http://tinyurl.com/6cveyno orijinal ve nefis bir coverı.
the way i love you şeklinde devam eden my brightest diamond şarkısı.
playliste eklenen yeni şarkılar yeniden görmeyi ve duymayı başardığımı hissettiriyor bana; unutmaya dair uzun bir isteksizliğin ardından. satır aralarında onu okusam da, daha önce duymadığım bir şarkı, ortak anılara sahip olunmayan yeni bir alana açılan pencere misali, yaşadıklarına verdiğin yüksek değerin yaşayacaklarının değerini illaki aşağıya çeken bir şey olması gerekmediğini gösteriyor.
ha şimdi bütün bunları neden buraya yazdım?
sıkıldım tek cümlelik şarkı başlıkları açmaktan. bir de bu parça güzel bir sunumu hakediyor diye düşündüm.
i have never loved someone the way i love you
i have never seen a smile like yours
and if you grow up to be king, or clown, or pauper
i will say you are my favorite one in town
i have never held a hand so soft and sacred
when i see you laugh, i know heaven’s key
and when i grow to be a poppy in the graveyard
i will send you all my love upon the breeze
and if the breeze won’t blow your way, i will be the sun
and if the sun won’t shine your way, i will be the rain
and if the rain won’t wash away all your aches and pains
i will find some other way to tell you you’re okay
şuradan da parça hususundaki haklılık durumumu değerlendirebilirsiniz:http://tinyurl.com/6c53jxz
playliste eklenen yeni şarkılar yeniden görmeyi ve duymayı başardığımı hissettiriyor bana; unutmaya dair uzun bir isteksizliğin ardından. satır aralarında onu okusam da, daha önce duymadığım bir şarkı, ortak anılara sahip olunmayan yeni bir alana açılan pencere misali, yaşadıklarına verdiğin yüksek değerin yaşayacaklarının değerini illaki aşağıya çeken bir şey olması gerekmediğini gösteriyor.
ha şimdi bütün bunları neden buraya yazdım?
sıkıldım tek cümlelik şarkı başlıkları açmaktan. bir de bu parça güzel bir sunumu hakediyor diye düşündüm.
i have never loved someone the way i love you
i have never seen a smile like yours
and if you grow up to be king, or clown, or pauper
i will say you are my favorite one in town
i have never held a hand so soft and sacred
when i see you laugh, i know heaven’s key
and when i grow to be a poppy in the graveyard
i will send you all my love upon the breeze
and if the breeze won’t blow your way, i will be the sun
and if the sun won’t shine your way, i will be the rain
and if the rain won’t wash away all your aches and pains
i will find some other way to tell you you’re okay
şuradan da parça hususundaki haklılık durumumu değerlendirebilirsiniz:http://tinyurl.com/6c53jxz
my brightest diamond şarkısı.
maybe next time when i see your face again
i will tell you that i loved you
and if this is to be the end, well hey
thats it, thats it
we have tasted life we have taken all
with a big breath out
and a big breath in
we sang la la la la la la laa
and if it seems that i’ve been a little down
i will blame it on the fact that you ain’t been comin’ ’round
i heard nothin’ gold will stay
well hey
thats it, thats it
we have tasted life
we have taken (on? all?)
with a big breath out
and a big breath in
we sing la la la la la la laa
la la la la la la laa
you were the gentlest
you were the gentlest
you were the gentlest gentlemen
la la la la la la laa
la la la la la la laa
bu da videosu:http://tinyurl.com/5uwf6kj
maybe next time when i see your face again
i will tell you that i loved you
and if this is to be the end, well hey
thats it, thats it
we have tasted life we have taken all
with a big breath out
and a big breath in
we sang la la la la la la laa
and if it seems that i’ve been a little down
i will blame it on the fact that you ain’t been comin’ ’round
i heard nothin’ gold will stay
well hey
thats it, thats it
we have tasted life
we have taken (on? all?)
with a big breath out
and a big breath in
we sing la la la la la la laa
la la la la la la laa
you were the gentlest
you were the gentlest
you were the gentlest gentlemen
la la la la la la laa
la la la la la la laa
bu da videosu:http://tinyurl.com/5uwf6kj
(bkz: sophie auster)
maalesef sophie auster in sesinden dinleyebileceğiniz bir adres bulunamıyor. ama mira sorvino nun sesinehttp://tinyurl.com/6xd2jup adresinde kulak verebilirsiniz.
sophie auster e ait olan şarkının sözleri;
close your eyes and look at me.
lock the door and youll be free.
dreams can be re-al-i-ty,
if you live your dream with me.
wave good-bye to what you are.
what you want is not so far.
life is short and life is long,
if you let me sing this song.
give away your eyes to me,
ill show you things you couldnt see.
rain will fall, the sun will shine,
if im yours and you are mine.
love me now and love me true,
dream with me, ill dream with you.
youll find the thing you couldnt be,
if you stop and look at me.
close your eyes and look at me.
lock the door and youll be free.
dreams can be re-al-i-ty,
if you live your dream with me.
wave good-bye to what you are.
what you want is not so far.
life is short and life is long,
if you let me sing this song.
give away your eyes to me,
ill show you things you couldnt see.
rain will fall, the sun will shine,
if im yours and you are mine.
love me now and love me true,
dream with me, ill dream with you.
youll find the thing you couldnt be,
if you stop and look at me.
sözleri paul auster e ait sophie auster şarkısı. lulu on the bridgede mira sorvino yalın sesi ile bir ninni edasında seslendirmiş.
#1029059
nedeni değilse de kimin verdiği anlaşılsın diye belirtiyorum ki ben verdim. üslup meselesi.
nedeni değilse de kimin verdiği anlaşılsın diye belirtiyorum ki ben verdim. üslup meselesi.
sesi ve müziğini neşter gibi kullanarak ufak darbeler ile açıyor adeta insanın ruhunu, göğüs kafesini. önce kalbindekilere hacim yüklüyor, büyüyor büyüyor ve sonrasında artık göğsüne sığmaz olunca kalbin, açık havaya çıkartıyor onu ve adeta sesi ile okşuyor, şefkatle.
öyle yani! en az acılar kadar seviyorum bu adamı ve müziğini.
öyle yani! en az acılar kadar seviyorum bu adamı ve müziğini.
cem adrian ile murat yılmazyıldırım düetinin girişi yavaş yavaş alır insanı içine; bir kere düştünüz mü içine, sonrasında gelsin beş tekrar, gitsin on tekrar.
edit :http://tinyurl.com/3hmvqwc
edit :http://tinyurl.com/3hmvqwc
-----------------------------bu entrydeki alıntı da sonsuzluğun peşinde koşanlara; her konuda----------------------------:
...sonsuzluk kovalayan yalnızlık biçer. (sayfa 182)
-----------------------------fin----------------------------
...sonsuzluk kovalayan yalnızlık biçer. (sayfa 182)
-----------------------------fin----------------------------
(bkz: lélégance du herisson)
orijinal adı l’élégance du herisson olan ve dilimize kirpinin zarafeti adı ile çevrilmiş muriel barbery romanı.
spoilersiz kitap entrysi olur mu? olmaz!
-----------------------------e hadi verelim o halde spoilerimizi----------------------------:
güzellik nerededir? diğerleri gibi ölmeye mahkûm büyük şeylerin içinde mi, yoksa hiçbir iddiada bulunmadan, anın içine bir sonsuzluk tomurcuğu yerleştirmeyi bilen küçük şeylerde mi? (sayfa 76)
inançlarımızın üzerinde yükseldiği kaide asla sarsılmasın diye kendi kendimizi manipüle etme yeteneğimiz ne büyüleyici! (sayfa 92)
kendi kesinliklerimizin ötesini asla göremiyoruz ve daha ciddisi, buluşmaktan, karşılaşmaktan vazgeçtik. bu daimi aynalarda kendimizi tanımadan yalnızca kendimizle karşılaşıyoruz. eğer kendimizi fark edersek, başkasında yalnız kendimize baktığımızın, çölde tek başımıza olduğumuzun bilincine varırsak, deliririz. (sayfa 125)
-----------------------------spoiler----------------------------
spoilersiz kitap entrysi olur mu? olmaz!
-----------------------------e hadi verelim o halde spoilerimizi----------------------------:
güzellik nerededir? diğerleri gibi ölmeye mahkûm büyük şeylerin içinde mi, yoksa hiçbir iddiada bulunmadan, anın içine bir sonsuzluk tomurcuğu yerleştirmeyi bilen küçük şeylerde mi? (sayfa 76)
inançlarımızın üzerinde yükseldiği kaide asla sarsılmasın diye kendi kendimizi manipüle etme yeteneğimiz ne büyüleyici! (sayfa 92)
kendi kesinliklerimizin ötesini asla göremiyoruz ve daha ciddisi, buluşmaktan, karşılaşmaktan vazgeçtik. bu daimi aynalarda kendimizi tanımadan yalnızca kendimizle karşılaşıyoruz. eğer kendimizi fark edersek, başkasında yalnız kendimize baktığımızın, çölde tek başımıza olduğumuzun bilincine varırsak, deliririz. (sayfa 125)
-----------------------------spoiler----------------------------
kendi şov programı ile ekranlarda boy gösterecekmiş.
http://tinyurl.com/6btg6ml
http://tinyurl.com/6btg6ml
(bkz: midnight in paris)
marion cotillard var içerisinde ki sadece bu sebeple izleyecek 1 milyon erkek bulabiliriz sanırım.
film ile ilgili imdb deki içeriğehttp://www.imdb.com/title/tt1605783/ adresinden ulaşabilirsiniz.
tanıtım filmine dehttp://tinyurl.com/3upgsem adresinden göz atabilirsiniz.
iyi seyirler.
tanıtım filmine dehttp://tinyurl.com/3upgsem adresinden göz atabilirsiniz.
iyi seyirler.
bir makina olsa ve bu adamın kafasını opsiyonel olarak damardan yüklese en baba drugdan daha etkili olur bende, bana öyle geliyor. kim mi? tabii ki woody allen. çok filmini izledim mi? hayır. sanırım bu ya ikinci ya da üçüncü filmidir izlediğim. ama bu nasıl bir hayal gücüdür? bir insan hayal gücünü işleyip nasıl ortaya böyle bir şey çıkartır?
normalde insanların genelinde nostaljik bir özlem duygusu vardır. özlenen daha çok bireysel tarihi ile ilgili yakın geçmiş olur. en azından bu filmi izleyene kadar bende öyleydi.
adam özlem duyulucak geçmişin kralını hayal edip, bu geçmişe dönüşü ekranda hayata geçiriyor. hem de dönemin sanatının beşiği ve aşkın şehri paris te.
diyalogları ve kafa karışıklığı ile başrolde kendisi var ama owen wilson suretinde. ve kimlerle karşılaşmıyor ki paris caddelerindeki gece yarısı gezintilerinde: ernest hemingway, picasso, dali, t.s. eliot bunlardan sadece birkaçı. ve daha nicesi. insanın bilgiye susuzluğunu kamçılıyor her bir gecesi. ve hayallerinin fakirliğini yüzüne vuruyor.
oyuncu kadrosuna bir göz atmanız da neler vadettiği açısından bilgi sahibi olmanıza yardımcı olacaktır zaten.
izleyin, izlettirin derim. mevsimin soğuk gecelerinde battaniye ve şarabınıza mükemmel eşlik edeceğine dair bireysel yaşanmışlığımdan yola çıkarak gerekli garantiyi veririm.
afiyet olsun.
normalde insanların genelinde nostaljik bir özlem duygusu vardır. özlenen daha çok bireysel tarihi ile ilgili yakın geçmiş olur. en azından bu filmi izleyene kadar bende öyleydi.
adam özlem duyulucak geçmişin kralını hayal edip, bu geçmişe dönüşü ekranda hayata geçiriyor. hem de dönemin sanatının beşiği ve aşkın şehri paris te.
diyalogları ve kafa karışıklığı ile başrolde kendisi var ama owen wilson suretinde. ve kimlerle karşılaşmıyor ki paris caddelerindeki gece yarısı gezintilerinde: ernest hemingway, picasso, dali, t.s. eliot bunlardan sadece birkaçı. ve daha nicesi. insanın bilgiye susuzluğunu kamçılıyor her bir gecesi. ve hayallerinin fakirliğini yüzüne vuruyor.
oyuncu kadrosuna bir göz atmanız da neler vadettiği açısından bilgi sahibi olmanıza yardımcı olacaktır zaten.
izleyin, izlettirin derim. mevsimin soğuk gecelerinde battaniye ve şarabınıza mükemmel eşlik edeceğine dair bireysel yaşanmışlığımdan yola çıkarak gerekli garantiyi veririm.
afiyet olsun.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?