyorsa bunun yalnızca ve yalnızca kişinin kendi iç gözlemine açık oluşudur. “insanın düşünsel ve duygulanımsal işlevlerinin tümü” olarak da okunan zihin terimi, insan varlığının tensel yönüne değil de tinsel yönüne ait bir yeti olarak düşünülmüştür.
felsefe tarihi boyunca zihnin neliğine yönelik sürdürülen soruşturmalar sonucunda, kimi öğretiler zihni tüm bilinç içeriklerinin toplamıyla bir tutarken, kimileri de zihni başlı başına bir töz olarak ele alıp değerlendirmiştir .
aslında beynin değilde zihnin yüzdelik belli bir dilimini kullandığımız gerçeğini hatırlatan kelimedir. beynimizin ne kadarını kullandığımız daha bilinmeyenler arasında en ön sıralardadır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?