confessions
  1. toplam entry 365
  2. takipçi 1
  3. puan 11477

oylamak

turfanda askin bayat gubresi
bazen paşa paşa okurken sözlüğü sırf bu eylemi yapmak için giriş yapıyorum. bende bu ihtiyacı uyandıran bir şeye neden kayıtsız kalayım? kimi zaman zeka ürünü bir çağrışımın yansıması tek bir kelime oluyor bu, kimi zaman da sayfalar dolusu bir destan. evet işte bu konuda önemli olan işlevi-boyuta takılmanın bir anlamı yok-. mühim olan, biri kendine ait bir şeyi sizinle/bizimle paylaşma inceliğini gösteriyor ve bu beğeninizi/beğenimi kazanıyorsa bunu bilmek siz olsanız hoşunuza gitmez mi? benim şahsen hoşuma gidiyor, bu keyiften de okuduğum satırların sahibini mahrum etmek istemiyorum. paylaşan da paylaştığının bir yerde bir muhatabı olduğunu öğreniyor bu şekilde ve keyif alıyor bundan.

yani demem o ki -daha fazla uzatmazsak- oylayın, oylattırın...

bir de sevelim, sevilelim var ama o başka bir başlığın konusu.
haydin selametle.

goshenit

turfanda askin bayat gubresi
şöminenin karşısında, leopar desenli çin malı koltuğuma oturmuş içkilerimizi yudumluyor, bir yandan da hata ile indy arasındaki gerilimin nelere gebe olduğunu tartışıyorduk kendisi ile. bir ara whisky’ nin ve ortam sıcaklığının etkisi ile üzerime rahat bir şeyler almak için izin istedim. gidip içerde bursa ipeği bordo pijamalarımı ve üzerine robe de chambremı giyip tekrar salonun girişinde belirdiğimde, kendisi birden , "döv beni" "kır dişimi" diyerek üzerime atıldı. korktum bir an, alışık değilim böyle oyunlara. o ilk korkuyu üzerimden attıktan sonra, içerden kelepçe ve kamçı setimi getirmeye gidiyordum ki uyanmışım...

bu da kendisi ile ilgili böyle bir anımdı.

işbu hikayede tek gerçek kısım "döv beni" ve "kır dişimi" kısmı olup, tahminim o ki ağrısından muzdarip olduğu dişeydi kastı. yoksa benim sert erkek mizacımın bunda bir etkisi zerre kadar yok.

en iyi kürt ben türküm diyen kürttür

turfanda askin bayat gubresi
a) asimilasyonu yücelten, türk milliyetçisi bir tanımdır.
b) kürt kimliğine sahip bir kimsenin; bir türk milliyetçisininin, kendisine ve kendisi gibi kürt kimliğine sahip kişilere bakışına dair algısıdır.
c) bölücü bir slogandır
d) dış mihrakların oyunudur
e) zaten bu topraklarda da böyle bir düşünce hiç yoktur
f) fb - gs kardeştir
g) fenerasyon kalleştir
ğ) ironi bu ülkede bildiğin en sağlamından beyinleri düzleyen bir ütüdür. karşılaşınca birden kayış kopar ve insanların algıları düz mantığa sarar.
ç) bu da alfabemizin saygın bir üyesidir, türklüğünden şüphe etmesin diye bu madde eklenmiştir.
h)hiçbiri
ı)alayı


zaten deniz gezmiş de çok büyük bir teröristti. hadi size iyi günler.

turfanda askin bayat gubresi

turfanda askin bayat gubresi
kendisi 1900 lerin son çeyreğinin başında evreni görmüş kainatın kokusunu tatmış olduğundan mütevellit, fantezi dünyası da o dönemde şekillenmiştir. eski, alman, konulu sanat filmlerinde elektrikli tv koltuğu vardı da o mu katmadı bunu fantezilerine. neyse işte eski kafalı biri olarak kendi döneminin değerlerine sahip çıkmaktadır.

ha bir schön ve hindibağ vardı ama o konumuz değil.

bir insanı tanımak

turfanda askin bayat gubresi
bir ömürlük emek ister.

bir ömür verseniz bile sonucun kesin ve tatmin edici bir sonuç vermeme olasılığını hala kendisinde saklı tutar.

olasılıkların sonsuzluğunda en fazla elden gelen ve en kolayı: yargılamak ve hükümler vermektir; varılan her yargı dillendirildiği andan itibaren, aslında vakıf olunmayan bütünden yeni bir sapma yaratır ve siz elinizde neye yaradığını sizin de bilemeyeceğiniz yargılarınız ve infaz kararlarınızla kalırsınız.

çok yaşamak gereklidir, gerçeğe en yakın sonuca ulaşabilmek için. yaşamak fiili burada içerisine: okumak, izlemek, dinlemek, duymak, şahit olmak, içinde olmak, kenarında durmak, ama kesinlikle yargılardan uzak olmak vb. fiilleri de alır.

belli bir miktar umut, çok yüksek oranda arzu gerektirir.

sorgulama yeteneği ister. (kendini de dahil)

çoğu zaman acı da verir. ama acılardan kaçmanın anlamsızlığına inanıyorsanız, bu sizin için göze alınamayacak bir bedel değildir.

yaşamı kolaylaştırmaz. böyle bir misyonu yoktur.

bir genelleme içerisinde, birini tanıdığını düşünerek hayatta karşısına çıkan insanları çok iyi tanıdığını düşünmek, bütün hikayelerini biliyormuşcasına tereddütsüz yargılamak kaçınılması gereken en büyük hatadır.

kimi zaman çok şey bildiğini düşünmekle birlikte en sevdiklerini bile tanımadığını düşünen bu bilgicin konu ile ilgili düşünceleri bu şekildedir. bilgilerinize arz olunur.

bozkırda yalınayak

turfanda askin bayat gubresi
bedia ceylan güzelce’ nin haber türkte yer alan 6 ekim 2011 tarihli köşe yazısının başlığı.

http://tinyurl.com/6frsudw

yaşanan her an bir evvelkine göre yeni bir an olduğundan; her zaman için her konuda bir yeni olabilir. eski ile yeniyi kendi değerleri ile yerli yerine oturtabilmeyi başardığımızda, yani eskiyi yok saymadan yeniye sahip çıkabildiğimiz zaman, geriye dönüp baktığımızda tüketilmişten ziyade yaşanmış bir hayat bulabilmek mümkün olacak.

hakkıyla yaşanmış bir hayata giden yolun izlerini arayan, böyle bir yol yürümenin ihtiyacını duyan bir kalemden süzülmüş satırlar buldum kendimce o yazıda. hüznü ve umudu buldum kolkola. hoşuma gitti. tavsiye ederim.

konuşmak

turfanda askin bayat gubresi
yüz kasları, ses telleri ve beynin koordineli çalışması ile elde edilen sonuç. akciğerleri de unutmamak gerek yardımcı rollerde.
nirvanası için ruhun katılımına ihtiyaç duyulur.

düşünüyorum da uzun zamandır pek konuşmuyorum.
konuşuyorum ama konuşmuyorum!
iş ve rutin dışında bir konuşma yok. duyguların coşup, kelimelerin sele dönüştüğü bir konuşma bahsettiğim. istekle, arzu ile yalvarırcasına, saldırırcasına, tırnaklarımla kazırcasına, can alır/verircesine bir konuşma bahsettiğim. tükendiğini sandığım ruhuma saldırıp, sulanmış beynime taaruza geçen bir konuşma.

oldum olası çok konuşan bir adam olmadım. anneler evlatlarını boşayabilse sırf bu sebepten benimki beni boşardı. kimi zaman defterin sayfalarına serpiştirdiğim bir kaç kelime, çoğu zaman zihnimde birbirine geçmiş düşünceler. kendime söylenmiş sözler. ama bunlar konuşmak sayılır mı?

konunun bir önemi yok! kimi zaman tipitipe duyduğunuz özlem ya da ne bileyim birlikte okunan kitapta geçen bir söz ve ya politik meseleler... mesele içinizde bir yere dokunup, yaşadığınızı hissettirmesi.

uzun zamandır bu şekilde konuştuğumu hatırlamıyorum! içerisinde kendimi bulamadığım dertler, sıkıntılar, mutluluklar üzerine bir kaç kelime sadece, hepsi bu. bir heyecanla başladığım her konuşmanın daha ilk bir kaç kelimesinde anlamsızlığına dair düşünceler ile boğuşurken buluyorum kendimi.

uzun zamandır konuşmadım.
ya siz?
konuşuyor musunuz?

ölmeyi istemek

turfanda askin bayat gubresi
kendi yaşamı için bir son istemektir. pek fazla büzük istemeyen ve hatta büzük ile alakası olmayan bir eylemdir. sonuçta sadece istemektir.

istediğini elde etmek amacı ile olayı icraata dökme kısmında bir miktar o büzük denen şeye ihtiyaç duyulduğu düşünülebilir! ama salt büzük yeterli değildir. arka planında kişinin hayatında yaşadıkları ile bina edilmiş bir vazgeçiş, bir tükenmişlik ve umudun tümü ile yitirilişi gereklidir. aksi takdirde bu dünya ile bağ kolay kolay koparılamaz.

yaşamayı kabul etmek/sürdürmek çift eşlilik gibidir. hayat, ölümün üzerine gelen ikinci eştir. ölüm hep var olandır, daimi eşimizdir. başta da sonda da, onun yanında/koynunda yerimizi alırız. hayat ise onun üzerine getirilmiş daha genç, işveli ve seksi ikinci eştir; eninde sonunda bizi terkedecek olan.

hiçbir şey sonsuza kadar sürmez deriz/m. tek istisnası ölümdür.
micheal pitt’ in death to birth’ deki sözlerini görüyor ve arttırıyorum: it’ s a long lonely journey along the death.

eskiye dönmek

turfanda askin bayat gubresi
"özlem"e konu olan bir eylemdir. eylemdir deyince heveslenmeyin hemen aktivist dostlarım; kimileri bunu arzular ya da arzuladıklarının bu olduğunu düşünürler, ama şimdi buradan söylüyorum ki yok öyle bir şey. yani pratikte böyle bir şeyin uygulanabilirliği yok. maalesef acı, ama gerçek.

eskiye dönmek diye bir şey söz konusu değil. eski günlere, eski aşklara, eski huzura, eski dostluklara, eski dostlara, eski acılara ve mutluluklara dönüş ancak zihninizde canlandırabildiğiniz anılarda mümkün. bir hayal, bir masal, dumanlı kafa sahası mahsullerinden gönlünüze ve o anki modunuza göre bir araya getirdiğiniz bir demet.

hayatın ve zamanın, yaşamak adı altındaki eylemi gerçekleştirmemiz sonucu "eski" olarak adı geçen malzeme üzerindeki etkilerini geri almak mümkün değil.

yaşamak=eskitmek/eskimek gibi bir denkleme denk düşüyor ki; buradaki eskitmek/eskimek kimi zaman, içerisinde salt tüketmeyi barındırırken, kimi zaman da değerlendirmeye tekabül ediyor. ama ister tüketmiş olun ister değerlendirmiş, zamanın akışı ile birlikte herşey eskiyor. hiçbir şey, hiç kimse zamanın etkisinden kaçamıyor.

bu bağlamda hiçbir şey eskiye dönmez; olsa olsa eskiye benzeyen yeni bir şeye dönüşerek yine yeni bir hal alabilir.

buna bağlı olarak da, her şey ve herkes değişir. zaman ve mekan sorunudur değişmek. bilgiyi işlediğiniz harddiskinizin yüzeyinde yenileri için işlenecek alan kaldığı sürece, her bir bilgi kırıntısı sizi inceden değiştirir. değişmeyeceğini düşünüp, değişime direnen, üzülerek gördüm ki maalesef olumsuza evrilen bir değişime mahkum olur . değişimin gelişim olarak gerçekleşmesi için eskimeye mahkum herşeyi ve herkesi sahip olduğu değerleri iyi tartarak ve ona kendinizden değer katarak yaşamak gerekir.

perfection is a disease çok sevdiğim bir mottodur. eskiye dönüp baktığında, bugün hata olarak gördüğü bir şey bulamayan insanlardan fena halde korkuyorum ben açıkçası. bu tarz bir insan ile karşılaştığımda, aciz bir varlık olarak ben, ya kendisine objektif, eleştirel bir yaklaşım geliştirememiş, bu anlamda "rahatsız" bir bünye ya da ilahi bir karakter ile karşı kaşıyayım diye düşünüyor ve her ikisi ile de karşılaşmaktan korkuyorum.

eskiyi yad ederken, anın içerisinde barındırdığı değerleri ıskalamamak dileği ile noktayı koyar, selam ederim.

goshenit

turfanda askin bayat gubresi
#1025504 ile ilgili olarak türkçeme laf sokan bilgiç.

tamam anlatım hatası var gibi, hafif bir ofsayt olmuş sanki ama dün akşam da semih’ in son dakika golünü vermediler. olur o kadar.

yani orada demek istediğim: milliyette o yazıyı kaleme alan arkadaş büyük ihtimal ile erkek. yengeden istemiş vermemiş, yolunu böyle yapıyor.

ayrıca 15 dakikadır headbang midir nedir ondan yapıyorum, rammstein’ a sardım. bak tansiyonum ayaklandı gidiyor. yaşlı bir adamı bu kadar laf dizdirmeye utanmıyor kendisi.

(bkz: ich will) diyor gidiyorum.
http://tinyurl.com/6jgxzo8

across the universe

turfanda askin bayat gubresi
mmkurabiye’ nin üstteki entrysi başıma sardı filmi.

parçayı daha öncesinde fiona apple’ la daha bi sevmiştim. film de nefis müzikleri ile bir şekilde izlettiriyor kendisini. neden bilmiyorum the imaginarium of doctor parnassus’ u hatırlattı bana. finaldeki iki parça ise adamın böğrüne nah böyle değirmen taşı gibi oturup kalıyor.

üzerimdeki ruh halinin bir yansıması olarak biraz piç ettim filmi. ama sadece şarkılar için bile izlenebilecek bir film.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol