confessions

yazargezer

- Yazar -

  1. toplam entry 183
  2. takipçi 4
  3. puan 7668

tiran

yazargezer
muhtemelen balkanlarin en "dandik" büyük sehri, mumkunse yolunuz dusmesin, illa gezicem diyorsaniz 3-4 saatten fazla kalmayin, durres'e, elbasan'a falan gidin, ya da ne bileyim montevideo'ya antananarivo'ya gidin ama buraya gitmeyin.

illa gircem diyorsaniz skenderbeg meydanini, blloku'yu, great park'i gorun, opera binasinin arka bolgesinde bulunan sokaklardaki antikacilar ve ikinci elciler ilginizi cekebilir.

çetinje

yazargezer
15.000 nufuslu bir balkan sehri, karadag'in eski baskenti.

karadag'in turizm merkezi kotorla yeni baskent podgorica'nin tam ortasinda kalan bu sehirin hayallerdeki "emeklilikte yasanmak istenen sehir"den tek eksigi deniz/gol/nehir uclusunden birisinin olmamasi. yuksek binalar yok, kalabalik sokaklar yok, karmasa yok, gurultu yok, yollar kaldirimlar tertemiz, yeryuzu yemyesil, gokyuzu alabildigine mavi ve beyaz... ulkedeki tek guzel sanatlar fakultesinin bu sehirde bulunmasi ise sehrin gecmisle bugunu harmanlamasina yardim etmis, eski buyukelcilik binalari restore edilerek gunluk yasama kazandirilmis.

tavsiyeler: sehir elbette bir kotor degil ama eger deniz-kum-gunes delisi degilseniz karadag'da ziyaret edeceginiz ikinci sehir burasi olsun. sehre kotor'dan "old road"dan gelin, montenegro'yu anlayabilmek icin muzedeki devasa kabartma haritayi gorun, eski bulgaristan buyukelciliginde oturup birseyler icin.

sveti stefan

yazargezer
karadag'in adriyatik kiyisinda budva ile bar arasinda kalan, gecelik 1000€ gibi bir fiyata ev kiralayabileceginiz, sokaklarinda dolasmak icin 2 saatine 20€ odemeniz gereken, sokaklarinda dolasirken bircok unlu ile karsilasma ihtimaliniz olan adacik. karadağa giderseniz -en fazla-uzaktan gorun, ya da hiç görmeyin.

juta

yazargezer
gurcistan'in rusya sinirindaki stepantsminda (bkz: kazbegi) ilcesine bagli bir koy.

koy ve cevresi muhtemelen gurcistan'in ve tum kafkaslarin en guzel dogaya sahip yeri. koye ulasmanin iki yolu var, birincisi stepantsminda'dan -pazarlikla- 40 lariye tutabileceginiz jeep-taksiler, digeri ise achkhoti koyu cikisinda otostop cekmek(bu biraz uzun surebilir).

yolculuk 20 kilometre ve 35-40 dk suruyor. ısvicre alplerini andiran sno vadisini cevreleyen daglardan fiskiran dogal kaynak sularinin olusturdugu sno irmagi yol boyunca size eslik ediyor. gordugunuz her guzel manzarada durup fotograf cekmeye kalkmayin, cunku manzara siz yukseldikce daha da guzellesiyor ve her adimda durup fotograf cekme istegi doguruyor, koye varmayi bekleyiniz yolda gorduklerinizin sadece fragman.

koyde konaklama icin birkac kucuk otel/guesthouse mevcut, bunlarin yanindan transit gecip yukariya, en yukariya koyun en tepesindeki zeta camping'e devam edin. burada hem kamp alanimhem kogus hem de ozel oda bulabilirsiniz. burada konaklama sureniz en az 2 gece olmali, buraya gelirken yaninizda sis, sucuk, et vs. gibi ates basinda sizi mutlu edecek kucuk seyler getiriniz. kamp sahibemiz maria cok iyi bir asci ama kendi yaptigimizi etleri yemek de bir o kadar guzel.

gelelim pastanin ustundeki cilege... juta avrupada kalici olarak yerlesime acik en yuksek ikinci nokta(2300 metre), 40-50 kadar sakini var ve insanlar dogaya cok saygili(dogada-gezginlerin izleri disinda- en ufak bir cop goremezsiniz). kamp yaptiginiz yerden guneye dogru uzanan bir patika goreceksiniz. bu patika 4km kadar guneye daha sonra kivrilarak doguya devam ediyor. tembellik etmeden oradaki ikinci gununuzun sabahinda erkenden kalkip bu patikayi izleyerek kucuk cennete ulasacaksiniz. evcil ve yaban atlar, selaleler, evcil ahir hayvanlari, kelebekler, kuslar, cicekler... yaklasik 13 km sonra filmlerde bile zor goreceginiz goller bolgesine varmis olacaksiniz(cadirim yanimda olmadigi icin ben kalamadim ama eger kamp yapmayi seviyorsaniz buraya cadirinizla gelin ve bir gecenizi bu sirin gollerin kiyisinda gecirin). bol bol fotograf cekin(bana da gonderin, makinamin sarjini selalelerde bitirdim ve simdi agliyorum). eger tirmaniz ekipmanlariniz yaninizdaysa tepedeki buzullara tirmanabilirsiniz. vaktiniz ve gucunuz yeterse tepenin kuzey yamaclarindaki karli bolgelere cikip -temmuz ayinin ortasinda- karlarin uzerine uzanabilirsiniz.

gidiniz, gorunuz anacim.

tiflis

yazargezer
turk, azeri ve iranli turistlerin cinsellige duskunlukleriyle unlu oldugu sehir.

bir yere seyahat edeceksem, konaklamalarimi sehre vardiktan sonra -mumkunse konaklayacagim yeri gordukten sonra- ayarlarim. tiflis'te de bunun aynisi yapmaya kalktim. once dry bridge'in sol ayaginin yakininda daha sonra freedom sq.in hemen kenarinda iki hostele gittim. her ikisine gitmeden once de hostelworld ve booking den fiyat ve odalari kontrol ettim. hostele gittigimde turkiyeden geldigimi ogrenmelerinden sonra yer kalmadigini soylediler. daha sonra ucuncusune -bu sefer rezervasyon yaptirdiktan sonra- gittim. rezervasyonla geldigimden olsa gerek, hostel calisani kiz gayet misafirperver bir sekilde beni karsiladi ve odami verdi. aksamustu sohbet ederken sabah yasadigim sikintilari anlatip nedenini sordugumda tiflis'e gelen turk turistlerin cogunun seks turizmi icin geldigini ve ozellikle komun yasamin yaygin oldugu hostellerde sorun cikardigini, bu yuzden hostel ve konukevlerinin turk, azeri ve iranlilari misafir ederken cekinceli olduklarini soyledi.

simdi ben stereotyping yapan gurculere mi kizayim, buna sebep olan turklere mi bilemedim.

aşk vs özgürlük

yazargezer
hayatla, olumle, mutlulukla, umutla ilgili yuzlerce ozlu soz okudum, onlarca hikayeye sahit oldum, onlarca nasihat aldim ama yakin bir zamana kadar bir seye karar vermekte cok zorlanmistim: ask mi ozgurluk mu?

ınsanin tek bir yasami vardir ve bu yasamin amacinin mutluluk olduguna inanirim. benim hayata dair en buyuk hayalim herseyi geride birakip dunya turuna cikmaktir, muhtemelen bu yuzden en sevdigim filmlerden biri de into the wild olmustur. bu filmde kahramanimiz hikayesini soyle bitirir:

- "happiness is only real when it is shared." (mutluluk yalnizca paylasildiginda gercektir.)

birkac yildir "buyuk isler basarmak" gibi plan ve amaclarim yok, istedigim sey kucuk de olsa beni mutlu kilabilecek isler yapabilmek. bu sebeple ne luks evler ve arabalar ne de onemli mevkiler ve buyuk miktarda paralar hayal etmiyorum. sahip oldugum seylerin buyuklugunun degil, bunlari kiminle paylastigimin onemli oldugunu biliyorum. (sanirim buna benzer bi ozlu soz de vardi)

ask ve ozgurluk hem yasamin benden caldigi hem de hayata dair en onemli iki his. soyle birseyler demis alexander dumas abimiz:

"bana hayati iki sey sevdirir:
ask ve ozgurluk.
ask icin hayatimi veririm,
ancak ozgurluk icin askimi da feda ederim."

hakli mi alexander abimiz? ozgurluk asktan daha mi onemli?

hakli, belki de hayati boyunca baska hicbir konuda bu kadar hakli olmamistir alexander bey. ozgur hissetmedigimiz surece ne askimizi ne de diger duygularimizi tam anlamiyla yasayamayiz(bu kisim 12 yili askin tecrubeyle sabittir).

ayrica soyle bir gercek var ki her insan kendi dunyasini tanimlar. kisi "ozgurluk" tanimini tek basina yapabilirken, mutlu bir ask iki ayri kisinin aska dair tanimlamalarini ayni paydada kesistirmesiyle mumkun olur.

sozun ozu:

1. ozgurluk
2. ask
gerisi icin mastercard

ilginç internet siteleri

yazargezer
bazen can sikintisina birebir gelen, bazen aklinizdaki sorularin cevabini veren, bazen gulduren, bazen de bilgilendiren sitelerdir:

biraz kafa dagitmak icin:

http://www.buzzfeed.com/
http://www.boredpanda.com/

http://www.zaytung.com/
http://www.theonion.com/ (ecnebi zaytungu)
http://www.onedio.com/
http://www.bobiler.org/
http://www.9gag.com/ (bu da bobilerin kuresel versiyonu)
http://www.urbandictionary.com/ (interaktif sözlük mantigiyla isleyen ecnebi sitesi)

ne nasil yapilir:
http://www.wikihow.com/
http://www.wonderhowto.com/
http://www.howstuffworks.com/
http://www.instructables.com/
http://www.soyouwanna.com/
http://www.uzmantv.com/

birseyler ogreneyim:

http://www.wikipedia.org/ (herseyle ilgili bircok sey)
http://www.about.com/ (dil ogreniminden hobilere kadar cok genis bir alanda bilgi deposu)
http://www.wikiversity.com/ (bazi akademik seyler)
http://www.busuu.com/ (premium uyelik zirvasi yuzunden eski gunlerini aratsa da, cok genis yelpazesiyle dil ogrenimi icin hala gecerli bir site)
http://uncyclopedia.wikia.com/ (birseylere dair yalan yanlis bilgiler burada)

sinemaya dair:

http://www.flixter.com/ (sinemayla ilgili herseye dair birseyler bulunabilen bir yer)
http://www.agoodmovietowatch.com/ (film izlemek isteyip de karar veremeyenlerin ilaci olabilecek bir site)

havacilikla ilgili baziseyler icin:

http://www.flightradar.com/ (havada olan tum sivil ucaklari anlik olarak takip edebileceginiz bir web sitesi)
http://www.flightstats.com/ (sunya uzerindeki butun havaalanlarini ve butun ucuslari bulabileceginiz bir site)

matematigim zayif:

http://www.mathway.com/ (her turlu probleminizin cozumu burada)

ayni anda cia, kgb, mossad, mit ve el muharebat tarafindan mi araniyorsunuz:

http://www.fakenamegenerator.com/ (sahte sanal kimlik, eglence icin)

kürk mantolu madonna

yazargezer
okurken sanki bir film izledigimi zannettigim roman. tasvirler o kadar olculu ki ne kelime kalabaligi icinde bogan ne de yuzeysel kalan tasvirler sanki herkes kendi "kurk mantolu madonna"sini izlesin diye yapilmis. ayrica karakterlerin tutarliligi da mukemmel, hic bir sozleri, hicbir eylemleri aykiri degil.

sozun ozu, su ana kadar okumamissaniz okuyun. ınsan duygularinin bu kadar acik sekilde anlatilabildigi ve ayni zamanda bu kadar surukleyici bir kitabi neden bu kadar gec okudum diye hayiflanmayin. ve eger lise yillarinda okuduysaniz bu kitabi, tekrar okuyun, anlatmak istediklerini cok daha iyi anlayacaksiniz(bu dusunce alintidir).

kitaptan akilda kalan bazi cumleler:



"simdi ben gidiyorum. fakat ne zaman cagirirsan gelirim." dedi.
evvela ne demek istedigini anlamadim. o da bir an durdu ve ilave etti:
"nereye cagirirsan gelirim."
"cagiracagim... muhakkak cagiracagim" diye bagirdim.

................

kaybedilen her turlu esyanin, servetin, her turlu dunya saadetinin acisi zamanla unutuluyor. yalniz, kacirilan firsatlar asla akildan cikmiyor ve her hatirlayista insanin icini sizlatiyor.

...............

ınsanlari kendi cinslerinden biri uzerinde kudret ve salahiyetlerini denemek kadar tatli sarhos eden ne vardir? hele bunu yapmak firsati, birtakim ince hesaplar dolayisiyla, ancak muayyen bazi kimselere karsi kendini gosterirse...

...............

onun sessiz ve sedasiz yasayisi, tahammul edisi, insanlarin zaaflarina merhametle ve edepsizliklerine eglenerek bakisi kafi bir irade degil miydi? beraber yurudugumuz zamanlar yanimda gidenin bir insan oldugunu butun kuvvetimle hissetmiyor muydum? bu siralarda insanlarin birbirlerini aramalari, bulmalari ve birbirlerinin icini seyretmeleri icin konusmanin neden muhakkak suretle lazim olmadigini, neden bazi sairlerin boyuna, tabiatin guzelligi karsisinda yanlarinda konusmadan gidecek birini aradiklarini anladim.

...............

...fakat bu hep boyle degil midir? bircok seylere ihtiyacimizi ancak onlari gorup tanidiktan sonra kesfetmez miyiz?

..............

bir ruh ancak benzerini buldugu zaman ve bize, bizim aklimiza, hesaplarimiza danisma luzumu bile gormeden, meydana cikiyordu. biz ancak o zaman sahiden yasamaya - ruhumuzla yasamaya- basliyorduk. o zaman butun tereddutler, hicaplar bir tarafa birakiliyor, ruhlar birbirleriyle kucaklasabilmek icin, herseyi cigneyerek birbirlerine kosuyordu.

hayat

yazargezer
"kapali bir kutudur hayat, icinden ne cikacagini asla bilemeyecegimiz(life is like a box of chocolate, we never know what to get)" diyordu forest gump otobus duraginda onunden akip gidenleri seyrederken. belki de hayata dair yapilan tanimlarin en isabetlisiydi bu.

en buyuk ucurumlardan dusup yaralarimizi sarmak da hayat, en buyuk mutluluklari yarida birakmak da. sevmek de hayat, nefret edilmek de. siyah da hayat beyaz da. umut da hayat hayal kirikliklari da. kahkahalar da hayat goz yaslari da.

ne mutlak mutluluk vardir, ne de mutlak huzun; hayata dair aklinizda bulunmasi gereken tek soz:

"bu da gecer"

--- bu da gecer ---

dervisin biri, uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra bir koye varir... karsisina cikan insanlara, kendisine yardim edecek, yemek ve yatacak yer verecek birileri olup olmadigini sorar... koyluler, dervis'e, kendilerinin de fakir olduklarini,evlerinin kucuk oldugunu soylerler ve sakir diye birinin ciftligini tarif edip,oraya gitmesini salik verirler...

dervis yola koyulur, yolda birkac koyluye daha rastlar... onlarin anlattiklarindan, sakir'in, o yorenin en zengin kisilerinden biri oldugunu ogrenir... bolgedeki ikinci zengin ise, haddad isimli bir baska ciftlik sahibidir... dervis, sakir'in ciftligine varir... cok iyi karsilanir... iyi misafir edilir, yer, icer ve dinlenir... sakir de, ailesi de hem misafirperver hem de gonulleri zengin insanlardir... sonra tekrar yola koyulma zamani gelir ve dervis sakir'e ve ailesine tesekkur ederken, "boyle zengin bir insan oldugun icin hep sukret." der... sakir'den ise soyle bir yanit alir:

"hicbir sey oldugu gibi kalmaz... bazen gorunen, gercegin kendisi degildir... bu da gecer...".

dervis, sakir'in ciftliginden ayrildiktan sonra, bu yanit uzerine uzun uzun dusunur... aradan birkac yil gectikten sonra, dervis'in yolu yine ayni yoreye duser... sakir' e ugrayip, ziyaret etmek ister... yolda karsilastigi koylulerle konusurken, koyluler:"haaaa o sakir mi?.. o iyice fakirledi, simdi haddad'in yaninda calisiyor..." derler. dervis, hemen haddad'in ciftligine gider... sakir'i bulur... eski dostu yaslanmistir... uzerinde eski pusku giysiler vardir... gecen sure icindeki bir sel felaketinde butun sigirlari telef olmus, evi barki yikilmistir...topraklari da islenemez hale geldigi icin, tek care olarak, selden hic zarar gormemis ve biraz daha zenginlesmis olan haddad'in yaninda calismak zorunda kalmistir... bu sure zarfinda sakir ve ailesi, haddad'a hizmetkarlik yapmaktadirlar... sakir, dervis'i, bu kez son derece mutevazi olan evinde misafir eder... kit kanaat yemegini onunla paylasir... dervis, vedalasirken, sakir'e olup bitenlerden ne kadar cok uzgun oldugunu soyler ve sakir'den su yaniti alir:

"uzulme... unutma, bu da gecer..."

dervis, gezmeye devam eder ve aradan uzun yillar gectikten sonra, yolu yine ayni bolgeye duser... ogrendiklerinden saskina doner... bir sure once olen haddad, ailesi olmadigindan, butun varini yogunu, en sadik hizmetkari ve eski dostu sakir'e birakmistir... sakir, haddad'in konaginda oturmaktadir... kocaman arazileri ve binlerce sigiri ile yine o yorenin en zengin insani olmustur... dervis, eski dostunu iyi gordugu icin ne kadar cok sevindigini dile getirdiginde yine ayni yaniti alir:

"bu da gecer..."

birkac yil sonra dervis yine sakir'i arar... ona bir tepe gosterirler... tepede sakir'in mezari vardir ve mezar tasinda soyle yazmaktadir:

"bu da gecer"

dervis, uzgun bir sekilde, "allah allah, olumun nesi gececek?" diye dusunur ve gider... ertesi yil, dervis, sakir'in mezarini ziyaret etmek icin geri doner ama ortaliklarda mezar falan kalmamistir... buyuk bir sel gelmis, butun tepeyi silmis supurmus ve sakir'in mezarindan geriye hic eser kalmamistir...

o yillarda, ulkenin sultani, kendisi icin cok degisik bir yuzuk yapilmasini ister... bu oyle bir yuzuk olacaktir ki, sultan mutsuz oldugunda umudunu tazeleyecek, mutlu oldugunda da, mutlulugun rehavetine kendini kaptirmasini, tembellige dusmesini onleyecektir...

hic kimse, sultani tatmin edecek boyle bir yuzuk yapmayi basaramaz... sultanin adamlari bir gun bilge dervis'i bulurlar, yardim isterler... sultan yuzuge fena halde takmistir... dervis, sultanin kuyumcusuna hitaben bir mektup yazar... kisa bir sure sonra, yuzuk sultana sunulur... sultan onceleri hicbir anlam veremez; cunku, son derece sade bir yuzuktur bu... sonra uzerindeki yaziya takilir gozu... uzerinde biraz dusunur ve yuzu aydinlanir... buyuk bir mutluluk isigi parlar gozlerinde... sonunda tam da istedigi gibi bir yuzugu olmustur... yuzugun uzerindeki yazi mi? su yazilidir yuzugun uzerinde:

"bu da gecer"

öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler

yazargezer
san marino, vatikan ve lesotho'nun sadece birer sinir komsulari vardir ve denize kiyilari yoktur. yani bir anlamda ulke icinde gibidirler. san marino ve vatikan italya tarafindan, lesotho ise guney afrika tarafindan cevrelenmistir.

gambia, monaco, katar, singapur, burnei, hong kong, dogu timor, papua yeni gine, guney kore, kanada, danimarka, irlanda, iskocya, galler, portekiz, kuzey irlanda, portekiz, haiti, dominik cumhuriyeti'nin de sadece bir komsusu vardir, ancak bu ulkelerin hepsinin ayni zamanda denize kiyisi da vardir.
3 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol